Tekil Mesaj gösterimi
  #3  
Alt 1 December 2008, 20:30
ceyLin ceyLin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Senior Member
 
Kayıt Tarihi: 21 September 2008
Mesajlar: 15,180
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Post Cvp: Bebek mi Düşünüyorsunuz? Önce Burayı okuyun


3. Bölüm

1-ÇOCUĞUMUN CİNSEL GELİŞİMİ

Anne babaların genelde kendilerini çaresiz hissettikleri konuların başında çocukların cinsel gelişimi ve bu konuda çocuğun gösterdiği davranışlar ve konuşmalarıdır. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki çocuğun normal psikososyal gelişimi içerisinde araştırma , merak ve bununla birlikte öğrenme çok önemli bir yer tutar. Yani bu konuda anne babaların çocuklarını doğru bir şekilde yönlendirmeleri ve çocuğun normal gelişiminde ve ileriki hayatında sıkıntı olmaması için gerekli adımları atmaları gerekir.

Çocuklar genelde 2-3 yaşlarından itibaren ilgilerini önce kendi cinsel organlarına ardından çevredeki cinsel konulara yöneltirler .Bu normal bir psikososyal gelişim sürecidir. Bununla birlikte bu konular ile ilgili anne babaya sorular gelir. Bu sorular konusunda anne babalara temel olarak şunu öneriyoruz; Çocuğun yaşına uygun bir şekilde merak edilen konuyu veya yapılan davranışı açıklamaya çalışmak gerekir . Ama asla yalana ve anlaşılmaz yollara başvurmadan, sade ve anlaşılabilir örneklerle bunu anlatmaları gerekir . Bu açıklamalarda çocuklar ancak yaşları ve birikimleri ölçüsünde bir şeyler anyalabilirler. Anne babaların sorular karşısında paniğe düşmesi , cevap vermemesi veya çok karışık açıklamalar yapması , çocukları daha da meraklandırır ve bu konuyu halletmez. Anne babaların çocuğu bu konularda terslemeleri veya çocuğun sorusu karşısında çocuğa yanlış ve tutucu tavırları çocuğun cinsel gelişimini kötü yönde etkiler. Bu sorular ve aşamalar genelde her çocuk için ayrı zamanlarda gelişir ve çevre faktörleri ile değişir. Örneğin başka bir anneyi çocuğuna süt verirken gören çocuk bu konuda merakını anne babasına yönelik sorulara ve oyunlarına yansıtır. Bu konudaki merakının giderilmesini bekler. Bu durum onun normal bir sürecidir.

Anne babalar çocuklarının bazı davranışlarını uygun olmayan davranışlar olarak algılayabilirler. Örneğin 2-3 yaşındaki çocuğun kendi cinsel organı ile oynaması (çok aşırı olmamak şartı ile ) , evde çıplak dolaşmaya çalışması , annenin ve babanın veya başka insanların cinsel organlarını merak etmesi normal sınırlarda sayılır. Bu türlü davranışlar çocuk yargılanmadan ve suçlanmadan yönlendirilmeye çalışılmalıdır. Olur olmaz yerlerde olmayan cinsel davranışlar sergileyen çocuklar ile bu durum yine aynı hassasiyet gösterilerek konuşulmalı ve bu durumun uygun olmadığı anlatılmalıdır. Çocuğun bazı davranışlarına aşırı tepki ortaya koymak ve aşırı önemsemek o davranışı pekiştirir. O nedenle aşırı tepkiden kaçınmak ve o davranışı aşırı derecede büyütmemek gerekir.

Çocuğun başkalarının cinsel organlarına ilgi göstermesi durumunda buraların kişilere özel yerler olduğunun ve bu durumun karşıdaki kişiyi rahatsız edebileceği söylenmelidir. Aynı şekilde kendisinin de özel yerlerine başkalarının dokunmasının da yanlış olduğunu ve bu konuda kişilere saygı gösterilmesi gerektiği anlatılmalıdır. Çocuğun bazı konularda gereğinden fazla bilgilendirilmesi ve uygun olamayan bazı şeyleri görmesi , çocukta cinsel olarak çok erken uyarılara neden olabilir. Bu durum çocuğun cinsel gelişimi açısından mahsurlu olabilir.

