1. Bölüm
Doğacak Bebek hayatımızı nasıl etkiler?
Anne babaların en sık sordukları sorulardan bir taneside yeni doğacak bebeğin kendi hayatlarını nasıl etkileyeceğidir. Anne babalar yeni gelecek aile bireyine karşı sevgi dolu beklentiler içerisinde olmalıdırlar. Yani hamilelik planlı ve istenen bir hamilelik olmalıdır. Yeni bebek onlara anne veya baba olma duygusunu hissettirecek ve anne babalar bu durumdan büyük bir keyif alacaklardır. Yeni doğacak bebeğin en büyük ihtiyacı sevgi dolu bir aile ortamıdır. Bu sevgi dolu ortam, doğacak bebek için daha anne karnında iken hissettirilmelidir. Unutmayınız ki çocuğun dış ortam yani dünya ile ilk etkileşimi anne karnında başlar. Bu dönemdeki ruh hali ve sevgi kesinlikle bebeği etkiler. Anne baba adaylarının bebek olayını kendi düzenlerini bozacak yeni bir hayat evresi şeklinde görüp , bu olayı büyütmeden ,kendilerini bu evreye hazırlamaları gerekmektedir. Unutmayınız ki belki sizin sorumluluk alanınıza bir kişi daha eklenecek ,hayatınıza yeni eklenen kişi programlarınızı değiştirebilecek , belkide bazı geceler uykusuz kalacaksınız ama o minik yüzün size gülümseyişi, dokunuşu , seslenişi size herşeyi unutturacaktır. Eğer bebek sahibi olmak ve o bebeği büyütmek çok zor olsa idi heralde insan nesli 2000 li yıllara gelemeyecekti. Anne babalara bebek sahibi olmadan önce en büyük tavsiyemiz, daha anne karnında iken mutlu ve huzurlu , aynı zamanda sevgi dolu aile ortamını hazırlayıp , minik misafiri beklemeye koyulmaları olacak ve hayatın bu yeni evresinin keyfini çıkarmaya çalışmaları olacaktır.
2-NEDEN SIK SIK AĞLAR
Yenidoğan bir bebeğin ağlama nedenleri sık sık anne babaların merak konusudur. Anne babalar kendini kelimeler ile ifade edemeyen bu minik canlının ağlamasından genelde son derece huzursuz olurlar. Bebeklerin ağlama nedenleri genelde bir kaç tanedir. Ama bazı anne ve babaların yanlış tutumları bu ağlamaların sıklığını ve süresini artırabilir.
Bebeklerin ağlama nedenlerinden en önemlisi herhangi bir ağrıya yada bedensel bir rahatsızlığa verilen tepki şeklinde olanıdır.Genelde bu durumda bebeklerin ateşi olabilir. Ateşi olduğunda akla herhangi bir yerde infeksiyon kaynağı akla gelmeli ve doktora müracaat etmelidir. Yüksek ateş ile çocuğunuz havale geçirebilir. Bebeklerin kulak , boğaz infeksiyonuna bağlı ağrılarıda olabileceğide göz önüne alınmalıdır. Ayrıca pişiklere bağlıve kabızlığa ve gaz sancılarına bağlı ağrılardan dolayı ağlamalarda sıktır.
Ağrının haricinde ağlama nedenleri arasında annenin aşırı ilgili olması da sayılabilir. Çocuğunun her mızmızlanmasında çocuğun yanına koşup teselli etmeye çalışan anne babaların çocukları genelde ilgiyi devam ettirmek için sık sık ağlarlar. Çocuk ağladığı zaman çok erken veya çok geç olmadan müdahele edilmelidir.
Bebeklerin diğer ağlama nedenleri arasında ; acıkmaları , üşümeleri , altlarının ıslanması da sayılabilir.
Aşırı ilgisizlikten anne babaya öfke duyan bebek de sık sık ağlar ve anne babaya olan öfkesini belli eder. Aynı zamanda korkma , aşırı gürültü ve kaygılı olmada bebeğin ağlamasını sağlayan nedenlerdir. Anne babaların güven dolu olmaları ve rahat davranışları bebeklerin o güveni ve rahatlığı hissetmeleri ile susmalarına ve sakin olmalarına neden olur. Bebeğin kucağa alınması ile sakinleştiği ve güven dolu duygular ile rahatladığı görülür.
