Cevap: Türkiye Cumhuriyeti Tarihinde Cumhuriyetin İlanı ve Tarihi Önemi
82 TBMM Zabıt Ceridesi, III. s. 90-93; Yunus Nadi Meclisteki konuşmasında şunları ifade ediyor: "Türkiye Büyük Millet Meclisi bu kanunun birinci maddesiyle hâkimiyeti bilâkaydüşart millete veren ve mukadderatını bizzat milletin idare etmesi için bir şekli hükümet kabul etmiş ve onun için yaşamakta bulunmuştur. Biliyorsunuz ki bu şekil Hükümetin adı: usulü Cumhuriyettir. Binaenaleyh dünyada beynelmilele hayatımızda unvanı sahihamızı almak lüzumunu hissederek bu maddenin zımnında zaten mevcut olan usulü Cumhuriyeti Teşkilâtı Esasiye Kanunu'nun birinci maddesine bir fıkra ile ilâve ediyoruz. Birinci madde şöyledir: 'Hâkimiyet bilâkaydüşart milletindir. İdare usulü halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına müstenittir.' Madde bu idi. Zaten bunun zımnında mündemiç bulunan şu fıkrayı ilâve etmiş bulunuyoruz:"Türkiye Devletinin şekli Hükümeti Cumhuriyettir." Ondan sonra mademki tadilatımız şimdiki halde Teşkilâtı Esasiye'nin bazı aksamına münhasırdır. Şu halde bu maddeden sonra gelmek üzere zaten kendimizde mevcut olan vaziyetimizi tespit etmiş oluyoruz. Ve yeni ilâve ettiğimiz ikinci madde ile diyoruz ki! Türkiye Devletinin dini: Dini İslâm'dır, resmi lisanı Türkçe'dir.' Bu vaziyet zaten mevcuttur ve aslîdir. Bununla bu hakikati dahi ifade etmiş bulunuyoruz. Ve bu ifadeyi de şeref addetmiş oluyoruz." Türk Parlamento Tarihi, 2. Dönem (1923-1927), I, s. 198.
83 G.M.K. Atatürk'ün Hayatı, s. 319.
84 Bahsi geçen bu konuşmaların Meclis tutanakları ve tam metni için bkz. TBMM Zabıt Ceridesi. 2. Dönem, III. s. 89-98; ayrıca bkz. Türk Parlamento Tarihi. 2.Dönem. I, s. 196-208; Türkiye Cumhuriyeti Tarihi. I, s. 428-429; G.M.K.Atatürk'ün Hayatı, s. 316-320; A Çeçen, a.g.e., s. 240-242; S. Yalçın, a. g. m., s.592-596; M. Albayrak, a.g.e., s. 92-93; H.Eroğlu, Atatürk ve Cumhuriyet, s. 74-78; Turhan Feyzioğlu, Türk Milli Mücadelesinin ve Atatürkçülüğün Temel İlkelerinden Biri Olarak Millet Egemenliği, Atatürk Araştırma Merkezi Yay, Ankara 1999. s. 70; geniş bilgi için ayrıca bkz. Cumhuriyetin İlânında Adı Geçenler, Başbakanlık Basın Yayın Genel Müdürlüğü 50. Yıl Armağanı, Ankara 1973.
85 H.Eroğlu, Atatürk ve Milli Egemenlik, s. 36.
86 Türk Parlamento Tarihi, 2. Dönem (1923-1927). 1, s.208; Bu kanunun maddeleri için ayrıca bkz. Suna Kili-Şeref Gözübüyük, Türk Anayasa Metinleri, Ankara 1985. s. 103; 29 Ekim 1923 de Mustafa Kemal tarafından hazırlanmış olan cumhuriyetin ilanıyla ilgili kanun teklifi Meclis Başkanına da bir üst yazı ile sunulmuştur. Cumhurbaşkanlığı Arşivi, A.III. D. 18, F. 192.
87 Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, I, s. 428-429; A.Çaycı, a.g.e., s. 298-299; A.Çeçen, a.g.e., s. 243-244; H.Eroğlu, Türk İnkılâp Tarihi, s. 272.
88 Nutuk, s. 551; TBMM Zabıt Ceridesi, 2. Devre, 111, s. 90-98; A.Çaycı, a.g.e., s.299; İslâm Ans., I, "Atatürk", s.772-773; Türk İstiklâl Harbi, II, 6.Kısım, IV. Kitap, Genel Kurmayısıs Başkanlığı Yay., Ankara 1969, s. 266; Cumhuriyetin ilânı ile ilgili olarak geniş bilgi için bkz. Hamza Eroğlu, "Cumhuriyetin İlânı", Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, XIX/56(Temmuz 2003), aynı makale için bkz. Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, VI/16(Kasım 1989).
89 Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam Mustafa Kemal, III, İstanbul 1965, s. 156; "Reisicumhur intihabı. Riyaseti Celileye, Kabul olunan mevaddı kanuniyeye tevfikan Reisicumhurun hemen şimdi intihabını teklif ederim. Teşrinievvel 1339 Ertuğrul Dr. Fikret. Reis: Reisicumhurun derhal intihabını teklif ediyorlar. Kabul edenler lütfen el kaldırsın. Kabul edilmiştir." Türk Parlamento Tarihi, 2. Dönem, I, s. 250; Bernard Lewis, Modern Türkiye'nin Doğuşu, TTK Yay., Ankara 1988, s. 261.
90 TBMM Zabıt Ceridesi, 2. Devre, III, s. 90-98; F. Kırzıoğlu, a.g.e., s . 88; Enver Behnan Şapolyo, Kemal Atatürk ve Milli Mücadele Tarihi, Ankara 1944, s. 344; Lord Kinross, Atatürk Bir Milletin Yeniden Doğuşu, İstanbul 1966, s. 576-600; "Reisicumhur intihabını müteakip yüz bir pare top endahtiyle Cumhuriyetin her tarafta ilân ve tebcili hakkında. No.31. Reisicumhur intihabını müteakip yüz bir pare top endahtiyle Cumhuriyetin her tarafta ilân ve tebcilinin tahtı karara alınmasını mutazammın Konya Mebusu Eyüp Sabri Efendi ve İstanbul Mebusu Ali Rıza Bey ve rüfekasının takrirleri bilkırae kırk üçüncü içtimanın birinci celsesinde aynen kabul edilmiştir." TBMM Zabıt Ceridesi, III, s. 99; Türk Parlamento Tarihi, 2. Dönem, I, s. 252.
91 "Cumhuriyetin ilânına müsadif 29 Teşrinievvel gününün Milli Bayram addi hakkında (l/616)numaralı kanun layihası ve Kanunu Esasi Encümeni Mazbatası. Büyük Millet Meclisi Riyaseti Celilesine. Cumhuriyetin ilânına müsadif 29 Teşrinievvel gününün Milli Bayram addi hakkında Hariciye Vekâleti Celilesince tanzim edilen ve İcra Vekilleri Heyetinin 8.2.1341 tarihli içtimaında ledet-tezekkür Meclisi Aliye arzı takarrürü eden layihai Kanuniye ve esbabı mucibe mazbatası leffen takdim kılınmıştır. İktizasının ifa ve neticesinin inhasına müsaade buyurulmasını rica eylerim efendim. Başvekil Ali Fethi.'Türk Parlamento Tarihi, 2. Dönem, I, s. 253; 29 Ekim tarihinin milli bayram kabul eden 19 Nisan 1925 tarih ve 628 sayılı kanuna ek olarak çıkarılan kanunla Cumhuriyetin onuncu yılı için üç günün hafta sonu tatili kapsamına alınmıştır. "Cumhuriyet bayramı gününde belediye kuruluşu bulunan bütün şehir ve kasabalarda ayrıcalıklı hükümleri sürekli kalmak koşuluyla 394 sayılı hafta tatili kanunu zorunlu olarak uygulanır." Nezahat Demirhan, Cumhuriyetin Onuncu Yılının İnkılâp Tarihindeki Önemi, Atatürk Araştırma Merkezi Yay., Ankara 1999, s.42; 1931'de çıkarılan 2305 sayılı kanunla bu kanun genişletildi. Kutlamalarda 21 pare top atılması kuralı getirildi. Vehbi Tanfer, "Atatürk'ün Armağan Ettiği Milli Bayramlar", Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, XIII/39 (Kasım l997), s. 1051.