Çocukların cinsel eğitimi ve süreci yaşa uygun alınan bilgiler ve öğrenilen konular ile ergenlik yıllarına kadar sürer . Bu durumda kız çocuklar için anne , erkek çocuklar için baba iyi bir öğretici olur. Eğer bazı konularda gerekli eğitim verilmez ise çocukta etraftan duyduğu yanlış şeyler veya gereksiz bilgiler ile kendisini sıkıntıya sokabilir. Eksik kalan eğitim ve bilgilendirme çocukta yanlış düşüncelere , korkulara ve ilerleyen yıllarda sorunlu bir cinsel gelişime neden olabilir.

Çocukların gelişimi sürecinde cinsel konular veya yaşa uygun meraklar yerini anormal ve çok abartılı uygun olmayan cinsel davranışlara bırakırsa veya bu durum çocuğun oyunlarında çok farklı ve sıradışı bir şekilde ortaya çıkarsa ,o zaman bazı sorunlar var demektir. Bu durumda anne baba veya başka birinin yaşa uygun olmayan cinsel eğitiminin veya küçük bir ihtimal de olsa çocuğa yönelik cinsel istismarın olabileceği akla gelmelidir. Bu konuda anne babaların uyanık olmaları gerekir. Bir çocuk psikiyatristi ile durumu değerlendirmeleri gerekir.

Çocukları hakkında anne babalar gerektiğinde çocuk psikiyatristinden yardım almayı ihmal etmemelidirler.

2-)PARMAK EMME

Parmak emme şikayeti anne babalar tarafından çok sık olarak dile getirilen soruların başında gelir . Parmak emen çocukta psikososyal gelişim ve sağlık açısından bazı problemler oluşabalir . Parmak emme ile birlikte ağız ve diş yapısında bazı problemler gelişebilir ve temiz olmayan elin alınması ile değişik hastalıkların bulaşması kolaylaşır. Aynı zamanda gelişim olarak çocuğun normal basamaklardan geçmesinde sorun oluşturabilir. Bu nedenle çocuğun bu davranışının engellenmesi gerekir.

ParmaK emme bize bazı sıkıntıların varlığını hatırlatabilir .Genelde çocuğun karşılaştığı stres etkenleri ( kardeş doğumu , göç , aile içi problemler vb.) karşısında hayatın daha eski ve mutlu dönemlerine dönme isteğinin bir belirtisi olarak bu belirtinin ortaya çıktığı düşünülür. Ve o dönem için bir doyum aracı olarak parmak kullanılır .Bu durumu olan çocuklarda stres etkenleri değerlendirilerek çocuğa gerekli yönlendirme yapılmalıdır. Bir başka nedende aile tarafından fiziksel bakımın yapıldığı ama sevgi olarak yeterli doyumu alamayan çocuklarda bu türlü davranışları görülebilmesidir. Bu nedenle ailelerin yalnızca çocukları için ayırdıkları belli bir zaman dilimi ile beraber çocuğa devamlı ilgi ve sevgi mesajları ile çocuğun sevgi ve ilgi gereksinimini karşılamaları gerekir.

Bazı durumlarda çocuk bebekliğinde alıştığı bu davranışı ( sütten veya biberondan kesmenin devamı olarak ) devam ettirmek ister . Bu durumda da anne babaların çocuğu zamanlama olarak normal gelişim basamaklarına hazırlamalarında bir sorun var demektir. Bir başka durumda çok fazla koruyucu kollayıcı ve çocuğa yaşından küçükmüş gibi muamelede bulunan anne babaların çocuklarındada bu türlü bir durum görülebilir. Bu nedenle anne babanın çocuğa olan tavırları ve yönlendirmeleri önemlidir. Çocuğun yaşına uygun davranma ve ona gereken değeri verme çocuğu o aşamanın gereklerini yapmaya zorlar aksi durumda çocuk belli aşamaları geçmekte zorlanır.

