Tekil Mesaj gösterimi
  #3  
Alt 16 November 2008, 18:28
ceyLin ceyLin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Senior Member
 
Kayıt Tarihi: 21 September 2008
Mesajlar: 15,180
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Standart Cevap: Mitoz Bölünme

GENETİK KOPYALAMA

İşçilerin tulumları beyazdı; ellerinde soğuk kadavra rengi kauçuk eldivenler vardı. Işık donuktu ölüydü: Bir hayalet sanki!.. Yalnız mikroskopların sarı borularından zengin ve canlı bir öz akıyor bir baştan bir başa uzanan çalışma masalarının üzerinde tatlı çizgiler yaratarak parlatılmış tüpler boyunca tereyağ gibi yayılıyordu. "Bu da" dedi Müdür kapıyı açarak "döllenme odası işte..." Doğal olarak ilkin döllenmenin cerrahlığa dayanan başlangıcından söz etti derken "Toplum uğruna seve seve katlanılan bir ameliyattır bu" dedi "altı maaşlık ikramiyesi de caba... Bir yumurta bir oğulcuk bir ergin; bu normal... Oysa Bokanovskilenmiş bir yumurta tomurcuk açar ürer bölünür. Eş ikizler yalnız insanların doğurduğu o eski zamanlardaki gibi yumurtanın bazen rastlantıyla bölünmesinden oluşan ikiz üçüz parçaları değil düzinelerle yirmişer yirmişer." Müdür "yirmişer" diyerek sanki büyük bir bağışta bulunuyormuş gibi kollarını iki yana açtı; "yirmisi birden!.." Ama öğrencilerden biri bunun yararının ne olduğunu sormak gibi bir sersemlikte bulundu. "İlahi yavrucuğum!" Müdür olduğu yerde ona dönüvermişti. "Görmüyor musun? Görmüyor musun kuzum?" Bir elini kaldırdı; heybetli bir duruşa geçmişti. "Bokanovski süreci toplumsal dengenin en başta gelen araçlarından biridir! Milyonlarca eş ikiz; toptan üretim ilkesinin sonunda biyolojiye uygulanmış olması..."
YUKARIDAKİ PARÇA Aldous Huxley’in 1930’larda yazdığı geçtiğimiz ay bilim gündemini birdenbire fetheden "koyun kopyalama" deneyine değinen haberlerde sıkça gönderme yapılan Brave New World (Cesur Yeni Dünya) romanının girişinden kısaltılarak alınmış bir bölüm. Huxley olumsuz bir ütopya (distopya) niteliği taşıyan romanında Alfa Beta Gama Delta ve Epsilon adlarıyla kendi içinde genetik özdeşlerden oluşan beş farklı sınıfa bölünmüş bir toplum tablosu çiziyor. Özdeş vatandaşların üretildiği bu hayali "Bokanovski Süreci" çağdaş anlamıyla klonlama (veya genetik kopyalama) olmasa da sürecin yolaçtığı etik (ahlaki) ve toplumbilimsel kaygılar sekiz ay önce İskoçya’da gerçekleştirilen ve geçtiğimiz ay kamuoyuna duyurulan gelişmelerin doğurduklarına denk düşüyor. Şimdi herkesin tartıştığı son gelişmelerin insanlık için daha insanca bir dönemin mi yoksa hızla gerçeğe dönüşen korkunç bir distopyanın mı kapısını araladığı.
Şubat ayının 22’sinden itibaren İskoçya’nın Edinburg kentinde biyoteknoloji alanında tuhaf bir gelişme kaydedildiği "Dünyanın sonu" "Frankenstein" gibi ifadeleri de içeren dedikodularla birlikte etrafta konu olmayısısa başladı. Bilim çevreleri de basın da şaşkındı çünkü seçkin yazarların ve bazı bilim adamlarının birkaç gündür zaten haberdar oldukları ve konuyu "patlatmayısısı" bekledikleri bu gelişme bir biçimde basına sızmış dilden dile dolaşmayısısa başlamıştı bile. Normalde pek de ciddiye alınmayısısacak böyle bir "dedikodunun" bu denli yayılabilmesi işin içine çeşitli dallarda makalelere yer veren saygın bilimsel dergi Nature’ın adının karışmasıyla olmuştu. Gerçekten de Nature dedikodu niteliğini fersah fersah aşan bir bilimsel gelişmeyle ilgili bir makaleyi 27 Şubat’ta yayınlayacağını bilim yazarlarına duyurmuş ve bu tarihe kadar "ambargolu" olan bir basın bülteni dağıtmıştı. Batı ülkelerinde yazarlar normal olarak bu ambargolara uyar hazırladıkları yazıları ambargonun bittiği tarihte aynı anda yayına verirler. Ancak aralarında ünlü The Observer’ın da bulunduğu bazı dergi ve gazeteler ambargoyu çoktan delmiş konuyu kamuoyuna duyurmuştu bile. Haberin kaynağı olan Nature ve ambargoya saygı gösteren çoğu nitelikli dergi ve gazetede yer almaması da dedikodu trafiğini artırmış ortaya atılan spekülasyonlarla beklenenden fazla ilgi toplanabilmişti.