92 TBMM Zabıt Ceridesi, 2Devre,IlI, s. 103; Cumhuriyetin ilânında hazırlık aşamalarını yerine getiren Birinci TBMM 23 Nisan 1920- 11 Ağustos 1923 tarihleri arasında görev yapmıştı. Cumhuriyetin ilânını sağlayan ve kabul eden 2. Dönem TBMM ise 11 Ağustos 1923-1 Kasım 1927 tarihleri arasında çalıştı. TBMM'nin ilk Başkanı Mustafa Kemal 24 Nisan 1920-29 Ekim 1923 tarihleri arasında görev aldı. TBMM'nin 2. Başkanı Ali Fethi (OKYAR) ise 1 Kasım 1923-22 Kasım 1924 Tarihlerinde görev aldı. Mustafa Kemal Paşa İlk Cumhurbaşkanı olurken, Cumhuriyet Hükümetlerinin ilk Başbakanı ise İsmet Paşa (İNÖNÜ) olacaktı. Geniş bilgi için bkz. TBMM Albümü, 23 Nisan 1920-20 Ekim 1991, TBMM Genel Sekreterliği Yay., Ankara 1994.
93 A. Çeçen, a.g.e., s. 242-243.
94 Nutuk , s. 550; TBMM Zabıt Ceridesi, 2. Devre, 111, s. 99; Mustafa Kemal Atatürk'ün Cumhurbaşkanlığı süresi toplam on beş yıldır. Atatürk 29 Ekim 1923, 20 Ekim 1927, 4 mayısısıs 1931 ve 1 Mart 1935 tarihlerinde olmak üzere bu göreve dört defa seçilmiştir.
95 Nutuk, s. 550-551; TBMM Zabıt Ceridesi, 2. devre, III, s. 99-100; Mustafa Kemal'in Cumhurbaşkanı seçilmesi dolayısıyla 29 Ekim 1923'te mecliste yaptığı bu tarihî konuşmanın asıl orijinal metni için bkz. Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, I, Atatürk Araştırma Merkezi Yay., Ankara 1997, s. 343-344; ayrıca bkz. İslâm Ans, I, "Atatürk", s.773; Türk Parlamento Tarihi, 2. Dönem, I, s. 251; K.Z.Gençosman, a.g.e., s. 200-201; Mustafa Keskin, Atatürk'ün Millet ve Milliyetçilik Anlayışı, Atatürk Araştırma Merkezi Yay., Ankara 1999, s. 97-98; Mustafa Kemal cumhurbaşkanı seçildikten sonra Halk Fırkası Başkanlığını 19 Kasım 1923 tarihinde İsmet Paşaya vekâleten devretmiştir. Bir gün sonra ise Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti bütün teşkilat ve görevlerini Halk Fırkasına devretmiştir. Böylece Müdafaa-i Hukukçular Halk Fırkası ile bütünleşme yoluna gitmişlerdir. A. Çaycı, a.g.e., s. 299.
96 G.M.K. Atatürk'ün Hayatı, s.321; S. Yalçın, a.g.m., s. 598; ; Türk Parlamento Tarihi, 2. Dönem, I, s. 251; K.Z.Gençosman, a.g.e., s. 201.
97 G.M.K. Atatürk'ün Hayatı, s.323-324; U. Kocatürk, a.g.e., s. 344; Atatürk'ün tebriklere açık teşekkürü: "Cumhuriyet Riyasetine intihabım münasebetiyle memleketin her tarafından aldığım samimane tebrikata ayrı ayrı cevap yetiştirmekle teahhurat olabilmesi ihtimaline binaen umumi olarak alenen takdimi teşekkürat eylerim" Atatürk'ün Tamim Telgraf ve Beyannameleri, Atatürk Araştırma Merkezi Yay. Ankara 1991, s. 551.
98 U. Kocatürk, a.g.e.,s. 344; 'İstanbul'da Halifei Müslimin Abdülmecit Hazretlerine, Türkiye Cumhuriyeti hakkındaki hayırhahane temenniyatı Hilafet penahilerine takdimi teşekkürat ederim. Türkiye Reisicumhuru Gazi Mustafa Kemal, I Kasım 1923". Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, s. 552.
99 İlhan Arsel, Türk Anayasa Hukukunun Umumi Esasları, Ankara 1962, s. 42-43.
100 Enver Ziya Karal, "Atatürk ve Cumhuriyetin Kurulması", Türk Dili, S.278(Kasım 1974). s. 837.
101 A. Çeçen, a.g.e., s. 243-246.
102 Arnold Toynbee, Türkiye, Bir Devletin Yeniden Doğuşu, Çev. Kasım Yargıcı, Milliyet Yay., İstanbul 1971, s. 184-189; A. Toynbee'nin bazı tespitleri Prof. Dr. A. Çeçen'in yukarıya aldığımız tespiti ile örtüşüyor. Her iki tespitte karşımıza çıkan şu oluyor: Cumhuriyeti ilân eden kadrolar devrimci askerî gruplardı ve çoğunlukla eğitimsiz ve bu konuda henüz bilinçlenmemiş kitlelere getirmiş oldukları bu devrim, devletin yönetici kadrosuna, düşüncelerine ve yapmak istedikleri ve gerçekleştirdiği nihaî hedeflere dikkatlerimizi yöneltiyor. Bu noktada her iki yazarın düşünceleri arasında ortak paydalar görebiliyoruz. Tarihî bilgilerden yola çıkılarak varılan bu tespitlerde ki tahlillerin, tarihî ve siyasî olduğu kadar kitle psikolojisi açısından sosyolojik manada ayrıca irdelenmesi gerektiği kanaatindeyiz.
103 Tarık Zafer Tunaya, Devrim Hareketleri İçinde Atatürk ve Atatürkçülük.Turhan Kitabevi Yay.. İstanbul 1981,s. 128-129; T. Z. Tunaya, Büyük Meclisin bağımsız bir devleti şu aşamalardan geçerek kurduğunu ifade ediyor: 1. Millî hâkimiyet ilkelerine dayanan 1921 Anayasasını kabul ederek, 2. Saltanatı kaldırarak, 3. Cumhuriyeti ilân ederek, 4. Hilafeti kaldırıp eğitim ve öğretim sistemlerini yenileştirerek, 5. Yılmadan devrim hareketlerini gerçekleştirerek, Nihayet lâikliği Türk hukuk düzenine ve Anayasa sistemine yerleştirerek. Bu düşüncelerine ek olarak Prof. Tunaya. cumhuriyetin ilânını devrim mantığının bir gereği olduğu kadar, millî bir devletin kuruluş aşamalarından birisi olarak kabul etmektedir, bkz. ayn. yer.
104 H.Eroğlu, Atatürk ve Milli Egemenlik, s. 37; Cumhuriyetin ilânından sonra sıra, halifeliğin kaldırılmasına gelecektir. 3 Mart 1924 tarihli "Hilafetin İlgasına ve Hanedan-ı Osmani'nin Türkiye Cumhuriyeti Memaliki Haricine Çıkarılmasına Dair Kanun'la halifelik kaldırılmış ve böylece yeni Türk Devletinin demokratik ve lâik gelişmesi yolunda son ve önemli bir karar alınmıştır, bkz. ayn. yer.