3- ANNE SÜTÜ
Bebeklere genelde 1-1,5 yıl arasında anne sütü verilir. Ama bu genelde annenin ve çocuğun durumuna göre değişir. Annelerin en az 6 ay- 1 sene anne sütü vermeleri önerilir. Ortalama bu süre bir yıl olabilir. Anne sütü çocukların psikolojik ve fizyolojik olarak ciddi bir ihtiyacıdır. Anne bebek etkileşimi ve bağlanması açısından anne sütünün ciddi bir fonksiyonu vardır. İlk 4-6 ay yalnızca anne sütü ile beslenme yeterlidir. Yeterli miktarda anne sütü ile beslenme imkanı varsa, bebekler için su dahil ek bir gıdaya ihtiyaç yoktur. Ek gıda ve katı gıdalara 5-6 ay civarında yavaş yavaş geçmek faydalı olacaktır.Bu dönemden daha geç başlamak ise çocukların katı gıdalara uyumunu güçleştirir. Katı gıdaları vermeye başlarken yiyecek allerjilerine karşı anne babaların uyanık olmaları gerekir. Anne sütünü bırakırken biberon aracı olarak kullanılabilir. Yalnız bebeklerin biberon ile beslenmeleride belli bir süreyi aşmaması gerekir. Biberonun fazla kullanması çocuğun ek gıdaları almasını zorlaştırdığı gibi çocuğun yaşına uygun gelişimini de engeller . Aynı zamanda çocuğun ağız yapısını bozabileceği için konuşma yönünden ileride problem çıkabilir.
4- KATI GIDALAR
Katı gıdalara 5-6 aydan itibaren yavaş yavaş geçilmesi önemlidir. Çocuğun beslenme ve damak tadının gelişimi açısından bu önemlidir. Aynı zamanda yalancı emzik ve biberonlarında çok fazla kullanılması durumunda çocukların katı gıdalara kolay uyum sağlamasını güçleştir. Anneler özellikle sulu yiyeceklerden başlayarak katı gıdalara geçişi kolaylaştırabilirler. Muz gibi sindirimi ve yemesi kolay meyveler başlangıç olarak verilebilir. Aynı zamanda sebze çorbasının verilmesi , yumuşak sebzelerin pişirilmesi ile çocukların katı gıdalara geçişi kolaylaştırılır.
Katı gıdalara aşırı direnç gösteren çocuklar bazen otistik olabilmektedir. Bu nedenle çocuklarda görülen psikiyatrik durumlar sayfamızdan bu konuyuda okursanız erken teşhis açısından faydalı olabilir.
5- TUVALET EĞİTİMİ
Tuvalet eğitimi genelde çocuklar için 1,5 - 2,5 yaş arasında olmalıdır. Bu süreden erken bir tuvalet eğitimi vermek veya geç kalmak çocuklarda genelde tuvalet alışkanlığı problemlerine yol açar . Bu döneme gelen çocuk genelde tuvalet eğitimine hazır olduğunun bazı işaretlerini verir. Bunlardan bazıları şu şekilde sıralanabilir; Çocuk 1-2 saat kuru kalabilmektedir , tuvalet zamanı geldiğinde bu durumun farkına vardığının işaretlerini verir , ara sıra gündüz uykularından kuru kalkmaya başlar ve asıl olarak genel gelişim seviyesi olarak yaşında seyir izliyorsa bu eğitimi almaya hazır diyebiliriz. Genelde çocuğun tuvalet eğitimi tuvalete girmeden önce dışarıda bir lazımlık aracılığı ile olursa bu duruma alışması kolay olabilir . Çocuğun tuvaleti geldiğini tahmin ettiğimiz bir zamanda lazımlığa oturtulur. Tuvaletini yaptığında bu durum ödüllendirilir.Çocuğa bu konudda çok ısrarcı ve disiplinli olmamak gerekir. Zamanla çocuk bu durum ile eğitimini alıp bu alışkanlığını düzene koyacaktır. Uygun yönlendirme ile olayı zamana bırakmak gerekir.
