Tekil Mesaj gösterimi
  #2  
Alt 1 December 2008, 20:29
ceyLin ceyLin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Senior Member
 
Kayıt Tarihi: 21 September 2008
Mesajlar: 15,180
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Arrow Cvp: Bebek mi Düşünüyorsunuz? Önce Burayı okuyun

2. Bölüm
1-ANNE BABANIN YANINDA YATMAK İSTEME

Çocuklarda anne babanın yanında yatmak isteme bazı psikiyatrik durumlarda görülebilir. Bu durumda çocuğun aşırı bir korku hali , yalnız kalmak istememe , uykusunda sık sık sayıklama ve korkulu rüyalar , anne babaya bir şey olma korkusu , iştah değişiklikleri , ufak tefek uyaranlara karşı aşırı tepki verme , sese ve gürültüye hassasiyet ve bunun gibi bazı durumlar eşlik edebilir. Bu durumda çocuğa psikiyatrik yardım ve destek gerekir.

Yukarıda sayılan durumların eşlik etmediği isteklerde ise çocuğun bu davranışı uygun bir şekilde yönlendirilmelidir. Genellikle bu durumun uygun olmadığı yaşına uygun psikososyal gelişim için ayrı yatakta ve odada yatması gerekliliği çocuğa anlatılmalıdır. Bu açıklamadan sonra basamak basamak çocuğun odasına geçmesi sağlanır. Bu basamaklar önce anne babanın yatağından ayrı yatma (aynı odada) , daha sonra farklı odada yatma şeklinde sağlanmaya çalışılır . Her basamaktan sonra çocuğun davranışı takdir edilip , ödüllendirilir. Çocuğun yalnız kalmaktan korktuğu durumlarda , anne veya baba çocuğu uyumadan önce yatağına götürür . Masal anlatarak veya bir miktar onunla konuşarak sakinleşmesini ve ortama uyum sağlamasını kolaylaştırır. Odanın kapısı açık tutulur ve çocuğun bu şekilde kendi odasına adaptasyonu sağlanmaya çalışılır. Çocuğun anne babanın odasında yatması ise sıra dışı durumlarda ve eşlik eden stres faktörleri döneminde geçici olarak izin verilebilir. Ama bu durumun geçici olduğu asıl yerinin kendi yatağı ve odası olduğu izah edilmelidir.

Bu gibi durumlarda eşlik edebilecek psikiyatrik problemler unutulmamalı , çocuğun yaşına uygun psikososyal gelişimi açısından bu ve buna benzer tutumlar,dengeli ve sevgi dolu yönlendirmeler ile zaman geçirilmeden çözümlenmeye çalışılmalıdır.

2-YEMEK YEME KONUSUNDA İTİRAZ

Yemek olayını bazı çocuklar annelerine karşı koz olarak kullanabilirler. Genelde çocuklar anne babayı yönlendirebildikleri konularda ısrarcı olarak o konuda problem çıkarırlar. Bazı durumlarda anne babanın yanlış tutumu bu durumun pekişmesine neden olur. Normalde bir yaşından sonra çocuğun sofraya erişkinler ile beraber oturması ve yaşına uygun yemekleri yemesi beklenir. Belli bir dönem sonra yemek alışkanlığı gelişir. Çocuğun çok yönlü beslenmesi açısından , normal sosyal gelişimi açısından , psikomotor gelişimi açısından bu durum önemlidir.

Bazı annelerin '' çocuğum yemek yemiyor'' diye çocuğa ısrarcı ve yanlış tutumları da bu davranış probleminin pekişmesine neden olur. Genelde bedensel ve psikiyatrik problem olmadıkça her çocuk acıkır ve öğün vakti geldiğinde yemeğini yer. Ama çocukta iştahsızlık gerçekten var ise o zaman bazı hastalıkları düşünmek gerekir.

