Tekil Mesaj gösterimi
  #1  
Alt 20 August 2009, 10:34
Nixie Nixie isimli Üye şimdilik offline konumundadır
sevqi emektir.. emekSe vazqeçmiCek kDr ama.. özqür ßırakaCak kDr sevmektir..
 
Kayıt Tarihi: 7 May 2009
Mesajlar: 13,636
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Standart ilişki problemleri

FLÖRT PROBLEMLERİ


Flört veya aşkın fırtınasıyla mutlu bir evliliği bulacaklarını sananlar aldanma ihtimalini göz önünde tutmalıdırlar.
"Onlar erdiler mutluluğa, biz çıkalım kerevetine". Sevgiyi işleyen masalların çoğu bu cümle ile biter. Genç kızla erkek birbirlerine delicesine tutulmuşlardır, araya giren "kötü" kişilere rağmen kavuşurlar ve evlenirler. Artık onlar mutluluğa ermişlerdir, hiç problemleri yoktur ve saadet dolu, cıvıl cıvıl bir evlilik onlarındır. Prensle prensesi veya Aslı ile Kerem 'i artık sonsuza kadar sürecek mutluluk beklemektedir.
Romantik aşk efsanesi dediğimiz bu şartlanma, bize dünyadaki her genç erkeğe karşılık, "onun için yaratılmış" bir genç kız bulunduğunu anlatır. Kendisine yazılmış olan insanla karşılaşıldığında kişi onu hemen tanır; çünkü ona aşık olur. Artık kendi seçtiği insanla karşılaştığına ve bu birleşme haliyle kusursuz olacağına göre, birbirlerinin bütün ihtiyaçlarına ebediyen karşılık verebilir ve dolayısıyla da sonsuza kadar kusursuz bir uyum ve beraberlik içinde mutlu yaşayıp gidebilirler.Ama gerçek böyle olmaz. İhtiyaçlar karşılanmazsa, korkunç bir hata yapılmış olduğu ortaya çıkar. Demek ki yanlış yorum yapılmıştır; aşk zannedilen gerçek aşk değildir. Ya boşanma veya geçimsizlik evlileri bekleyen akıbettir.

Aşık olma
Gerçek anlamda "Aşık olmak", iki kişinin sadece, birbirlerinin gözlerinin içerisine sevgiyle bakmaları değil; aynı zamanda, tüm fikirleriyle aynı yöne bakabilmeleridir ve bakışlarla olduğu gibi ruhen de bütünleşebilmeleridir.
Aslında "aşık olma" sevgiye eşdeğer değildir. Birincisi aşık olma tecrübesinin özellikle cinsel arzu ile ilgili yanı vardır. İkincisi de hiçbir aşk, hep devam etmez ve geçicidir. Kime aşık olunursa olunsun, bu ilişki yeterince devam ederse er ya da geç aşk sona erer. Bu, aşık olunan kişiyi sevmekten mutlaka vazgeçilir anlamında değildir. Ama aşık olmanın en büyük özelliğini oluşturan ihtiraslı sevgi mutlaka biter. Balayı muhakkak sona erer. Romantizmin açan çiçeği katiyetle solar.

Meşhur hikâyede Mecnun da Leyla 'ya olan aşkının geçici olduğunu anlar, sonunda ilahi aşka yönelir. Artık o fani olan Leyla'nın peşinde koşmaz, ebedî aşka kavuşmuştur.Aşık olmanın temelinde kişinin yalnızlıktan ürkmesi vardır. Yalnızlık acı vericidir ve ferdî kimliğimizin duvarını aşarak dışımızdaki dünyayla daha fazla özdeşleşebileceği bir duruma ulaşmak isteriz. İşte aşık olma olayı geçici olarak bu geçişi yapmayı sağlar. Aşık olmak aslında ferdin benlik sınırlarının bir bölümünün aniden çökerek, kişinin kendi kimliğini bir başkasının kimliğiyle kaynaştırabilmesine izin vermesidir. Kişi sevdiğiyle birdir artık, yalnızlıktan kurtulmuştur. Bazen de sevgiyle her türlü engelin aşılacağı sanılır. Aşkın gücü önünde bütün karşı güçlerin teslimiyet içinde boyun eğeceklerine ve karanlıklara karışıp kaybolacaklarına inanılır. Aşık olunduğunda hissedilen bu duyguların gerçeklere uzaklığı, tıpkı iki yaşındaki bir çocuğun kendisini ailesinin ve dünyanın kralı gibi hissetmesine ve sonsuz bir güce sahip olduğuna inanmasına benzer.Nasıl iki yaşındaki çocuğun "her şeye gücü yetme" fantezisi gerçeğin darbesine uğruyorsa aşık olan bir çiftin "bir olma" fantezisi de aynı duvara çarpar. Günlük hayatın sorunları karşısında, er ya da geç ferdi irade ve istekler ortaya konulur. Çelişkiler belirir. Erkek cinsellik ister. kadın isteksizdir. Kadın gezme ister, erkek kabul etmez. Erkek para biriktirmek arzusundadır, kadın bulaşık makinesi için bastırır. Kadın ev işlerinden söz eder. erkekse kendi meşguliyetlerinden dem vurur. Kadın erkeğin arkadaşlarından hoşlanmaz, erkek de kadınınkilerden. Böylece her ikisi de varlıklarının derinliklerinde, şu üzücü gerçeği idrak ederler: Sevdikleriyle aslında "bir" değillerdir ve sevdikleri kişinin kendi arzulan, istekleri, zevkleri, önyargıları ve onlardan farklı bir zamanlaması vardır ve olmaya da devam edecektir. Aniden veya yavaş benlik sınırları eski yerlerine çekilip kapanmaya başlar; aşk biter. Yeniden iki fert haline gelirler. İşte bu noktada ya bu evliliğin bağlarını çözmeye veya gerçek sevginin temelini atmaya başlarlar.
Aşık Veysel aşkı "sevdiğine kavuşamamaktır" diye tarif etmişti. Gerçekten seven çiftler bir araya gelince her şey sanıldığı gibi toz pembe olmaz ve çoğu zaman da "aşk" biter.

