Hukukun Dallari
HUKUKUN DALLARI
Hukuk, sosyal hayatta şahıslar ile şahıslar veya şahıslar ile toplum arasındaki ilişkileri düzenleyen maddi müeyyideli kuralların tümüdür.
Hukuk kurallarının bir kısmı, şahıslar ile şahıslar arasındaki ilişkileri, bir kısmı ise şahısla ile toplum (Devlet) arasındaki ilişkileri düzenlerler.
Bir şahıs ile diğer bir şahıs arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk kurallarına “özel hukuk”, bir şahıs ile devlet veya bir devlet ile diğer bir devlet arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk kurallarına da “kamu hukuku” adını vermişlerdir.
A. ÖZEL HUKUKUN DALLARI
Özel hukukun başlıca altı dalı vardır. Bunlar;
1. Medenî Hukuk,
2. Borçlar Hukuku
3. Ticaret Hukuku
4. Devletler Özel Hukuku
5. Medenî Usûl Hukuku
6. İcra ve İflas Hukuku
1. MEDENÎ HUKUK
Medenî hukuk özel hukukun en geniş ve en önemli dalıdır. Medenî hukuk, kişilerin toplum içinde yaşaması bakımından bir hüküm ve değer ifade eden bütün eylem ve davranışlarını, işlem ve ilişkilerini düzenleyen hukuk kurallarının bütünüdür. Medenî hukukla ilgisi olmayan bir kişiyi düşünmek mümkün değildir. Kişi daha doğduğu anda, hatta doğumundan önce, ana rahmine düşmesiyle medenî hukukun düzenleme alanına girer. Bir kişinin doğumundan ölümüne kadar geçen sürede kurduğu ilişkilerin, yaptığı işlemlerin büyük bir kısmı medenî hukukun kapsamı içinde bulunur. Kişinin doğumu, ana-babasının velayeti altında büyümesi, reşit olması, bir yerde oturması, nişanlanması, evlenmesi, eşiyle ilişkileri, araba, ev sahibi olması, kişinin ölmesi hep medenî hukuk ilişkisidir. Nihayet kişinin medenî hukuk ile bağlantısı öldükten sonra bile bir süre devam eder. Mirasının nasıl ve kimler arasında paylaşılacağı yine medenî hukukun konusuna girer.
Türkiye’de medenî hukuk kuralları önce 1926 tarihli Türk Medenî Kanunu ile düzenlenmişti. Daha sonra bu kanunun yerine 22 Kasım 2001 tarihinde yeri bir Türk Medenî Kanunun kabul edildi.
Yukarıdan anlaşılacağı üzere medenî hukuk oldukça kapsamlıdır. O nedenle medenî hukuk, kendi içinde alt dallara ayrılır. Şöyle:
Kişiler Hukuku :
Hukukta hak ve borç altına girebilen varlıklara “kişi” denir. Kişiler, gerçek kişiler ve tüzel kişiler olarak ikiye ayrılır. Gerçek kişiler sadece insanlardan ibarettir. Belli bir gayeyi gerçekleştirmek için bir kısım insanların bir araya gelip faaliyetlerini ve bir kısım mallarını bu gayeye tahsis etmeleriyle ortaya çıkan ve kendisini meydana getiren kişilerden ayrı ve bağımsız oldukları kabul edilen varlıklara tüzel kişi denir.
Aile Hukuku:
Aile hukuku kişinin içinde bulunduğu ve aile denen topluluğun üyeleri ile olan ilişkilerini düzenleyen medenî hukukun dalıdır
Miras Hukuku:
Miras hukuku, bir gerçek kişinin ölümünden sonra, para ile ölçülebilen bütün hak ve borçlarının, yani terekesinin kimlere ve nasıl geçeceğini düzenleyen hukuk kurallarından oluşan medenî hukuk dalıdır
Eşya Hukuku:
Eşya hukuku, kişilerin bir eşya üzerindeki hakimiyet ve tasarruflarının nitelik ve türlerini, onların bu hakimiyet dolayısıyla diğer şahıslarla olan ilişkilerini düzenleyen hukuk dalıdır.
