Konu
:
Kadına Şiddet Kullanılması
Tekil Mesaj gösterimi
23 November 2008, 15:16
ceyLin
Guest
Mesajlar: n/a
Kadına Şiddet Kullanılması
Hazırlayan: Prof. Dr. Şebnem Rasime K. Fincancı
İstanbul ÜniversitesiTıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı
Şiddet ne olduğunun ötesinde
nasıl temsil edildiğinin sorgulanması gereken ve tam da bu temsil ediliş biçimleri nedeniyle hekimin ilgi alanına giren bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Şiddetin ne olduğu sorusuna verilecek yanıtlar tartışılabilir açıklamalar olabilirse de
temsil edilişinin insanda gözlenen boyutu sözcüğün kullanım alanları arasında yer alan “bedene zor uygulama” “bedensel zedelenme”ye neden olma ve “rahatça gelişmesini ya da tamamlanmasını engellemek üzere bazı doğal süreçlere
alışkanlıklara
vb. yersiz kısıtlamalar getirme” tanımları
şiddetin tıp uygulaması içinde gözlenebilir ve ölçülebilir özellikleri olarak ortaya çıkmaktadır.
Kadına yönelik şiddetin toplumsal şiddeti yeniden üreten boyutu
toplumsal yansımaları ve bireyin gördüğü zarar olarak iki yönlü etkisi bir halk sağlığı sorunu olarak bu sürecin değerlendirilmesi ve önlemlerinin tartışılmasını zorunlu kılmaktadır.
Birleşmiş Milletler’in “Kadına Yönelik Şiddetin Yok Edilmesi Bildirisi” kadına yönelik şiddeti “cinsiyete dayalı ve kadınlarda fiziksel cinsel psikolojik herhangi bir zarar ve üzüntü sonucunu doğuran veya bu sonucunu doğuran veya bu sonucu doğurmayısa yönelik özel yaşamda veya kamu yaşamında gerçekleşebilen her türlü davranış
tehdit
baskı veya özgürlüğün aaafi biçimde engellenmesidir” diye tanımlanmaktadır.
Kadına yönelik şiddet için yasal önlemler alınması sürecinde tıbbi araştırma sonuçlarının nesnel kriterlere göre değerlendirilmiş olması
şiddetin türü
niteliği ve uygulayıcılarının yanılmayısa yer bırakmaksızın saptanması için önem taşımaktadır. Bu sürete düzenlenecek olan adli raporlarda; travma niteliğini aydınlatmayısa yönelik olarak tıbbi verilerin yorumlanması gerekmektedir. Yapılan yorumlar ölçülebilir ve sınanabilir olmalıdır. Böylece düzenlenen adli raporların bilimsel niteliği sorgulanabilir ve denetlenebilir.
Kadınların şiddeti kurumsal düzleme yansıtmadıkları ve belgelenen şiddetin yaşadıkları oranda olmadığı birçok çalışmada bildirilmektedir. Gözlenen bu eksikliğin
şiddetin türü ve toplumsal algılanışı ile ilişkisi önem taşımaktadır.
Belgelenen şiddet eylemlerinde tüm kadınların ¼’ünün şiddeti bir biçimi ile yaşadığı
bu şiddetin ¾’ünün kadına eşi tarafından yöneltildiği
buna karşın erkeğe yönelik şiddetin 4/5’inin eşi dışında kişilerce ve evin dışında gerçekleştirildiği belirtilmektedir.
Kadının yoğun olarak şiddetle karşılaşmasının toplumsal sonuçları ağır olmaktadır. Şiddeti yaşayan kadınların çocuklarında istismarın daha yüksek oranda gözlendiği
bu çocukların %85’inin şiddete çocukluk döneminde tanık olduğu ve potansiyel şiddet uygulayıcıları veya kurbanları olarak yetiştikleri bildirilmektedir. Fiziksel ve mental hastalıklarda artışa bağlı olarak kadınların hastane başvurularında artış olması
kendi ve yakın çevresinin yaşam kalitesinin bozulması
üretkenliğinin azalması yaşanan şiddetin toplumsal boyutunun ve toplum içinde sürekliliğinin göstergeleridir.
Çocukluk ve erişkinlik döneminde şiddete maruz kalma fizik bulguların ötesinde
depresyon
kaygı ve somatizasyon ölçeğinde yüksek değerler
özsaygı yitimi
yüksek intihar girişim oranları
artmış alkol ve madde kullanımı ile kendisini göstermektedir. Şiddete maruz kalan kadınlarda intihar oranının 4-8 kat fazla olduğu bildirilmektedir.
