Tekil Mesaj gösterimi
  #2  
Alt 21 August 2009, 22:52
Yorgun Yürek - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Yorgun Yürek Yorgun Yürek isimli Üye şimdilik offline konumundadır
♥ GüLerken AğLadığını,MutLu OLanLar BiLmez
 
Kayıt Tarihi: 3 March 2009
Mesajlar: 35,077
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Standart Kaybolmaya Yüz Tutmuş Meslekler -2

Fesçi
Fes II. Mahmud devrinde resmi serpuş olarak kabul edilmiş Cumhuriyet’in ilk yıllarına kadar Osmanlı erkeğinin kimliğini oluşturmuştu. Her ne kadar Feshane’de yerli fes üretilmişse de çoğu Avusturya’dan ithal ediliyordu. Osmanlı’nın son döneminde Avusturya mallarına karşı yapılan fes boykotu ünlüdür.

Kavuncu
Kavun ve karpuz mevye olarak tüketildiği gibi Osmanlı’nın tatlı ve su ihtiyacını da gideriyordu. Çevre bostanlarda yetiştirilen kavunlar seyyar satıcılar aracılığıyla tüketiciye ulaştırılıyordu. Sepet içinde mahalle aralarında dolaşan kavuncu genellikle Anadolu’dan mevsimlik göç etmiş insanlardandı.

İncirci
Dünün insanı şeker ihtiyacını büyük ölçüde meyveyle gideriyordu. Ülkede yaygın olan meyvelerden biri de incirdi. Hemen her Osmanlı’nın bahçesinde bir incir ağacı vardı. Yaş yenir kurutulur her mevsim tüketilirdi. Yaş inciri seyyar incirci satardı. Kurutuldukdan sonra şekerci dükkanına düşerdi.

Leblebici
Dünün kuruyemişlerinin başında leblebi gelirdi. Nohutu dış kabuğunu çıkardıktan sonra fırında kavurup seyyar satan kişiye leblebici denirdi. Bir tür ihtisaslaşmış kuruyemişçiydi. İçinde leblebi olan şeker leblebi şekeri de revaç bulan bir eğlencelikti.


Pilavcı
Günümüz lokantasında tüketilen birçok besin maddesi dün seyyar satıcılarca da pazarlanırdı. Çarşı-pazar yerlerinde meydanlarda hâlâ gözlenen ve düşük gelir grubuna yönelik seyyar pilavcı lokantaların ya da aş evlerinin yaygınlaşmadığı bir dönemde evinden uzak sokaktaki insanın öğle yemeği ihtiyacını gideriyordu. Pilavcılar genellikle Karamanlı olurdu.


Salepçi
Salepçi dünün seyyar muhallebicisiydi. Ancak muhallebi pazarlayan seyyar satıcılar da vardı. Salep yumru köklü bir otun dövülmesiyle elde edilen beyaz tozun şekerli süt ya da su ile kaynatılmasından elde edilirdi. Özellikle kış aylarında bozacılar ve salepçiler müşterinin ayağına hizmet götüren seyyar satıcılardı.



Kozacı
İpekli kumaş üst gelir gruplarınca tüketilirdi. Osmanlı ipeklisi yurtdışında da büyük beğeni kazanmıştı. İpekli üretiminin ham maddesi ipek böceği kozası dokuma sektörünün temel girdilerinden biriydi. Bursa ve çevresinde yaygındı. Kozacı koza ticaretiyle uğraşırdı. Koza üreticisiyle ipek imalathaneleri arasındaki ticareti yürütürdü.


Üzümcü
Bağ bahçebostan eski kentlerin dokularının bir parçasıydı. Üzüm incir gibi geniş tüketim alanı olan meyvelerdendi. Ayrıca şıra yapılır kurutulur ve gayrı müslimlerce şarap yapımında kullanılırdı. Seyyar üzümcü günlük taze üzüm pazarlardı.

Şerbetçi
Meşrubat sektörünün gözdesi şerbetti. Meyve özü su ve şeker karışımı bu içecek ya da şurup yaz aylarında kent insanının serinlemesine vesile olurdu. Ayrıca misafirlere şerbet ikram etmek de adettendi. Şerbetçi dükkanları olduğu gibi seyyar şerbetçiler de müşteriye hizmet götürürlerdi. Özellikle seyyar demirhindiciler İstanbul’a İzmir’den gelirlerdi.


Darıcı
Darı tohumları buğday gibi besin maddesi olarak kullanılırdı. Bazı bölgelerde mısıra da darı adı verilirdi. Cin darısı ateşte patlatılan ufak taneli mısırdı. Buğday ve buğday unundan yapılmış ekmek tüketmeye kesesi yetmeyen fakir insanlar darı tüketirdi. Ayrıca hayvan yemi olarak kullanılırdı.

Çıracı
Osmanlı uzun yıllar enerji kaynağı olarak odun kullanmıştı. Kömür ancak 19. yüzyılda gündeme gelmişti. Odun çam gibi reçineli ağaçların yağı ve çabuk yanmaya elverişli kesimleri kullanılarak ateşlenirdi. Genellikle Ürgüplü olan çıracı tartıyla aldığı çırayı kalem kalem desteler deste hesabıyla satardı. Özellikle kış aylarında sokakta sık görülen bir esnaftı.


Deveci
Demiryolu öncesi kara ulaşımında en yaygın kullanılan hayvan deveydi. Ayrıca sarayın hassa develeri vardı. Sefer-i hümâyunlarda padişahın ağırlığını taşır sürre* alaylarında kullanılırdı. Deveciler genellikle konar-göçer yörüklerdi. Başlarına kırmızı sivri külah giyerlerdi.

