Tekil Mesaj gösterimi
  #2  
Alt 27 November 2008, 19:56
ceyLin ceyLin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Senior Member
 
Kayıt Tarihi: 21 September 2008
Mesajlar: 15,180
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Post Cvp: Keynez Yaklaşım Ve maliye politikası

RASYONEL BEKLENTİLER YAKLAŞIMI VE MALÎYE POLİTİKASI
Rasyonel Beklentiler Teorisi 1960'lı yılların sonlarında klasik iktisat te*orisinin temel ilkelerini benimseyerek ortaya çıkan yeni bir radikal ekono*mik teoridir. Rasyonel beklentiler teorisi, monetarizm bir dalı olarak görülebilir. Ancak monetarist iktisatçıların hepsi rasyonel beklentiler teorisinin tümünü kabul etmemektedir.
Rasyonel beklentiler teorisi, klasik iktisatçıların yaklaşımına benzer şekilde, insanların iyi bir şekilde bilgilendirildiklerine ve bunu çok iyi kullandığına inanmaktadırlar. Bunun yanında piyasada fiyatların ve ücretlerin es*nek (flexible) olduğunu savunurlar. Rasyonel beklentiler teorisyenleri bu temel fikirlere dayanarak iki varsayımdan hareket etmektedirler. Buna göre;
Birinci varsayım, insanlar ekonomik kararlarım çok iyi bilgilendirilmiş olarak verirler, böylece kararlarında etkin ve rasyoneldirler. Rasyonel bek*lentiler teorisine göre, ekonomik olaylarla ilgili tahminler yansız bir şekilde mevcut bilgilere dayalı olarak yapılır. Ayrıca insanlar hükümet düzenlemele*rinden sürekli haberdar olup, hükümetin sistematik olarak yaptığı faaliyetler hakkında tamam ile bilgi sahibidirler.
İkinci varsayım, piyasalarda fiyatlar ve ücretler esnektir. Bu ise fiyatla*rın ve ücretlerin çabucak arz ve talep dengesine göre ayarlanabildiği anla*mına gelmektedir. Diğer deyişle arz ve talep dengesine uygun düşecek şe*kilde hareket ederler. Rasyonel beklentiler teorisyenleri uyum yetenekleri olduğunu varsaydıkları için piyasalarda her zaman dengede olacaktır.
Rasyonel beklentiler teorisine göre bireylerin bugünkü davranışlarını belirleyen temel öğe geleceğe ait beklentileridir. Beklentilerine cevap bula*mayan insanlar sistematik bir hata yaptıklarını anlar ve davranışlarını buna uygun şekilde değiştirir.
Ancak rasyonel beklentiler teorisine göre, insanlar bunu hemen fark ederek hatalarını tamir etmek için beklentilerini değiştireceklerdir. Çünkü teoriye göre, insanların sezgisi güçlüdür. İnsanlar sürekli olarak aynı hatayı tekrarlamazlar. Bireylerin akılcı bir beklentiye sahip olmaları için bilgi toplamaları ve bunları etkin bir şekilde kullanmaları gereklidir.
Rasyonel beklentiler teorisinde bireyler kendi çıkarlarının optimizasyonu sağlamak için hareket ettiklerinden bir politikanın başarısı kolaylıkla beklenebilir. Teori, bireyler için fırsat yaratmanın önemli olduğunu ve daha çok fırsat yaratmanın fertlerin refahını daha çok arttıracağını ifade etmekte*dir.
Rasyonel beklentiler teorisi, tüm piyasalarda ücret ve fiyatların esnek olduğuna inandıkları için daima işsizliğin gönüllü (voluntary) olduğunu sa*vunur, insanlar gerçek ücretlerin çok düşük olduğunu düşündükleri için iş*sizdirler.
Rasyonel beklentiler teorisine göre uygulaması gereken para politikasının doğal bir sonucu olarak kamu harcamalarının özel kesimin ekonomi içindeki payını azaltmayacak ve kararlarında sapmalar meydana getirmeye*cek şekilde düzenlenmesidir. Kamu harcamaları savunma, adalet, emniyet, diplomasi gibi temel hizmetlerle sınırlandırıldığında para arzına yol açan durumda ortadan kalkmış olacaktır. Ayrıca, kamu harcamalarındaki azalma toplam kaynakların kamu kesiminde verimsiz bir şe*kilde kullanılmasının da önüne geçecektir.
Rasyonel beklentiler teorisi bazı ekonomik çevrelerce eleştirilmişi bazılarınca da diğer makro ekonomik analizlerle sentezinin yapılmasına çalışılmıştır.
