Uzmanlar ‘ortoreksiya nervosa’ olarak bilinen bu beslenme durumunda belirgin bir artış olduğuna dikkat çekiyor.
Hastalıktan mustarip olanlar genelde 30 yaş üstü
iyi eğitimli
orta sınıfa mensup kişiler. Anoreksiya hastaları yediklerinin miktarını kısıtlarken
ortoreksiya hastaları kaliteye odaklanıyor.
Kurallar kişiden kişiye değişiyor ancak sadece en sağlıklı gıdaları yeme motivasyonu şeker
tuz
kafein
alkol
buğday
soya
mısır ve süt ürünlerinden uzak durmalarına neden oluyor.
İngiltere’deki Beslenme Derneği’nin zihinsel sağlık grubu başkanı Ursula Philpot
hastalığın son birkaç yıldır çok yayıldığını
hastaların tüm vaktini sağlıklı beslenme kitapları okuyup kaliteli gıdalar satan dükkân araştırmaya harcadığını
saatlerce mönü planladıklarını anlatıyor.
Kendini ‘çok sağlıklı’ sanıyor
Hastalıkla ilgili olarak alarma geçen İngiltere’deki Ulusal
Yeme Bozuklukları Merkezi kurucusu Deanne Jade de
bu kişilerin kendilerini fiziksel ve ruhsal açıdan çok sağlıklı sandıklarını
hasta olduklarını fark etmediklerini ve kendi kendilerini hasta ettiklerini söylüyor.
Bu hastalığın bir modaya dönüştüğünü düşünen beslenme uzmanları
bu yaygınlaşmanın altında yatanınsa spor salonu çalışanları
natüropatlar (İyileşmenin vücutta var olan doğal iyileştirici kuvvetlerin etkisine bağlı olduğu prensibine dayanan tedavi metodu natüropatiyi uygulayanlar) ve diyetisyenler olduğunu söylüyor.
Diğer yeme bozukluğu hastaları genel olarak kalori hesabı yapıp yemeğin miktarıyla ilgilenirken ortoreksiya hastaları yemeğin ‘ne tür’ ya da ‘ne kadar’ olduğuna çok takılmadan sağlık ve beslenme açısından ‘ne kadar kaliteli’ ve ‘ne kadar yararlı’ olduğuyla ilgileniyor.