Flörte gelince
Evliliğe flört ederek adım atmayı savunanlar hayli fazladır. Ancak flört ederken evliliği gözetenler, birbirini gereğinden fazla kandırırlar. En azından ilk zamanlarda kim olduklarını, ne düşündüklerini, neye inandıklarını birbirinden gizlemeye çalışırlar.
Flört sırasında "Tam istediğim gibi. Her konuda uyum sağlıyoruz." denir. Fakat sorunlar, genellikle balayının bitip kişilerin gerçek yüzü ile görünmesiyle başlar. Bu sefer yanlış insanla evlenildiği, daha doğrusu evlendiğini sandığı insanla evlenmediği neticesine varılır.
Çünkü flört öncesinde taraflar birbirlerini sevdirmek için abartıya kaçarlar. Bu devrede kendi ilgisi değil karşı taraf düşünülür. Bunu karşı tarafı sevindirmek ve o anı paylaşmak amacıyla yapar.
O zaman ne yapmalıyız?
Evlilik öncesi flört veya nişanlılık döneminde, müstakbel eşin iyi özellikleri aranır ve başkalarına anlatılırsa evlilikteki uyum artar. Müstakbel eş hakkında söyleyecek güzel şeyler bulmak, sabırlı, anlayışlı. kibar ve anlaşılabilir bir yaklaşım içinde olmak evliliğin geleceği açısından mükemmel bir eğitim işlevi görecektir.

Evlenmeye karar verirken eş adayının anne ve babası göz önüne alınmalıdır. Çünkü onlarla iyi geçinmek evliliğin uyumunu artırır.
Karşı taraf olduğu gibi kabul edilmelidir. Aşık olan veya flörtün dalgalarında dolaşan kişiler, sevdiği kişiyi kusursuz yaratılmış olarak algılar. Sevdiğinde hata görürse, bunları önemsiz, hatta ona renk ve çekicilik katan küçük tuhaflıklar olarak yorumlar. İşte burada, duygusallıkla değil, muhakeme ile karar vererek, ileride ne ölçüde problem olacağı hesaba katılmalıdır. Davranışlarının değişeceği, kendisine uyum sağlayacağı önyargısından kaçınmak gerekir.
Bilinmelidir ki olgun bir evlilik, kendisinin ve eşinin bağımsız kişilikleri ve birbirinden ayrı benlikleri olduğunu kabul etmeye dayanır. Mutlu evlilik yapan çiftler, eşlerini oldukları gibi kabullenmişlerdir ve onlarda mükemmeli arama ve onları değiştirme çabalarının yararsızlığını anlamış insanlardır.İnsanın en fazla ihtiyacını tatmin eden, kalbine karşılık bir kalbin bulunmasıdır ki, her iki taraf sevgilerini, aşklarını, şevklerini birbirleriyle paylaşsınlar. Lezzetlerde birbirlerine ortak, gam ve kederli şeylerde de yardımcı olsunlar.

Mutlu bir evlilik için...
Evlilik öncesinde bazı belirtiler ilişkinin geleceğini gösterebilir. Evlilik, "kadınla erkeğin, birbirlerinin duygusal beklentilerini karşıladığı durum"dur.
Evlilikte sürekli olarak bir pazarlık ve alışveriş faaliyetini söz konusudur. Gençler flört döneminde doğal olmalıdır. Ancak evlilik öncesi ilişkinin gidişatına bakarak karar vermek yeterli değildir. Tanışma ve flört döneminde kadın ve erkek birbirlerinin duygusal beklentilerini hisseder ve ona göre davranırlar Evliliğin çok boyutlu değerlendirilmesi gerekir. Evlilik, bizde sadece duygusal bir yapıymış gibi görünüyor. İnsanlar sadece duygusal beklentileri ile evliliği gidiyorlar. Fakat diğer boyutlarını da düşünmek gerekir. Gençler, bir ilişki niye kötü gider düşünmüyorlar. Evlilik öncesinde evliliğin kötü gideceğini belirten göstergeler de bulunur. Bu belirtilerin bazı durumlarda kötü gidişi çok net gösterebilir. Bu belirtiler:

Bireylerin kişilik yapıları: Sorunlu kişilik yapısı.
Geçmişte yaşanılanlar: Çok sorunlu aile yapısı, duygusal olarak çok hırpalanmışlık, aile içinde daha önce ayrılıkların olması, bireylerin daha önceki ilişkilerinde sürekli ayrılıkların olması, bireyin geçmişte yaşadığı travmaları aşamaması.

