Cvp: Batı Etkisinde Gelişen Türk Edebiyatı
5. Millî Mücadele Dönemi Türk Edebiyatı
Yakup Kadri Karaosmanoğlu (1899-1974)
Fecr-i Âtî’de iken ferdiyetçi sanat anlayışını benimseyen sanatçı, daha sonra millî edebiyat cereyanına katıldı.
İlk eserlerinde mistik bir hava vardır.
1916’dan sonra ülke gerçeklerini ve millî duyguları işleyen hikâyeler yazmıştır.
Roman, hikâye, deneme, mensur şiir, makale ve anı türünde eserleri vardır.
Romanlarında Türk halkının yaşayışı ve problemleri başlıca konudur.
Tanzimat’tan Cumhuriyet’e kadar olan dönemde Türk halkının yaşadığı gelişme ve değişmeleri işlemiştir.
Aydınlarla halk arasındaki zıtlıkları da konu edinmiştir.
Eserlerinde sağlam bir gözlemcilik ve ona dayanan bir realizm vardır.
Eserleri teknik bakımdan sağlamdır. Karakterleri başarıyla canlandırmıştır. Titiz bir üslûpçudur.
Hikâyeleri: Bir Serencam, Rahmet, Millî Savaş Hikâyeleri
Romanları: Kiralık Konak, Nur Baba, Hüküm Gecesi, Sodom ve Gomore, yaban, Ankara, Bir Sürgün, Panorama...
Diğer eserleri: Erenlerin Bağından, Zorakî Diplomat, Anamın Kitabı, vatan Yolunda...
Halide Edip Adıvar (1884-1964)
Romancı ve hikâyeci.
Ünlü, Sultanahmet mitingi ile halkı coşturmuş ve bizzat millî mücadelenin içinde yer almıştır.
Romanlarındaki belli başlı konular, Kurtuluş Savaşı, çocukluk hatıraları ve aşktır.
Kahramanlarını daha çok kadınlar arasından seçen sanatçı, karakter bulmakta başarılıdır. Kadınlara da üstün özellikleri vermiştir.
Gözlem, tasvir ve tahlillerde başarılıdır.
Sosyal çevreye önem verir.
Dili kullanmada başarılı değildir. Dağınık, düzensiz bir üslûbu vardır.
Eserleri: Handan, Son Eseri, Ateşten Gömlek, Vurun kahpeye, Zeyno’nun Oğlu, Sinekli Bakkal, Tatarcık, Mor Salkımlı Ev, Dağa Çıkan Kurt, Harap Mabetler
Beş Hececiler
Şiire 1. Dünya Savaşı ve Millî Mücadele yıllarında başlayan, Mütareke yıllarında şöhret kazanan hececiler, Anadolu'yu ve vasat insan tipini şiire soktular. Memleket sevgisi, yurt güzellikleri, kahramanlık ve yiğitlik, işledikleri başlıca konulardır.
Hecenin bu beş şairi millî edebiyat akımından etkilenmiş ve aruzu bırakarak şiirlerinde heceyi kullanmaya başlamışlardır. Bunda da oldukça başarılı olmuşlardır.
Şiirde sade ve özentisiz olmayı tercih etmişlerdir.
Orhan Seyfi Orhon (1890-1972)
Şiirlerinde konuşma dilini kullanmıştır.
Bazı şiirlerinde halk şiiri şekillerini kullanmıştır.
Daha çok şahsî temaları işleyen şair vatanî konuları da işlemiştir.
Eserleri: Fırtına ve Kar, Peri Kızı ile Çoban, Gönülden Sesler, O Beyaz Bir Kuştu.
Yusuf Ziya Ortaç (1896-1967)
Şiire aruzla başlamış, da ha sonra heceyi kullanmıştır.
Günlük hayatın çeşitli görünümlerini sade bir dille işlemiştir.
Akbaba adlı mizah dergisini çıkarmıştır.
Eserleri: Akından Akına, Aşıklar Yolu, Yanardağ, Bir Rüzgâr Esti.
Faruk Nafiz Çamlıbel (1898-1973)
Beş Hececilerin en genci ve en başarılısıdır. Buna rağmen aruzu da tamamen terk etmemiştir.
Şiirlerinde Anadolu’yu, memleket sevgisini anlatmıştır. Ferî konuları da işlemiştir.başlıca konu ve temaları, aşk, hasret, tabiat, ölüm, kahramanlık, ihtiras.
