D) DOĞRULUK İLKESİ
Bütçenin doğruluk ilkesi, bütçede yer alan tüm bilgilerin gerçeği yansıtmasını ifade
eder. Bütçe, devletin gelecek bir yıl içinde yapacağı giderleri ve bu giderleri karşılayacak gelir tahminlerini gösterir. Bu yüzden bütçede yer alacak gelir ve gider rakamlarının gerçeğe uygun olması büyük önem taşımaktadır. Bunun için gerek giderlerin, gerekse bunları karşılayacak gelirlerin, şişirilmeden olduğu gibi bütçede gösterilmesini sağlamak gerekir. İşte, gelecek bir yıl içinde yapılacak giderler ile bunların finansmanı için toplanacak gelirlere ait rakamların gerçekçi bir biçimde bütçeye yansıtılması doğruluk ilkesinin bir gereğidir.
Zamanımızda bütçe hazırlıklarına, önce giderlerin tespiti ile başlanmakta, daha sonra gelirler tahmin edilmektedir. Bu yüzden bütçeyi denk bağlamak için giderleri olduğundan daha düşük, gelirleri ise olduğundan daha fazla göstermek doğruluk ilkesi ile bağdaşmaz..
Bütçenin denklik ilkesi, doğruluk ilkesine uymakla gerçekleştirilir. Kamu kuruluşları, ödenek tekliflerinin hükümet tarafından kısılacağını düşünerek, çoğu zaman ihtiyaçlarının üzerinde ödenek talebinde bulunur. Bunun yanında hükümetler, “popülist” politikalar gereğince, başka bir ifadeyle seçim ekonomileri izeyerek gider bütçesini artırma eğiliminde olur. Bu şekilde ortaya çıkan giderlerin bütçesinhi karşılayacak kadar kamu geliri olmadığı halde, gelir tahminleri bütçeye olduğundan fazla yansıtılır, bunun sonucunda mali yıl sonunda bütçe açıkları tahminlerin çok üzerinde gerçekleşir. Bu nedenle, doğruluk ilkesine uyulması halinde, mali yıl sonunda fazla miktarda bütçe açıklarıyla karşılaşılmaz.
E) ÖNCEDEN İZİN İLKESİ
Önceden izin ilkesi, devlet bütçesinin yasamna organının onayı olmaksızın yürürlüğe
giremeyeceğini ifade eder. Buna göre, yasam organının henüz onaylamadığı hiçbir kamu harcaması yapılamaz. Yine önceden izin ilkesi gereği, yasama organının onayı alınmadan kamu gelirleri de taplanamaz.
Gerek anayasa, gerekse bütçenin hazırlık ve uygulanmasına ilişkin çeşitli hükümleri içeren genel muhasebe kanunu, bütçenin uygulamaya konulmadan önce yasama organınca onaylanması sureti ile gelirlerin tahsiline ve giderlerin ödenmesine imkan tanımaktadır.
Yasama organının onayından geçtikten sonra mali yılmasışnad itibaren yürürlüğe konulan bütçede mali yıl içinde yapılması gereken değişiklikler için yine bu ilkeye uyulması gerekir. Başka bir ifadeyle bütçe üzerindeki değişiklikler için yasama organının onayını almak zorunludur.
F) GİDERLERDE TAHSİS (Ayırma) İLKESİ
Giderlerde tahsis yada ödenek ayırma ilkesi, çeşitli kamu hizmetlerine bütçe ile verilen
parasal sınırın üzerinde bir harcama yapılamayacağını ifade eder.
Herhangi bir kamu kuruluşuna tahsis edilen ödenek, bu kuruluş tarafından istenilen şekilde kullanılamaz. Ödenekler kamu kuruluşlarına belli miktarda ve belli amaçlarla verilir ve ancak verilen miktarla sınırlı olarak öngörülen amaçlar doğrultusunda kullanılabilir. Bu nedenle, ayırma ilkesine göre bütçe kanununda yer alan ödenekler, nitelik, nicelik ve zaman bakımından olmak üzere başlıca üç şekilde ayrıma tabi tutulur.
1) Nitelik yönünden ayırım
Nitelik yönünden ayırım, ödeneklerin bütç ekanunu ile ayrıldığı amaç doğrultusunda
kullanılmasını ifade eder. Örneğin, bir kuruluşa kırtasiye alımı için verilen ödenek, kırtasiye dışında başka bir mal ya da hizmet alımı için kullanılamaz.