2. BORÇLAR HUKUKU
Borçlar hukuku medenî hukukun ayrılmaz bir parçasıdır. Bu nedenle birçok eserde borçlar hukuku, medenî hukukun bir dalı olarak kabul edilmektedir. Ancak, borçlar hukukuna ilişkin hükümler, Medenî Kanundan ayrı bir kanunda, Borçlar Kanununda düzenlenmiştir. Bu nedenle biz borçlar hukukunu özel hukukun ayrı bir dalı olarak gösterdik.
Borçlar hukuku, kişiler arasında borç ilişkilerini düzenleyen özel hukukun bölümüdür. Borç ilişkisi, iki taraf arasında mevcut olup, bir şeyin verilmesini, yapılmasını veya yapılmamasını öngören bağ şeklinde tanımlanır. Bu ilişkinin taraflarından birisine alacaklı, diğerine borçlu denir. İşte borçlar hukuku, borç ilişkisinin doğumunu, hükümlerini, türlerini ve sona ermesini inceler.
Borçlar hukuku, kendi içinde genel hükümler ve özel hükümler olmak üzere ikiye ayrılır. Borçlar hukukunun genel hükümler kısmında, borç kavramı, borç ilişkisi, sorumluluk kavramı, borçların doğumu, sözleşme, icap ve kabul, muvazaa, hata, hile, ikrah, gabin, temsil, haksız fiiller, sebepsiz zenginleşme, borçların hükümleri, borcun ifası, borçlunun temerrüdü, müteselsil borçluluk, şarta bağlı borçlar, pey akçesi, cezai şart, alacağın temliki, borcun nakli, borçların sona ermesi, ibra, yenileme, birleşme, kusursuz imkansızlık, takas, zamanaşımı gibi çeşitli, kavram, kurum ve ilişkiler incelenmektedir. Borçlar hukukunu özel hükümler kısmında ise, satım, trampa, bağışlama, kira, ariyet, karz, hizmet,istisna, vekalet, havale, vedia, kefalet sözleşmeleri gibi çeşitli borç ilişkilerinin kuruluşu hüküm ve sonuçları incelenmektedir. Türkiye’de borçlar hukuku 1926 tarihli Borçlar Kanunuyla düzenlenmiştir.
3. TİCARET HUKUKU
Ticaret hukuku, kişilerin “ticari” nitelikteki ilişkilerini düzenleyen hukuk kurallarının bütünüdür. Ticaret hukuku, borçlar hukukuyla çok yakından ilişkilidir. Borçlar hukuku kişilerin ticari nitelikte olmayan borç ilişkilerini düzenlediği halde, ticaret hukuku aynı ilişkilerin “ticari” nitelikte olanlarını düzenler. Ticaret hukuku oldukça hacimli bir hukuk dalıdır. Kendi içinde, ticari işletme hukuku şirketler hukuku, kıymetli evrak hukuku deniz ticareti hukuku ve sigorta hukuku bölümlerine ayrılmaktadır. Türkiye’de ticaret hukuk kuralları 1955 tarihli Türk Ticaret Kanunu belirlenmiştir.
4. DEVLETLER ÖZEL HUKUKU
Çeşitli devletlere bağlı bulunan kişiler arasındaki özel hukuk ilişkilerine, hangi devletin kanunun uygulanacağını veya bu ilişkilerle ilgili davların hangi devletin mahkemesinde görüleceğini gösteren hukuk kuralları ile kişilerin veya şeylerin uyrukluğunu düzenleyen hukuk kurallarından oluşur.
Devletler özel hukuku, özel hukuk alanında yabancı unsur taşıyan hukukî ilişki ve ihtilafların çözümünde uygulanacak kurallardır oluşmuş hukuk dalıdır.
5. MEDENÎ USUL HUKUKU
Medenî usul hukuku, adliye mahkemelerinin özel hukuk alanındaki bütün yargısal faaliyetlerini inceler. Diğer bir tanımla, medenî usul hukuku, özel hukuk alanında ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümlenmesinde mahkemelerin izleyecekleri usulleri belirleyen hukuk kurallarından meydana gelir. Türkiye’de medenî usûl hukuk kuralları 1927 tarihli Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu (HUMK ) ile düzenlenmiştir.
