Tekil Mesaj gösterimi
  #2  
Alt 5 September 2009, 02:38
Yorgun Yürek - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Yorgun Yürek Yorgun Yürek isimli Üye şimdilik offline konumundadır
♥ GüLerken AğLadığını,MutLu OLanLar BiLmez
 
Kayıt Tarihi: 3 March 2009
Mesajlar: 35,077
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Standart Cevap: Augustinus Kimdir-Felsefesi-Sözleri-Eserleri

Augustinus ve Zaman

Augustinus Zaman üzerine yapilan tartışmalarda sıklikla anılan bir isimdir. İtiraflar adlı kitabının en çarpicı bölümlerinden birisidir bu konu.Ona göre kavradığımız ve bildigimiz Zaman ile gerçek Zaman birbirinden ayri şeylerdir.

İnsan kavrayışı Zamanın gercekligine ulasamaz bir niteliktedir.İnsan yalnızca zamanın gecişini algılayabilir. Gecmiş zaman gelecek zaman ve şimdiki zaman bölümlemeleri gerçekliği olmayan zihnimizin tasarımları olan zaman birimleridir.

Augustinus'un etkileyici bir akıl yürütmeyle Geçmiş zamanın artık varolmadığını Gelecek zamanın ise henüz varolmadığını elimizde kalan tek zaman olarak Şimdiki zamanında boyutlarını belirleyemediğimiz için bilemeyeceğimizi belirtir.Ölcüp birimlere ayırdığımız Zaman geçişini algıladığımız Zaman'dır oysa zamanın geçip geçmedigini ya da kendisinde zamanın ne olduğunu bilmiyoruz. Zaman bizim için öncesiz ve sonrasız bir akıştır ve bu nedenle biz bu akışın niteliğini yönelimini yayılımını boyutlarını bilmeyiz; gercek zaman her zaman dışımızda kalır.

Böylece Zaman kavramı üzerinden gerçeklik ile bilgi temel olarak ayrılmış olmaktadır ki modern felsefeye gelindiğinde bu ayrım Kant örneğinde olduğu gibi temel bir felsefi eğilim olacaktır.

Ek Bilgiler

Tanrısal Gerçekliğe Katılma

Tanrı öncesiz sonrasız gerçeklikleri içinde taşır. Bu gerçekliklerin sağladığı kanıt Tanrı’nın var olduğunun kanıtıdır. Biz bilgi edinirken tanrısal bilgiye katılmaktan başka şey yapmayız. Augustinus Eflatun’ un idealarını tanrısal bilgelik düşünceleri olarak görür ve “ruh gözdür Tanrı da ışıktır “ der. insanoğlunun bu tanrısal gerçekliğe nasıl katıldığını kavramak pek kolay değildir. Bellekten kaynaklanan anımsama tek başına bunu sağlamaya yetmez. Plotinos’un yöneldiği ve bu dünyada elde edilecek olan amaç yani Tanrı gerçekliğini doğrudan sezgi yoluyla görme amacı ancak birkaç ayrıcalıklı insanın ulaşabileceği bir amaç olarak kalır. ölümlülerin çoğunun düşünceleri evreni yöneten ulu düşüncelerle doğrudan ilişki içinde değildir; bu düşünceler ulu düşünceler tarafın dan yaratılmışlardır ve kendilerini yaratılmış olarak bilip tanırlar. in sansı gerçeklik tıpkı insan varlığının yaratılmamış varlığa yani Tanrı’ya katılması gibi tanrısal gerçekliğe katılmaktan başka bir şey değildir. Nitekim bildiğimiz rasyonel sayılar da tıpkı bunun gibi sonsuz sayıların imgeleridir. İnsan zihninin düşünceleri de bundan Ötürü Tanrı'nın bir bağışıdır. Aklın ışığı Tanrı’ dan gelen bir ışıktır; ama Tanrı’da ki ışık değildir. Bundan ötürü düşüncelerimizin hiçbiri bize Tanrı’yı dolaysız olarak gösterip açıklayamaz; ama her düşüncemiz taşıdığı olumlu içerik bakımından Tanrı’ya uygun düşen ve Tanrı’da bulunan ama bu düşüncenin dile getiremediği-bir biçimde bulunan bir şeyi belirir. Duyusal bilgiden yola çıkan ruhumuz Tanrı Sözü’nün (Kelâm) aydınlatması sayesinde tanrısal görünmezliklere kadar yükselir.

Panteizmin Ötesi

Bilgi sorunu açısından ele alındığın da Augustinus felsefesinde yaratılmışın yaratılmamıştan kesinlikle ayrıldığı görülür. Augustinus’un çoğulculuğu astroloji birciliğini eleştirmeye yönelir. Nitekim Pelagius insanoğlunun Tanrı yardımı olmadan cennete gidebileceğini ileri sürmek istediğinde Augustinus felsefesinin temel bir yanını açıkça ortaya koyarak yaratılmışın ve yaratılmamışın birbirinden ayrı olduğunu; ama yaratılmamışın yaratılmış varlığın bütün davranışlarında bütün aydınlanmalarında bütün yargılarında ve her yerde bulunduğunu söylemiştir. Augustinus Tanrı ile insanın inayet ile erdemin ‘bir arada bulunduğunu bunlardan biri olmadan öbürünün de olmadığım ileri sürer. Augustinus’un felsefesi panteizmin güçlü ve çürütülmez yanlarının tümünü benimsemiştir.


Alıntı ile Cevapla