2) Nicelik yönünden ayırım
Nicelik yönünden ayırım ise, bütçede yer alan ödenek miktarının üzerinde harcama
yapılamayacağını ifade eder. Örneğin, herhangi bir kuruluşa, kırtasiye alımı için 100 milyar lira tahsis edilmiş ise, söz konusu kuruluş, kırtasiye alımı iin en çok 100 milyar lira harcayabilir
3) Zaman yönünden ayırım
Zaman yönünden ayırım ilkesi, bütçe kanunu ile verilen ödeneklerin, kullanım
süresinin bütçe kanununun süresiyle sınırlı olmasını ifade eder. Örneğin, bir kuruluşa 2004 yılı için kırtasiye alımında kullanılmak üzere 100 milyar lira ayrıldığını varsayalım. İlgili kuruluş bu ödenekten 2004 lılı içerisinde sadece 50 milyar lira kullandığında, geriye kalan kısmını gelecek yıl kullanamaz, kullanılmayan ödenek kısmı iptal edilir. Yeni dönem için ayrıca ödenek verilmesi gerekir.
Bütün bunlardan anlaşıldığına göre, giderlerde tahsis ilkesi gereğince, bütçe ile verilen ödeneklerin, yasama organının öngördüğü miktar, yer ve zamanla sınırlı olarak kullanılması gerekmektedir.
G) YILLIK OLMA İLKESİ
Bütçenin yıllık olması, bütçenin uygulama süresinin bir yıl olmasını ifayder eder.
Bütçe kanunu ile yasama organı tarafından yürütme organına verilen izin ve yetkinin süresi genellikle bir yıldır. Ancak, bir yıldan daha kısa bir süre için hazırlanan bütçeler olabileceği gibi, bir yıldan daha uzun süreli bütçeler de olabilir.
H) DENKLİK İLKESİ
Denklik ilkesi, bütçede yer alan gelir ve gider rakamlarının birbirne eşit olmasını ifade
eder. Denklik, aslında bütçe fikrinin ruhunda vardır. Ancak, denklik ilkesi, bütçenin mali yılın başında gelir ve gider rakamları itibariyle denk gösterilmiş olmasını değil, mali yılın sonunda bütçe gelir ve giderlerinin denk olarak gerçekleştirilmesini ifade etmektedir.
Bütçenin denklik ilkesi, doğruluk ilkesi ile yakından ilgilidir. Başlangıçta doğruulk ilkesinden hareketle tespit edilmiş olan rakamların, sonuçta birbirine denk olarak gerçekleşmesi mümkündür. Dolayısıyla samimiyetten uzak olarak, rasgele tahminlere dayalı olarak hazırlanmış olan bir bütçenin gelir ve gider rakamlarının sonuçta denk olarak gerçekleşmesi mümkün değildir.
Hükümetler, hazırladıkları bütçe tasarılarını genellikle denk olarak yasamna organının onayına sunarlar. Ancak, mali yılmasındaki denkliğe rağmen, çoğu zaman mali yılın sonunda, gerçekleşen gelir miktarı tahmin edilen gelirin altında kalmaktadır. Bu suretle doğan bütçe açıkları, açık finansman diye tabir edilen para basmak gibi tehlikeli yollardan karşılanmaya çalışılmaktadır. Para basımı, zamanımızda enflasyonun en önemli sebeplerinden birisidir. Bu yüzden bütçe denkliği son derece büyük bir önem taşamaktadır.
4) BÜTÇE SİSTEMLERİ
Bütçe, kamu yönetiminde, belirlenen hedeflere ulaşmak için kullanılan araçların en
etkilisidir. Devlet, her yıl kamu kesimi için ayrılan kaynakların hangi hizmetlerde ve ne ölçüde kullanılacağını bütçe ile belirlemektedir. Bu yüzden kamu yönetiminin başarısı, geniş ölçüde bütçe imkanlarına ve bu imkanların etkin kullanımına bağlıdır.
Kamu yönetimindeki gelişmelere paralel olarak bütçe sistemlerinde de önemli gelişmeler olduğunu görüyoruz. Bütçe sistemlerini, bütçe tekniğinde meydana gelen gelişmeler ışığında başlıca iki kısımda incelemek mümkündür. Bunlardan birincisi geleneksel ya da kla*** bütçe sistemi, ikincisi ise modern bütçe sistemleridir.
