Ankara. Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti ve İstanbul'dan sonra ikinci büyük şehridir. Eski adı Angora olan şehrin nüfusu 2005 verilerine göre 4.319.167 (il nüfusu 5.153.000) olup, rakımı 950 metredir.
M.Ö. 12. yüzyılda Hititler dönemindeki ismi Ankuwash olan şehir, Galat ve Roma İmparatorluğu döneminde Ancyra olarak anılmış, Hellenistik çağ ve Doğu Roma İmparatorluğu döneminde Ánkyra ismini almıştır. Şehrin kimliğine katkı yapan tarihi eserlerin başında otantik çevresi ile şehrin hemen her yerinden görülebilen Ankara Kalesi gelir.
Anadolu'nun merkezindeki İç Anadolu Bölgesi'nde bulunan bulunan Ankara Ankara ilinin de merkezidir. Ankara önemli bir endüstri ve ticaret şehridir. Türkiye devletinin merkezidir ve tüm yabancı ülke elçiliklerine ev sahipliği yapar.
Şehir Ankara keçisi ve bu keçiden üretilen tiftik, emsalsiz Ankara kedisi, balı, bölgeye özel üzümleri ve beyaz Ankara tavşanı ile ünlüdür.
Ankara, doğuda Kırşehir ve Kırıkkale; batıda Eskişehir; kuzeyde Çankırı; kuzeybatıda Bolu ve güneyde Konya ve Aksaray illeri ile çevrilidir.
Ankara, Orta Anadolu'nun kuzeybatısında bulunan Kızılırmak ve Sakarya nehirlerinin kollarının oluşturduğu ovalarla kaplı bir bölgedir. Bu bölgede orman alanları ile step ve bozkır alanlarını bir arada görmek mümkündür.
Akarsu boylarında sıralar halinde görülen iğde, söğüt ve kavak ağaçları step içerisinde yer alır. Ankara çevresinde plato üzerinde yükselen münferit dağlar ile kuzeydeki dağlık sahada ise yağışlardaki artış yüzünden orman örtüsü kendini belli etmeye başlar
Ankara yeni kurulan
Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti olduktan sonra, yeni gelişmeler şehri eski bölümlerin olduğu
Ulus ve yeni kısmı olan
Yenişehir olmak üzere böldü. Roma, Bizans ve Osmanlı tarihini anımsatan eski yapılar ve darca uzanan sokaklar eski bölümü temsil etmekteydi. Yeni kısım ise şimdiki
Kızılay civarında olan bölüm, geniş caddeleri, otelleri, tiyatroları, alışveriş merkezleri ve yüksek binalarıyla daha modern görünüme sahip bir şehir yapısına sahipti. Hükümet binaları ve yabancı elçilikler ayrıca bu yeni kısımda bulunmaktaydı.
Ankara başşehir olmadan büyük şehir merkezine sahip dünyanın en eski başkentlerinden biridir,
Londra,
Paris veya
Madrid; hatta
İstanbul'dan daha eski bir geçmişi vardır. Şimdiki İstanbul, ozamanlar
Bizans'ın Roma eyalet şehirlerinden biri olmakla birlikte, 324 yılında
Roma İmparatorluğu'nun yeni başkenti haline gelmişken, Ankara hala Türkiye'nin kuzey yarısının çoğuna hakim önemli bir yönetim merkezi olma konumundaydı.Tarih Öncesi Ankara
[değiştir]

Anadolu Medeniyetleri Müzesi - Filgiller alt çene kemiği

Anadolu Medeniyetleri Müzesi - Gergedangillere ait bir kemik
Anadolu'daki insan karakterli ilk
fosil primat kalıntıları
Fikret Ozansoy tarafından Ankara'da bulunmuş ve
Ankarapithecus meteai adı verilmiştir.
[1][2]
Ankara'nın bilinen tarihi
Paleolitik Çağa[3] kadar uzanmaktadır. Bu döneme ait çeşitli eserlere Gâvurkale, Ergazi, Lodumlu ve Maltepe'de rastlanmıştır.
[4]
Eti Yokuşu'nda
1937'de
Türk Tarih Kurumu tarafından yapılan ve Prof. Dr.