105 H. Eroğlu, Atatürk ve Cumhuriyet, s. 84-86.
106 "Bir gün Anadolu Lokantasında yemek yiyordum Orada Neue Freie Presse adlı Avusturya gazetesinin Ankara'ya gelen muhabiri de yemek yiyordu.... Yanıma geldi. Aramızda şöyle bir muhavere geçti: - Haberiniz olsa gerek. Sizi tebrik ederim. - Nedir Acaba? - Mustafa Kemal Paşa beni meclisin Riyaset Odasında kabul etti ve dedi ki "Aleni olarak ilk defa size söylüyorum. Cumhuriyet ilân edeceğiz. -Ne zaman dedim. Başını salladı ve 'Çok yakında' dedi." Sonra Mazhar Müfit Bey devamla "Bir gece evvel beraberdik. Gülerek '- E çocuklar yarın cumhuriyeti ilân edeceğiz' dedi. Ve bana döndü: "-Erzurum'dan beri ağzından çıkarmadığın cumhuriyetin işte zamanı geldi. Yarın istediğin kadar cumhuriyet diye alenen artık bahsedebilirsin." M.M.Kansu, a. g. e., II, Türk Tarih Kurumu Yay., s. 595.
107 Mustafa Kemal , Özel Kaleminde Memur olan Hasan Rıza Soyak'ı yanına çağırır ve kendisine küçük bir kağıt verir. 'Bunları al müsvedde halindedir. Beyaz edeceksin. Yazılar karışıktır. Dikkat et okuyamadığın veya anlayamadığın yer olursa bana sorarsın. Bunları şimdilik yalnız sen ve ben bileceğiz. Amirlerine dahi bahsetmene lüzum yoktur' demiştir. Hasan Rıza Bey bu sahifeleri okuyunca bunların 20 Ocak 1921 tarihli Teşkilâtı Esasiye Kanunu'nun maddelerini değiştiren ve Türkiye Devletine cumhuriyet şeklini veren taslak olduğunu gördü. H.R. Soyak bu metni yeniden düzenledi ve yazdırdı. Daha sonra Mustafa Kemal "Bunu al ve Adliye Vekili Seyit Beye götür. Yarına kadar bunları okusun. Cumhuriyet ve halk hâkimiyeti mefhumları ile umumî hukuk kaideleri bakamından tetkik etsinler ve mütalaalarını bildirsinler. Meselenin şimdilik üçümüz arasında kalmasını arzu ettiğimi Seyit Beye söylersin" demiştir. Profesör Seyit Bey verilen müsveddeleri okuduktan sonra geri vermiş, pek mükemmel bulduğunu, esaslarda mutabık olduğunu ancak birkaç noktada mütalâa kaydettiğini Hasan Rıza'ya söylemiştir. Hasan Rıza Soyak, Atatürk'ten Hatıralar, 1, İstanbul 1973. s. 181-183.
108 F. R. Atay, a.g.e., s. 374-375.
109 Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, III, s. 86-87; 23 Eylül 1923'te verilen bu beyanatın bir özeti Türkçe ilk olarak İkdam gazetesinde yayınlandı; F. F. Tülbentçi, a.g.e., s. 37.
110 A. Çeçen, a.g.e., s. 235.
111 Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, 1, s. 422.
112 Yücel Özkaya. "Cumhuriyetin İlânı ve Rejim Olarak Eğitime Katkıları", Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, XIX/56(Temmuz 2003), s. 471.
113 RR. Atay, a.g.e., s. 375.
114 Y.Özkaya, a.g.m., s. 473; Ahmet Özgiray, "Lozan'dan Cumhuriyet Rejimine Giden Yol". Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, XII/34(Mart 1996), s. 158.
115 Cumhuriyetin ilânı konusunda bütün milletvekillerinin ikna edilemeyeceğini bilen Mustafa Kemal, "Bu memlekette bir heyeti içtimaiyede bir inkılâp yapıldığı zaman elbette onun esbabı vardır. Ancak o inkılâbı yapanlar inanmak istemeyen anut (inatçı) hasımlarını iknaya mecbur mudur?" demektedir. Bütün milletvekillerinin tek tek ikna edilmesi daha demokratik olabilirdi. Ancak bu durumda hedeften sapma olabilirdi. Çünkü hedef her şeyden önce yurdu düşmanlardan kurtarmaktı. Askeri başarılar kazanılmıştı ancak bunun ardından siyasî düzenlemelerle pekiştirilmeliydi. Mustafa Kemal bu düşünce ile gerekli gördüğü tüm değişiklikleri hayata geçirecektir... Cumhuriyetin ilânı anlayış değişimi gibi son derece güç ve zahmetli bir sosyal inkılâptı. Bu ise Atatürk'ün en büyük başarısı idi. Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, I, s 430-431
116 Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, II, Atatürk Araştırma Merkezi Yay., Ankara 2002, s. 31; "1923 yılının o haftalarında Büyük Millet Meclisinde cumhuriyetçilik akımı var mıydı? Hayır... Mustafa Kemal o mecliste fikir tartışmaları ile tabiî bir ekseriyet elde edemezdi. İnce politika taktikleri ile bir teslimiyet havası yaratmalıydı." F.R. Atay., a.g.e., s. 376.
117 Cengiz Dönmez, "Atatürk ve 75. Yılında Cumhuriyet", Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, XIV/42(Kasım 1998), s. 1102.
118 Atilla Kollu, "Mustafa Kemal ve Cumhuriyet", Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, XIV/42(Kasım 1998), s. 1128.
119 M. Akif Erdoğru. "Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyet Fikri", Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, XV/43(Mart 1999), s. 225.
120 B. Lewis, a.g.e., s. 261: B. Lewis'in Atatürk'ün aldığı kararlar için kullandığı "bir dizi manevralar" deyimi, yukarıda verilen kaynaklarda da görüleceği üzere "zamanlama ustası" veyahut "şartların oluşmasını sabırla beklediği" şeklinde bilgiler, Atatürk'ün atacağı adımlarda akılcı ve plânlı davrandığını ortaya koymaktadır. Atatürk için günümüzün deyimiyle "iyi bir stratejist" denilebilir. Bu hususta ki şahsî kanaatlerini Nutuk'ta bizzat belirten Atatürk'ün cumhuriyetin ilânı konusunda olduğu kadar, diğer konularda da aynı ilkeler içinde olduğunu görmekteyiz. Bu onun lider özelliğinden kaynaklanmaktadır. Bu konuda daha geniş bilgi için bkz. Adnan Nur Baykal, Mustafa Kemal Atatürk'ün Liderlik Sırlan, Sistem Yay; Ankara 1999; Atatürk 2 Kasım 1922 tarihinde Petit Parisien muhabirine Bursa'da verdiği bir demeçte, Hilâfette şimdiki usul-i veraseti muhafaza edip etmeyeceği şeklinde kendisine yöneltilen suale "Bu babda kati bir şey söyleyemem. Mamafih şimdiki usulün muhafazası müreccah olacağı zannındayım" şeklinde düşüncelerini belirtirken şimdilik kaydıyla zihnindeki plânı söylememişti. Ancak ileride halifelik kaldırılacaktı.Yine aynı beyanatta kendisine yöneltilen Başkentin neresi olacağı ile ilgili soruya Atatürk "Bu babda hiçbir karar-ı kati ittihaz edilmemiştir. Müstakbel payitahtımızı intihap için sulhun akdini beklemeliyiz" diyecektir. Halbuki ileride başkentin Ankara olacağı kuşkusuz bellidir. Bkz. Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, III, s. 73; Atatürk için verdiğimiz bu kısa örnekler Onun cumhuriyetin ilânında ve gerekse devletin her türlü hizmet, faaliyet, kanun ve kararlarında ki önsezi, plân, strateji, olaylarda ki zamanlama usulü ve akılcı lider özelliklerine dikkatlerimizi yöneltiyor.
121 M. Alpargu, 1. Özçelik, N.Yavuz, Türk İnkılâp Tarihi ve Atatürk İlkeleri, Ankara 1995, s. 148; bu konuda ayrıca bkz. Tarık Zafer Tunaya, Türkiye'de Siyasi Partiler (1859-1952), İstanbul 1952, s. 560; Mete Tuncay, Türkiye Cumhuriyetinde Tek Parti Yönetiminin Kurulması (1923-1931), Ankara 1981, s. 91; Hakkı Uyar, Tek Parti Dönemi ve Cumhuriyet Halk Partisi, İstanbul 1998.
