Tekil Mesaj gösterimi
  #1  
Alt 1 December 2008, 16:58
ceyLin ceyLin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Senior Member
 
Kayıt Tarihi: 21 September 2008
Mesajlar: 15,180
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Post Finansal Ürünlerin Vergilendirilmesi-Hukuk

GİRİŞ
Dünyada gelişmiş ülkeler başta olmak üzere gelişmekte olan ülkelerde de uygulama alanı giderek yaygınlaşan piyasa ekonomisi içerisinde,finansal piyasaların derinleşmesi ve globalleşmesi,finansal araç ve tekniklerin gelişmesini beraberinde getirmiştir.

Bir taraftan ekonomik büyümeye paralel olarak artan uzun süreli fon ihtiyacı,diğer taraftan tasarruf sahiplerinin reel bir yatırım yerine finansal ürün yatırımlarına ilgi duymaları,finansal piyasaları ekonomilerin önemli bir organı haline getirmiştir.

Sermaye ve para piyasalarının işlerliğini arttırmak amacı ile oluşturulan ve her geçen gün sayısı artan ürünlerin dayanağını teşkil edecek yasal düzenlemelerin önemi artmış durumdadır.Zira,gerek finansal ürünlerin ihraç edilmelerinde ve işlem görmesinde,gerekse de sonuçları itibariyle karşılaşılacak sorunların asgariye indirilmesi ile geniş bir kesime yayılan küçük tasarrufların verimli bir biçimde ekonomiye kazandırılması ve piyasanın gelişmesi buna bağlı olacaktır.

Türkiye’de özellikle 1980 sonrası dünyadaki değişimlere paralel olarak sermaye ve para piyasalarında yenilikler yapılmaya çalışılmış ve 1981 yılında kabul edilen 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu(1992 yılında 3794 sayılı Kanunla önemli ölçüde değiştirilmiştir)ile piyasa özel bir yasal düzenlemeye sahip olmuştur.Piyasanın işlerliğinin arttırılması ise,bu Kanunla kurulmuş olan Sermaye Piyasası Kurulu tarafından yapılan düzenlemelerle sağlanmaya çalışılmaktadır.

Bilindiği gibi tasarruf sahiplerinin elindeki fazla fonları piyasaya sunmaları ve fonlara ihtiyaç duyanların ise bunları piyasadan temin etmeleri için çeşitli teşviklere ihtiyaç duyulmaktadır.Bu teşviklerin kuşkusuz en etkin olanları vergi politikasıyla gerçekleştirilmektedir.Bu doğrultudan hareketle son yıllarda vergi kanunlarında özellikle GVK ve KVK’ da önemli değişikliklere gidilerek vergi muafiyet ve istisnaları finansal ürünlerden elde edilen gelirlere ve finansal kurumlara(yatırım fon ve ortaklıkları gibi)yönelik olarak genişletilmiştir.

Vergi kanunlarında yapılan düzenlemelerde iki ana amacın olduğu gözlenmektedir.Bunlardan birincisi,piyasada işlem gören finansal ürünlerin cazibesinin arttırılarak vergisiz gelir edilmesini sağlamak,ikincisi ise bunun diğer gelir unsurlarıyla entegrasyonuna gidilerek gelir dağılımını ve vergi adaletini sağlamak olarak değerlendirebiliriz.


















FİNANSAL ÜRÜNLERİN YAPISI VE FONKSİYONLARI

Finansal piyasaların en önemli fonksiyonu gerçek sermaye(finansal sermaye)oluşumunu sağlamasıdır.Finansal araçlar yatırımcıların yatırım harcamalarını kendilerinin karşılaması yerine söz konusu araçlardan karşılamasını ve bu araçlara yatırım yapanların da kolay ve daha az riskle gelir elde etmelerine olanak tanımaktadır.

Finansal ürünlere yapılan yatırımlar,yatırımcıya direkt sahip olunabilecek fiziki bir varlıktan daha değişken varlıklara sahip olmalarına,(varlık transferi kolaylığı,dağıtım,risk çeşitlendirilmesi ve risk dağıtımına sahip olmaları durumunda)fırsat vermektedir.
FİNANSAL ÜRÜNLERİN GENEL YAPISI
Finansal pazarlarda fon oluşumunu sağlayan ve işlem gören varlıkları finansal ürün olarak tanımlayabiliriz.