6. İCRA VE İFLAS HUKUKU
İcra ve iflas hukuku medenî usul hukukunu tamamlayan bir hukuk dalıdır. Hukuk mahkemelerinin verdiği hükümler, lehine karar verilen kişi tarafından doğrudan doğruya icra edilemez. Yargılama sonucunda haklı çıkan taraf aldığı mahkeme kararını (ilamı) icra dairesine götürerek icra ettirir. İşte böyle bir kararın nasıl yerine getirileceğini icra hukuku düzenler. O halde icra hukuku, özel hukuk alanında ortaya çıkan uyuşmazlıkları çözmekle görevli hukuk mahkemelerinin vermiş oldukları hükümlerin (ilamların) gerektiğinde devlet organları eliyle zorla yerine getirilmesi yöntemlerini ve bu konuda hangi organların yetkili olduğunu gösteren hukuk kurallarından oluşur İcra işleri Türk hukuk düzeninde icra dairelerine bırakılmıştır. İflasta, borçlunun haczi caiz bütün malları satılır ve satış bedelinden borçlunun bütün borçları, alacaklılara ödenir. İşte, iflas hukuku, iflas usulünü düzenleyen hukuk dalıdır.
B. KAMU HUKUKU
Kamu hukuku devletin diğer devletlerle kamu kudretini kullanarak kişilerle ilişkilerini düzenleyen hukuk dalıdır. Bu tür ilişkilerde çok sayıda olup aralarında yakın benzerlik gösterenleri kendi içlerinde değişik gruplara ayırmak mümkündür. Buna uygun olarak kamu hukukuna aşağıdaki dalları mevcuttur.
1.ANAYASA HUKUKU
Anayasa hukuku devletin şeklini, yapısını, organlarını kişileri hak ve özgürlüklerini devlete karşı ödevlerini düzenleyen bir hukuk dalıdır. Türk anayasa hukukunun kaynağı 7 Kasım 1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası olup bir başlangıç ve 7 kısım olmak ve toplam 177 asıl ve 16 geçici maddeden oluşmaktadır.
2.İDARİ HUKUKU
Anayasamız devletin örgütlenme biçimiyle ilgili olarak kurallar koymuştur. Ancak bu kurallar genel nitelikte olup devlet içinde idari birimlerin örgütlenmesi ve işleyişiyle ilgili konulara deyinmemektedir. Bu idari hukukun konusudur. İdari hukuku devletin örgütlenmesini devlet içinde idari birimlerin oluşmasını, çalışma biçimlerini birbirleriyle ve kişilerle olan ilişkilerini idarinin işlemlerini ve bunun hukuka uygunluğunun koşullarını düzenleyen kamu hukukuna dair bir maddi hukuk dalıdır.
3. CEZA HUKUKU:
Suç teşkil eden eylemlerle bunların karşılığı olan cezaları tayin eden hukuk dalıdır. Suç karşılığı ceza olan hukuk dışı bir eylemdir. Hangi eylemin bu nitelikte olduğu ve bu eylemin karşılığı (müeyyedesi) olan cezayı kanun tayin eder. Bu husus ceza hukukunun çok eski ve temel bir ilkesi olan kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesiyle ifade edilmektedir.
4.DEVLETLER UMUMİ HUKUKU:
Bir devletin diğer devletler ve milletler arası kuruluşlarla olan ilişkilerini düzenleyen hukuk dalıdır. Bu yönüyle devletler umumi hukuku bir dış hukuku olarakta nitelendirmektedir. Zira gerek kamu hukuku gerekse aşağıda ele alacağımız özel hukuk dalına girer. Hukuk alanlarında bir devletin kendi ülkesinde kişilerle ve kişileri birbirleriyle olan ilişkileri (iç hukuk) düzenlendiği halde devletler umumi hukukunda bir devletin kendi ülkesi dışında bir başka devlet yada milletlerarası kuruluşlarla ilişkileri düzenlemektedir. Bu tür ilişkileri de devletler arasında eşitlik söz konusudur. Bu yönüyle kamu hukukunda tarafların eşit olmadığı ölçüsünü devletler umumi hukuku için geçerli olduğunu söylemek güçtür.