122 H.V. Velidedeoğlu, a.g.e., s. 246-247; İlk Meclis 'Milli Mücadele Meclisi", İkinci ve Üçüncü Meclisler ise "Devrim Meclisleri" ve "Tek Parti Meclisleri" olarak tanımlanıyor. Bir diğer açıklayıcı husus ta şudur ki, cumhuriyeti ilân eden İkinci Meclis ve daha sonraki Üçüncü Meclis, tek parti meclisleridir. Bunların üyeleri Atatürk tarafından kurulan Halk Partisi adayları olarak seçilmişlerdir. Halk Partisince gösterilen Milletvekili adayları halkın seçimine daha doğrusu halkın onayına sunulmaktaydılar, bkz. ayn. yer.
123 Birinci Grup olarak ta bilinen bu grup 10 mayısısıs 1921'de kurulmuştu; bu gruba dayalı olarak kurulan Cumhuriyet Halk Fırkası liderlerinin bir ittihatçı bütün içinden geldikleri ileri sürülmektedir. Ancak Müdafaa-i Hukukun devamı sayılan Cumhuriyet Halk Fırkası sürekli bir ittihatçı muhalefeti ile karşı karşıya kalmıştır. İleri tarihlerde İttihatçılar ve Terakkiperverliler İsmet Paşanın hareketleri neticesinde erimeye yüz tuttular. Tarık Zafer Tunaya,' Türkiye'de Siyasal Partiler, III, Hürriyet Vakfı Yay., İstanbul 1989, s. 603-604; Halk Fırkası Müdafaa-i Hukuk Dernekleri ile ilk Mecliste bulunan Müdafaa-i Hukuk Grubu temeline dayanmaktaydı. H.V. Velidedeoğlu, a.g.e., s. 246.
124 Hüseyin Tosun, "Türkiye'de Demokrasinin Gelişim Sürecine Genel Bir Bakış", Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, XVIII/52(Mart 2002), s. 204-206; Hüseyin Tosun, "Bir Modernleşme Projesi Olarak Türkiye'de Cumhuriyet", Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, XIX/56(Temmuz 2003), s. 832-833; Cumhuriyetin ilânından sonra Atatürk'ün Cumhurbaşkanlığına seçilmesi üzerine Başbakan İsmet Paşa Halk Fırkası Genel Başkan Vekilliğine atanmıştır. Böylece "Millî hâkimiyetin halk tarafından ve halk için icrasına rehberlik etmek için halkçılık temeli üzerine kurulan Halk Fırkası, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin yerini almıştır. İhsan Güneş, "Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinden Halk Fırkasına Geçiş", Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, IH/8 Mart 1987), s.436-442; Halk Fırkasının kuruluşunu içeren ve gerekli kanunî işlemlerin yapılmasını talebini İçişleri Bakanlığına ileten 11 Eylül 1923 tarihli dilekçeyi , cumhuriyetin ilânı yolunda atılan adımlardan birisi olarak tarihî bir belge niteliğinde olmasından dolayı buraya alıyoruz. Nitekim bu tarihten bir buçuk ay sonra cumhuriyet 29 Ekim'de ilân edilecektir: "Dahiliye Vekalet-i Celilesine. Halk Fırkası nam ve unvanı ile tesisi ve teşkil ve musaddak nizamnamesi takdim edilen siyasi cemiyetin kanunu mahsusuna tevfıkesi Türkiye dahilinde teşkilatta bulunmak üzere müsaade-i Tesmiyesinin itası ve Umumi Heyeti İdare Azasının Erzincan Mebusu Sabit, İstanbul Mebusu Dr. Refik, İzmir Mebusu Celal, Erzurum Mebusu Münir Hüsrev, Tekirdağ Mebusu Cemil, Konya Mebusu Kazım Hüsnü, İzmit Mebusu Saffet, Diyarbakır Mebusu Zülfü Beylerden mürekkep ve Halk Fırkası Katibi Umumisinin de Kütahya Mebusu Recep Bey bulunduğu arz olunur efendim. Halk Fırkası Katib-i Umumisi Recep, Halk Fırkası Umumi Reisi Gazi M. Kemal." Hikmet Bila, CHP(1919-1999), Doğan Kitapçılık Yay., İstanbul 1999, s. 40; Hikmet Bila, Cumhuriyet Halk Fırkası'nı Türkiye Tarihinin ekseni ve bir siyaset okulu olarak görmektedir. Verilen bu dilekçe ile Anadolu ihtilâlinin ilk siyasal partisi resmen belgelenmiştir. İsmet Paşanın genelgesiyle cemiyet Halk Fırkasına dönüşmüştür ancak parti bir çerçeve-kadro halindedir. H. Bila, a.g.e., s. 40-43; Zeki Çevik, Milli Mücadelede Müdafaa-i Hukuktan Halk Fırkasına Geçiş (1918-1923), Atatürk Araştırma Merkezi Yay., Ankara 2002, s., 483.
125 Yeni seçimlere Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ismi ve buna bağlı olarak ortaya konulan dokuz umde ile girilmekteydi. Bütün bunlar Halk Fırkasına giden yolda atılan adımlardı. Seçimden hemen sonra 9 Ağustos 1923'te 56 cemiyetin ismi Halk Fırkası olmuştu. Halk Fırkası Ekim 1923'te resmen kurulmuş, Kasım 1924'te (10 Kasım 1340) Cumhuriyet Halk Fırkası olarak isim değiştirmiştir. Daha sonra 4. Büyük Kongrede 1935'te ise Cumhuriyet Halk Partisi'ne dönüştü. Suna Kili, Türk Devrim Tarihi, İstanbul 1982, s. 152; Kemal Karpat, Türk Demokrasi Tarihi, İstanbul 1967, s. 332 ; Halk Fırkasının kurulmasıyla devrimin ve yeni kurulacak olan cumhuriyet sisteminin kadro meselesinde yeni bir adım atıldığı belirtilmektedir. O zamana kadar Birinci Grup veya Müdafaa-i Hukuk grubu adındaki topluluk artık bir siyasal partiye dönüştürülmüştü. Bu şekilde örgütlenme sürerken bir yandan da Lozan Antlaşmasının imzalanması ile artık o güne kadar "ulusal bir giz" olarak saklanan cumhuriyetin ilânı hedefine ulaşılabilirdi. A. Çeçen, a.g.e., s. 232-233; Atatürk yapacağı siyasal mücadelenin gelecek evrelerine hazırlanırken Onun ilk ihtiyacı bir "siyasal örgüt" idi. 8 Nisan 1923'te yayınladığı dokuz umdelik bildiriden bahisle "Bu program bugüne kadar icra ve intaç ettiğimiz esaslı bilcümle hususatı ihtiva ediyordu. Maahaza programa ithal edilmemiş mühim ve esaslı bazı meseleler de vardı. Mesela Cumhuriyetin İlânı, Hilafetin ilgası..." B. Lewis, a. g.e., s. 259; ayrıca bkz. M. Albayrak, a.g.e., s. 104-110.
126 Nurettin Gülmez, Kurtuluş Savaşında Anadolu'da Yeni Gün, Atatürk Araştırma Merkezi Yay, Ankara 1999, s. 408.
127 İslâm Ans., "Atatürk", I, s. 769-770; Atatürk 16 Eylül 1924 tarihinde Trabzon'da yaptığı konuşmada "Halk Fırkası memleket ve millet her türlü dayanaktan mahrum bırakılarak felakete atıldığı uğursuz kavgada bütün milleti kadrosu içine alarak kuvvet ve kudret yapan dış düşmanlarını yurttan atıp iç düşmanlarını imha eden halka hürriyet ve hâkimiyet temin eden mukaddes bir cemiyettir" demekteydi. Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, II, Atatürk Araştırma Merkezi Yay., Ankara 1997, s. 195; Yine 7 Şubat 1923'de Balıkesir'de halkla konuşmasında "Halk Fırkası halkımıza siyasî terbiye vermek için bir mektep olacaktır" demiştir. Daniel Dumoulin, Atatürk'ten Düşünceler, Atatürk Araştırma Merkezi Yay., Ankara 2000, s. 20.