Diğer yandan finansal ürünlerin özellikleri şu şekilde sıralanabilir:

*Bölünebilirlik:Bu özellik servet sahiplerinin finansal araçlara istedikleri büyüklükte sahip olmaları açısından önem taşır.Eğer finansal değer çok büyük ise bir çok servet sahibi bu araçlara yönelmeyebilir.Ancak firmalar genelde bölünebilirliği az olan tahvil ve hisse senedi ihracına yönelirler,çünkü maliyet açısından avantajlıdır.Ancak ödünç alıcılar bölünebilirliği yüksek olan menkul değerleri tercih ederler.
*İşlem Maliyetleri:Servet sahipleri açısından işlem maliyetleri,aktiflerin satın alınması veya satılması sırasındaki giderlerden oluşur.
*Likidite:Menkul değerler diğer fiziksel aktiflere (gayrimenkuller) göre daha likittirler.Eğer gelişmiş bir finansal sistem varsa finansal değerlerde likidite önemli ölçüde artar.
*Fiyatların Öngörülebilirliği:Finansal varlıkların gelecekteki fiyatlarının tahmin edilebilirliği diğer önemli bir özelliktir.

FİNANSAL ÜRÜNLERİN TEMEL FONKSİYONLARI

1-Varlık Cinsi Olma Fonksiyonu

Sabit varlık edinmek pek çok insan için,maliyeti bütçelerini aştığından zor olmaktadır.Bu amaçla finansal piyasalar,finansal ürün oluşturarak,daha düşük maliyetten yatırım yapılmasını sağlamaktadır.Pek çok finansal varlık,düşük değerlerde,pek çok yatırım fonlarına havuz oluşturduğu için,büyük yatırım projelerini ve devleti finanse edebilmektedir.

Bu fonksiyonu itibariyle her kesimden ve her gelir grubundan kişi ve kurumlar finansal ürünlere yatırım yapabilmektedir.

Burada esas unsur,maliyeti yüksek olan bir varlığın değerinin birden fazla paylara bölünerek farklı kişilerin iktisabına sunulmasından ibaret olmaktadır.








2-Varlık Transferindeki Kolaylık Fonksiyonu

Finansal ürünler sabit varlıklardan daha çabuk satılabilir ya da transfer edilebilir.Bu nedenle,finansal ürün elde tutmak yatırımcılara,fiziki varlık tutmaktan daha uygun imkanlar sunmaktadır.

Özellikle organize olmuş piyasalarda finansal ürünün her an satılabilme ya da başka yatırımlara transfer edilebilme özelliği bulunmaktadır.

3-Risk Çeşitlendirilmesi ve Dağıtımı

Sabit varlıklara yatırım yapılması halinde,bunlar üzerinden kar garantisi ya da kabul edilebilir bir gelir edilmesi olanağı yoktur.Ancak finansal ürünlerde pek çok yatırımcının varlık portföyleri çeşitlendirildiğinden risk dağıtılmaktadır.

Tek bir yatırımcının iktisab ettiği bir varlık piyasa oluşumlarından ya da diğer nedenlerden dolayı getiriye sahip olamayacağı gibi bir takım kayıplara sebebiyet vermekte olmasına karşılık,küçük
miktarda çeşitli varlık kalemi tutulduğunda ve bu varlığa pek çok katılımcının iştirak ettiği durumunda risk bunlar arasında dağıtılmış olacaktır.

Ayrıca,finansal ürünlerden elde edilen gelirlerde önemli vergi avantajı olması nedeniyle,diğer varlık kalemleri karşısında karşılaştırmalı üstünlüğe haiz bulunmaktadırlar.

FİNANSAL ÜRÜNLERLE İLGİLİ VERGİ KANUNU HÜKÜMLERİ

Finansal araçlardan,yapılan işlem sonucu bir gelir ya da zarar elde edilmesi mümkündür.

Vergi mevzuatı açısında,vergilendirmede etkili olan hususlar iki ayrı kısımda değerlendirebilir.Bunlar,elde edilen gelirin niteliği ve elde edenin hukuki statüsüne bağlı olmaktadır.