Teoriye gelen en önemli eleştiri, özellikle fiyat ve ücretlerin esnekliğine dair varsayım üzerine olmaktadır. Yapılan pek çok amprik çalışma fiyatların bir çok piyasada şoklara cevap olarak yavaşça hareket ettiğini göstermektedir.
Yapısal yaklaşım, monetarist tedbirlerin uygulanmasına rağmen, az gelişmiş ekonomilerin kronikleşen enflasyondan kurtulamayışı üzerinde “monetarist yaklaşıma bir tepki olarak” ortaya çıkmıştır. Enflasyonun sebeplerine ve çözümüne ilişkin gelişmiş (sanayileşmiş) ülkelerin deneyimlerine göre ortaya atılmış modeller çok farklı yapısal problemle iç içe yaşayan gelişmekte olan ülke*lerde çok geçerli olamayacaktır. Çünkü az gelişmiş gelişmekte olan ülke*lerin sahip oldukları özellikler ve sorunlar gelişmiş ülkelerinkinden çok farklıdır.
Kamunun büyüme ve kalkınma ça*balarına öncülük etmesi ve buna yönelik bazı fonksiyonları üstlenmesi gereği üzerinde durmaktadırlar. Bunun yanında bu yaklaşım taraftarları, karşılaştırmalı üstünlükler ilkesi gereğince gelişmekte olan ülkelerin hammadde üre*timinde uzmanlaşarak uluslararası rekabet gücü olmayan sanayiler kurmak*tan, vazgeçmelerini öneren monetarist yaklaşıma karşı çıkmaktadırlar. Buna dayanarak yapısalcı görüş taraftar*ları gelişmekte olan ülkelerin uluslar arası iş bölümündeki konumlarının deği*şebilmesi ve sanayileşebilmeleri için, ödemeler dengesinin istikrarlı hale geti*recek ithal ikameci (içe-dönük) stratejileri izlemelerinin gereğini vurgula*maktadırlar.
Yapısalcı yaklaşıma göre, azgelişmiş ülkelerde tarımda, dış ticarette ve kamu gelirlerinde karşılaşılan darboğazlar ve yapısal bozukluklar nedeniyle ortaya çıkan arz esnekliğinin başlattığı, fiyat artışlarının kümülatif ve yaygınlaştırıcı faktörlerle enflasyonist baskı meydana gelmektedir. Bu ülkelerde is*tikrar sağlanmak isteniyorsa, sözü edilen tüm faktörlerin ele alınması ve uygun politikaların seçilmesi gerekmektedir.
Fiyat istikrarının sağlanmasında para ve maliye politikalarının kısa dönemde enflasyonu gidermede oldukça etkili oldukları kabul edilmektedir.
Tarımda Arz Esneksizliği;
Tarımda modernizasyonun yapılamaması, sermaye birikiminin azlığı, emek - yoğun üretimden, sermaye-yoğun üretime geçilememesi, haberleşme ağlarının yetersizliği vb. nedenler bu ülkelerde tarımsal ürün arzını olumsuz etkilemektedir.
Sürekli Açık Veren Dış Ticaret (Dış Ticaret Dengesizliği);
Azge*lişmiş ülkelerde ihracat imkanlarının kısıtlı olmasına karşın, hammadde ve ara mallarına duyulan ihtiyaç gereği, ithalat eğilimi oldukça yüksektir. Bu ise ödemeler dengesinde dış ticaret açığının büyümesine yol açmaktadır. Bu du*rum ithalat kapasitesini sınırlandırmakta, ithalatın azaltılması (hatta yasaklan*ması) ithal mallarının yurtiçi fiyatlarını arttırarak, enflasyonist baskı yaratmak*tadır.
Parasal ve Mali Dengenin Sağlanması (Kamu Gelirlerinin Esneksizliği ve Bütçe Açıkları);
Azgelişmiş ülkelerde kamu kesimi, yüksek bir istihdam düzeyinin sağlanması ve fertler arasındaki gelir dağılımını dengeye getirebilmek amacıyla cari ve transfer harcamalarını yüksek tutmaktadır. Harcamalardakî bu artışa karşılık kanın gelirleri yetersiz kaldığı için bütçe sürekli açık vermektedir.
Ekonomik Kurumların Yetersizliği:
Azgelişmiş ülkelerde enflas*yonu besleyen ve kronikleşen unsurlar arasında ekonomik kurumlardaki bozukluklar çok önemli bir paya sahiptir. Çünkü bu gibi ekonomilerde ağır işleyen, hamal bir bürokratik yapı, yetersiz bir sermaye piyasası, kredi ve banka sisteminin yetersizliği, kamu yönetimindeki aksaklık ve koordinasyon bozuklukları, kamusal yatırım projelerinin uzun vadeye yayılarak tamamlanılamaması siyasi istikrarsızlık vardır.