Yemek yeme konusunda anne babalara şu tavsiyelerde bulunacağız ; En başta öğün vaktine bir iki saat kala dönemden itibaren çocuğa kesinlikle ufak tefek gıda vermeyin , ikinci olarak yemek konusunda çocuk sofraya çağırılmalı ,tabak önüne konduktan sonra kesinlikle iki -üç kereden fazla yemek yeme konusunda ısrar edilmemeli , üçüncü olarak yemek yeme konusunda çocuk ile çok fazla konuşulmamalı. Unutmayınız ki yemek yeme o çocuğun sıra dışı yapması gereken bir olay değil, onun fizyolojik bir ihtiyacı . Bu yaşamsal ihtiyacı ve zevkle yapılması gereken bir şeyi işkence haline getirmemeli . Bir başka nokta da yemek yapmadan önce çocuğun fikri (yemek çeşidi konusunda) alınabilir. Önemli besin kaynaklarını alması için aynı tür yemek değişik şekiller ile önüne getirilebilir. Aynı zamanda iştahı azaltan bol şekerli bisküvi ve çikolataları belli miktarda alması sağlanabilir.

Bütün bu önlemlere rağmen devam eden iştah problemlerinde , doktora başvurarak altta yatan (varsa ) nedeni bulmak gerekebilir.

3-ALTINI ISLATMA

Altını ıslatma anne babaların en çok karşı karşıya kaldıkları problemlerin başında gelir. Özellikle belli bir tuvalet eğitimini aldıktan ve tuvalet alışkanlığı kazandıktan sonra , çocuğun altını ıslatmaya başlaması daha çok psikolojik nedenleri akla getirir. Eğer her hangi bir stres etkeni var ise bu durum görülebilir. Ancak çocuk bebekliğinden beri hiç tuvalet kontrolü sağlayamamışsa , o zaman genetik ve bedensel etkileri dışladıktan sonra psikolojik etkilere bakmak gerekir.

Çocuğun altını ıslatmaya başlamasında anne babalar endişeye kapılmadan çocuğun durumunu gözden geçirmelidirler. En önemlisi bu çocuğun herhangi bir stres etkeni varmı yokmu ( kardeş doğumu , anne baba geçimsizliği , arkadaş sorunları , okula veya kreşe başlama ,göç , yakın kaybı ,anne babadan ayrı kalma , kronik hastalıklar , doğal afetler vb.) bu değerlendirilmeli ve stres etkeni ortadan kaldırılmaya çalışılmalıdır. Burada yakın geçmişte somut olarak gördüğüm bir örneği vermek istiyorum . Adapazarı'nda deprem sonrası bir kısım çocukta daha önce olmamasına rağmen altını ıslatma probleminin oluştuğunu gözlemledim. Bu durum yaşanan olayın stresine verilen çocuğun psikolojik bir reaksiyonu idi. Çocuğun sevgi ihtiyacı var ise ilgi çekmek için bu problemi çıkarabilir. Özellikle bu durumla birlikte daha çok dikkat çektiğinin farkına varan çocuk davranışında ısrarcı olabilir. Yeni doğan kardeşinin durumunu gözlemleyen ve ona yönelik ilgiyi gören çocukda da bu türlü bir davranış görülmekte.

Çocuğun bu davranışını altına bez bağlamak destekleyeceği için bu türlü bir tavırdan kaçınılmalıdır.Anne baba çocuğu aşırı cezalandırıcı ve suçlayıcı bir tavırdan kaçınarak bu durumu onun ile konuşmaları uygun olur. Çocuğun altını ıslatmadığı zaman takdir ve övgü dolu sözler söylenmelidir. Ufak bir çizelge ile çocuğa bulut ve güneş çizdirmek de duruma yardımcı olur.

İdrar yolu infeksiyonlarında çocuğun idrarını tutamama durumu söz konusu olabilir .İdrar yolu infeksiyonu çocuğun altının ıslak kalmasına bağlı olarak da ikincil olarak gelişebilir .Bu durumu anne babaların gözardı etmemeleri gerekir.

Israr eden durumlarda altta yatan neden ve genel durumu değerlendirmek için doktor yardımı gerekebilir.Çocuğun yaşına uygun , normal psikososyal gelişimi için bu durumun tedavi edilmesi gereklidir.

