Konu: fütürizm

Tekil Mesaj gösterimi
  #3  
Alt 1 December 2008, 16:57
ceyLin ceyLin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Senior Member
 
Kayıt Tarihi: 21 September 2008
Mesajlar: 15,180
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Post Cvp: fütürizm

FÜTÜRİST RESİM: TEKNİKLE İLGİLİ BİLDİRİ, 1910.
Bu sanatçılar Neo-Empresyonistlerin bölme tekniğini saydamlıkla canlılık elde etme amacı için kullandılar, fakat biçimi bölmeyi ve parçalamayı öğreninceye kadar yaptıklarında kendilerine güven duyamadılar. 1911 yılının Ekim’inde bu sanatçılardan bazıları -Boccioni, Carra ve Russolo- Milano'dan Paris'e giderek, yeni sanatın gelişmesini, özellikle de İtalyan dergilerinden tanıdıkları Kübizmi yerinde incelediler.
Ertesi yılın Şubatında Paris'te ilk büyük sergilerini açtılar. Bu sergi Mart'ta Londra'da, Nisan ve Mayıs'ta Berlin'in Der Sturm Galerisin¬de, Mayıs ve Haziran'da da Brüksel'de açıldı. Aynı sanatçıların 24 tab¬losundan oluşan ve bir Alman bankerinin satın aldığı bir sergi de Mü¬nih, Viyana gibi orta Avrupa şehirlerini dolaştıktan sonra 1913 yılın¬da Chicago'da açıldı. Serginin geri kalan tablolarıyla yeni yapıtlardan oluşan başka bir sergi de Amsterdam, Rotterdam, Lahey ve Münih'i dolaştı. Bu sergiler, Fütürist bildiriler ve konferanslar eşliğinde daha da uzaklara ulaştı (örneğin Marinetti 1914'te St Petersburg'da ve Mos¬kova'da konferanslar verdi). Böylece Fütürizmin ünü hızla bütün Batı dünyasına yayıldı. Kübizmin bir kolu gibi görülen Fütürizm kuşkusuz Kübizmin "daha iyi tanınmasını sağladığı gibi. Kübizmin ne olduğu ko¬nusunda da bazı karışıklıklara yol açtı.
Fütürizm görsel sanatlarla ede¬biyat ve öbür sanatlar arasında ilişkiler kurmakla kalmadı, siyaset ve toplum konusunda da birtakım aşırı görüşleri dile getirdi. Bu sanat¬çılar İtalya'da kabare gösterilerine ve aşırı söylevlere yer veren gece¬ler düzenlediler. Önemli şehirlerdeki tiyatrolarda ve kapalı salonlarda yapıtlarını sergiledikleri gibi, bildiriler de okudular. Marinetti ve öbür Fütürist şairler, şiirlerini okurken dinleyicilere aşırı sözlerle saldırdı¬lar. Gelenekçi besteciler, gürültü makinelerinin çıkardığı seslerden oluşan yeni bir müzik türüyle dinleyicileri irkiltmeyi denediler. Bütün bu davranışlarla birlikte atılan siyasal sloganlar, gösterinin gürültülü olaylarla sonuçlanmasını kaçınılmaz hale getiriyordu.
Öğretmek ve inandırmak genellikle sanatın işlevleri arasında sayıl¬mıştır, öyle zamanlar da olmuştur ki, sanatın propagandacı niteliği özellikle ağırlık kazanmıştır. Fransız Devrimi sırasında cumhuriyetçi görüşleri yaymaya çalışan sanat, Napoleon zamanında mutlakiyet ve imparatorluk düşüncesini yüceltmiştir.
On dokuzuncu yüzyılda, özel¬likle Fransa'da, bazı sanatçılar sanatlarını sosyalist ve anarşist akımları desteklemek için kullanmışlardır. Fakat Fütürist sanat, çok daha hız¬lı ve dolaysız siyasal bir işlev yüklenmekle kalmamış, yeni bir sanatçı türünün ortaya çıkmasını da sağlamıştır. Daha çok bir sahne oyun¬cusunu andıran bu yeni sanatçının kişisel görünüşü atölyede yaptık¬larından daha çarpıcıdır.
Aslında, Fütüristlerin sanatı değişik ve deneyci nitelikteydi. Bu sa¬natçıların düşüncelerini ve heyecanlarını yapıtlarına yansıtma konu¬sunda üzerinde anlaştıkları bir yöntemleri yoktu. Üstelik, abartılmış görüşlerine denk düşen bir sanat ortaya koydukları da pek söylene¬mez. Ama girişimleri geçerliydi ve elde ettikleri sonuçlar, dile getir¬dikleri tutkuların boyutlarına hiçbir zaman ulaşmasa bile. çok çarpı¬cıydı. Boccioni, grubun kuşkusuz en parlak sanatçısı olduğu gibi. ön¬de gelen sanat kuramcısıydı. Onun Ruh Durumları: Uğurlamalar (1911) adlı üçlü panosu, bir tren istasyonunda vedalaşan insanların duygula¬rını konu alan ve bu insanların kimini trenle uzaklaşırken, kimini de evlerine dönerken gösteren önemli bir yapıttır. Rönesans mihrap süs¬lemesi olarak yaygınlık kazanan üçlü pano biçimi burada dramatik, hatta operavari bir senaryo havasına sahiptir. Kesin, gözle görünebi¬lir ayrıntılarla birtakım genel duyguların anlayabileceğimiz ölçüde ay¬rıntılı ve duygusal katılımımızı sağlayacak kadar açık bir görüntüye dö¬nüşmesi gerekiyordu. Resmin kahramanı Victoria dönemi teknolo¬jisinin önemli buluşlarından buharlı lokomotiftir. Lokomotifin biçimi, Kübist üsluba uygun olarak resmin yüzeyine dağılmıştır, hemen göze çarpan numarası ise Picasso ile Braque'ın tablolarındaki harfleri ve sayıları anımsatmaktadır. Çizgiler ve lokomotifin sağındaki bazı göl¬geler vagonları, solundaki çizgiler ise elektrik direklerini belirler ve bir manzara izlenimi yaratır. Yumuşak fırça darbeleriyle çizilen bur¬gaç gibi çizgiler, hem makinenin altından çıkan buharları, hem de bir¬birine sarılan çiftlerin duygularını, onların sanki bir düşteymiş gibi savruluşlarını betimler, Ne oldukları kolayca çözülemeyen figürler de Kübizmi çağrıştırmakla birlikte, Boccioni'nin köşeli değil, kıvrık, deniz kabuklarını andıran biçimler kullandığı dikkatimizi çeker. Bütü¬nüyle bu tablo ele aldığı yaşantılar kadar karmaşıktır. Kullandığı an¬latım yolları, anlamlı ipuçları olabilecek şematik çizgilerden doğal gö¬rünümlerin soyutlanmasına ve sayıların olduğu gibi resmedilmesine kadar uzanan bir zenginliktedir. Fütürist açıklamalardan beklediği¬miz çarpıcı modernizme gelince, Boccioni bu konuda bizi hayal kırık¬lığına uğratmadığı gibi, beklentimizi de aşar. Marinetti'nin kuruluş bildirisinde yarış arabaları, vapurlar, uçaklar ve köprülerle birlikte sözü edilen lokomotif, burada makine gücünün bir simgesidir. Ruh Durumları: Gidenlerde kompartımanlarında oturan yolcularla trenin penceresinden görünüp kaybolan şehir manzaraları birbirine karışmış gibidir. Ruh Durumları: Kalanlar'da. ise gene boş yuvarlak biçimlerle canlandırılan figürler, perdeyi andıran bir çizgi ormanından geçe¬rek, hiçbir şey betimlemeden bir hüzün duygusu verirler. Kalanlarda bu hüzün havası ağır basar, Gidenlerde hız öğesi; Uğurlamalar'da ise hüzün havası ile mekanik enerji bir aradadır. Üçlü panonun tümü bil-dirilerdeki saldırgan sözlerin çağrıştırdığından çok daha ince ve insan¬ca bir yaşantıyı ortaya koymaktadır.