Hatta Mart ayının başlarında koyun klonlama haberinin yarattığı ilgi ortamını değerlendirmek isteyen bazı haberciler aynı yöntemle Oregon Primat Araştırmaları Merkezi’nde mayısısmunların klonlandığını öne sürdüler. Oysa Oregon’da gerçekleştirilen embriyo hücrelerinin oldukça sıradan bir yöntemle çoğaltılmasıyla yapılmış bir deneydi. Klonlama yetişkin bir canlıdan alınan herhangi bir somatik (bedene ait) hücrenin kullanılmasıyla canlının genetik ikizinin yaratılmasını açıklamakta. Kavramsal temelleri çoktandır hazır olan bu işlemin uygulamada gerçekleştirilemeyeceği düşünülüyordu.
Edinburg’daki Roslin Enstitüsünden Dr. Wilmut ve ekibi bunu başarmış gibi görünüyor. "Ben bu filmi daha önce seyretmiştim!" diyenleri rahatlatmak için hemen belirtelim ki aynı ekip 1995 yılında embriyo hücrelerini kullanarak yine ikiz koyunlar üretmiş ve bunu duyuran makaleyi yine Nature dergisinde yayımlatmıştı. Bu deney de basına yansımış ancak son gelişmeler kadar yankı uyandırmamıştı. Ne de olsa bu yöntem döllenmiş yumurtanın kazayla bölünüp tek yumurta ikizlerine yol açtığı bildik süreçlerden farksızdı. Sıklıkla unutulduğu için tekrarlamakta yarar var ki Wilmut’un son başarısının önemi işe somatik bir hücrenin çekirdeğiyle başlamasında yatıyor. Bu başarının ortaklarını anarken PPL Tıbbi Araştırmalar şirketini de atlamamak gerek. Borsalarda tırmanışa geçen hisseleriyle gelişmenin meyvelerini şimdiden yemeye başlayan PPL projenin hem amaçlarını belirleyerek hem de maddi olanakları yaratarak kuzu Dolly’nin varlığının temel sebebi olmuş.
Dr. Wilmut’un gerçekleştirdiği başarı şöyle özetlenebilir: Yetişkin bir koyundan alınan somatik bir hücrenin çekirdeğini dahice bir yöntemle başka bir koyuna ait çekirdeği alınmış bir yumurtaya yerleştirmek ve bilinen "tüp bebek" yöntemiyle yeni bir koyuna yaşam vermek. Adını ünlü şarkıcı Dolly Parton’dan alan kuzu Dolly isim annesinin değilse de DNA annesinin genetik ikizi. Dolly sevimli görünüşüyle kamuoyunun sempatisini kazanmış ve tüm bu süreç ilginç bir bilimsel oyun olarak sunulmuşsa da gerçekte deney oldukça iyi belirlenmiş bilimsel ve maddi hedefleri olan soğukkanlı bir süreç. Zaten Dolly’nin araştırmacılar arasındaki adı da en az varlığı kadar "soğukkanlıca" seçilmiş: 6LL3... PPL’in idari sorumlusu Dr. Ron James şirket sırlarını kaybetme kaygısıyla maddi hedeflerini pek açığa vurmamakla birlikte hemofili hastaları için koyunlara insan kanı pıhtılaşma faktörü ürettirmeyi de içeren pek çok önemli ticari hedefin ipuçlarını veriyor.