Şevket Aziz Kansu tarafından idare edilen kazıların raporu Etiyokuşu hafriyatı raporu
[5] adıyla 1937'de basılmıştır.Bu raporda buranın en az M.Ö. 3000 yıllarında iskan edildi belirtilmektedir. Raporda birinci kısımda graviye içinde elde edilen Paleolitk aletler, ikinci kısımda ise Kalkslitik yerleşim yerinde toplanan keramik ve diğer çeşitli kültür piyesleri ayrıntılı olarak incelenmiş ve envanterleri yayınlanmıştır.
[6]
Ankara'nın eskiliği ile ilgili buluntular
Anadolu Medeniyetleri Müzesi Çağlar boyu Ankara galerisinde sergilenmektedir. İlk basımı
1950 olan
Avram Galanti'ye ait Ankara Tarihi Kitabı II. bölümde buluntular gösterilmektedir.
Hititler Dönemi [değiştir]
Hititler M.Ö. 2000'de Anadolu'daki ilk siyasi birliktir.Ankara şehir merkezi ve çevresindeki en eski kalıntılar Bronz çağında hüküm sürmüş olan
Hatti uygarlığına aittir.Helenistik döneme kadar yazılı belgelerde Ankara hakkında bir bilgi bulunmadığından Hitit dönemi Ankarası hakkındaki bilgilere bu dönemi ve kültürü ortaya koyan Orta Anadolu'daki merkezler
[7]ve Ankara çevresindeki aslan ve sfenks tasfirleri
[8] aracılığı ile ulaşılmaktadır. Bilinen Ankara'nın bugünkü şehir sınırları içinde yerleşim olduğuna dair bir kanıt bulunamamıştır.
Hitit kenti olan Ankawa'nın bugünkü Ankara olmadığı görüşleri vardır
[9].
Hitit Aslan rölyefi
Alacahöyük
Frigler Dönemi [değiştir]

Frigya'nın konumu - geleneksel bölge (sarı) - genişletilmiş krallık (turuncu)
M.Ö. XII. yüzyıl başlarında
Boğazlar üzerinden
Anadolu'ya giren deniz kavimlerinin istilasıyla
Hitit İmparatorluğunu ortadan kaldırılmıştır.
[10] Ankara ve çevresine
Frigler egemen olmuşlardır. Friglerin ilk kralı ülkenin başkenti
Gordion’a adını veren Gordias’tır. Tarihçi Arianos’a göre Gordias
Thelmessos’lu (Fethiye) bir kadınla evlenmiş ve
Midas adını verdiği bir oğlu olmuştur. Geçmiş dönemlerine ait kesin bilgiler bulunmayan Friglerin en çok bilinen ve meşhur kralı Midasdır. Ancak yapılan bazı araştırmalara göre Frigyalıların bütün krallarına Midas adını verdiği de söylenmektedir.
Gordion şehri, bugünkü Ankara'ya 76 km uzaklıkta bulunan
Polatlı ilçesinin sınırları içinde bulunmaktadır.
Ankara'nın kurulmasına dair anlatılanlar
[11] arasında olan Frigya tradisyonunda,
Kral Midas Ankara'nın kurulmasının önderi kabul edilir.
İkinci yüzyılın ortalarında yaşamış olan
Lidya’lı gezgin
Pausanias,
Galatların Anadolu’ya yerleşmeleri hakkında bilgi verirken, Ankara’dan da söz eder. Ankyra kentini Gordios’un oğlu Midas’ın kurduğunu ve Frig’lerin bir kenti olduğunu anlatır.
Yunanca ve
Latince gemi çapası demek olan kentin ismi için açıklama yapma gereğini duyan Pausanias, Midas’ın bulduğu gemi çapasının, kendi dönemine kadar Jüpiter (
Zeus) tapınağında saklandığını söyleyerek kentin isminin arkasındaki anlamı vermeye çalışır. Gene Pausanias, adı geçen metinde, Midas kaynağı adı ile bilinen ve üzerine öyküler yazılan su kaynağının, Ankyra kentinde olduğunu bildirir ve "
İşte Galat’lar bu Ankyra kentini aldılar" der.