Umberto Boccioni: Ruh Durumları: Uğurlamalar: 1911.
Tual üzerine yağlı boya, 70 x 96 cm. New York, Modern Sanat Müzesi (Nelson A. Rockefeller'in hediyesi)
Boccioni'nin yapıtlarının anlatıya ve simgelere daha az önem veren yanını Sokağın Güçleri ve Eşzamanlı Önseziler adlı tablolarıyla ilgili bir kurşunkalem eskizinde görebiliriz.
Bu eskizdeki her iki tabloda, sokaktan bize doğru gelmekte olan bir tramvay ve onun yanından ge¬çen yayalarla, bir araba vardır. Tramvay yaklaştıkça resimdeki evle¬rin eğilip yeni biçimlere girdiği, yukarıdaki sokak lambalarının ışık¬larının birbirine karışması için tramvayın iki yanı havaya kalkmış gi¬bidir. Bu nesneler saydamdır; yalnız tramvaydan ve evlerden gelen ışık belli bir katılıkla verilmiştir. Kompozisyonun tümü bize yönel¬miştir: sanki kısa bir süre sonra biz de bu gürültülü ve sıradan sah¬nenin bir parçası olacakmışız gibidir. Ruh Durumları adlı üçlü pano, bakanın üzerinde böyle bir etki yaratmıyordu. O panodaki olay ve duygular bir sahne gösterisi gibi bizim dışımızdadırlar. Bu ayrım dü¬zenlemenin bir sonucudur: Ruh Durumları'ndaki olay tualin üzerinde geçmekte, bizim üstümüze yönelmemektedir. Ama bu ayrım aynı za¬manda kullanılan dilden de kaynaklanmaktadır.
Boccioni'nin belli bir ruh durumu yaratmak için -Sembolizmden, örneğin Munch'un ilk yapıtlarından yararlanarak- kullandığı görsel eğretilemeler, görünen dünyanın çarpıtılmış ve yarı soyutlanmış bölümlerinin gerektirdiğin¬den daha ruhsal bir tepki gerektirir. Aslında, üçlü pano her türle ve¬dalaşmayla ilgili düşünsel bir yorum niteliği kazanırken, kurşunka¬lemle yapılmış desen ve o konuyu işleyen tablolar, eğretileme yerine kesin ifadeli çarpıtmalarıyla doğrudan doğruya bizim de paylaştığımız günlük yaşantı duyarlığımıza seslenir.
Boccioni'nin burada kullandığı çarpıtmanın kaynağı Delaunay ve Léger'dir. Bu iki ressam da Kübizmi sokağa çıkarmak amacıyla uyar¬lamaları yüzünden Parisli Kübistler arasında özel bir önem kazanmış¬lardır. Boccioni, kuşkusuz, Delaunay'in Eiffel Kulesi resimlerinin bir ya da birkaç örneğini biliyordu; Léger'nin Tütün içenlerdim ya da aynı yıl yaptığı öbür resimlerini büyük bir olasılıkla görmüştü. Delaunay' in Eiffel Kulesi dizisi, Ruh Durumlar'ındaki lokomotif gibi, öne çıkan tek bir simgenin ekseni çevresinde düzenlenen biçimlerden oluşuyor¬du. Tütün İçenler'de ise Léger, tütün içenlerin gerisindeki sıradan bir köy manzarasını, tüten dumanı ve bir perdeyi bize gösteriyordu. (Eş¬zamanlı Görünümlerde Boccioni'nin sokak görüntüsüyle önde duran sürahiyi ve kâseyi birleştirmesi, kendisi ile resme bakan kimsenin aynı anda bir yatak odasının penceresinden aşağıdaki sokağa baktıkları iz¬lenimini yaratır.) Aynı etkileri Carrà'nın yapıtlarında görürüz. Ancak onun bu özelliği, Çözümsel Kübizm doğrultusunda değişikliğe uğra¬mıştır. Carrà'nın Penceredeki Kadın (Eşzamanlılık) tablosunda pen¬cere, perde ve evleri anımsatan biçimler Delaunay'den izler taşır.
Bu resimdeki tamamlanmamış, fakat katılığı ve saydamlığı ile açıkta bi¬çimleri belirtilmiş çıplak figür Carrà'nın, Léger'nin o dönemdeki son yapıtlarını da bildiğini gösterir. Ancak, resimdeki figürde oldukça çe¬kici sedef rengi tonları bulunmakla birlikte, Carrà'nın, Çözümsel Kü¬bizmde olduğu gibi, tek renk kullanma eğilimi olduğuna dikkatimizi çeker. İlk bakışta, resimdeki gerçek varlık, ressamla (ya da bizimle) düşsel bir şehir manzarası arasında duran çıplaktır; fakat daha sonra, şehir manzarası asıl konu durumuna geçer ve çıplak figür, hayalgü-cünün araya soktuğu kışkırtıcı bir zevk öğesine dönüşür. Görülen ve duyulan yaşantı, aynı anda ve rol değiştirerek gözümüze ulaşır gibidir.

