Konu
:
Johannes Eriugena Kimdir-Felsefesi-Sözleri-Eserleri
Tekil Mesaj gösterimi
22 August 2009, 01:46
Syst3m
Root Administrator
Kayıt Tarihi: 26 July 2008
Mesajlar:
Johannes Eriugena Kimdir-Felsefesi-Sözleri-Eserleri
İrlandalı olan Johannes Eriugena kral olan Kel Karl'ın daveti üzerine Paris'e gelmiştir. "Saray Okulu"nda bir süre hocalık yapmıştır. Eriugena'dan "Dogmanın Paylaşılması Üzerine" isimli bir eser bugün elimizde bulunmaktadır. Açık mistik dinsel eğilimler içeren bu eser
Yeni Eflâtunculuğun güçlü bir biçimde etkisi altındadır; nitekim daha sonra bu nedenle kilise tarafından reddedilmiştir.
Eriugena'ya göre doğanın
birbirinden ayrı olan
dört alam vardır. Önce yaratılmamış olan
fakat kendisi yaratan doğa
yani "Allah" vardır. Eriugena yaratmayı Yeni Eflâtunculuktaki gibi anlar. Allah'tan
"Eflatun'un ideleri"ni içeren doğa oluşmuştur.
Bu ikinci alanda tüm varlıkların başlangıçsız ve sonrası olmayan örnekleri bulunur. Doğanın bu ikinci alam Allah tarafından yaratılmıştır. Ancak
kendisi de
yaratma gücüne sahiptir. Çünkü doğanın bu bölümünü oluşturan ideler eşyanın meydana gelmesine neden olur. Doğanın üçüncü alanını
yaratılmış olan ve kendileri yaratmaktan yoksun bulunan "cisimler" oluşturur.
Son olarak
doğanın bütününde ya da çeşitli alanlarında
yaratılmamış ve artık kendisi de yaratmayan doğaya; yani "Allah"a
sonunda gerçekleşecek olan
yeniden kavuşma "eğilim"i vardır. Eriugena'nın düşüncesine göre
Allah doğanın yalnız başında değil
sonunda da bulunur. Yani evren
Allah'tan başlayıp yine Allah'a ulaşan bir devir hareketidir. Doğanın tüm amacı
dönüp dolaşıp sonunda yeniden Allah'a ulaşmaktır.
Eriugena'nın Hıristiyan olmaktan çok Yeni Eflâtuncu olan bu görüşleri
aynı zamanda "olumsuz ilahiyat"ın da başlangıcı olmuştur. Eriugena'ya göre Allah konusundaki tüm savunduklarımız doğru olmaktan çok yanlıştırlar. Çünkü Allah için "mutlak güç sahibidir
bütünlüğün (vahdet) kendisidir vb
" dediğimde bütün bunlar
Allah'ın niteliğini tam olarak ortaya koyamayan ve koyamayacak olan sıfatlardır.
Bir cisme bir sıfat yüklediğimiz zaman
aynı zamanda
bu cismin bu niteliğin karşıtı olanlarını dışında bıraktığını söylemiş oluruz. Söz gelişi tebeşire beyazdır demek
aynı zamanda
tebeşir siyah değildir demektir de. Ancak Allah konusunda böyle bir yargıda bulunamayız. Çünkü Allah'ın var olduğunu bile söyleyemeyiz
zira Allah
aynı zamanda
her şeyin içinde kaybolduğu bir uçurumdur da.
Görülüyor ki Eriugena için ancak olumsuz ilahiyat mümkündür. Çünkü Allah'a bazı sıfatlar yükleyip de
bunların karşıtlarını kendisinden kaldıramıyoruz. Ayrıca Allah'ı "kavramak" da gelişi güzel bir objeyi kavramaya benzemez. Allah'ı kavramak istersek
yalnızca dikkatimizi kendisine yöneltmek yeterli değildir. Bunun için bilinci tümüyle susturmak
tam bir kendinden geçme durumu (cezbe) sağlamak gerekir.
Bu noktada Eriugena felsefesinin tam anlamıyla mistik olan yanıyla tanışmış bulunuyoruz. Bu türden düşüncelere
yani Allah'ı kavramak için kesinkes bilincin sınırlarını aşmak gerektiği ve Allah ile ancak kendinden geçme durumunda birleşebileceği görüşüne
Ortaçağ ve Yeniçağın tüm mistiklerinde rastlarız. Ancak gerçek ve saf Skolastiğin bu gibi mistik görüşleri reddedip
onlarla kavgaya tutuşmasını doğal karşılamak gerekir. Çünkü gerçek Skolastik
Allah'ın niteliğini "yargılarla" anlamaya çalışır.
Tüm bu mistik eğilimlerine rağmen
Eriugena'yı tam bir Ortaçağ filozofu sayabiliriz. Çünkü onun felsefesinde de "Allah" asıl konu olarak işlenmiştir. Ortaçağ felsefesi
her şeyden önce
bir teoloji (ilâhiyat)dir. Doğa konulan bu felsefe için ancak ikinci plânda gelir.
Ortaçağın ilk dönemleri (V.-X. yüzyıllar) Batı için bir gerileme dönemidir. Bu dönemde
Eriugena'dan başka ismini anmaya değer bir özellikte düşünür yoktur. Fakat aynı dönemde "Doğu"nun özellikle örgütlenme durumunda bulunan "İslâm" dünyasının durumu tümüyle başkadır.
Syst3m
Açık Profil bilgileri
Syst3m nickli üyeye özel mesaj gönderin
Syst3m´nin Web Sitesini ziyaret edin
Syst3m nickli üyeye ait bütün mesajları arattır