[12]
Ankara'daki Frig varlığı bugünkü şehir sınırları içinde
Ankara istasyonu civarında, belediye binası yanında, Çankırıkapı'da,
Augustus Tapınağı'nın ve
Türk Tarih Kurumu binasının temellerinde bulunan kalıntılarla kendini göstermektedir.
Anıtkabir ile
Atatürk Orman Çiftliği[13] arasında bulunan 20 kadar
tümülüs Frig dönemi nekropollerindendir.
[10]
Lidyalılar Dönemi [değiştir]

Croesus'un Lidya haritası, 6ncı yüzyıl M.Ö.
Ankara
M.Ö. 7. yüzyılda Batı Anadolu'da
Gediz ve
Küçük Menderes vadilerini kapsayan bölgeye egemen olan ve tarihte
para basımını ilk kez gerçekleştiren kavim olarak bilinen
Lidya'lıların eline geçmiştir.
Pers İmparatorluğu Dönemi [değiştir]
Pers İmparatorluğu'nun egemenliği,
Makedonya kralı
Büyük İskender'e yenilmelerine kadar devam etmiştir.
Hellenistik Süreç [değiştir]
Ankara,
Büyük İskender tarafından
M. Ö 333 yılında fethedildi, İskender,
Gordion şehrinden gelmişti ve kısa bir süre burada ikamet etti.
Babil'de ölümünden sonra (M.Ö 323) generalleri arasında bölüşülen imparatorlukta Ankara'ya
Antigonus sahip oldu. Antik zamanda şehrin en büyük genişlemesini yaşadığı Frikya döneminin dışında, bir başka önemli genişleme Ankara'ya gelip şehri Kara Deniz limanları ve Kırım ile kuzey; Asur, Kıbrıs ve Lübnan ile güney; ve Gürcistan, Ermenistan ve
Pers İmparatorluğu ile doğu arasında mal ticareti için merkez haline getiren
Pontos Yunanlıları zamanında meydana geldi. O zamana kadar şehir (Türkler tarafından biraz değiştirilerek
Ankara olarak kullanılmaktadır.)
Á?????-
Ànkyra (
Yunanca'da Çapa anlamına gelmektedir.) ismini almıştı [
kaynak belirtilmeli].
Galatyalılar dönemi [değiştir]
Roma İmparatorluğu döneminde
Galatlar'ın başkenti Ancyra
M.Ö.278'de Orta Anadolu'nun geri kalan bölümüyle beraber Kelt ırkından Galatyalılar tarafından istila edildi.Bunlar Ankara'yı önde gelen kabilelerinden Tectosagelerin merkezi yaptılar. Diğer kabile merkezleri Trocmilerin merkezi Pessinos(Balhisar)ve Ankara'nın doğusunda Tolstibogiilerin merkezi Tavium idi. Kente o zaman Ankara deniyordu. Kelt unsuru belki de az sayıda,Frig dili konuşan köylüler üzerinde bir savaşçı aristokrasiden ibaretti. Yine de Kelt dili Galatia'da yüzyıllarca konuşulmaya devam etmiştir. M.S.IV.yüzyıl sonlarında Galatya'nın yerlisi olan St.Jerome Ankara çevresinde konuşulan dilin Roma İmparatorluğunun kuzeybatısında (Trier yakınları)konuşulan dile çok benzediğini yazmaktadır. Bu belki de daha eski Frig dili konuşan nüfusun Kelt işgalcilerin dilini benimsediğini göstermektedir.[
kaynak belirtilmeli]
Romalılar Dönemi [değiştir]

Ankara Anıtı
Anadolu Medeniyetleri Müzesi'ndeki minyatürü
Res gestae Divi Augusti parçaları.
Şehir
Augustus tarafından
25 BC yılında fethedilmiş ve
Roma İmparatorluğu tarafından yönetilmeye başlanmıştır. Galatyanın Roman eyaletinin başşehri Ankara, büyük ticari öneme sahip bir merkez olma özelliğini de sürdürdü. Ankara aynı zamanda duvarlarında mermere kazınmış
Res Gestae Divi Augusti diye bilinen kitabeyi bulunduran ve
Augustus'un Faaliyetlerinin resmi kayıtlarını içeren
Ankara Anıtı (
Augustus ve Roma Tapınağı) ile de ünlüdür. Ankara kalıntıları bugün hala değerli
yarım kabartmalar, kitabeler ve diğer mimari parçalarla döşelidir.