Yapısalcı yaklaşım liberal ekonomi yaklaşımlarının tersine devlet müdahalesinin olduğu, bir ekonomik yapıyı önermektedir. Onlara göre, mevcut ve kökleri çok eskilere dayanan yapısal bozuklukların giderilebilmesi, kronik enflasyonlar mücadele edilmesi kısaca istikrara kavuşulması için bu bir gerek şarttır. Ekonomide toplam arzın arttırılması uzun dönemde arz talep denge*sinin kurulmasına yol açacak, böylece fiyat artışlarının önüne geçilmesine yol açacaktır.
ARZ YÖNLÜ İKTİSAT YAKLAŞIMI VE MALİYET POLİTİKASI
Arz – yönlü iktisat yaklaşımı talep – yönlü ekonomiye bir tepki olarak ortaya çıkmış ve insanları çalışmaya, tasarrufa teşvik etmek için talep yönlü politikalar yerine arz yönlü politikalara ağırlık verilerek, vergi oranlarında büyük indirimlere gidilmesini savunmuştur. Bu sayede ekonomik büyüme hızlanacak ve verimlilik arttırılabilecektir.
Arz-yönlü iktisat sözü edildiği gibi vergi indirimleri politikasına ağırlık verdiğinden aynı zamanda arz-yönlü vergi politikası ya da arz yönlü maliye politikası olarak da bilinmektedir. Arz-yönlü iktisat yaklaşımı taraftarlarına göre, ekonomide vergi azaltılması demek keynezyenlerin öne sürdüğü gibi toplam talebi teşvik ettiği için değil, o ekonomideki kişilerin çalışmaya, yatırıma, tasarrufa ve üretime teşvik et*mek için etkilidir. Özellikle durgunluk içinde enflasyonu (stagflasyon) ön*lemede yetersiz kalan Keynezyen öneriler karşısında arz yönlü iktisat, devlet harcamalarını sınırlayarak toplam talebi azaltan, para arzındaki artışı kontrol altına alan ve tasarruf ve sermaye Birikimini olumsuz yönde etkileyen vergi yüklerini hafifletmeye yönelik öneriler getirmiştir.
Temelleri 1970’li yıllarda atılan ancak 1980’li yılların hizmet programlarını yönlendiren arz – yönlü iktisadın gerek politik çevreler ve gerekse bilim çevrelerince önemsenme nedeni bu yaklaşımın sahip olduğu bazı özelliklerinden kaynaklanmaktadır.
Bunlar;
Keynezyen tercihlerden vazgeçilmesi
Arz etkileri ve teşviklerin uygulamada ön plana çıkması
Çok büyük vergi indirimlerinin savunulmasıdır
KEYNEZYEN TERCİHLERDEN VAZGEÇİLMESİ
Kısa dönemde toplam talepte belirlenmiş olan üretim ve istihdamı kapsamaktadır. Bunun yanında işsizlik veya enflasyonun istenmeyen seviyelerden kurtarılabilmesi için mali ve parasal değişimleri de kapsamaktadır.
Keynezyen modelini yetersiz bulan arz – yönlü iktisat yaklaşımı taraftarları, devletin vergi harcama politikalarını ve toplam arz arasındaki ilişkiler üzerinde durmuşlardır. Bu yüzden keynezyen politikalardan vazgeçilmesi, bu yaklaşım temel özelliklerinden birini oluşturmaktadır.
Yeni Teşviklerin Ortaya Çıkması
Arz-yönlü iktisat yaklaşımı ça*lışmayı, tasarrufu ve girişim gücünü piyasaya döndürmede önemli ölçüde teşvik etmiştir. Taraftarlarına göre, vergi oranlarının ve teşviklerinin toplam arzın arttırılması üzerinde önemli etkiler yaratmamaktadır. Ancak bu durumu keynezyen iktisat taraftarlarının anlamadıklarım ileri sürmektedirler.
Vergisel İndirimler
Arz-yönlü iktisat yaklaşımının temel politik aracı, vergi oranlandır. Onlara göre, vergi oranlarında yapılacak indirimler sonucunda vergi gelirleri azalmayacak aksine artacaktır.
ABD ile aynı dönemlerde arz – yönlü iktisat politikalarının uygulandığı İngiltere’de ise bu politikalar sonucunda etkin bir piyasa yapısı sağlanmıştır.
KAMU TERCİHİ YAKLAŞIMI VE MALİYE POLİTİKASI
Kamu tercihi yaklaşımı politik ekonomiye yeni bir iktisat teorisinin kullandığı klasik araçlarla politik ekonomiyi analize tabi tutan bir öğreti olarak 1963 yılında J.B. Buchanan ve G.Tullock tarafından orga*nize edilmiştir. 1967 yılında ekolün adı Kamu Tercihi Topluluğu olarak değiştirilmiştir.