5. YARGILAMA HUKUKU:
Sosyal ilişkilerden doğan uyuşmazlıkların nasıl çözümleneceğini hukuk kurallarını ihlal edenleri yaptığının uygulanmasında takip edilecek usulü gösteren hukuk dalıdır. Bu nedenle bu hukuk dalına “usul hukuku” demekte mümkündür. Başkasından alacaklı olan kişinin borcunu nerede hangi mahkemede dava edebileceği bu alacağını nasıl kanıtlaya bileceği suç işleyen bir kişinin nerede nasıl yargılanacağı idareye yaptığı bir başvurusu haksız olarak red edilen kişinin bunu nerede nasıl dava edebileceği gibi konular yargılama hukukunu ilgilendirir.
6.İCRA İFLAS HUKUKU:
İcra iflas hukuku da yargılama hukuku ile yakından ilgili bir hukuk dalıdır. Burada borçlunun borcunu ödememesi halinde alacağın ondan ne şekilde tahsil edeceği gösterilmektedir. Borçlu aleyhine yapılan takip icra takibi olabileceği gibi koşulları mevcut ise iflas yoluyla da takip olabilir. Her iki takibinde nerede nasıl yapılacağı borçlunun böyle bir takip karşısında hangi yasal yollara başvurabileceği alacaklının bu durumda hangi hukuksal olanaklara sahip olduğu yapılan takibe rağmen borçlunun borcunu ödememesi halinde mallarının nasıl haczedip parayı çevrilebileceği gibi konular bu hukuk dalını ilgilendirir.
7.VERGİ HUKUKU:
Devletin vergilendirme yetkisini bunun şeklini kapsamını vergileri tarh ve tahakkukunu tahsilini düzenleyen hukuk dalıdır.
HUKUKUN KAYNAKLARI
Hukuk kurallarının nasıl ve ne suretle meydana geldiklerini, nereden çıktıklarını ifade eden kaynaklara hukuku doğuran kaynaklar veya hukuku yaratan kaynaklar denir. Hukuk kurallarının dışa karşı hangi şekillerde göründüğünü gösteren kaynaklara ise, hukuku bildiren kaynaklar veya mahiyetlerine de uygun düşecek biçimde hukukun şekli kaynakları denilmektedir.
1. HUKUKUN ŞEKLİ KAYNAKLARI
Hukukun şekli kaynakları denildiği zaman karşımıza yazılı kaynaklar, yazısız kaynaklar ve yardımcı kaynaklar olmak üzere başlıca üç kaynak çıkmaktadır.
A. YAZILI KAYNAKLAR
Yazılı hukuk kurallarını içeren kaynaklardır. Bu kaynaklarda yer alan yazılı hukuk kuralları yetkili bir merci tarafından konulmuşlardır. Yetkili bir merci tarafından konulmuş olan ve yürürlükte bulunan hukuk kurallarının tümüne birden "mevzu hukuk" (konulmuş hukuk) veya uygulamadaki deyimiyle mevzuat adı verilmektedir.
Yazılı kaynaklar; kanunlar, kanun hükmünde kararnameler, tüzükler ve yönetmeliklerden oluşmaktadır.
1. Kanunlar
Hukukun yazılı kaynaklarının en başında kanunlar gelir. Kanun, Anayasanın yetkili kıldığı organ tarafından yazılı bir şekilde ve bu ad altında tespit edilmiş bulunan genel, sürekli ve soyut hukuk kurallarından ibarettir.