Umberto Boccioni: Sokağın Güçleri ve Eşzamanlı Önsezilerle ilgili çalışma. 1911.
Kağıt üzerine kurşunkalem, 44 x 37 cm. Milano,
Civica Raccolta delle Stampe Achille Bertarelli.
KAYNAKLAR

 DÜNYA SANAT TARİHİ, Adnan Turani, 3. Baskı, Kültür Yayınları.
 ANA BRITANICA, Genel Kültür An***lopedisi, Hürriyet Gazetesi Yayınları.
 SANAT TARİHİ, Cahit Kınay, Kültür Bakanlığı Yayınları.
 TÜRK ANSİKLOPEDİSİ, XVII. CİLT, M.E.B. Yayınları.
 MEYDAN LAROUSSE, Büyük Lügat ve An***lopedi, Meydan Yayınları.
 EKSPRESYONİZM SANAT ANSİKLOPEDİSİ, Lione Richard,
 Anadolu Üniversitesi, Açıköğretim Fakültesi Temel Plastik Sanatlar Eğitimi.
 Norbert Lynton, Modern Sanatın Öyküsü, (Çev: Prof. Dr. Cevat Çapan, Prof. Dr. Sadi Öziş), Remzi Kitapevi, İstanbul, 1982
Alıntı ile Cevapla