Çok katı ve titiz , aşırı disipliner uygulamalar çocukların anneye öfke duyarak ve kendi özgüvenini kaybederek tuvalet alışkanlığını engeller . Aynı zamanda sürekli bez bağlamak ve çocuğa yaşına uygun davranmamak (bebeksi davranışları desteklemek ) da tuvalet alışkanlığının gecikmesine neden olabilir. Aynı zamanda bedensel ve genetik etkileri de unutmamak gerekir. Belli bir yaşa (beş yaş) gelindiği halde , bazı çabalara rağmen hala bu alışkanlığın kazanılamaması durumunda ise bir çocuk psikiyatristine müracaat etmek gerekmektedir.
6-KARDEŞ KISKANÇLIĞI
Kardeş kıskançlığı genelde anne babaların çok sık olarak sordukları soruların başında gelir. Özellikle kardeşler arasındaki yaş farkının azaldığı durumlarda bu özellik belirgin olarak ortaya çıkabilir. Kıskançlık tepkisi aslında çocuğun verdiği normal bir tepkidir. Çocuklarda bazen kendine yönelmiş olan ilgi , sevgi ve dikkatin başkaları ile paylaşılmasında problem olabilir. Kardeş kıskançlığı genelde aileye yeni bir üye katıldığı zaman kendini gösterir. Bazı durumlarda küçük çocuğun büyük olanı kıskandığınıda görmekteyiz.
Kardeş kıskançlığının engellenmesi için anne babaların davranışlarının çok büyük önemi vardır. Daha yeni birey doğmadan büyük kardeş bu yeni bireye karşı sevgi dolu hisler ile hazırlanmalıdır. Kardeş doğumundan sonra ise anne babaların tutarlı ve dengeli tavırları ile bu problem hiç yaşanmayabilir. Genelde minik olan kardeş ilgi ve alakayı kendi üzerine çeker , bu zaten bakım açısından da gerekli bir olaydır. Anne babanın bu ilgi dağılımı diğer kardeşi ihmal derecesine varır ise o zaman kıskançlık ciddi bir seviyede yaşanır. Hatta bu durumu belli etmeyen büyük kardeşte depresyon gibi veya anormal davranış değişiklikleri gibi durumlara bile yol açabilir. Anne babaların büyük çocuğa yönelik olarak ayrılan vakit , verilen değer , ara sıra tamamen ona yönelik iltifatlar ile bu dengeyi sağlamaları gerekir. Özellikle cinsiyet beklentisi ve farklılığı gözetilen ailelerde bu kıskançlık olayı daha da artabilir. Anne baba ve diğer aile üyelerinin bu konuda dikkatlı olmaları gerekir.
Kıskançlığı aşmak için doğumdan önce hazırlık , diğer çocuğa sevgi ve ilgide azalma olmaması , yeni doğan bebeğe ait bazı sorumlulukların büyük kardeşe verilmesi (bebeğin günlük işlerinde anneye yardım etme gibi) , aile olmanın altının çizilerek sürekli birlik mesajları verilmesi önemlidir. Ağır kıskançlık durumunda büyük kardeş küçük kardeşe fiziksel zarar da verebilir. Anne babaların bu konuda dikkatli davranarak , gerekirse çocuk psikiyatristinden yardım almaları önerilir.
7-DİSİPLİN VE HOŞGÖRÜ
Çocuklarda disiplin ve hoşgörü birlikte olmalıdır. Unutulmamalıdır ki çocuk hayatının ilk gününden beri öğrenme sürecinde olan bir varlıktır. Öğrenme sürecinde olan kişi sık sık hata yapar . Mühim olan bu hataların çocuğa gerekli açıklamaları yaparak öğrenmeye değiştirilmesidir. Çocuğa aşırı disiplin uygulanması , çocuğun bazı noktalarda sıkılmasını ve kendini ortaya koyma noktasında tereddütler yaşamasına neden olur. Aşırı disiplin çocuklarda kaygı belirtilerine yol açar ve çocuk kendisini devamlı gergin ve huzursuz hisseder. Çocuğun yaptığı hatalar hiçbir zaman görmemezlikten gelinmemeli , görmezlikten gelinen davranışlar çocuklarda pekişecektir. Bu nedenle uygun bir şekilde çocuğun yaptığı hatalar anlatılmalıdır.