A) GELENEKSEL BÜTÇE SİSTEMİ
Bütçe sisteminin ilk şekli geleneksel ya da kla*** bütçe sistemi olarak
nitelendirilmekteydir. Geleneksel bütçe sistemi, aynı zamanda kla*** mali anlayışın bir ürünüdür. Kla*** mali anlayışa göre önemli olan husus bütçe denkliğinini sağlanmasıdır. Bütçe ile devlet, özel ekonominin işleyişini hiçbir surette etkilemeden, sadece özel kesim tarafından karşılanmayan milli savunma ve asayiş gibi kamu hizmetlerini yerine getirir.
Geleneksel bütçe sisteminden beklenen görev, kamu harcamalarının yasama organınca
onaylandığı biçimde gercekleştirilmesini sağlamaktır. Bunun için, yasama organı tarafından yürütme organına verilen ödeneklerin, mevzuata uygun olarak kullanılıp kullanılmadığına dikkat edilir. Bu bütçe sisteminde, kamu hizmetlerinin etkinliğini sağlayacak düzenlemeler yoktur. Yasama orğanının, kamu kesimi için ayırdığı ödeneklerin, ilgili harcama kalemlerinde kullanılıp kullanılmadığı hususu araştırılır.
B) MODERN BÜTÇE SİSTEMİ
Devletin ekonomik hayatta üstlendiği fonksiyonların gederek artmasına paralel olarak
ekonomik politikaların en etkili araçlarından biri olan bütçe sisteminde de büyük gelişmeler olmuştur.
İlk olarak birinci dinya savaşının arkasından 1929 büyük iktisat buhranı ve nihayet ikinci dünya savaşının ortaya çıkardığı şartlar, devletin iktisadi hayat içerisinde daha etkin görev olmasına neden olmuştur. Diğer taraftan, sosyal devlet anlaşışında meydana gelen gelişmeler, başka bir deyişle, devletin toplumun her kesimine yardım elini uzatma düşüncesini benimsemesi ve teknolojik alanda meydana gelen gelişmelerin ülkeye kazandırılması gibi hususlar; bir yandan kamu harcamalarının artmasına sebep olurken diğer yandan devletin ekonomiye müdahale boyutunu genişlemesine neden olmuştur.
Kamu harcamalarının giderek artması, yapılan harcamaların etkinlik ve verimlilik yönünden de ele alınması hususunu gündeme getirmiştir. Bu yüzden, ülke yönetimini elinde bulunduranlar, devamlı değişen şartlara uygun bir tüçde sistemini geliştirmeyi önemli bir görev saymışlardır. Böylece, istenen hedeflere en kısa zamanda ve en az kaynak kullanımı ile ulaşmayı sağlayacak yeni bütçe sistemleri geliştirilmiştir. Bu şekilde ortaya çıkan başlıca modern bütçe sistemleri, “performans bütçe sistemi” ile “sıfır esaslı bütçeleme sistemi”, “planlama-proğramlama-bütçeleme sistemi” ile “sıfır esaslı bütçeleme sistemi”, “analitik bütçe” dir.
1) Performans bütçe sistemi
Performans bütçe sistemine, “iş bütçesi” ya da “başarı bütçesi” de denir. Bu bütçe
sistemi, 1912 yılında ABD de kamu harcamalarında verimliliğin artırılması amacıyla geliştirilmiştir. Performans bütçe, kıt olan kaynaklarla en fazla kamu hizmeti üretimini amaçlayan bir bütçe tekniğider. Bu nedenle, önemli olan yapılan harcamanın miktarı değil, harcamaların sonucunda elde edilen ürünlerin sağladığı faydadır. Performans bütçe sisteminde, sayısal verilerden yararlanılmak suretiyle yapılan matematiksel analizlerde çeşitli kamu hizmetlerinin sağladığı faydalar ölçülmeye çalışılır.
2) Program bütçe sistemi
Program bütçe sistemi, ilk olarak 1963 yılında ABD de uygulanmıştır. Bu bütçe
sistemi, performans bütçe sisteminin gelişmiş bir şeklidir.
Program bütçe sistemi, çeşitli fonksiyonlara ayrılan kamu hizmetlerinin, bütçede öncelik sırasına göyre programlanması esasına dayanır. Programlar, alt programlara, alt programlar ise faaliyet ve projelere ayrılır.
Program bütçe, kamu yönetiminin belirlenen amaçlarına ulaşmak için mevcut kaynakların alternatif programlar arasında tahsisinde, yöneticiler tarafından rasyonel kararların alınmasına imkan sağlayan bir bütçe tekniğidir.