Meclise kanun teklif etmeye, Bakanlar Kurulu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri yetkilidirler. Bakanlar Kurulunun (hükümetin) hazırlayarak Meclise sunduğu kanun projelerine kanun tasarısı veya kanun layihası denir. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin, yani milletvekillerinin sundukları projeye ise kanun teklifi denilmektedir. Türkiye Büyük Millet Meclisince kabul olunan kanunları Cumhurbaşkanı onbeş gün içinde yayımlar. Cumhurbaşkanı yayımlanmasını uygun bulmadığı kanunları bir daha görüşülmek üzere gösterdiği gerekçele birlikte aynı süre içinde Türkiye Büyük Millet Meclisine geri gönderir. Ancak, Cumhurbaşkanının bütçe kanunlarını geri gönderme yetkisi yoktur. Kanunlar, Başbakanlık tarafından çıkartılmakta olan Resmi Gazetede yayımlanır. Kanunların hangi tarihte yürürlüğe gireceği genellikle kendi metninin sonunda yer alan yürürlük maddesinde belirtilir. Kanun kendi metninde yürürlük tarihini gösterme mis bulunuyorsa, bu takdirde 1322 sayılı Kanun uyarınca, Resmi Gazete ile yayımını izleyen günden itibaren kırkbeş gün sonra yürürlüğe girer.
Kanunlar, kural olarak yürürlüğe girdikten sonraki olaylara uygulanırlar. Başka bir deyimle kural, kanunların geçmişe etkili (makable şamil) olmaması, yani geriye yürümemesidir.
Kanunların genel olması demek, kanunun belli bir kişi veya olayı değil, aynı durumda bulunan bütün kişileri ve aynı nitelikteki bütün olayları kapsaması demektir.
Kanunların sürekli olması ise, kanunların yürürlüğe girdikleri tarihten itibaren kapsamına giren kişi ve olaylara her zaman uygulanması demektir.
Milletlerarası andlaşmalar da nitelikleri itibariyle kanun sayılırlar. Kanunların Anayasaya aykırı hükümler içermemesi gerekir. Buna Anayasanın üstünlüğü ilkesi denir.
Kanunların Anayasaya uygunluğunun denetimi bakımından genellikle biri siyasal denetim diğeri ise yargısal denetim olmak üzere iki denetim türü sözko-nusu olabilir. Siyasal denetim, kanunların Anayasaya uygunluğunun siyasi bir organ, örneğin Meclis tarafından denetlenmesi yoludur. Yargısal denetim ise, bu kontrolün bağımsız bir yargı organı tarafından yapılmasını ifade eder.
2. Kanun Hükmünde Kararnameler
Kanun hükmünde kararnameler, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir kanunla yetki vermesi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından belli konuları düzenlemek amacıyla çıkarılan yazılı hukuk kurallarıdır. Bunlar da tıpkı kanunlar gibi resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girerler. Kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi, ülkemizde ilk defa 1961 tarihli eski Anayasamızın 64'ncü maddesinde 1971 yılında yapılan bir değişiklikle ortaya çıkmıştır. Osmanlı imparatorluğunda "1876 Kanunu Esasisi" (Anayasası), Vekiller Hey'etine Muvakkat Kanun adıyla kararname çıkartarak geçici hükümler koyma yetkisi tanımıştı; fakat Cumhuriyet döneminde gerek 1924 tarihli Anayasamız (Teşkilatı Esasiye Kanunumuz) gerek 1961 tarihli T.C. Anayasası Bakanlar Kurulu'na böyle bir yetki tanımamışlardır. Yetki veren kanunda (yetki kanununda), çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacı, kapsamı ve ilkeleriyle bu yetkiyi kullanma süresinin ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılamayacağının gösterilmesi gerekir.
Ancak, Anayasamızın 91'inci maddesinin ilk fıkrasında, sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, temel haklar, kişi haklan ve ödevleri ile siyasi haklar ve ödevlerin kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyeceği belirtilmektedir. Kanun hükmünde kararnameler yayımlandıkları gün "Türkiye Büyük Millet Meclisi"ne sunulurlar. Yayımlandıkları gün TBMM'ne sunulmayan kararnameler bu tarihte, TBMM tarafından reddedilen kararnameleri ise, red kararının yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkarlar.
|