4-İÇE KAPANIKLIK

Çocuklar devamlı psikososyal bir gelişim gösterir. Normal sosyal gelişim içerisinde başta aile üyeleri olmak üzere diğer insanlar ile iletişim ve etkileşim önemlidir. Bu normal gelişim için kaçınılmaz bir durumdur. Bazı çocuklar gerek kişilik özellikleri gerekse ikincil olarak etki eden faktörler sonucunda içe dönük ,sosyal ortamlara ve alışılmadık mekanlara kolay adapte olamayan , genelde duygusal paylaşıma girmeyen , yabancı insanlardan tedirgin olan bir yapıda olabilirler.

Bu durum bazı psikiyatrik durumlarda görülebilir. Bu durumda çocuğun bu nedene yönelik tedavisi gereklidir.

Anne babaların bu durumda yapmaları gereken sık sık çocuğa söz hakkı tanımaları ,hemen her konuda onun kendisini ve duygularını ifade etmesini sağlamaları , ona sık sık ne hissettiğini ve düşündüğünü sormaları , çocuğun kendisine değer vermeleri , konuştuğu zaman dinlemeleri , sık sık sosyal ortamlarla irtibatını sağlamaları , onu olduğu gibi kabul ederek sevgilerini sık sık belli etmeleri , çocuğun her şeyine müdahale etmeden ve çok müdahaleci olmadan onun kendini ortaya koymasını sağlamaları önerilir.

Devam eden durumlarda bazı psikiyatrik tablolardan söz edilebilir. Bu durumun tedavisi gerekir. Özellikle okul çağı ile beraber sosyal ilişkilerde problem olmaması için durumun çözümlenmeye çalışılması önem kazanır.

5-AŞIRI HAREKETLİLİK

Bazı çocuklar yaşıtlarına göre aşırı hareketli olabilirler. Bu durumun bir çok nedeni olabilir. Genelde aşırı hareketli çocuk denince aklımıza hiperaktif çocuklar gelir. Çocukta aşırı hareketlilik her ortamda oluyor yer ve zaman dinlemiyorsa o zaman hiperaktiviteden şüphelenmek gerekir.Bu durumda çocukta dikkat eksikliğinin de eşlik edip etmediğine bakılması gerekir. Aşırı hareketli çocuklar devamlı kıpır kıpırdırlar , yerlerinde duramazlar , sanki bitmez bir enerjileri var gibidir.Bu konudaki ayrıntıları çocuklardaki psikiyatrik durumlar -hiperaktif çocuklar - sayfamızdan öğrenebilirsiniz.

Genelde aşırı hareketli çocukların durumu okula başladıkları dönemde belirgin bir şekilde farkedilir. Öğretmenden sık sık uyarı alınması ile anne baba olayın farkına daha da iyi varır. Bu durum çocuğun sosyal ilişkilerini ve ders başarısını etkiler. Normalde belli bir kapasitede olan bu çocuklar ders başarısızlığı ile karşımıza gelirler. Bu durumlarda ilaç tedavisi ve diğer tedavi yaklaşımları çocuğun geleceği açısından önemlidir.

Aşırı hareketlilik durumu çocuğun sıkıntı ve problemlerine bağlı da gelişebilir. Bazı psikiyatrik durumlarda çocuklarda bu türlü hareket artışına rastlayabiliyoruz. Bu durumda çocukta sıkıntıya ikincil olarak gelişmiş yerinde duramama, hareketlilik artışı görülür. Altta yatan sıkıntının ve stres etkeninin halledilmesi ile çocuğun bu hareketliliğinde azalma görülür.

Bu çocukların genelde anne ve babalarında da buna benzer bir hareketlilik çocukluk dönemlerinde olabilir. Bu türlü çocuğu olan anne babaların olaya gayet sakin yaklaşarak , bu hareketliliği ve çocuğun psikososyal gelişimini iyi yönlendirmeleri gerekir. Aşırı hareketliliği yüzünden çok eleştirilen ve sosyal ortamlardan dışlanan çocuklarda , başka psikiyatrik problemlerde oluşabilir. Bu çocukları sportif faaliyetlere yönlendirmek , onları olumlu ve faydalı uğraşlarla meşgul etmek , enerjilerini bazı hobilere kanalize etmek, dikkat eksikliği ve hiperaktivite durumu varsa tedavisini sağlamak önemlidir.