Şiddete uğrayan kadınların sağlık kuruluşlarına başvurularında şiddeti dile getirmemeleri
başvuru yakınmalarının yorgunluk
baş ağrıları
göğüs ağrıları
sindirim sistemi bozuklukları
nefes darlığı ve pelvik ağrılar gibi somatizasyon belirtileri olması ve şiddetle ilişkilendirmeyi düşünmediğimiz bu yakınmalar ile sağlık kurumlarına başvurmaları şiddetin sessiz kalmasına yol açmaktadır.
Fizik bulgular ile sağlık kuruluşuna başvuran kadınlarda yaralanmalar en sık baş
yüz
boyun
göğüs ve karın bölgesinde olmaktadır. Eklem yaralanmaları
görme ve işitme bozuklukları
yanıklar
ısırıklar
hematom
kırıklar
kesik ve sıyrıklar
enflamasyonlar
delici alet yaralanmaları
çıkıklar
incinmeler görülebilmekte
şiddet ölümle de sonuçlanabilmektedir. Fizik bulguların varlığında
düzenlenen adli raporda bu bulguların yer alması ve şiddetin belgelenmesi mümkün olabilmektedir.
Türk Ceza Yasasının 456. Maddesinde yer alan “akli melekelerinde teşevvüş”
psikolojik durumun bozulması sonucu çok sık olarak gözardı edilmektedir.
Şiddetin iktidar ilişkisinin parçası olduğu koşullarda en ağır hasarın kişinin varoluşuna yönelik olacağı ve psikolojik durumun değerlendirilmesinin önemi unutulmamalıdır.
Kadına yönelik şiddetin büyük oranda aile içinde gerçekleşmesi ve iktidar ilişkisinin bir parçası olması nedeniyle psikolojik durum ile ilgili klinik tablo belirgin bazı özellikler göstermektedir. Travma sonrası stres bozukluğunun bir alt grubu olarak tanımlanan HIRPALANMIŞ KADIN SENDROMU; erken dönemde şok
reddetme
içe kapanma
konfüzyon
küntleşme
korku ve depresyon bulguları
geç dönemde ise korku
kaygı
yorgunluk
uykusuzluk
yeme bozuklukları
kayıp
ihanet ve umutsuzluk duygusu ile ortaya çıkmaktadır.
Aile içi şiddet tanısı için uluslar arası standartlarda birçok travma ve istismar ölçekleri hazırlanarak uygulamayısa sokulmuştur. Bunlardan en sık kullanılan bazıları
The Conflict Tactics Scale.
- Çatışma Yöntemleri Ölçeği (CTS) – 1979 Straus
The Psychological Violence Towards Women Inventory – Kadınlara Yönelik Psikolojik Şiddet Envanteri
HITS – (Hurt
Insult
Threaten
Scream) ölçeği
The Abusive Behavior Inventory – İstismar Davranışı Envanteri
Duluth modeli
Domestic Violence Inventory” – Aile içi Şiddet Envanteri
Abuse Assesment Screen (AAS)” – İstismar Belirleme Taraması
Index of Spouse Abuse (ISA) – Eş istismar indeksi
Domestic Violence Scene Assesment Screen (DVSAS)” – Aile içi Şiddet Olay Yeri Belirleme Taraması. Women Abuse Screening Tool (WAST)” – Kadın İstismarı Tarama Aracı olarak sıralanabilir.
Psikolojik tanı kriterleri olarak; travma yanıtı oluşturabilecek bir stresör varlığı
bir aydan uzun süren psikolojik belirtiler
belirgin algı ve bellek değişiklikleri
en az 3 kaçınma davranışı (Ö. hafıza kaybı
iki farklı kişiliğin oluşumu ve depresyon)
En az 2 belirgin aşırı uyarılmışlık davranışı (Ö. Uyku veya yeme bozukluğu
tedirginlik ve artmış irkilme) kullanılmaktadır.
Başvuru yakınmalarında şiddet tanımlanmasa ve şiddetin fiziksel bulguları saptanamasa bile
somatizasyon (ruhsal bir sıkıntının fiziksel bir yakınma halinde ortaya çıkması) belirtileri olarak değerlendirilebilecek yakınmaların hekimlerce değerlendirilmesi ve psikiyatri konsültasyonunun istenmesi önem taşımaktadır. Şiddetin belgelenmesi ve kadına destek verilebilmesi hem şiddete uğrayan kadın
hem de yansımalarını sıraladığımız toplum için koruyucu ve tedavi edici hekimlik uygulamalarının gerçekleştirilmesini sağlayacaktır.
ceyLin