Konu
:
Mutlu Evliliğin Sırları
Tekil Mesaj gösterimi
25 November 2008, 14:32
ceyLin
Guest
Mesajlar: n/a
Mutlu Evliliğin Sırları
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) en son açıkladığı 'evlenme ve boşanma istatistikleri'ne göre 2005'te 651 bin 896 çift evlenirken bu sayı geçen yıl 650 bin 233'e düştü. Kaba evlenme hızı ise aynı yıllarda binde 9.05'ten 8.91'e geriledi. 2005'te boşanan çiftlerin yüzde 36.2'sinde evlilik süresi 10 yıldan fazlayken bu oran 2006'da yüzde 35.6'ya geriledi.
İstatistikler dışında gözlemler de evliliğe bakışın değiştiği
anne ve anneannelerimizin evliliğinden eser kalmadığını gösteriyor. Uzmanlara göre bunun nedenleri çeşitli. Modernizm
daha önceleri evlerinde pek çok şeye ulaşamayan kadınların teknoloji sayesinde internet
MSN
telefon aracılığıyla başka insanlarla tanışma olanaklarının gelişmesi
çiftlerin iyi iletişim ve iyi ilişki kuramaması
boşanmanın çok çabuk düşünülmesi bu nedenlerden bazıları.
Özellikle boşanmanın artık toplumda çok kabul edilebilir görülmesi sorunla karşılaşan çiftlerin evliliği sürdürmek için göstermeleri gereken çabayı da azaltıyor. Oysa uzmanlar boşanmaya gelene kadar yapılabilecek çok şey olduğu görüşünde.
Evlilikte sorun yaşanmasının bir diğer nedeni de çiftlerin birbirini tanımaması. Yapılan araştırmalar çiftlerin yarısının birbirini tanımadığını gösteriyor. Mutlu bir evlilik için ilişkide farkındalığı yaratıp
iletişimi iyi tutmak
ilişki için çaba sarf etmek gerekiyor. Bu yazı dizisinde evliliğinde sorun yaşayan çiftlerin öykülerinin yanı sıra uzmanların ağzından yaşanan sorunları ve bu sorunları çözmenin yollarınının neler olduğunu okuyacaksınız.
Ahmet bey gece eşini uykudan uyandırarak "Rüyanda kimi görüyorsun?" diye soruyordu. Çünkü o kadar kıskançtı ki rüyada bile aldatılabileceğinden korkuyordu. Bu durum nedeniyle yaşadıkları tartışmalarla evlilikleri dayanılmaz bir hal almıştı. İkisi de üniversite mezunu olan çift varlıklıydı. 15 yıllık evliydiler.
7 ve 13 yaşlarında iki çocukları vardı. Ahmet beyin evlendiklerinde hiç bir kıskançlığı yoktu. Ancak kıskançılığını anlamak için biraz eskilere gitmek gerekiyordu. Evlilikten önce hızlı bir yaşantısı vardı ve çevresinde de sıkı bir çapkın olarak biliniyordu. Aslında eşine güveniyordu ama son yıllarda şiddete varan tepkiler ortaya çıkmaya başlamıştı.
Tepkiler o kadar artmıştı ki eşi Sevim hanımı uykudan uyandırıp dövdüğü bile olmuştu. Sonradan bu yaptığına pişman olmasına rağmen hataları tekrarlamaktan da uzak kalamamıştı.
Evlilik mi cehennem mi?
Eşinin vücudunda şiddet nedeniyle morluklar vardı. Çocukları korku içindeydi. Babaları eve geldiğinde otomatik olarak annelerini savunuyorlardı. Ancak Ahmet beyin buna da diyeceği vardı: "Çocukları bana düşman yaptın. Tüm bunları onlara sen öğretiyorsun."
Sevim hanım çaresizlik içindeydi.
Ailesi ona sabırlı olmasını
kocasının değişeceğini söylüyor ve "Erkektir
böyle şeyler olabilir. Seni sevdiği için yapıyor" diyordu. Ancak öğütler bir işe yaramıyordu. Çünkü şiddet yine sürüyor
Ahmet beyin tutumları değişmiyordu. Artık dayanacak gücü kalmamıştı. Sinirleri yıpranmış
evlilik hayatı cehenneme dönmüştü. Hatta bir gün eşi üzerine geldiğinde bıçakla karşılık vermek zorunda kalmıştı. Eşi
Sevim hanımın böyle bir tepki göstermesine çok şaşırmıştı.
Gördüğü şiddete
hakarete rağmen evde herhangi bir eksiğe izin vermeyen
yine de kocasını hoş tutmaya çalışan Sevim hanım gitmiş yerine başka biri gelmişti sanki. Öfkeliydi
bağırıyordu
hatta çocuklarını dövmeye bile başlamıştı. Aile büyükleri durumun ciddiyetini görerek araya girdi
ancak sorun aşılamadı. Gittikleri bir terapist ise onlara avukata gitmelerini önerdi. Bu da ikinci bir hayal kırıklığıydı Sevim hanım için.
Çünkü eşinin kıskançlığı inanılmaz boyutlara ulaşmıştı. Eşi
cep telefonunu
internette hangi sitelere girdiğini sürekli kontrol ediyor
eve ani baskınlar düzenliyordu. Evde perdelere iğnelerle işaretler koyuyor
iş dönüşü perdelerin açılıp açılmadığını kontrol ediyordu. Eşinin kapıcıyla bile yüz yüze gelmesini istemiyor
dışarıya yalnız gitmesine izin vermiyordu. Üstelik aldığı tedbirlerin tartışılmasını bile istemiyordu.