Augustus Ankara'yı Orta Anadolunun üç yönetim merkezinden biri yapmaya karar verdi. Daha sonra şehre Frigyalılar ve Gal dili ve Keltçeye yakın bir dil konuşan
Galatyanlar yerleştirildi. Ankara
Tectosage diye bilinen kabilenin merkeziydi ve Augustus onları geliştirerek imparatorluğuna ana bir merkez haline getirdi. İki diğer Galatyan kabile merkezleri;
Yozgat yakınlarındaki
Tavium ve Batıda Sivrihisar yakınındaki
Pessinus (Balhisar) Roma döneminin oldukça önemli yerleşkeleri olma durumlarını sürdürdüler fakat Ankara büyük bir metropol haline geldi.
Roma İmparatorluğunun iyi zamanlarında Ankara'da 200,000 kişi yaşadığı tahmin edilmektedir ve bu sayı Roma İmparatorluğunun düşüşünden onikinci yüzyılın başlarına kadar olan zamandan çok daha fazladır. Küçük bir nehir olan
Ankara Çayı Roma şehirlerinin içerisinden doğru akmaktadır. Şimdi nehir çevrilmiş durumdadır fakat Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde eski kentlerin kuzey sınırlarını belirlemekteydi. Çankaya, şimdiki şehir merkezinin güneyinde görkemli tepelerin kenarında Roma şehirlerinin dışında bulunmaktaydı ve muhtemelen yazlık dinlenme yerleri olarak kullanılmaktaydı. 19. yüzyılda En az bir Roma villası veya köşkünün kalıntıları şuanki Çankaya Köşkünün çok fazla uzağında olmayan bir yerde bulunmaktaydı. Roma şehri batıda Tren İstasyonu ve Gençlik Parkının olduğu alana, tepelerin güneyinden doğru da şu anda
Hacettepe Üniversitesinin kapladığı bölgenin aşağısına doğru uzanmaktaydı. Ankara tüm ölçütlerde büyüyebilen ve diğer Roma kentleri olan
Gaul veya
Britanya'dan daha geniş bir şehirdi.
Gotlar ve Arapların Seferleri [değiştir]
Ankara'nın önemi kuzey Anadoludaki yolların kuzeyden güneye ve doğudan batıya uzanarak bir kavşak noktası oluşturmasına dayanmaktadır. Büyük İmparatorluk yolları Ankara'dan geçerek dopuya doğru uzanıyordu ve imparatorların ve ordularının başarıları bu yoldan geçmekteydi. Maalesef ki bu yollar yalnızca Roma büyük şehirlerini bağlamakla kalmamış, aynı zamanda işgalciler için de kullanışlı bir güzergah olmuşlardır. 3. yüzyılın ikinci yarısında, Ankara batıdan gelen
Gotların önlenemez başarılarıyla istila edildi (
Kapadokyanın kalbine girerek esirler almışlar ve şehri talan etmişlerdir) ve daha sonra da
Araplar geldi. 10 yıllık bir dönemde şehir antik dünyanın en görkemli kraliçelerinden birinin batı ileri karakollarından biri haline gelmişti. Suriye çöllerinden gelen
Palmiralı Arap imparatoriçesi
Zenobia Roma imparatorluğu içindeki zayıflık ve kargaşadan faydalandığı bir dönemde avantajı eline alarak kendine burada kısa ömürlü bir devlet kurmuştur.
Geç Roma Süreci [değiştir]
Şehir 272 yılında İmparator
Aurelian kontrolündeki Roma İmparatorluğuna tekrar bağlandı.
Diocletian (284-305) tarafından çoklu (dörde kadar) yöneticilerin bulunduğu bir sistem olan
tetrarşi yürürlüğe sokuldu ve önemli bir program olan yeniden yapılanma ve Ankara'nın batısına
Germe ve
Dorylaeum (şimdiki
Eskişehir) doğru yol yapım çalışmalarına girişildi.