Aşırı hoşgörülü anne baba tutumunda ise , neyin doğru neyin yanlış , neyin yapılması gereken neyin yapılmamsı gereken davranış olduğunu bilemeyen bir çocuk haline gelmesine neden olur. Aşırı hoşgörü çocukta gevşek ve tutarsız bir yapının ortaya çıkmasına ve çocuğun sınırları devamlı genişletme gayretleri içine girmesine yol açar. Bu şekilde aşırı gevşetilmiş sınırlar çocuklarda davranış problemlerine yol açarak belli bir süre sonra anne baba için çocuğun davranışlarının anne baba için çok büyük bir problem haline gelmesine neden olabilir.Bu nedenle anne babanın her ikisininde disiplin ve hoşgörü konusunda sözbirliği içinde olmaları birbirinden farklı tutumlara girmemeleri gerekir. Özellikle evde yaşayan veya çocuk üzerinde etkinliği olan büyükanne ve büyükbabanın da bu konuda sınırları gevşetmek yerine , anne babaya yardımcı olmaya çalışmaları gerekir. Bu tutarsız durum çocuğun , nasıl davranacağını bilememesine ve davranış problemlerinin daha da artmasına neden olur.
Anne babaların bu konuda disiplin ve hoşgörü dozunu tam olarak ayarlamaları önemlidir. Çocuğun normal psikososyal gelişimi için bu durum çok önemli bir noktadır.
8-HERŞEYE İTİRAZ
Çocukların anna babalarına karşı gelmesi çok sık karşılaşılan bir problemdir. Anne babanın her dediğini olumlu veya olumsuz taraflarını düşünmeden sürekli karşı gelme durumu varsa bu durumda karşı gelme bozukluğundan bahsedebiliriz.Genelde çocuklarda çabuk sinirlenme karşı gelmeye eşlik eden durumdur. Normal yaşın verdiği karşı gelme bazı dönemlerde çocuklarda gözükür. Anne babanın dengeli tutumu ile bu problem kısa sürede aşılabilir.
Çabuk sinirlenme ve karşı gelme durumu genelde çocuklarda kaygı halinin belirtisidir. Bazı noktalarda içsel çatışmaları olan ve kaygı hali olan çocuklar çok çabuk tepki ortaya koyarak sık sık anne babalarına karşı gelirler. Kardeş kıskançlığı , çocuğa karşı anne veya babanın ilgisizliği, diğer kardeşin çok fazla ön plana geçmesi ,çocuğu yönlendirme eksikliğine bağlı boş kalma, okul problemleri , çocukluk çağı depresyonları , sık sık eleştirilme , aşırı derecede disiplin uygulamaları , , çocuğu etkileyen psikososyal stres faktörleri ilk akla gelen çocuğa anksiyete (kaygı ) oluşturacak nedenlerdir. Aynı zamanda bu kaygı durumundan çocuğa uygulanan sınırların çok gevşetilmesi ile başgösteren davranış problemlerine bağlı karşı gelme ve mevcut kurallara itiraz da karşı gelme davranışı şeklinde görülebilir.
Karşı gelen ve çabuk sinirlenen çocuğa genelde yapılması gereken şey çocuğun kaygı durumuna neden olan etkeni bulmaktır. Çocuğa dengeli ve düzenli devam ettirilen sevgi ve hoşgörü durumu da çocuğun kaygı halini alacak ve onu anne babaya işbirliğine zorlayacaktır. Çocukların karşı gelme ve tutturmacılık ile anne babalarını yönlendirmeleri yerine, anne babanın biraz daha bilinçli davranıp basit psikolojik kuralları uygulayarak çocuklarını istedikleri gibi yönlendirebilmeyi öğrenmeleri gerekir.
Bazı çocukluk çağı psikiyatrik problemlerinde karşı gelme ve çabuk sinirlenme durumunun görülebileceği unutulmamalı ve bu yöndeki tespitler ve eşlik eden diğer problemlerin varlığında, psikiyatrik yardım için anne babaların çocuk psikiyatristine başvurmaları önerilir.