6-DERS BAŞARISIZLIĞI

Ders başarısına etki eden bir çok durum vardır. Ders başarısızlığı çocukların normal sosyal ve psikolojik durumunu etkiler. Bu durumda aile ile ilişkilerinde bozulması sözkonusu olabilir.

Ders başarısına en büyük etken çocuğun zeka kapasitesidir. Bu durum çocuğun okuduğunu , anlatılanı ve aktarılan bilgileri kolay kavramasına ve akılda tutmasını kolaylaştırır. Zekanın belli bir seviyeye gelmesini daha çok doğumsal özellikler ve çevre şartları belirler. Belli bir zeka kapasitesi olmasına rağmen ders başarısızlığı olan çocuklarda aşağıdaki nedenleri aramak yerinde olur.

Ders başarısızlığının en büyük nedeni, çocukların belli bir sorumluluk içerisinde kendilerini hissedip , okul sonrası gerekli ders çalışma saatlerini düzenlememeleri ile kendini gösteren durumdur. Bu durumda öğretmen ve aileye çok büyük bir iş düşmekte uygun ve dengeli yaklaşımlar ile çocukların bu yöndeki eksikliklerini işbirliği içinde kapatmaları gerekir. Yanlış tutumlar çocukların bu sıkıntısını pekiştirir. Bu durumda öğretmen aile işbirliğinin olumlu etkisi büyüktür.

Eğitimde fırsat eşitliği önemli bir konudur. Çocuğun gittiği okulun genel durumu , öğretmeninin özellikleri , sınıfın özellikleri , verilen eğitimin kalitesi , bu eğitime ek olarak sağlanan imkanlar çocukların ders başarısını direk olarak etkiler. Bütün bu noktalarda belirgin problem olmamasına rağmen çocukta görülen ders başarısızlığında özel öğrenme güçlüğü durumunu hesaba katmak yerinde olur. Bu durumda ayrıntılı bilgiyi çocuklarda görülen psikiyatrik durumlar- özel öğrenme güçlüğü- sayfamızdan öğrenebilirsiniz. Bu durumun tespiti ve eğitim ile tedavisi önemlidir.

Ders başarısına etki eden diğer nedenlerden biriside çocukta olabilecek depresyon , madde bağımlılığı , uyum bozuklukları ,aile ile ilgili problemler, psikososyal stres etkenleri , anksiyete bozuklukları gibi psikiyatrik durumlarda da ders başarısızlıklarına neden olabilir. Bu durumlar ders başarısızlığının yanında ek belirtiler ile kendini gösterir. Bu negatif etkenin ortadan kaldırılması ile ders başarısızlığında düzelme belirgin olarak görülür.

Ders başarısızlığı olan çocukların yaşıtları ile kıyaslanmadan ve özgüvenleri zedelenmeden , ders başarısı için yönlendirilmeleri önemldir. Çocukların bu türlü sıkıntıları varken anne babanın aşırı ilgisiz ve aşırı kontrol durumları, çocukların bu durumlarının devam etmesine neden olur. Önemli olan anne babaların çocuklarına vakit ayırarak , onların durumlarından haberdar olmaları ve bu türlü problemler , tamamen çocuğun yaşamında pekişmeden gerekli önlemler alınmalıdır.

7-ÇOCUĞUN KENDİNİ ORTAYA KOYMASI VE NORMAL KİŞİLİK GELİŞİMİNİ NASIL SAĞLAYABİLİRİZ.