128 Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, H, s. 64; Atatürk Halk Partisi'ni kurmak hakkındaki kararını açıklarken (6 Aralık 1922, Ankara'da Hâkimiyeti Milliye, Yeni Gün ve Öğüt gazetesi muhabirlerine), "Filvaki vatanımıza ve istiklâlimize göz dikenlere yalnız askerlikçe galebe etmek kâfi değildir. Memleketimiz hakkında istilâ emelleri besleyecek olanların her türlü ümitlerini kıracak veçhile siyaseten, idareten ve ikitisaden kuvvetli olmak lâzımdır... Bundan böyle hiçbir fırsat ve vakti fevt etmeyerek çalışmayısısa mecburuz. Ancak bu mesai senelerle takip ve tatbik edilecek bir programa müstenit olmazsa akamete mahkûmdur."demektedir. Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, II, s. 50-51; Atatürk Halk Fırkası'nın 1927'de yapılan kongresinde Halk Fırkası'nın 1. Kongresi olarak Sivas Kongresi'ne işaret ediyordu: “Bugün küşadı ile müftehir olduğum büyük kongremiz Sivas Kongresi’nden sonra teşkilâtımızın ikinci büyük kongresi oluyor” diyordu. Z. Çevik, a.g.e., s. 482, dipnot 1213; Atatürk Birinci Mecliste örgütlenen Birinci Grubu temel alarak Halk Fırkası'nı kurmuştu. Cumhuriyetin ilânına giden yolda ki aşamalardan birisi de bu olaydı. Cumhuriyetin ilânı ile kurulan tek parti idaresi o devir şartlarında haklı gerekçelere dayanmaktaydı. Yeni ortamda yeni muhalefet istenmiyor ve muhalefet tasfiye ediliyordu. "Her çağdaşlaşma eylemi her devrim bir öndere ve bir örgüte gereksinim duyar. Öndersiz başsız bir devrim düşünülemez... Örgütleşme siyasal iktidara gelmek için ön koşullardan biridir. Siyasal örgütleşme ise siyasal partiyi gerekli kılar... Mustafa Kemal'in devrimi çoğulcu, özgürlükçü, demokratik bir siyasal sistemi amaçlamıştır. Ancak bu amaca ulaşmak öbür amaçların da gerçekleşmesini sağlamak için başlangıçta benimsediği güçlü bir tek parti sitemidir." Suna Kili, Atatürk Devrimi Bir Çağdaşlaşma Modeli, s. 168'den naklen Z. Çevik, a.g.e., s. 491-492.
129 A. Çaycı, a.g.e., , s. 300.
130 A. Çeçen, a.g.e., s. 256-259.
131 Cumhuriyet Halk Partisi Grup Toplantısı Tutanakları 1923-1924, s.31; Rauf Beyin bu toplantıdaki bazı sözleri: "Ne sultanlar ne saltanatı ferdiye, ne de meşrutiyet-i idare taraftarıyım. Bilâ-kaydüşart milletin hâkimiyetini görmek en büyük saadettir." a.g.e., s. 39, "Ben efendiler! Milletin kendi hâkimiyeti taraftarıyım. Bilâkaydüşart milletin hâkimiyeti esasına taraftar olan adamlardanım. Bunun ismi cumhuriyettir. Başımla beraber cumhuriyetçiyim." a.g.e., s. 78; Aynı toplantıda İsmet Paşa "Biz hâkimiyeti milliyenin aksa-yı tekâmülü olarak cumhuriyeti ilân ediyoruz" diyor. a.g.e., s. 90.
132 Nutuk, s. 551.
133 Nutuk, s. 567.
134 M. Albayrak, a.g.e., s, 96; Başta Rauf Bey olmak üzere Kazım Karabekir, Ali Fuad Cebesoy, Adnan Beye (Adıvar), göre halifeye devlet başkanlığı yetkileri verilmeliydi ve Teşkilâtı Esasiye Kanunu'nda ki hükümler korunmalıydı. Bu nedenle cumhuriyet bir olup bittiye getirilmiş ve kabinenin oluşturulması mümkün iken sistemde düzenlemeye gidilmiştir. Türk Parlamento Tarihi, 2. Dönem, I, s. 209.
135 1 Kasım 1923 tarihli Tevhid-i Efkar'dan naklen Tülay Alim Baran, "İstanbul Basınında Cumhuriyetin İlânına Tepkiler ve Yorumlar", Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi. XV/44 (Temmuz 1999), s. 632; Rauf Beyin cumhuriyetin ilânı konusundaki "emrivaki" kelimesine aynı şekilde şurada rastlıyoruz: "Teşkilâtı Esasiye Kanunu'nun tadil ve cumhuriyetin ilân edilmesi bugün bir emrivakidir." 31 Ekim 1923 tarihli Vatan gazetesinden naklen Türk Parlamento Tarihi, 2. Dönem, I, s. 233.
136 H. Eroğlu, "Atatürk ve Cumhuriyet", Atatürkçü Düşünce El Kitabı, s. 26.
137 24 Eylül 1923 tarihli Vatan gazetesinde "Yeni devletimiz Türkiye Cumhuriyeti esasatının garb cumhuriyetleri esaslarından farklı olmayısısacağını beyan ediyor" denilmekteydi. 24 Eylül 1923 tarihli Vatan gazetesinden naklen G.M.K. Atatürk'ün Hayatı, s. 308; 24 Eylül 1923 tarihli Vatan'dan "Yeni devletimiz Türkiye Halk cumhuriyeti başlığı ile yer alan yazıda Atatürk'ün Ankara'ya gelen N.F. Presse muhabirine verdiği beyanata yer veriliyordu. "Yeni Teşkilâtı Esasiye Kanunu 15 güne kadar Büyük Millet Meclisi tarafından müzakeresine başlanacaktır... yeni kanunda birçok yeni esaslar bulunmakta ve yeni devletin ismi Türkiye Halk Cumhuriyeti şeklinde tespit edilmektedir." denilmekteydi. Türk Parlamento Tarihi, 2. Dönem, 1, s. 215; Mustafa Kemal'in 23 Eylül'de yabancı gazeteciye verdiği ve 27 Eylül 1923 tarihli Hâkimiyeti Milliyede yayınlanan beyanatında Cumhuriyetin ilân edileceği duyurulmaktaydı. "Teşkilâtı Esasiye mucibince hâkimiyet bilâkaydüşart milletindir. İcra kudreti, teşriî salâhiyeti milletin yegâne hakikî mümessili olan Mecliste tecelli ve temerküz etmiştir, diye sarahat vardır. Bu iki kelimeyi izah edebilmek için hangi lugatta aranırsa aransın mezkur kelime cumhuriyet olacaktır. Yeni Türkiye'nin emr-i teceddüdü daha nihayet bulmamıştır... " Türk Parlamento Tarihi. 2. Dönem. I, s. 218-219 ; Yine Vatan gazetesi başyazarlarından Ahmed Emin o tarihlerde cumhuriyet idaresinin kurulacağını ve bunun en iyi sistemlerden birisi olduğunu ifade ile "Cumhuriyet şeklinin takarrür etmesine memnun olmalı mı? Bu suale evet cevabını verebiliriz" demektedir. 25 Eylül 1923 tarihli Vatan gazetesinden naklen G.M.K. Atatürk'ün Hayatı, s. 308.
138 İstikbal gazetesinde 27 Eylül 1923 de çıkan yazıda Ankara'daki özel muhabirinden alınan telgraf yayınlandı. "Bu telgraf haberine nazaran son tadilât devletin şeklini de değiştiriyor ve bugünkü şekil yerine cumhuriyet şeklini kabul ediyor."27 Eylül 1923 tarihli İstikbal gazetesinden naklen G.M.K. Atatürk'ün Hayatı, s. 311.
139 Yücel Özkaya, "Cumhuriyetin İlânı ve Rejim Olarak Eğitime Katkıları, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, XIX/56(Temmuz 2003), s. 471-472; ayrıca bkz. Yücel Özkaya, Türk Basınında Cumhuriyetin İlânının Öncesi ve Sonrası", Atatürk Yolu, 111/11 (mayısısıs 1993), Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Yay., Ankara 1993.