Bireyin iş ilişkileri: İş ilişkilerindeki kopukluklar, orda dahi sağlam bir ilişki meydana getirememesi.

Tek çocuk olmak: Çok fazla şımartılma ve beklentilerin çok fazla olması nedeniyle tek çocuk olmak da evlilik ilişkisinin geleceği açısından sorun yaratır. Tek çocuklu ailelerde çocuğa sunulanın çok fazla olması, bu çocuklara genelde duygusal anlamda çok fazla anlam yüklenilmesi nedeniyle egoları çok fazla şişirilen çocuklar olabiliyor. Evliliğin ilerleyen kısımlarında aynı ilgiyi eşinden göremezse sorun çıkabiliyor.

Aile destek yapıları: Ailelerin evliliğe karşı olması da evlilik için risk puanı oluşturuyor.

Ailelerin uyumu: Aileler arasında çatışmalar başlaması evliliğin çatışması anlamına geliyor.

Sosyo-kültürel uyum: Eğer bireyler üniversal sosyo-kültürel yapıyı sırtlanacak kültür düzeyinde değilse sorun çıkıyor.

Kadının iş durumu: Kadın erkeğine göre çok ön planda ise bu risk faktörü olabiliyor.

Çocukluk çağında anne ya da babanın kaybı: Sağlıklı bir aile gelişimi için anne babanın varlığı çok önemli. Çocuklukta böyle büyük bir kayıp yaşanması ruhsal gelişimi bozuyor ve ilerde evlilik yaşamında risk yaratıyor.

Ailede boşanma-ayrılık öyküsü: Çocuklukta ailenin çatışmasını yaşayan bireyler kendi yaşamlarında da hoşlanmasalar bile aynı süreci tekrarlayabiliyorlar.

Ancak, bu maddelerden birisinin olması ilişkinin kötüye gideceği anlamına gelmez. Bunların her birini risk puanı olarak düşünmek gerekiyor. Puan ne kadar artarsa ilişki o kadar riske gidiyor demektir.Nikah masasına oturup "Evet" demeden önce dikkat etmeniz gereken bir kaç püf noktası:

Kolay iletişim kuruyorsunuz
Eğer yaşamınızı bir erkekle geçirmeye karar vermişseniz onunla konuşabildiğinizden, hatta derin tartışmalar yapabildiğinizden emin olun. Hep aynı şeyleri konuşmak ya da hep geyik yapmak bir süre sonra sıkıcı olabilir. Birbirinize konuşmak yerine birbirinizle konuşmayı deneyin. Günün sonunda birbirinize özet bilgiler sunan diyaloglarınızı fikirlerinizi tartıştığınız konuşmalara dönüştürün. Eğer müzikten Zen budizmine kadar her konuda kafadarsanız bu duygusal anlamda da doğru yolda olduğunuzu gösterir.

Sık sık birbirinize dokunuyorsunuz
Mutsuz çiftler bile güzel bir seks hayatına sahip olabilir ancak gerçekten neşeli olanların yatak odasının dışına uzanan fiziksel bir bağlılıkları vardır. İyi bir evliliğe sahip çiftlerin (kaç yıllık evli olursa olsun) çoğunun birbirlerine seks dışında da dokunmaktan hoşlanan çiftler olduğu görülmüş. Birbirlerinin elini tutan, konuşurken kollara dokunan ve yatak odası dışında da popolarına dokunan çiftler aşk yaşamlarına uzun yıllar ekleyecek bir bağlılık yaratmış olurlar.

İkiniz de yetişkinsiniz
Her ikiniz de hayatta neler yapacağınızdan ve hayattan ne beklediğinizden emin olmadan evlenme kararı almamalısınız. Hayata dair soruların tamamının yanıtını bulamamış olabilirsiniz ancak en azından bu konuda çaba harcamanız yeteri kadar olgunlaştığınızı gösterir. Ancak bundan sonra evliliğinizin gerçek amaçlarına odaklaşabilir ve evcilik oynayan bir küçük kız durumuna düşmezsiniz.

Birbirinizin en yakın arkadaşısınız
Uzun süreli aşıklar tartışsalar bile birbirlerine büyük bir saygı duyarlar. Kavga ederken bile karşınızdaki kişinin en yakın arkadaşınız olduğunu aklınızdan çıkarmamalısınız. Hatalı olduğunu düşünseniz bile daha ılımlı davranarak tartışmanın büyümemesini sağlayabilirsiniz. Dost olmanız herzaman her şeyin süt liman olmasını gerektirmez ama en azından gergin günleri daha kolay atlatmanızı sağlar.
Alıntı ile Cevapla