PPL ve Roslin Enstitüsü’nün çalışmaları geçmişi çok eskilere dayanan ve önemli gelişmelerin kaydedildiği bir alan olan transjenik (gen aktarılmasıyla ilgili) araştırmaların bir üst aşamayısısa nükleer transfer (çekirdek aktarılması) evresine doğru ilerletilmesinden başka birşey değil. Yıllardır başarıyla sürdürülen transjenik çalışmalarda tek boynuzlu keçi üç bacaklı tavuk gibi görünüşte çarpıcı yararı kısıtlı çalışmaların yanı sıra insan proteinlerinin hayvanlara ürettirilmesi gibi modern tıp için çığır açıcı sayılabilecek başarılar kaydedildi. Son gelişmelere imzasını atan ekip daha önce insan bünyesince üretilen molekülleri gen transferi yöntemiyle bir koyuna ürettirmeyi başarmıştı. Söz konusu deneyde gerek duyulan moleküllerin koyunun tüm hücrelerinde değil sadece süt bezlerinde sentezlenmesinin sağlanması koyunun "ilaç fabrikası" olarak değerlendirilmesini beraberinde getiriyordu. Dolly başarısının en önemli potansiyel yararı da bununla ilgili zaten. Gen transferi yöntemiyle istediğiniz maddeyi sentezleyebilen bir canlıya sahip olduğunuzda madde verimini artırmak üzere aynı süreci zaman ve para harcayarak yinelemeye çabalamak yerine elinizdeki canlının genetik ikizlerini yaratabilirseniz ticari değer arz edebilecek miktarda ilaç hammaddesi üretimine geçebilirsiniz. Elinizde birkaç on tane genetik özdeş canlı biriktikten sonra bu küçük sürüyü doğal yollardan üremeye bırakacak olursanız hem "yatırımınız" kendi kendine büyüyecek hem de genetik çeşitlilik yeniden oluşmayısısa başlayacağından tek bir virüs tipinin tüm "fabrikayı" yok etmesinin önünü alacaksınız demektir.
Biraz Ayrıntı
İskoç ekibin gerçekleştirdiği klonlama deneyinin dünyanın pek çok bölgesine dağılmış sayısız standart biyoteknoloji laboratuvarında "kolayca" gerçekleştirilebileceği söyleniyor. Yine de uygulanan yöntem günlük gazetelerdeki basit şemalarda anlatıldığı kadar kolay ve hemen tekrarlanabilir türden değil. İskoç ekibin başarısı ve önceki sayısız benzeri çalışmanın başarısızlığı Wilmut’un verici koyundan alınan hücre çekirdeğiyle kullanılan embriyonik hücrenin "frekanslarını" çok hassas biçimde çakıştırabilmesine dayanıyor. Bu yöntemle araştırmacılar yetişkin çekirdeğin genetik saatini sıfırlamayısısı tüm gelişim sürecini başa almayısısı becerebilmişler. Yöntemin ayrıntılarına girmeden önce bazı temel kavramlara açıklık getirmekte yarar var.
Çoğu memeli canlı gibi insan bedeni de milyarlarca hücreden oluşuyor. Bu hücrelerin milyonlarcası her saniye bölünmeyi sürdürerek beden gelişimini devam ettiriyor ve yıpranmış hücreleri yeniliyor. Bu hücrelerin önemli kısmı bedenimizin belli başlı bölümlerini oluşturan "somatik hücreler." Tek istisna üreme hücreleri. Eşeyli üreme gametlerin (sperm ve yumurta) ortaya çıktığı "mayısısoz bölünme"yle başlıyor. Cinsel birleşme sonucunda spermin yumurtayı döllemesiyle de yeni bir canlının ilk hücresi "zigot" oluşuyor. Bu noktadan sonra gelişmeye dönük hücre bölünmeleri "mayısısoz" değil "mitoz" yoluyla ilerliyor.
Koyun ve insan hücrelerinin de dahil olduğu ökaryotik yani çekirdeği olan hücreler farklı gelişim evreleri içeren bir yaşam döngüsü geçiriyorlar. Bu döngüyü hücrenin görece durağan olduğu "interfaz" ve belirgin biçimde bölünmenin gerçekleştiği mitoz evrelerine ayırmak mümkün. Hücre yaşam döngüsünün yüzde doksan kadarını interfaz evresinde geçiriyor. Aslında bu duraklama evresi göründüğü kadar sakin değil; hücre tüm bileşenlerini DNA’yı sona bırakacak biçimde çoğaltarak bölünmeye hazırlanıyor. Alt evreleri son derece iç içe girmiş olan interfaz evresini işlevsellik açısından G1 S ve G2 alt evrelerine ayırmak yerleşmiş bir gelenek. Yani hücrenin yaşam döngüsü bu üç evre ve M (mitoz)’dan oluşuyor. G1 evresi DNA dışındaki bileşenlerin çoğaldığı bir dinlenme dönemi. S DNA’nın bölünmesiyle sonuçlanan bir geçiş evresi. G2 ise iç gelişmenin tamamlanıp hücrenin mitoz yoluyla bölünmeye hazırlandığı süreci içeriyor.
Alıntı ile Cevapla