140 Vatan, Tevhid-i Efkâr ve Tanin cumhuriyetin ilân tarzını eleştirmekte, aleyhte yayınlar yapmaktaydılar. Bu gazeteler bir taraftan cumhuriyete taraftar olduklarını açıklarken diğer yandan da cumhuriyetin ilân ediliş tarzı ve cumhuriyet sisteminin getireceği faydaları kuşkuyla karşılar yayınlar yaptılar. H.Eroğlu, Atatürk ve Cumhuriyet, s. 93.
141 Y. Özkaya,, a. g. in., s. 473; "Cumhuriyetin bizim için bir gaye olduğuna şüphe yoktur. Bilirsiniz ki âlemi İslâmın ilk hükümetleri cumhuriyet şeklindeydi... Fikrimce Teşkilâtı Esasiye tadilâtı zannedildiği kadar acele olmamıştır." 10 Teşrinisani 1923 tarihli Vakit gazetesinden naklen G.M.K. Atatürk'ün Hayatı, s 322
142 Tarık Zafer Tunaya, Türkiye'de Siyasal Partiler, III. s. 591; Tevhid-i Efkâr gazetesi Başyazarı Ebuzziyazade Velid Bey " Bizi korkutan kırmızı cumhuriyet paçavrası mıdır?" demekteydi. 1 Teşrinisani 1923 tarihli Tevhid-i Efkâr'dan naklen T.ZTunaya, a.g.e., s. 591.
143 A. Çeçen, a.g.e., s. 236; H. C. Yalçın cumhuriyetin ilânında acele edildiğini, Büyük Millet Meclisinde hiçbir münakaşa ve müzakere edilmediğini yazmıştı.H. Eroğlu, Atatürk ve Cumhuriyet, s. 96; Tanin yazarı Hüseyin Cahit Yalçın'ın cumhuriyet lehinde yazılar yazdığı, Tevhid-i Efkâr'da ise Ebuzziya-zade'nin aleyhte yazıları olduğu bildiriliyor. 16 Ekim 1923 tarihli Tanin'de Türklerin cumhuriyet ilân etmesinin büyük takdir uyandıracağı yazıyordu. 19 Ekim 1923 tarihli Tevhidi Efkâr'da ise "Ankara İstasyon Binası Cumhuriyeti doğurabilecek mi?" denilerek durup dururken dertsiz başa dert açıldığı öne sürülüyor cumhuriyete karşı çıkılıyordu. G.M.K. Atatürk'ün Hayatı, s. 312.
144 G.M.K. Atatürk'ün Hayatı, s. 326.
145 Türk Parlamento Tarihi, 2. Dönem, I, s. 231; T.A.Baran, a.g.m., s.638; H. Cahit Yalçın'ın Tanin'deki "Yaşasın Cumhuriyet" yazısında aslında bu önemli hadiseyi alaya alan ifadeleri vardı. Tevhid-i Efkâr'daki yazısında ise Ebuzziyazade ise "Efendiler! Devletin adını taktınız. İşleri düzeltebilecek misiniz?" başlığı ile cumhuriyete karşı çıkmaktaydı. 31 Ekim 1923 Tarihli Tanin ve 31 Ekim 1923 tarihli Tevhid-i Efkâr'dan naklen M. Albayrak, a.g.e., s. 95; Yakup Kadri'ye göre “Genç Türkiye Cumhuriyetinin ne şekil ne ruh itibariyle diğer cumhuriyetlere benzemeyişi, kâfi derecede ispat eder ki onu tevlid eden avâmil onları tevlid eden avâmilin aynı değildir... Bu memlekette cumhuriyet asla bir fikir mücadelesi karşısında değildir. Ve ara sıra onun üstüne saldıran dalgalar nihayet bir ihtiras batağının kar'ından fışkırıp geliyor” demektedir. Türk Parlamento Tarihi, 2. Dönem, I, s. 249.
146 İkdam, 30 Ekim 1923; bkz. Ek 2.
147 T.A.Baran, a.g.m., s. 638 (31 Ekim 1923 tarihli İkdam'dan naklen).
148 Vatan, 31 Ekim 1923; bkz. Ek 3; Cumhuriyetin ilânı hakkında basındaki yankıları için ayrıca bkz. Ramazan Tosun, Cumhuriyetin İlânının Yankıları, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Konya 1991.
149 Zeki Arıkan, "Cumhuriyetin İlânı ve İzmir Basını", Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, I/3(Temmuz 1985), s. 965-973.
150 Z. Arıkan, a.g.m., s. 973-974 (5 Kasım 1923 tarihli Türk Sesinden naklen).
151 Hâkimiyet-i Milliye, 30 Ekim 1923; bkz Ek 4.
152 K. Z. Gençosman, a. g. e., s. 209.
153 La Nation Belge. 31 Ekim 1923; bkz. Ek 5.
154 M. Albayrak, a.g.e., s. 97.
155 Bekir Tünay, "Atatürk ve Cumhuriyet", Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, III/7(Kasım 1986), s. 159.
156 Ercan Haytoğlu, "Cumhuriyet, Türk Tarihindeki Gelişimi ve Atatürk", Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, XIV/42(Kasım 1998), s. 1141.
157 Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, III, s. 106-107; Atatürk bu beyanatını Cumhuriyetin 1. Yıldönümü münasebetiyle 31 Ekim 1924'te Vakit gazetesi muhabirine vermiştir.
158 H. Eroğlu, Atatürk ve Cumhuriyet, s.137-141; aynı konu için ayrıca bkz. İsmet Giritli, "Atatürk ve Cumhuriyet", Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, XI/33(Kasım 1995), s. 802-803.
159 U. Kocatürk, Atatürk'ün Fikir ve Düşünceleri, s.70
160 H. Eroğlu, Atatürk ve Cumhuriyet, s. 141-149; H. Eroğlu, "Atatürk ve Cumhuriyet" Atatürkçü Düşünce El Kitabı, s. 30-31, H. Eroğlu, Türk İnkılâp Tarihi, s 385-386.
161 Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, III, s. 86; Atatürk bu beyanatını 27 Eylül 1923te N. F. Presse muhabirine vermiş ve bu beyanat Hâkimiyeti Milliyetle yayınlanmıştı.
162 Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, III, s. 94; Atatürk bu beyanatını 4 Aralık 1923'te Tercüman-ı Hakikat Başyazarına verdi.
163 Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, I, Atatürk Araştırma Merkezi Yay., Ankara 1997, s. 404-405.
164 U. Kocatürk, Atatürk'ün Fikir ve Düşünceleri, s. 75.
165 Atatürk Türk Gencinin El Kitabı, Başbakanlık Yay., Ankara 1973, s. 32.
166 U. Kocatürk, Atatürk'ün Fikir ve Düşünceleri, s. 38-39; Atatürk diyor ki "Millî egemenlik öyle bir nurdur ki onun karşısında zincirler erir. Taç ve tahtlar yanar. Taç sahipleri mahvolur." A. Afet İnan, a.g.e., s. 47.
167 A. Afet İnan. a.g.e., s. 44; Atatürk cumhuriyete sahip çıkan konuşmalar yapmakta ve bu yönde misal olarak seçtiğimiz şu cümleleri aktarmaktadır: "Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşayacaktır." U. Kocatürk, Atatürk'ün Fikir ve Düşünceleri, s. 73, Enver Ziya Karal, Atatürk'ten Düşünceler, İstanbul 1981, s. 182, "Ey Türk Gençliği, Birinci vazifen Türk bağımsızlığını, Türk cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.",Gençlere yönelik olarak yine "Cumhuriyeti biz kurduk. Onu yükseltecek ve devam ettirecek sizsiniz" demektedir. Atatürkçülük, III, Haz. Genel Kurmayısıs Başkanlığı, MEB Gençlik ve Spor Bakanlığı Yay., Ankara 1983, s. 28; Atatürk cumhuriyetin korunması ve kollanması hususunda gençliğe olan güvenini bu şekilde ifade etmekteydi. Burada bir önemli hususu daha kaydedelim. Atatürk'ün gençliğe olan güvenini ifade eden ve 24 mayısısıs 1918'de gazeteci yazar Ruşen Eşref Ünaydın'a imzaladığı ve üzerine not düştüğü fotoğrafta şu düşüncelerini okuyalım: "Her şeye rağmen muhakkak bir nura doğru yürümekteyiz. Bende bu imanı yaşatan kuvvet yalnız, aziz memleket ve milletim hakkındaki payansız muhabbetim (sonsuz sevgim) değil, bugünün karanlıkları, ahlâksızlıkları, şarlatanlıkları içinde sırf vatan ve hakikat aşkıyla ziya (ışık) serpmeye ve aramayısısa çalışan bir gençlik gördüğümdendir." U. Kocatürk, Atatürk'ün Fikir ve Düşünceleri, s. 192, aynı konuşma için bkz. Belleten, VII/28(1943).