Çocuklar devamlı psikososyal gelişim içerisindedirler . Bu gelişimi etkileyen temel faktör en azından belli bir yaşa kadar ailedir. Çocuğun kişilik gelişimi bir hayat boyu devam eder. Kişilik gelişiminin büyük bir kısmı erken yaşlarda tamamlanır .Bu durumda çocuğunuz birinci planda anne baba ve bakım veren kişiden , ikinci planda evdeki diğer bireylerden , üçüncü planda sosyal çevreden iyi veya kötü yönde etkilenecektir. Anne babanın etkisi kardeşe göre çok daha fazladır. Ama bir iletişim ve etkileşim ortamı olan ailede küçük kardeş büyük ağabeyden veya abladan da etkilenecektir. Bu durum çoğu zaman iyi yönde bir etkileşim ile sonuçlanır ve iyi yönlendirilirse kardeş kıskançlığının önüne geçilir . Küçük çocuklar ağabeyinden veya ablasından bir çok şeyi hızlı bir şekilde öğrenerek , gelişimini daha da pekiştirebilir. Bu nedenle küçük kardeşler daha şanslı sayılabilir .Büyük olanların yaş avantajı olduğu için küçük kardeş ister istemez öğrenme ve etkilenme olarak büyük kardeşi takip eder .Ama bu durum küçük kardeşin büyüğü rakip olarak algılayıp tamamen ona ters düşmesinden çok daha iyi bir durumdur. Eğer psikososyal gelişim içerisinde çocuğunuzun geri planda kalmamasını ve kendini ortaya koyarak , kişilik özelliklerini geliştirmesini istiyorsanız ; Her çocuk için psikososyal gelişim süreci içerisinde yapılması gerekli bazı tavsiyeleri aktarmak istiyorum. Bu çocuğunuzun kendine olan güvenini artıracak , kendi kişilik özelliklerinin gelişmesini sağlayacak , onun psikososyal gelişimini güçlendirecektir.

1-Sık sık çocuğunuza yaşına uygun olarak yapabileceği görev ve sorumlulukları verin.

2-Ona sık sık kendini nasıl hissettiğini sorun

3-Olaylar karşısında onunda fikrini ifade etmesini sağlayın yani ona kendi fikrini sorun ve düşünmeye sevk edin .Söylediği şeylere önem verdiğinizi hissettirin .

4-Onun iyi yönlerini ve başarılarını takdir edin , ön plana çıkarın ve ödüllendirin.

5-Onun kabiliyetlerinin gelişmesine zemin ve imkan hazırlayın

6-Hatalı davranışlarını konuşarak onu yargılamadan anlatmaya çalışın , olayların ve yaptıklarının hatalı taraflarını farketmesini sağlayın

7-Sık sık onu sevdiğinizi ve onun aileniz için ayrılmaz bir parça olduğunu ifade edin

8-Onun kendini ifade etmesini kolaylaştırmak için karşılıklı olarak siz ona kendinizi ifade edin ,ondan da kendini ifade etmesini isteyin sık sık karşılıklı konuşup sohbet edin

9- Onun yapabileceği şeyleri kendisine bırakın , onun yerine bazı şeyleri yapmayın , bu çocuğun kabiliyetlerinin gelişmesini engelleyerek kendini ortaya koymasını engeller.

10-Onunla kaliteli ve hoş bir şekilde vakit geçirin

11-Onun olaylar karşısındaki duygularına değer verdiğinizi belli edin

12-Onun sosyal ortamlardaki arkadaşlıklarını ve girişimlerini uygun olduğu ölçüde destekleyin

13-Onun aile içi herkesle olan bağlarının kuvvetlenmesini sağlayın

Unutmayınız ki bu günün çocukları ,yarınların büyükleri olacak, çocuğunuzun bu günden davranış ve kişilik gelişimi iyi yönlendirilirse , gelecekte hem onun hem sizin açınızdan ideal olan gerçekleşmiş olacaktır.

8-BOŞANMA VE ETKİLERİ

Boşanma dediğimiz önemli yaşam olayı , mevcut aile yapısını değiştiren en önemli etkenlerden bir tanesidir .Bu durum normal gidişatın tersi veya değişik bir durumu olduğu için, aile içerisindeki bireylerin hepsini önemli ölçüde etkileyecek bir durumdur. Bu etkilenmede karşılıklı etkileşim içerisinde ,çocuk- anne ,çocuk-baba ,anne-baba , çocuklar kendi aralarında ayrı ayrı etkilenmesi ve bunların ikişerli olarak birbirini etkileyip, yeni oluşuma ayak uydurmaya çalışması durumu söz konusudur. Boşanmanın en çok etkilediği kişiler ise şüphesiz çocuklardır . Hatta bu durum bazen o kadar ileri gider ki Anne babalar kendi sorunlarından veya stres faktörlerinden dolayı, bu türlü bir hayat aşaması ve stres faktörü durumunda, çocuklar hiç hesaba katılmaz veya en son akla gelir.