Kamu tercihi yaklaşımı, seçmenler, politikacılar, politik partiler, özel çı*kar grupları arasındaki ilişkileri, politik karar alma sürecindeki davranışlarıyla birlikte iktisat, politika, hukuk, sosyoloji bilimi çerçevesinde 'ihijeleyen teorik bir yaklaşımdır. Kamu tercihi teorisi, özel sektöre kıyasla, kamu sektöründe tercihlerin nasıl yapıldığı hakkındaki varsayımları kapsadığı için "Kollektif Karar Alma Sürecinin Analizi" olarak da anılmaktadır!. Kamu tercihi yakla*şımının temelinde bireylerin politik süreç içerisinde kendi kişisel çıkarlarını, refahlarını maksimize edecekleri varsayımı , yatmaktadır? Bu şekliyle kamu tercihi analizi piyasa ekonomisinin analizine benzemektedir.
Kamu tercihi yaklaşımı, ekonomik yaşamda kompleks değişim yöntemlerinin açıklanmasını, anlaşılması olanaklı kılacak, analizlerin yapılmasına izin veren analitik seviyelerde geliştirilmiş yaklaşımların metotlarını ve araçlarını alarak kamu ekonomisine, politikaya ve kamusal ya da özel sektöre bu metot ve araçların uygulanmasını sağlayan bir teoridir. Kamu tercihi teorisi, politik sektör içinde devam eden işlemlerde or*taya çıkan sorunların çözümlenmesi, açıklanması ve anlaşılmasını sağlamaya yönelmiş bir yaklaşım olarak bazı varsayımlardan hareket eder.
Metodolojik Bireysellik;
Ekonomik İnsan yada Bireysel Rasyonellik;
Politika Bir Mübadeledir (Catalltaxy);
Metodolojik Bireysellik;
Ekonomik teorideki anlamıyla aynı. olarak kamu tercihi de metodolojik olarak bireyseldir. Bireysellik burada bir analiz yöntemidir. Temel birimler tercih yapan, işlem yapan ve bu şekilde davranan kişilerdir.
Ekonomik İnsan yada Bireysel Rasyonellik:
Metodolojik bireysel*likte her seçim ortamında kararın fert tarafından verildiği ve bu yüzden "bireysel tercih" in esas alınması gereği savunulur.
Politika Bir Mübadeledir (Catalltaxy);
Kamu tercihi teorisinin en önemli metodolojik temeli politikayı bir mübadele,aracı olarak ele alan "Catallaxy" denen varsayımdır. Bu sözcük "politika karmaşık bir mübadele türüdür" anlamında kullanılmaktadır. Anayasal bir düzen altında kavramsal bir sözleşme olan "politik mübadele" kendi kendine kurulur.
Kamu kesiminin hacminin genişlemesiyle ortaya çıkan gerek ekono*mik ve gerekse politik yozlaşma ile mücadele için kamu tercihi yaklaşımı politik sürecin yeniden yapılanmasını diğer deyişle anayasal kurumların ye*niden yapılanmasını önermektedir. Böylece politik kurum ve kurallar yeni*den oluşturulabilecek, yetkilerin sının çizilebilecektir. Bunun için yapılması gereken öncelikle bir mali anayasanın hazırlanmasıdır. Bundan amaç, her gelen siyasi iktidarın istediği kadar harcamaları arttırıp, vergi oranlan üze*rinde istediği değişiklikler yapmasını engellemektedir. Ayrıca gelecek nesil*lere büyük bir mali yük getiren borçlanma bu Anayasa ile kontrol altına alınmalıdır.
Daha küçük ve daha etkin bir kamu ekonomisinden yana olan kamu tercihi teorisyenleri, kurumsal boyuttaki çözümlemesi diğer iktisadi alanları da kapsamaktadır. Bunların başında “Para Anayasası” gelmektedir. Parasal anayasa ile devletin para arzının ne ölçüde ve ne şekilde arttıracağı belirlenerek, hükümetlerin para arzını istedikleri gibi ayarlamalarında da önüne geçilecektir. Bunun yanında dış ticareti bazı kurallara bağlayan bir “Dış Ticaret Anayasası” da önerilmektedir. Gelir Dağılımı, Sosyal Güvenlik ve hatta Kentleşme – Çevre Sorunları alanlarında da anayasaların oluşturularak bu alanlardaki faaliyetlerin belli kurallara bağlanması teklif edilmektedir.
Alıntı ile Cevapla