Cvp: Türk Dili ve Türk Kimliği
Türk Dili ve Türk Kimliği (6)
TÜRK KİMLİĞİ HEP ÖNDE
618 yılında, Çin’de Türk kökenli Li Shih-min, Tang hanedanı egemenliğini başlatınca, Türk kabileleri, savaşçı birlikleri Çin’e akın ediyorlar. Bu durum büyük Türk Hakanlığının zayıflamasına, parçalanmasına neden oluyor. Bu süreçte, Türkler Çinlileşirken; Çin’de de Türk kültürü etkisini göstermeye başlıyor. Burada, yabancılara ilgi artınca, Çince-Türkçe bir sözlüğün bile hazırlandığı, yayınlandığı görülüyor. Ne yazık ki bu sözlük günümüze kadar getirilemiyor, gelemiyor...
Türk halklarının, Büyük Okyanus’tan, Ren Nehri’ne kadar uzanan Avrasya’da en az 2500 yıl egemen oldukları görülüyor. Tarih uzmanları; MÖ 7. yüzyıl ile MS. 9. yüzyıl arasını Türk çağı olarak kabul ediyorlar. İskitler’den Uygurlar’a kadar uzanan bu dönem, onlarca Türk halkının harman olduğu bir çağ olarak biliniyor.
Türkler, Avrasya’da devlet kurup, bir çok halkı egemenlikleri altına alıyorlar. Bunların büyük bir bölümünü de Türkleştiriyorlar. Türkleştirilen bu halkların içinde yüzlerce kabile bulunuyor.
Türklerin bu geniş coğrafyada egemenlikleri zaman zaman parçalanıp, daralıyor, zaman zaman genişliyor. Ancak belirleyici olan Türk kimliği hep öne çıkıyor, çıkarılıyor.
Türkçe ile somutlaşan Türk kültürü, Doğu Asya’dan, Güney Avrupa’ya kadar varlığını en az dört bin yıldır sürdürüyor. Bugün de o bölgelerde, Türk Kültürünün yaşadığı görülüyor.
Türk, fiziki varlığını damarlarındaki kanı ile, varlığını da Türkçe ile var ederek devam ediyor. Türk varlığını, Türk kültürünü belirleyen en temel öğe Türkçe’dir.
TÜRK KİMLİĞİNDEKİ GENEL TABLO
Türk kimliğinin gruplara ayrılmasındaki genel tablo:
Birinci Grub: 6, 7. yüzyıllarda oluşan ve doğrudan doğruya bu adı kullanan Türk halkları, yani birinci ve ikinci Türk Hakanlıkları ve aynı zamanda bu hakanlıkların tüm sakinleri arasında Türk adını genel etnonim olarak kullananlar.
İkinci Grub: Bir çoğu doğrudan Türk adını kullanmakla birlikte, bugünkü Türk halkların tamamını oluşturuyor.
Üçüncü Grub: Kaşgârlı Mahmud’un “Divan-ı Lügat-it Türk” adlı eserinde, Türk olarak gösterdiği Türkçe konuşan kabilelerden meydana geliyor.
Dördüncü Grub: Kaşgârlı Mahmud’un listesine girmeyen, ama Türk hakanlıklarının yıkılışından sonra varlıklarını sürdürerek şu veya bu biçimde tarihe geçmekle birlikte, sahip oldukları etnik adlarıyla bağımsız kabileler olarak günümüze kadar yetip gelemeyen, bilinen Türk dilli kabile ve halklarından meydana geliyor.
Beşinci Grub: Türk etnonimi yaygınlık kazanmadan çok önceleri yaşayan ve Türk kelimesinin bazı fonetik varyantları da dahil olmak üzere, farklı adlar taşıyan Türk dilli kabile ve halklardan meydana geliyor.
Yani pek çok Türk dilli hakların genel adı olmadan önce, Türk etnonimi oluşuyor ve 6. yüzyıldan çok önceleri kullanılıyor.
Sonuçta: İsa Kayacan olarak diyorum ki;
1- Türkler yaşadıkça Türkçe, Türkçe yaşadıkça Türkler yaşayacak, bir gün Türkçe, Türk dünyasının ortak dili olacaktır.
2. Dünyanın neresinde Türk varsa, ellerimizi uzatmalı ve kucaklaşmalıyız.
Araştırmamı, devletimizin kurucusu Mustafa Kemâl Atatürk’ün bir vecizesi ile noktalamak istiyorum:
“Türk demek : Türkçe düşünmek, Türkçe konuşmak ve Türkçe yaşamaktır. Ne mutlu Türk’üm diyene”
|