Boşanmaya karar vermeden önce bu konuyu çok ciddi düşünmek gerekir . Çünkü bu durum mevcut ve ilerleyen dönemdeki etkilerinden dolayı gerçekten önemli bir olay ve karardır. Genelde boşanmadan önceki durum ile boşanma sonrası durumun her açıdan değerlendirilip kar zarar oranı hesap edildikten sonra bu durum daha ileri aşamaya götürülmesinde fayda vardır.

Boşanmaya karar vermiş bulunuyorsanız , bunun çocuğa veya çocuklara anlatılması ve açıklanması durumu , çocuğun buna tepkileri ve ilerleyen süreç içerisinde psikolojik durumu hakkında bazı konularda dikkatli olmanız gerekir.

Boşanmaya karar verdikten sonra veya mahkeme süreci başladıktan sonra çocuğun yaşına göre aile içerisinde az çok hissettiği bu farklı durumun, uygun bir dille , yaşına uygun bir şekilde anlatılması gerekir. Bu durumu genelde anne babanın ikisinin birden çocuğa açıklaması uygundur. Yapılması gereken ,çocuğa sevgi mesajları verildikten sonra , yani hem anne hem baba tarafından çok sevildiği ve durum ne olursa olsun bundan sonrada sevilmeye devam edileceği konusunda çocuğa güven verildikten sonra durum anlatılmaya başlanmalıdır. Bu durumun yanı anne babanın artık hayatlarını ayrı yaşayarak devam ettirmelerinin ,herkesin faydası için zorunluluk olduğu ve başka alternatif kalmadığı , yine çocuğun yaşına uygun bir şekilde anlatılmalıdır.

Bazı çocuklar , anne babalarının boşanmasından kendilerini sorumlu tutarak suçluluk psikolojisine girerler . Bunu engellemek için bu durumun hiç bir etki olmadan , kendilerinin aldığı bir karar olduğu tekrar tekrar ifade edilmelidir. Çocuğun kaygısı azltılmak için, yine sevgilerinin devam edeceğini ve çocuk hangi tarafta kalırsa kalsın diğer ebeveyni görebileceğinin ve irtibatın devam ettirileceğinin altı çizilmelidir. Çocuğun ilerleyen dönem içerisinde psikolojik durumu takip edilmeli özellikle gizli depresyon ve kaygı durumları göz önüne alınmalıdır. Bu yeni durum çocuğun sosyal hayatında ,bazı sorunlar oluşturabilir ve uyum güçlüğü denen bir tabloya zemin hazırlayabilir.

Unutmayınız ki ister ayrı ister beraber, çocuğa verilecek sevgi ve sağlanacak huzur ortamı ,her türlü sıkıntı ile başetmek için gerekli olan en önemli araçtır.

Altı çizilmesi gereken bir diğer nokta da şudur : Çocuğun bundan sonra, örneğin baba ayrıldıktan sonra annenin bu ayrılığı telafi etmek için çocuğa aşırı hoşgörü ile davranmasıdır. Bu durum çocukta değişik davranış problemlerinin gelişmesine zemin hazırlayabilir. Bu nedenle denge iyi korunmalı ,bu türlü sınır problemleri yaşatılmamalıdır.

Ayrıldıktan sonra, ebeveynler birbirlerinin aleyhinde konuşmamalı ve çocuğa eşi ile olan problemi yansıtılmamalıdır. Bu durum boşanma yaşamış ailelerde sık görülür ve çok önemli problemleri beraberinde getirebilir. Aynı zamanda çocuğun ayrı yaşadığı ebeveyni sık görmesi (önemli bir problem yoksa ) sağlanmalı ve çocuğun iletişimi devam ettirilmelidir.

Çocuğun cinsiyetine göre örnek alabileceği karşı cinsten güvenilir bir akraba veya tanıdık kişiler, ayrılan ebeveyn yerine çocuğun bazı duygusal ihtiyaçlarını karşılayabilir. Örn: babadan ayrı bir çocuk ile dayının biraz daha yakınlık göstermesi gibi. Çocuğun durumunun ilerleyen süreç içerisinde takip edilmesi ve kontrol edilmesi faydalıdır.
Alıntı ile Cevapla