Sonunda bir avukatın tavsiyesiyle terapiye başladılar. Çift terapisinden önce Ahmet beyin bir psikotik hastalığı olduğu anlaşıldı. Ahmet bey aslında eşini çok seviyordu
ama bu aşırı kıskançlık hem eşine hem de çocuklarına hayatı zehir ediyordu. Terapi dört-altı hafta sürdü. Ahmet bey yumuşamış
öfkesi geçmişti. Hatalarını fark etmeye başlamıştı. Terapi sonunda mutluluklarını ifade ediyorlardı.
Peki Ahmet beyi buna iten neydi? Yanıtı terapisti vermişti:
"Beyin kimyası bozulmuştu. Kıskançlık
kuşkuculuk ile ilgili algılamaları hatalı algılamalardı. İlaçlar dışında çift terapisiyle psikolojik travma araştırıldı. Ahmet beyin psikolojik travması cinsel güç kaybıydı.
Cinsel performans onun için çok önemliydi. Eski gücünde değildi ve eşini tatmin edemediği korkusu yaşıyordu. 'Onu tatmin edemiyorum ya beni aldatırsa' düşüncesi zamanla hezeyana dönüşmüş ve hayatlarına yansımıştı. Terapilerde farkındalık kazandırılmaya çalışıldı. Altı ay sonra sorun aşılmıştı."
Mutlu ilişki için sadece sevgi yetmez
NP İstanbul Nöropsikiyatri Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan'a göre
çiftler herhangi bir sorunla karşılaştıklarında çözüm olarak hemen boşanmayı düşünmemeli. Tarhan
"Her sıkıştığında boşanmayı telaffuz eden er ya da geç boşanır" diyor.
Sizce çiftlerin birbirini sevmesi ve güvenmesi evliliği gerçekleştirmek için yeterli mi?
Evliliği gerçekleştirmek için sevgi ve güven temel koşullardan ikisi. Ama yeterli değil. Çiftlerin iyi ilişki kurmayı başarması gerekiyor. Yapılan psikolojik araştırmalarda özellikle âşık olarak evlenen çiftlerin bir müddet sonra aşklarının sona erdiği tespit edilmiş.
Bunun nedeni araştırıldığında aşkın evlilikte önkoşuldan çok temel özellik olduğu
ancak iyi ilişki kurulmazsa aşkın devam etmediği görülmüş. Bu nedenle aşk iyi bir evliliğin sebebi değil
sonucudur. İyi bir ilişki kurabilenler iyi âşık da olabiliyorlar. Ama iyi ilişki kuramazlarsa aşkı da bitirebiliyorlar. Sevgi ve güvenle birlikte iletişim
işbirliği
sorunları aşabilme özellikleri olmalı.
Mükemmel eş yok
Evlilik kararı alırken nelere dikkat edilmeli?
Hayatta önemli iki karar vardır. Biri evlilik
diğeri meslek seçimidir. Bu nedenle kâr-zarar analizi yapılması gerekiyor. Yüzde 100 aradığınız insanı bulamazsınız hayatta. Böyle düşünürseniz hayal kırıklığına uğrarsınız. Yüzde 70-80 bir kişi karşısındakinde aradığını buluyorsa bu kâfidir. Yüzde 30 iki tarafın çabasıyla kapatılabilir. Kapatılmasa bile hayatta herşeyin mükemmel olması hoş olurdu ama mümkün değil. Bunu kabul edenler daha uyumlu bir çift olabiliyor.
"Evlendikten sonra herşey değişti" denir. Evlililik insanı değiştiriyor mu yoksa insanlar evlenince mi birbirini keşfediyor?
Evlenmeden önce tarafların ilgisi ve sevgisi birbirlerine yönelik olur. İki kişilik bakılır
düşünülür. Evlendikten sonra genelde erkeğin ilgisi işine
kadınınki ise eve ve çocuğa yönelir. Birbirlerine ilgileri azalır. Bu
fırtınanın başlangıcıdır. Genelde çocuk olduktan sonra kadının tüm ilgisi çocuğa yönelir
eş ihmal edilir ve bu durumda erkek kendini kötü hisseder. İyi bir evlilik için duygular hakkında fikir sahibi
olunmalı.
Sevgi hakkında fikir sahibi olunursa yerinde ve zamanında kullanılabilir.
Kültür farkı evliliği nasıl etkiliyor?
Başarılı evlilik için ortak noktaların çok olması ve uyum önemli. Ancak farklılıklara rağmen çok iyi evlilikler de mümkün. Taraflar inatçı değilse
uyum için esneklikleri varsa uyum sağlanabiliyor. Evliliğin başarılı olması için katı olmamak gerekiyor.
İdeal evliliğin tanımı var mı?
Duygu
düşünce ve davranışta beraberlik gerekiyor. Ortak projede ortak sorumluluklar ve ortak paylaşımlar da olmalı. Evliliği devam ettirmek esas. Bir kişi eğer ki sıkıştığında "Ben boşanırım" diyorsa o er ya da geç boşanacaktır. Kural evliliği götürmek
istisna boşanmak olmalı.
Boşanmalar arttı. Şimdiki çiftler kolaycı mı?
Yaşam felsefesindeki değişikliğin rolü var. Modernizm
aile bağlarını yavaşlattı
benmerkezciliği ortaya çıkardı. Benmerkezcilik bir süre sonra güven azaltıyor.
ceyLin