Lirik şiirleri vardır.
Şiirleri: Han Duvarları, Çoban Çeşmesi, Dinle Neyden, Gönülden Gönüle.
Tiyatro eserleri: Canavar, Akın, Özyurt, Kahraman.
Enis Behiç Koryürek'in (1892-1949)
Şiire aruzla başlamıştır.
Heceyle yazdığı ilk şiirlerinde aşkı işlemekle beraber, daha sonra Kurtuluş Savaşı yıllarında millî duyguları ve tarihî kahramanlıkları işlemiştir.
Şiirleri: Miras, Güneşin Ölümü.
Halit Fahri Ozansoy (1891-1971)
“Aruza Veda” adlı şiiriyle aruzu bırakıp heceyi kullanmaya başlamıştır.
Şiirlerinde konuşulan Türkçeyi başarıyla kullanmıştır.
Derin bir melânkoli ev karamsarlık taşıyan şiirlerinde ferdî konuları işlemiştir.
Şiir, roman ve tiyatro türünde eserleri vardır: Cenk Duyguları, Efsaneler, Baykuş, Hayalet.
Kemalettin Kamu (1901-1948)
..................
Dönemin Bağımsız İsimleri
Mehmet Âkif Ersoy (1873-1936)
Dinî, millî şiirleriyle tanınır.
Bir destan şairidir (Çanakkale Şehitlerine).
İslâmcılık akımının temsilcisidir.
Şiirlerinde dinî lirizm dikkati çeker.
Öğretici, öğüt verici, birliği ve bütünlüğü sağlayıcı şiirleri vardır.
Savaş sırasında ve sonrasında kurtuluşun ve gelişmenin ancak dine sarılmakla olacağını, batının sadece ilminin alınabileceğini savunmuştur.
Türk şiirine gerçek realizm onunla girmiştir. O, toplum hayatını bütün yönleriyle aksettirmiştir. Hatta sokak aralarında konuşulan dili bile şiirine yansıtabilmiştir.
Gözlemlerinden çokça faydalanmıştır. Tasvir edici ve tahkiyeli anlatımı sayesinde şiirinde canlı tablolar çizmiştir.
Aruzu Türkçeye başarıyla uygulamıştır.
Nazmı nesre yaklaştıranlardandır. Manzum hikâye şeklinde şiirleri cardır.
Bu şiirlerinde günlük hayatı, toplum hayatını başarıyla anlatmıştır. Özellikle yoksullara, sakatlara, kimsesizlere karşı acıma duygusu bu tür şiirlerinde belirgindir. Hasta, Küfe, Meyhane, Seyfi Baba, Hasır, Mahalle Kahvesi bu türün örnekleridir.
Şiirlerini Safahat adlı kitabında toplamıştır. Safahat yedi kitaptan oluşur: Safahat, Hakk’ın Sesleri, Süleymaniye Kürsüsünde, Fatih Kürsüsünde, Hatıralar, Asım ve Gölgeler.
Makaleleri A. Abdülkadiroğlu tarafından yayımlanmıştır.
Yahya Kemal Beyatlı (1884-1958)
Şair ve yazar.
Eski nazım biçimleriyle -az da olsa değişikliğe uğratarak- yeni konuları işlemiştir.
Aruzu Türkçede başarıyla uygulamıştır. Sadece Ok şiirini heceyle yazmıştır.
Şiirde dile, uygun kelimelerin seçilerek yerli yerinde kullanılmasına özen göstermiştir.
Parnasizmin en önemli temsilcisidir.
Şiirde şekil mükemmelliğine, ahenge ve kafiyeye önem vermiştir.
İşlediği başlıca konu ve temalar: aşk,i tabiat, kahramanlık, ölüm, sonsuzluk.
Şiirlerinde Osmanlı hayranlığı oldukça açıktır ve İstanbul'u da şiirde en çok işleyen şairdir. O tam bir İstanbul aşığıdır. Tevfik Fikret’in “Sis” adlı, İstanbul'u tahkir ettiği şiirine karşı “Siste Söyleniş” adlı şiiriyle cevap vermiştir.
Şiirleri: Kendi Gök Kubbemiz, Eski Şirin Rüzgârıyla, Rubailer.
Nesirleri: Eğil Dağlar, Aziz İstanbul, Edebiyata Dair.
|