Cvp: Dna Nedir
2. Bulaştırma :
Çok küçük DNA örnekleri kanıt olarak kullanılabileceğinden, DNA kanıtını teşhis ederken, toplarken ve muhafaza ederken bulaştırma riskine çok dikkat etmek gerekir. DNA kanıtı başka bir kaynaktan gelen DNA ile karıştığında bozulabilir. Bu durum örneğin herhangi bir kanıtın üzerine aksırıldığında ve öksürüldüğünde veya ağzın, burnun veya yüzün herhangi bir bölümünün DNA içerebilecek kanıt alanına dokunduğunda ortaya çıkabilir. “PCR” denilen yeni bir DNA teknolojisi örnek DNA’yı kopyalayabildiğinden bir DNA örneğine bulaştırıcı materyaller yoluyla başka DNA’ların girmesi problem yaratabilir. PCR örnekte varolan tüm DNA’yı toplayacaktır, böylece şüphelinin DNA’sı ile başka bir kaynaktan gelen DNA ayırdedilemeyecektir. Böyle küçük DNA örnekleri toplanırken bulaşmayı engellemek amacıyla ekstra bir özenin gösterilmesi gerekmektedir.
3. Nakil ve Depolama :
DNA içerebilecek kanıt nakledilirken ve depolanırken kuru bir ortamda ve oda sıcaklığında muhafaza edilmelidir. Kanıt kağıt torbaya veya zarfa konulmalı, ağzı sıkıca kapatılarak mühürlenmeli, kanıtın nerede bulunduğuna ilişkin doğru bir tanımlama yapılmalı ve iyi bir gözetim altında tutulmalıdır. DNA içerebilecek olan kanıt asla plastik torbaya konulmamalıdır. Çünkü plastik torbalar kanıta zarar verebilecek derecede nem tutma özelliğine sahiptir. Doğrudan güneş ışığı ve daha sıcak koşullar da DNA için zararlı olabilir. Bu nedenle kanıtın kliması olmayan bir polis arabası veya bir oda gibi ısınabileceği yerlere konulmaması gerekir.
DNA içerebilecek kanıtın bozulmasını önlemek için şu önlemler alınmalıdır:
• Tek kullanımlık eldiven giyilmeli.
• Tek kullanımlık aletler kullanılmalı.
• DNA’nın varolması muhtemel alanlara dokunmaktan kaçınılmalı.
• Kanıtın üzerine doğru konuşmaktan, aksırmaktan ve öksürmekten kaçınılmalı.
• Kanıt toplanırken ve paketlenirken yüze, buruna ve ağza dokundurulmamalı.
• Kanıt plastik torbalara değil yeni kağıt torbalara veya zarflara koyulmalı. Torbaların ağzını kapatmak için zımba teli kullanılmamalı.
C. ELİMİNASYON ( ELEME ) ÖRNEKLERİ :
Parmak izlerinde olduğu gibi DNA’nın etkili kullanımı da eliminasyon örneklerinin toplanmasını ve analizini gerektirmektedir. Kanıtın şüpheliden mi yoksa başka birinden mi geldiğini belirlemek için eliminasyon örneklerini kullanmak zorunludur. Kanıtları toplayacak olan görevli daha henüz olay yerinde iken duruşmayı ve muhtemel savunmaları düşünmek zorundadır. Örneğin ABD’de büyük yankı yapan O.J Simpson davasında tüm aleyhindeki delillere rağmen (hatta DNA delillerine rağmen) O.J. Simpson’un suçluluğunun kanıtlanamaması, akredite olmayan Los Angeles Polis Departmanı ile FBI Kimya Laboratuvarının delil teslim zincirine tam olarak uymaması, analizler sırasında yeterli titizliği gösterememesi, gaz kromatografisi sonuçlarının bilgisayarlardan silinmiş olması, 0.2 mililitre kanın nereye sarfedildiğinin kanıtlanamaması gibi nedenler yüzündendir.
