Konu
:
Cinsel yaşantımız ve çocuklar
Tekil Mesaj gösterimi
23 November 2008, 16:18
ceyLin
Guest
Mesajlar: n/a
Cinsel yaşantımız ve çocuklar
Cinsel yaşantımız ve çocuklar
Kimi zaman kendimiz de farkına varmadan çocuklarımızın cinsel yaşantımızı karıştırmasına yol açarız. Bu konuyu durup doğru dürüst düşünmezsek cinsel yaşantımızdaki kısıtlanmayı sözüm ona mantıklı birtakım sebeplere bağlayabiliriz: "Çok yoruluyoruz. Çocukları yedir
yıka
yatır
ortalığa çekidüzen ver
derken başka bir şey yapacak halimiz kalmıyor."
Ne var ki bu da gene çocukları bir tür siper olarak kullanmaktır. Cinsel yaşantımızı gölgeleyen sorunları kendi kendimize ya da eşimizle çözümleyeceğimiz yerde çocukların ardına saklanmaktayız. Çeşitli duygusal nedenlerle cinsel ilişkiden kaçınmaya dayanak arandığında "çocuklar" oldukça uygun bahane yaratır.
Çocukların cinselliğe siper olarak kullanıldığı çok daha karmaşık bir başka durum da
çocukların duygusal olarak karı ya da kocanın yerine konmasıdır: "Oğlumla ben birbirimize öyle yakınız ki! Kocamla aramdaki yakınlıktan çok daha ileri bir şey. Benim her şeyim o."
İnsanın kendi çocuklarını eşinin yerine koyup
onu her şeyi yapmasının ardında yatan gerçek hayal
eşin yerine ana ya da babamızın konmasıdır. Böylece cinsel ilişkiden kaçınma isteğini oluşturan duygusal nedenler sağlanmış olur.
Evlilikte çocuk eşe yeğlendi mi
eş doğal olarak buna kızar
gücenir. Karı koca arasındaki çekişme ve çatışmalar giderek yoğunlaşır. Çocuk da arada kaldığı için elbet ruhsal ve duygusal yönden sağlıklı yetişemez. Eşlerden biri öbüründen kaçınmak için ya da ikisi de birbirlerinden uzak durmak için çocuğu kullanmaktadırlar. Yuvadaki geçimsizlik ve mutsuzluk artar.
Bu tür sorunlarımız olduğunu düşünüyorsak yapılacak en iyi iş bir uzmana başvurmaktır. Böyle bir uzmana başvurulsa da başvurulmasa da yapılacak en iyi iş
daha önce de belirttiğimiz gibi
eşlerin birbirleriyle konuşarak birbirlerinin duygularını paylaşmalarıdır:
"Lütfen hayatım
birbirimize hatırlatalım. Sorunlarımızı konuşmak; tartışmak; gerekirse kavga etmek için birbirimize zaman ayırmalıyız."
"Ama çocuklar bizi duyar."
"Bu hiç önemli değil. Çocuklar da ana babanın insan olduğunu; onların tartışıp kavga edebileceğini; ama sonra anlaşıp yine birbirlerini sevebileceğini bilmeli."
"Herhalde evliliğimizin bütün ayrıntılarını
çocukların yanında tartışmayı düşünmüyorsun?"
"Haklısın. Onlara
birbirimize çok kızdığımızı ve içimizi boşaltmak istediğimizi
bizi biraz yalnız bırakmalarını söyleyebiliriz."
Çocuklar bu tür duyguları anlamaya hazırdırlar. Konuştukça birbirimizi anne-baba rolünde oynattığımızı birbirimizden ana veya babamızdan istediğimiz şeyleri istediğimizi fark edebiliriz. Sonra kendimize şunu sorabiliriz. "Bu benim istediğim şeyler gerçekçi mi acaba?"
Bu arada çocuklarımızın da birtakım eğilimlerinin ayırdında olmalıyız. Kız çocuklar çoğunlukla babaya
oğullar anaya düşkün olabilirler. Ya da herhangi bir nedenle çocuk ana babanın birinden birine daha bir yakınlık duyabilir. Hep onunla birlikte olmak isteyip ötekini dışlamak eğilimine kapılabilir. Çocuğumuzun bu gibi huylarını daha başlangıçta mimleyip törpülemek bizim görevimizdir. Ama tatlılık ve sevgiyle.
"Hadi bakalım
kızım
sen arkaya! Biliyorsun benim yanımdaki yer annenin. Senin yerin arabanın arka kanepesi." "Oğlum
anneni çok sevdiğini biliyorum ama sofra başında fısıldaşmak yasak! Zaten söylediklerini hepimiz duymak istiyoruz!"
Çocuğun bu masum
doğal (ve geçici) eğilimini birçok ana babanın
düzeltmek şöyle dursun
tersine kışkırttıklarına
eşleriyle kendi aralarındaki çatışmada silah niyetine kullandıklarına yazık ki tanık oluyoruz. Çocuklarını nasıl bir duygusal dengesizliğe ittiklerini ve çocuğun bu dengesizlikten belki de ömür boyu kurtulamayacağını bilmezler mi dersiniz?
Çoğumuz için en büyük sorunlardan biri çocuklarımız
evlerimiz ve cinsel yaşantımız. Çağımızda hemen hepimiz dar apartman dairelerinde
ince duvarlı odalarda yaşadığımız için çocuklarımızın görüp duymayacağı
bilip anlamayacağı biçimde sevişebilmek gerçek bir sorundur.
Birçok çocuk
ister istemez ana babalarının sevişmelerini duyar
ama genellikle hiçbir şey söylemez. Kaygı ve meraklarını içine bastırır. Bazen de korkulu bir rüya gördüklerini sanarak
"Babam annemin
annem de babamın canını yakıyordu
" diyerek bize açılabilirler.
Ana babanın cinsel ilişki sırasında çıkardığı sesleri duyan her çocuk korkuya kapılır. Bunu böylece bilip dikkate almamız gerek. Duyduklarını sanıyorsak konuyu biz açıp onları rahatlatmaya çalışmalıyız. Cinsellik konusundaki başka sorunlar gibi bu soruyu da çocuklarımız kendileri sorsunlar diye beklersek hiç sormayabilirler. Sormanın yasak olduğu izlenimine kapılarak tedirgin olurlar. Bizimle konuşamadıklarını arkadaşlarıyla konuşarak kafalarını yalan yanlış şeylerle doldurmaları da cabası.
Çocuğa
"Dün gece bizim odamızdan sesler duydun
sanıyorum
" diye giriş yapabilirsiniz. Bu ona kendi düşünce ve tahminleri konusunda açılıp konuşma fırsatı verecektir. Ama konuşsa da konuşmasa da sizin için bundan sonraki adım
ona bu konuda açıklama yapmaktır. Bunun da dünyanın en zor işi olduğunu belirtmeye gerek yok!
ceyLin