Finansal araçlar menkul kıymet hükmündedir.Bu sebeple,öncelikle Gelir Vergisi Kanunu’nun menkul sermaye iradına ilişkin 75’nci maddesi incelemenin esasını oluşturmaktadır.Burada menkul kıymet gelirlerinin hangi tür kazançlardan oluştuğu belirtilmekte ve bu madde vergilendirmenin başlangıç noktasını oluşturmaktadır.

Keza,GVK’nun 80’nci maddesi değer artış kazançlarının vergilendirilmesine ilişkin hükümleri içermekte olup,elde edilen gelirlerin,beyan usulü ya da stopaj yoluyla mı vergilendirileceği ise Kanunun 94 ve 85-87’nci maddelerinin birlikte mütalaası ile uygulama alanı bulmaktadır.

Gelir unsuru olarak sermaye piyasası kurumları ile bunlardan elde edilen gelirlere ilişkin vergilendirme usul ve esasları ise Kurumlar Vergisi Kanununda yasal düzenlemeye tabi tutulmaktadır.

KVK’nun istisnalarla ilgili 8’nci maddesinde(kurumlar vergisi mükelleflerinin)söz konusu kurumlardan elde ettikleri kazançların vergilendirmesine ve istisnalara ilişkin hususları belirlemektedir.





Özet olarak,sermaye piyasasında işlem gören finansal araçlar ve piyasa katılımcılarının vergilendirilmesine ilişkin yasal düzenlemelerin GVK ve KVK’ da yapıldığı,ayrıca bu kanunlara ilişkin Maliye Bakanlığı’nca yapılan yasal düzenlemelerde belirtilen açıklamalar doğrultusunda uygulama alanının oluştuğunu söyleyebiliriz.

TÜRKİYE’DE FİNANSAL ÜRÜNLER VE PİYASA KATILIMCILARININ

VERGİLENDİRİLMESİ

1-FİNANSAL ÜRÜNLER VE PİYASA KATILIMCILARINA İLİŞKİN VERGİ HUKUKU HÜKÜMLERİ

Genel olarak finansal ürünlerin vergilendirilmesi ve bunların vergiden muafiyetleri ya da istisnalarına ilişkin hükümler,Gelir Vergisi Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanunu ile bu kanunlara ilişkin yayınlanan tebliğ ve diğer yasal düzenlemelerle uygulama alanı bulmaktadır.

Vergi sistemimiz söz konusu menkul kıymetlerin vergilendirilmesinde iki ana unsur öngörmektedir.Bunlar;
-Kaynakta vergilendirme,

-Kazanç içinde vergilendirme,olarak belirtilebilir.

Kaynakta vergilendirme esasında;gelir elde edildiğinde, vergi sorumluları tarafından belirli oranda vergilendirilmekte,kalan kısım hak sahibine ödenmektedir.Bu durumda GVK’nun 94’ncü maddesinde belirtilen tevkifat oranları uygulanmaktadır.

Kazanç içinde vergilendirme esasında ise;söz konusu gelirin bir ticari işletme ya da kurum tarafından elde edilmiş olması halinde bunlar diğer kazançları ile birlikte mütalâa edilerek yıllık gelir ya da kurumlar vergisi beyannamesi ile beyan edilerek vergilendirilmektedir.

GVK’nun vergilendirmeye ilişkin esasları mükellefiyet açısından gelir elde edenler genellikle hakiki şahıs olurken,KVK da hükmü şahıslar olmaktadır.

Vergilendirmede iki ana faktör etkili olmaktadır.Birincisi ülkede uygulanan vergi politikaları,ikincisi ise ekonomik şartlara bağlı olarak belirli sektör ya da işlemlerde teşvik ve desteğe bağlı olarak yapılan düzenlemelerdir.

İşleme taraf olan kişilerin vergilendirilmesi aşağıda belirtilen gruplar itibariyle ayrı ayrı düzenlenmektedir.
-Gelirlerini yıllık beyanname ile beyan etmek zorunda olmayan gerçek kişiler,
-Gelirlerini yıllık beyanname ile beyan etmek zorunda olan ve aşağıda belirtilen gelirler unsurlarına sahip;
Alıntı ile Cevapla