Bir cinayet durumunda gövde çok çürümüş olsa bile otopsi sırasında mutlaka kurbanın DNA’sı alınmalıdır. Bu, kimliği belirlenemeyen bir kurbanı teşhis etmeyi veya kurbanın DNA’sını suç mahallinde bulunan başka bir DNA’dan ayırt etmeyi sağlayabilir. Tecavüz olaylarını soruştururken, failden geldiğinden şüphelenilen DNA’nın potansiyel sahiplerini eleyebilmel için, kurbanın varsa son zamanlarda ilişkiye girdiği partnerlerinin DNA’larını toplamak gerekebilir.
D. DNA BANKALARI :
Gerek ulusal gerekse uluslararası düzeyde suçla mücadele, ancak DNA Bankalarının kurulması ile mümkündür. Bankanın olabilmesi, ülke içindeki tüm kriminal laboratuvarların aynı şekilde DNA profillemesi ile mümkündür. Ayrıca uluslararası düzeyde yardımlaşma, ulusal bankaların birbirleriyle “konuşabilmesini” gerektirir. Bu da, her ülkedeki DNA analizlerinin aynı biçimde yapılması ile mümkündür.
ABD’de DNA verilerini toplamak amacıyla CODIS (Kombine DNA Indeks Sistemi ) kurulmuştur. CODIS, parmak izleri için kullanılan AFIS’e ( Automated Fingerprint Identification System – Otomatikleştirilmiş Parmak İzi Teşhis Sistemi ) benzemektedir. Ülkedeki her eyalet, tecavüz, cinayet, çocukların kötüye kullanılması gibi belirli suçlardan mahkum olmuş kişilerin DNA indeksini tamamlamak için verileri işlemektedir. Mahkumiyet ve örnek analizi üzerine, suçluların DNA profilleri DNA veri tabanına girilmektedir.
Türkiye’de ise halihazırda bir DNA bankası yoktur. Türkiye’nin pek çok laboratuvarında kriminal amaçlı DNA analizleri yapılmaktadır. Hatta zaman zaman failin bulunabilmesi için “makul şüphe” kavramına pek de itibar edilmeksizin yüzlerce kişiden birden kan alınarak DNA analizi yapılmaktadır. Failin erkek olduğu yapılan analiz sonucu kesin olarak belirlendiği halde kadınlardan da kan alındığı bir sınav sorularının çalınma meselesi de yaşanmıştır. Bu örneklerin ve elde edilen DNA “barkod”larının “akibeti” konusunda hiç bir güvencemiz bulunmamaktadır. Türkiye’de DNA profillemesinde kullanılacak yöntemlere ilişkin bir standardizasyon yoktur. Her kriminal laboratuvar DNA üzerinde kendi tercih ettiği bölgeleri çalismakta olduğundan, ve bu bilgiler hiç bir merkez bilgisayara girilmediğinden ülke içinde dahi bilgi paylaşımı olmamakta ve pek çok olay bu nedenle aydınlatılamamaktadır.
Adaletin yerine getirilmesi ve suçlulukla mücadele bakımından en kısa zamanda Türkiye’de DNA analizleri yapan laboratuarların harmonizasyonu gerçekleştirilmeli ve buralardan elde edilecek bilgiler bir DNA bankasında saklanarak dünya üzerindeki diğer DNA bankaları ile entegre olunmalıdır.
Av.Ali Osman Özdilek
27.11.2002, Montreal
Kaynaklar :
1. The Evaluation of Forensic DNA Evidence, National Academy Press, Washington D.C. 1996
2. What Every Law Enforcement Officer Should Know About DNA, USA Department of Justice, National Instıtute of Justice
3. DNA ( Deoksiribonükleikasit ) Molekülü, Ahmet F. Yüksel – Barış Yelkenci, Londra 28.02.2000, Afyuksel.com
4. DNA Rüyası (yoksa kabusu mu? ), Prof. Dr. Sevil Atasoy, İstanbul, Haziran 2000
5. Kriminal Amaçlı DNA Analizleri, Prof. Dr. Sevil Atasoy
|