Sucu
Eski zamanlarda hemen her evin bir kuyusu vardı. Ancak içecek su uzaktan getirilirdi. Sucu ya da saka şehir ya da kasabada su taşımacılığıyla uğraşırdı. Pınar ya da çeşmeden aldığı suyu hanelere sevk ederdi. Limonatacı ve şerbetçi gibi özellikle yaz aylarında sokakta bardakla su satan seyyar satıcılara da sucu denirdi.



Lehimci
Plastik öncesinde yaygın kullanılan maden kaplar ev ekonomilerinde toprak kapların yerini aldı. Lehimci ya da tenekeci küçük ev aletlerini tamir eden gezici esnaftı. Teneke maşrapa kulpunu kademhane ibriği emziğini gusülhane çinkosunu lehimlerlerdi. Lehimci genellikle demircinin yan sanayiini oluşturuyordu.



Ciğerci
Batılı seyyahların en gözde seyyar satıcısı omuzda sırıkla dolaşan ciğerci ve paçacıydı. Mahalleye ciğercinin geldiği evin kedisinden belli olurdu. Sokakta et satışı ender olmasına karşın ciğer ve paça en çok rağbet gören sakatatlardı. Tavası yahnisi yapılırdı. Sabit ciğercide yürek böbrek gibi diğer sakatat türleri de pazarlanırdı.

Sepet Hamalı
Motorlu araçlar öncesi kent içi yükleme boşaltma ve taşıma işleri hamal esnafının gediğiydi. Mevsimlik olarak İstanbul gibi büyük kentlere gelen hamalların güçlü loncaları vardı. Meslek çoğu kez babadan oğula geçerdi. Pazarlarda sebze-mevye taşıyanlarına küfeci denirdi. Her iş kolunun ayrı bir hamal kolu olurdu. Bunların en ünlüleri iç ve dış bedesten hamallarıydı.


Sırık
Hamalı Fıçı gibi hacimli yekpare ve ağır yük sırık hamallarınca taşınırdı. Bunlar genellikle dört kişi olur dişbudak ağacından yapılmış uzun sırıkları omuzlarına alarak iki önde iki arkada yükü paylaşırlardı. Taşıma büyük bir uyum gerektirirdi. Aksi takdirde yük diğer hamallara kayar ve kazalara neden olurdu. Beyoğlu’nda tahtırevanları taşıyanlara da hamal denirdi

Demirci
Fabrika üretimi öncesi pek çok eşya ve alet insan eliyle demirden yapılırdı. Demirci demiri dükkanında döğer biçim verirdi. Yorucu ağır bir meslekti. Daima ateş karşısında kömür ve demir tozlarına bulanarak çalışılırdı. Örs üzerinde demirin ağır balyozla dövülmesi pazı kuvveti beden takatı ve sağlam vücut gerektirirdi.



Adını Bilip Kendisini İyi Bilmedikleriniz

Fotoğrafçı
19. yüzyılın ortalarında fotoğraf Osmanlı’ya ulaştı. Resmetmenin dinen cevaz verilmediği bir toplumda fotoğraf görselliği simgeledi; zihniyet değişikliğine neden oldu. Ama yine de Osmanlı’nın son dönemine kadar fotoğrafta kaçgöç hakim oldu. Ayak fotoğrafçıları dakikalıkçılar ve şipşakçılar vesikalıkta uzmanlaşmışlardı.

Berber
1876’ya kadar çarşı-pazarları selâtin cami avlularını ve zaman zaman mahalle aralarını dört dönen berberlerin ayaklarının çıplak ve kollarının sıvalı olması gerekirdi. Bu şekilde müşteri berberin ellerinin ve ayaklarının temiz olduğunu görebilirdi. Berberler ayrıca diş çekerler sünnetçilik ve hacamatçılık yaparlardı.



Oduncu
Osmanlı’nın temel enerji kaynağı odundu. Isınmak ve ocakta yakmak için kullanılırdı. Odun civar ormanlardan katır ya da eşek sırtında getirilirdi. Genellikle yaz aylarında mahzene odun istif edilir kışa tedarikli girilirdi. Çoğu oduncu orman köylerinde yaşar kasabaya ya da şehire malını pazarlamak için inerdi.

Portakalcı
Dünün İstanbul’unda portakal nadirattandı. Ancak üst gelir grubu portakal tüketebilirdi. Portakalın Yafa gibi uzak yörelerden gelişi tek tek satılacak kadar değerlenmesine neden oluyordu. Zamanla Anadolu’da da yetiştirilmeye başladı ve ucuzladı. Demiryolu ulaşımı başlayana kadar portakal değerli meyveler arasında yer aldı.

Yumurtacı
Dar gelirli Osmanlı’nın temel protein kaynağı yumurtaydı. Çoğu insan yumurtasını arka bahçesinde beslediği kümes hayvanlarından temin ederdi. Dünün mutfağında yumurta başköşedeydi. Yumurta seyyar satıcıların da el attığı sektörlerden biriydi. Zamanla buzhane yumurtaları köy yumurtasıymış gibi pazarlanmaya başlandı.


Sütçü
Süt Osmanlı mutfağının olmazsa olmazıydı. Hemen her evde süt kaynar; yoğurt tereyağı ve peynir yapılırdı. Pastorize şişe sütünün olmadığı bir evrede ağılı ya da damı olan ve küçük ya da büyükbaş hayvan besleyen sütçü aynı zamanda kapı kapı dolaşarak hayvanından elde ettiği sütü pazarlardı.
Alıntı ile Cevapla