Altınçağında Roma Ankarası büyük bir pazar ve ticaret merkezi olmasının yanında aynı zamanda büyük yönetim sarayları ve ofisleri olan şehrin resmi önemli kurallarının konduğu Praetoriumları barındıran büyük bir yönetim merkezi olarak da görev yapmaktaydı. 3.yüzyıl boyunca Ankara'da yaşam, tıpkı diğer Anadolu şehirlerinde olduğu gibi askeri olarak işgal girişimlerine karşı koyma ve şehrin ayakta durmasını sağlamaya yönelikti.
Ankara'nın tarihi Bronz Çağ'da
Hitit medeniyetine kadar götürülebilir ve sonra sırasıyla milattan önce 2.milenyumda
Hititler, M.Ö 10.yüzyılda
Frigyalılar, daha sonrasındaysa
Lidya,
Persler,
Makedonya,
Galatya,
Romalılar,
Bizanslar,
Selçuklular ve
Osmanlıların hakimiyetine girmiştir.
Hristiyan Ankara [değiştir]
Ankara yakınlarındaki Kallippi'nin bilinmeyen bir köyünün yerlileri ,Proklos ve Hilarios'un da dahil olduğu o zamanların şehitleri İmparator
Trajan (98-117)'ın büyük baskısına maruz kalmışlardı. M.S. 280'de biliyoruz ki güney Anadoludan bir mısır tüccarı olan Philumenos ve Eustathius yakalanmışlar ve Ankara'da şehit edilmişlerdir.
Diğer Roma şehirlerinde olduğu gibi,
Diocletian devri Hristiyanlar üzerindeki baskının doruk noktasına ulaştığı dönemi göstermektedir. 303 yılında, Ankara İmparator yardımcısı
Diocletian ve onun vekili
Galerius'un Hristiyan karşıtı zulümlere giriştiği şehirlerden biriydi. Ankara'daki ilk hedefleri ismi Clement olan kentin 38 yaşındaki piskoposuydu. Clement yaşamında, önce Romaya getirilmiş sonra ordan geri yollanmıştır ve o,kardeşi ve birçok yandaşı ölüme yollanmadan önce birçok sorgu ve cefaya katlanmak zorunda bırakılmışlardır. St. Clement kilisesinin kalıntıları bugün Ulus Meydanındaki Işıklar Caddesinde bulunabilir. Büyük ihtimalle Clement'in buralara gömüldüğü düşünülmektedir. Dört yıl sonra şehrin Plato isimli doktoru ve kardeşi Antiochus
Galerius tarafından şehit edilmişlerdir. Sonradan Theodotus'a aziz olarak saygı gösterilmiştir.
Fakat zulümler başarısız olmuştur ve 314'te Ankara zulümler sonrası Hristiyan kilisesinin yeniden yapılanmasında dini hükümlerin belirlendiği kilisenin önemli bir merkezi olmuştur ve asıl olarak buraya 'lapsi'&mdash denilen baskı süresince teslim olmuş ve paganizmi benimsemiş olan Hristiyanlar yerleşmişlerdir. 4. yüzyıl boyunca Galatya'nın Asyadaki resmi başkentinde üç meclis toplanmıştır. İlki bir ortodoks genel kilise meclisi 314 yılında toplandı onların 25 disiplin kanunları Pişmanlık Ayinleri yönetiminin o zamandaki en önemli belgelerinden birini meydana getirmiştir. Onlardan dokuz tanesi lapsilerin barışlarıyla ilgili durumla alakalı, diğerleri ise evlilik, kilisenin özelliklerine yabancılaşma vb. konuları içermekteydi.
Clement zamanında Ankara'da Paganizm dini sendelemeye uğrasa da hala en yaygın inanç olma özelliğini sürdürmekteydi. Yirmi yıl sonra, Hristiyanlık ve
tektanrıcılık onun yerini almış oldu. Ankara birdenbire günlük yaşamı keşişler,papazlar ve din kavgalarının sardığı bir Hristiyan şehrine dönmüştü. Şehir meclisi ve senatosu piskoposlara yerel temsilcilik görevi vermişlerdir. 4. yüzyılın ortaları boyunca Ankara Hristyanlığın doğasındaki karmaşık din kavgaları ve onun bir türü olan
Aryanizm'in doğuşuna bağlı tartışmalarla sarılmıştır.