168 H.Eroğlu, Atatürk ve Milli Egemenlik, s. 52-77; Atatürk hâkimiyet-i milliyeye müstenit bilâkaydüşart müstakil yeni bir Türk devleti tesis etmek için yola çıkarken son asrın gelişmelerini çok iyi bilmekte ve buradan alınacak değerlerin yüksek Türk kültürü zemininde çok iyi sonuçlar verebileceğine inanmaktaydı. "İstiklâl Savaşında doğrudan doğruya, millete dayanılmasına rağmen ortaya çıkan millî egemenlik anlayışını Türk tarihi ve kültürü ile batıdan gelen değerler manzumesi şekillendirecektir." S.Cöhce, a.g.m., s.261; Demokrasi eski Yunanca'da Halk manasında "demos" ve egemenlik manasında "kratos" kelimelerinden oluşmuştur. Demokrasi kelimesinin temelinde egemenlik kavramı vardır. Demokrasi halkın kendi kendisini yönetmesi demektir. Aynı zamanda halk hükümeti demektir. Demokrasi bir hükümet ve idare sistemidir. Demokrasinin aslında çoğunluk fikri vardır. Millî Egemenlik ilkesi demokrasinin klasik şeklidir. Ve millî egemenlik çağımızda demokrasi fikrini temsil için kullanılır. Demokrasi ile millî egemenlik yani millet iradesi birbirine bağlı kavramlardır. Türkiye'de demokrasi yolunun millî egemenlikle açıldığı bilinmektedir. Demokrasinin temeli hürriyet ve eşitliğe dayanır. Millî egemenlik ise irade hürriyetine dayanır. Dolayısıyla demokrasi millî egemenlik yolu ile en doğal yolunu bulur. Millî egemenlik batı tipi demokrasiyi (çoğulcu sistem) en gelişmiş şekline ulaştıran ilkedir. Halkçılık ise halkın halk tarafından halk için idaresi demektir. Halk deyimi ise insan topluluğu (İngilizce the people) manasındadır. Halkçılığın temeli eşitliğe dayanır. Demokrasi ise hürriyet ve eşitlikle yükselir. Demokrasinin temeli hürriyet, halkçılığın ise eşitliktir. Millî egemenlik ferdin değil, milletin egemenliği ifade eder ve demokratik sistemi yani egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunu ortaya koyar. Bir önemli tespit de şudur ki milli egemenlik ilkesinin tam manasıyla gerçekleşmesi cumhuriyetle mümkün olmuş ve cumhuriyetin kurulmasıyla halk idaresi gerçekleşmiştir. Bu şekilde Cumhuriyet sistemine temel teşkil eden bu kavramlara ve aralarındaki ilişkilere kısaca açıklık getirmeye çalıştık. Daha geniş bilgi için bkz. H. Eroğlu, Atatürk ve Milli Egemenlik, Atatürk Araştırma Merkezi Yay., Ankara 1997; Ahmet Mumcu, Atatürk'e Göre Milli Egemenlik, Ankara 1986; Aydın Tanen, Atatürk ve Milli Hâkimiyet, Ankara 1983; Sami Ateş, Milli Hâkimiyet Prensibinin Tarihi Gelişimi ve Türk İnkılâbındaki Yeri, Ankara 1987.
169 Rahmi Doğanay, " Saltanattan Cumhuriyete İmparatorluktan Milli Devlete", Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, XVII/49(Mart 2001), s. 13.
170 Ergün Aybars, "Türkiye'de Demokrasinin Temellerinin Atılmasında 1923-1927 Dönemi", Atatürkçü Düşünce. Atatürk Araştırma Merkezi Yay, Ankara 1992, s. 254-255.
171 Neşe Çetinoğlu, "Cumhuriyet Kavramı ve Atatürk'ün Cumhuriyet Anlayışı", Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, XII/36(Kasım 1996), s. 726; aynı makale için bkz. Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, XIX/56(Temmuz 2003); ayrıca bkz. Hayrettin Parlakyıldız, "Cumhuriyet ve Atatürk Devrimleri", Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, XIX/55(Mart 2003).
172 Mustafa Keskin, Abdulkadir Yuvalı, Ayhan Öztürk, Mustafa Ekincikli, Türk İnkılâbı ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, Kayseri 1995, s. 154; Atatürk'e göre cumhuriyetin temeli millî hakimiyettir. Milli hâkimiyet cumhuriyetin tekâmülü olarak değerlendirilemez. Çünkü o şekilden ziyade ruh ve esas meselesidir, a.g.e., s. 202; Cumhuriyet ve demokrasi arasındaki bağ Atatürk tarafından ifade ediliyordu. Bu arada Atatürk cumhuriyet kelimesinin üzerinde hassasiyetle durmuş ve manası ve gerekse içeriğinin değiştirilmesi fikrine karşı çıkmıştır. Falih Rıfkı Atay’ın naklettiğine göre Terakkiperver Cumhuriyet isminde bir parti kurulduğunda bu kelimenin muhalif bir partide yer almaması için Halk Partisinin başına cumhuriyet kelimesini eklemiştir. M. Akif Erdoğru, "Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyet Fikri", Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, XV/43(Mart 1999), s. 227.
173 M. Albayrak, a.g.e., s. 104; Atatürk'ün Cumhuriyet anlayışı ve daha geniş bilgi için bkz. a.g.e., s. 97-104.
174 Sıtkı Aydınel, "Atatürk'ün Kurduğu Türkiye Cumhuriyetinin Temel Nitelikleri", Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, IX/27(Temmuz-Kasım 1993), s. 526; Atatürk için cumhuriyetin anlamı elbette ki büyüktü ve uzun fikir muhasebeleri, uzun uğraşılar ve sebat neticesinde cumhuriyet ilân edilmişti. Bu bakımdan Atatürk ve cumhuriyetle ilgili Cenab Ozankan'ın naklettiği bir hatırayı buraya almakta fayda görmekteyiz: "Yıllar yürüdü. Cumhuriyetin on beşinci yıldönümü oldu... Atatürk Dolmabahçe'de hasta yatıyordu. Bir Boğaz Vapuru sarayın önüne duracakmış gibi yavaşlamıştı. Vapurdan neşeli sesler yükseliyor, içindeki gençlik Atatürk'ü görmek için çırpınıyordu. Seslerini Eşsiz Adam da duymuş ve karşılık vermek istemişti. Bu maksatla pencerenin kenarına koydukları koltuğa oturmuş ve eliyle işaret etmişti. Vapurda haykırışına birden fışkırırcasına çoğalınca Atatürk'ün zebercet gözlerinde bir nem bulutu belirmiş ve büyük eserinin neşesini âdeta eliyle tutmuştu: - On beş yıl Cumhuriyet demişti. "Evet seviniyorlar sevineceklerdir. On beş yıl Cumhuriyet bu sevinilecek neticedir." İ. H. Baltacıoğlu, a.g.e., s. 58.
175 N. Demirhan, a.g.e., s. 12, 17; Cumhuriyet, Türk inkılâbının önemli bir sonucu kabul edilmiş, 5 Şubat 1937'de 1924 Anayasasında yapılan değişiklikle devletin özellikleri arasında "Cumhuriyetçilik" ilkesi olarak yer almıştır.
176 M. Akif Erdoğru, a.g.m., s. 226; ayrıca bkz. Abdulkadir Yuvalı, "Atatürk İlkeleri ve Diğer Akımlar", Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, XIH/39(Kasım 1997), s. 967-968.
177 E. Semih Yalçın. "Osmanlıdan Cumhuriyete Geçiş ve 19 mayısısıs Ruhu", Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, XV/45(Kasım 1999), s. 852.
178 İ. Giritli, a.g.m., s. 801.
179 Muhittin Gül, Türk İnkılâp Tarihi, Barış Yay.. Ankara 1998, s. 241-243: Türkiye Cumhuriyeti Devletinin meclisin açılmasıyla fiilen kurulduğu halde henüz adı yoktur. BMM ve hükümeti aslında bir devlet konumunda olmasına rağmen bu devletin resmi adı-eski Türkler kahramanlık yapmadan başarı göstermeden çocuklarına isim koymazlardı-başarılar kazanıp kendisini ispatladıktan sonra 29 Ekim 1923'te konulmuştur. Bu dönem devletimizin âdeta çocukluk dönemi olarak tanımlanıyor. Bu çocukluk günlerinde büyük başarılar kazanılmış millî birlik sağlanarak demokratik temel atılmıştır. İnci Enginün, "Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisinin Açılışı ve Yazarlarımız". Atatürk Araştırına Merkezi Dergisi, II/6(Temmuz 1986). s. 741.
180 Bekir Sıtkı Baykal, "Cumhuriyetimizin Tarihsel Anlamı", Atatürkçü Düşünce, Atatürk Araştırma Merkezi Yay, Ankara 1992. s. 247.
181 İ. H. Baltacıoğlu, a.g.e., s. 60.
182 İ.H.Baltacıoğlu, a.g.c. s. 56.
183 Mukaddes Arslan, 'Bahaeddin Ögel ve Türk Kültür Tarihi Araştırmaları", Bilge, IX / 35 (Kış 2002). s. 43-44.
184 İ. H. Baltacıoğlu, a.g.e., s. 57.
185 Utkan Kocatürk, '"Cumhuriyetin Anlamı, Önemi ve Milletimize Kazandırdıkları", Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, XlX/56(Temmuz 2003), s. 468-469; ayrıca bkz. Utkan Kocatürk, "'Atatürkçülük ve Atatürk İlkeleri". Yeni Türkiye Cumhuriyet Öze] Sayısı I Genel Değerlendirme ve İdeoloji, 1V/23-24 (Eylül - Aralık 1998), s. 604.
186 B. S. Baykal, a.g.m., s. 243-244.
187 B. S. Baykal. a. g. in., s. 247-251.
188 B. S. Baykal. a. g. m., s. 245.
189 H. Eroğlu. Atatürk ve Cumhuriyet, s. 9; Prof. Eroğlu’na göre Eski Türklerde ki devlet idaresini modern anlamda cumhuriyetle nitelendirmek mümkün değildir. Cumhuriyetin gerekli kıldığı belirli sürelerde devlet başkanı seçimi yapılmadığı gibi seçme hakkı da genel değildi ve sınırlı bir topluluğa verilmişti. H. Eroğlu, Atatürk ve Cumhuriyet, s. 11; Prof. Eroğlu, Eski Türklerde ve Osmanlı Devletinde devletin şekli olarak modern manada cumhuriyete fikir ve uygulama olarak rastlanamayısısacağını yazıyor ve ekliyor: "Ancak Eski Türk Devletlerinde Hanın seçimle işbaşına gelmesi seçim için belirli şartların mevcudiyeti, kurultayların Danışma Meclisi hüviyetinde görev alması, Eski Türklerin cumhuriyetin temel yapısını teşkil eden demokratik anlayışa ne ölçüde değer verdiğini göstermektedir."H. Eroğlu, Atatürk ve Cumhuriyet, s. 20.
190 H. Eroğlu, Atatürk ve Cumhuriyet, s. 151-152.
191 A. Afet İnan. a.g.e., s. 486.
192 Reşat Genç, "Atatürk Türk Tarihi ve Türkiye Cumhuriyeti", 1. Uluslar arası Türkoloji Kongresi Bildirileri (Prizren-12-14 Aralık 1998), haz. Nimetullah Hafız, Atatürk Araştırma Merkezi Yay., Ankara 2001. s. 17-18; Prof. Dr. Reşat Genç "Bazı Türk topluluklarında Kurultay veya Kengeş türü toplantılar için 'Toy' deyiminin kullanıldığını, gerek boyun, gerek budunun, gerek devletin önemli konularının bu toylarda da görüşüldüğünü ve karara bağlandığını görmekteyiz" demektedir. R. Genç, a.g.m., s. 19; "Boy beyleri cesaret, mali kudreti, doğruluğu ile tanınmış kimseler arasından seçim yolu ile iş başına gelirlerdi. Seçici heyet herhalde Boy'u meydana getiren aile ve soyların temsilcilerinden kurulu olmalıdır. Bu heyet Eski Türk Devletlerinde mevcut Meclis (Toy) lerin küçük çapta ilk tipi olarak görülmektedir. İbrahim Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü, İstanbul 1991. s. 249; Bu konuda ayrıca bkz. Bahaeddin Ögel, Türklerde Devlet Anlayışı, Ankara 1982; yine ayrıca bkz. Mehmet Saray, Türk Devletlerinde Meclis (Parlamento) Demokratik Düşünce ve Atatürk, Atatürk Araştırma Merkezi Yay., Ankara 1999; Prof. İ. Kafesoğlu'na göre Toy' bütün Türk Lehçeleri ve Türkçe'den geçen bütün dillerde ‘Meclis-Toplantı’ manasındadır. 'Toy' sonraki çağlarda dilimize geçen Moğolca Kurultay/aslı Khuriltai sözünün Türkçe karşılığıdır, bkz. İ. Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü, s. 249, Prof. B. Ögel ise kurultaydan bahisle bunun Türklerde ki karşılığının ‘Kengeş’ olduğunu bildirmiştir, bkz. Bahaeddin Ögel, Türk Kültür Tarihine Giriş, IV, Ankara 1985, s. 173.
193 R. Genç, a.g.m., s. 19.
194 Mukaddes Arslan, "Türkiye Cumhuriyeti'nin Tarihî ve Kültürel Temelleri", Bülten, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yay., XVI / 52 ( Ekim-Kasım-Aralık), s. 78; Eski Türklerde yapılacak olan savaşlar, barışlar, toprakların iskân sistemi, yağma taksimleri, oymakların yaylak ve kışlak bölüşme hakları ve bunun gibi pek çok hususlar. "Dernek" veya "Yığınak" denilen Halk Meclisleri’nde görüşülmekteydi. Cumhuriyetimizin temellerinin bu gibi tarihî ve kültürel geleneklerimiz yönleriyle de araştırılması gerektiği kanaatindeyiz.
195Bu konularda yayınlanmış eser ve makaleler için bkz. Mukaddes Arslan. “Atatürk İlkeleri ile İlgili Bibliyografya Denemesi”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, XVIII / 53 (Temmuz 2002 ).
196 H. Eroğlu, Türk İnkılâp Tarihi, s. 272; ayrıca bkz. Hamza Eroğlu, "Atatürk ve Millî İrade", Milli Kültür, 11/6-8(1981); Hamza Eroğlu, "Milli Egemenlik tikesi ve Anayasalarımız", Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, I/l(Kasım 1984).
197 H.Eroğlu, Türk İnkılâp Tarihi, s. 382-384; H. Eroğlu. "Atatürk ve Cumhuriyet", Atatürkçü Düşünce El Kitabı, s. 31-32; ayrıca bkz. Ergün Aybars, "75. Yılında Türkiye Cumhuriyeti", Yeni Türkiye Cumhuriyet Özel Sayısı I Genel Değerlendirme ve İdeoloji. IV/23-24(Eylül – Aralık 1998).
198 H. Eroğlu, Atatürk ve Cumhuriyet, s. 21.
199 H. Eroğlu, Atatürk ve Cumhuriyet, s. 155-158.
|