358'de kilise meclisi
Ankara Kralının yönettiği Yarı-Aryan bir meclisti. Bu meclis Aryan blasfemilerini mahkum etmişti çünkü onların kafir öğretileri İsa kavramı herşeyiyle Tanrısal olanlara benzer gibi görünmekte fakat gerçekte tamamen farklıydılar.
362-363 yıllarında, İmparator
Mürtet Julian Persler ve Hristiyanlara karşı çıktığı talihsiz sefer dönüşünde Ankara'dan geçti çeşitli kutsal kişilere eziyetlerde bulundu. Ankara Kalesinin duvarlarının iç tarafının doğu yönüne hala görülebilen,üzerinde Julian'a ithafen '
İngiliz Okyanusundan barbar kavimlere kadar tüm dünyanın hakimi' yazılı bir kitabe bulunan taştan bir heykel inşa ettirdi. 362 yılında imparatorun şehri ziyareti onuruna dikilen Julian Anıtı bugün hala ayaktadır. 375'de , Aryan keşişleri Ankara'da toplandı ve aralarında
St. Gregory'nin de bulunduğu birçok keşişi azlettiler. Modern
Ankara batıda, Asya bölgesindeki Galatya eyaletinin Roman Katolik
yardımcı piskopos'u olan
Laodicea'nın
unvanı olan
Angora olarak bilinmektedir.
Bizans Süreci [değiştir]
4. yüzyılın ortalarında Ankara, imparatorluğun tatil mekanı haline geldi.
Constantinople Doğu Roma'nın merkezi olduktan sonra imparatorlar, 4. ve 5. yüzyıllarda dinlenmek üzere
İstanbul Boğazı'nın nemli havası yerine, Ankara'nın daha kuru dağlık atmosferini tercih etmişlerdir.
II. Theodosius (408-450) yazları sarayını Ankara'ya taşımaktadır. Ankara'da çıkarılan kanunlar, onun orda geçirdiği zamanları kanıtlamaktadır.
Şehrin askeri, özellikle de lojistik önemi uzun
Bizans devri boyunca sürdü. Ankara 6.yüzyıldan sonra birçok kez türlü Arap ordularının eline geçse de, 11.yüzyılın sonuna kadar Bizans İmparatorluğu'nun önemli bir yanyolu olmayı sürdürmüştür.
Selçuklu ve Osmanlı Süreci [değiştir]
1071 yılında,
Selçuklu Sultan'ı
Alparslan Malazgirt zaferiyle Türklere
Anadolunun kapılarını açmıştır. Daha sonra 1073'te önemli bir askeri geçiş güzergahı olan ve doğal kaynaklara sahip olan Ankara'yı ülkesine eklemiştir.
Osmanlı İmparatorluğu'nun ikinci sultanı
Orhan Bey, 1356 yılında şehri fethetti. Diğer bir
Türk asıllı kumandan olan
Timur 1402 yılında
Ankara Savaşında Osmanlıları yenerek şehrin hakimiyetini ele geçirdi fakat 1403'te Ankara tekrar Osmanlı Devleti'nin kontrolü altına girmiştir.
Osmanlı Devleti'nin
I. Dünya Savaşı'ndan yenik ayrılmasıyla, Osmanlı başkenti İstanbul ve Anadolu'nun büyük bir kısmı İtilaf Devletleri tarafından istila edildi ve Türklere merkez Asya Bölgesinde çok küçük bir alan bırakarak buraları
İngiltere,
Fransa,
İtalya ve
Yunanistan kendi aralarında paylaşmak istediler. Buna cevaben, Türk Milli Mücadelesi'nin lideri
Kemal Atatürk, 1920'de Ankara'da direniş hareketinin başlangıcını resmi olarak ilan etti. (Bkz.
Sèvr Antlaşması ve
Kurtuluş Savaşı). Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasından sonra, Türk Milleti
29 Ekim 1923'te cumhuriyeti ilan ederek Osmanlı Devleti yerine
Türkiye Cumhuriyeti'ni kurmuştur. Bundan birkaç gün önce
13 Ekim 1923'te Ankara İstanbul'un yerine Türkiye'nin yeni başkenti olarak ilan edilmiştir.