Anne babalar bu sorunun halledilmesi için değişik yollara başvururlar , hatta bu durum çocuğa abartılı bir şekilde de yansıyabilir ( eline acı biber sürmek gibi) , Bu durum istisnai durumlarda başarıya ulaşsa bile genelde kalıcı bir çözüm olmaz . Anne baba çocuk ilişkilerinin bozulmasına yardımcı olur. Bizim tavsiyemiz çocuğun bu durumunu tamamen ilgi ve sevgi ortamı içerisinde halletmek olacaktır. Yukarıda bahsedilen durumda anne baba çocuğun cezalandırılma psikolojisine kapılmasına neden olabilir. Yaşı belli bir seviyede olan çocuklar için onunla konuşmak ve bu durumdan rahatsiz olduğunuzu belirtmek önemlidir. Ama bu durumdada çocuğu yargılamadan ve onu suçlamadan ilgi ve sevgi ile yaklaşarak halledebilirsiniz. Bu durumun alışkanlık olarak iyice yerleştiği durumlarda ise çocuğun eline krem sürme şeklinde bir yol denenebilir. Elini ağzına aldığında karşılaştığı krem tadı, ona sizin uyarılarınızı ve yapılmaması gereken bu davranışı hatırlatacaktır.

Parmak emme durumu kesinlikle bir mücadele haline getirilmemelidir. Çünkü bu mücadeleyi genelde çocuklar kazanır . O nedenle çocuğa yaklaşım türü önemlidir. Bazı çocuklar uykuya dalarken parmak emme şeklinde bir yol seçerler , uykuya dalma esnasında bazı çocuklar bir geçiş objesi ararlar . Bu durumda çocuğun ilgileneceği bir oyuncak veya ona masal anlatma şeklinde dikkati başka yöne kaydırılabilir.

Bazı durumlarda evde canı sıkılan , yapacak ve ilgilenecek bir hobisi olmayan , genelde yalnız başına kalmak zorunda olan çocuklarda uyarı eksikliğine bağlı bu tür problemler artabilir veya yerleşebilir . Bu nedenle bu durumda olan çocuklara gereken yönlendirme yapılmalıdır. Çocuğun sıkıntısı ona sağlayacağınız ortamlar ve yapabileceği uğraşlara motive etmek ile engellenmelidir.

Çocuğunuzun iyi davranışları ödüllendirilmelidir. Bu konuda gösterdiği başarılar takdir edilmeli ve bu alışkanlığı bırakmak için gerekli motivasyon sağlanmalıdır.Eşlik eden psikiyatrik durumlar varsa bunların tedavisi ile çocuğun bu türlü şikayetleri de geçecektir.

3- ÇOCUĞUN YERİNE BAZI ŞEYLERİ YAPMA

İnsanoğlu ilk doğduğu günden itibaren devamlı olarak kendi kabiliyet ve becerilerini geliştirme süreci içerisindedir. Buna bağlı olarak doğuştan var olan mevcut kapasite özellikle hayatın ilk yıllarındaki çevresel ve fiziksel etkenlerinde devreye girmesi ile hızlı bir gelişme gösterir. Her birey yaşına uygun gelişme dönemlerini sağlıklı bir şekilde geçerek, gerek motor becerilerini , gerek sosyal gelişimini , gerekse dil gelişimini çocukluk döneminde hızlı , daha sonra giderek yavaşlayan bir şekilde devam ettirir. Bu sınıflamalardan (motor , dil , sosyal gelişim ) her birinin uygun ve tam olarak gelişmesi için bazı yönlendirmelerin yapılması ve bazı çevresel şartların sağlanması gerekir. Konunun bir çok ayrıntıları olmakla birlikte şu anda kısmi olarak değinilecektir.

Özellikle çocuk bakımında söz sahibi olan annelerin çocuk üzerindeki davranış şekilleri çocuğun gelişimi açısından çok büyük önem arz etmektedir. Bazı anneler çok aşırı derecede çocukları ile ilgilenirler , Bu durum çocuklarıyla hiç ilgilenmeyen annelerin durumu kadar çocuk için sıkıntılı olabilir. Bu aşırı ilgilenme durumunun ayrıntılarını başka bir zamana bırakarak konumuz ile alakalı olan kısmını bahsetmek istiyorum. Genelde aşırı koruyucu ve kollayıcı anne babalar olmak üzere bazı ebeveynler çocuğun üzerine o kadar düşerlerki onun yaşına uygun gelişiminin de önüne geçerler . Çünkü çocuklar bu derece kendisinin yerine bazı şeyleri düşünen ve yapan anne babalar veya başka birisi olduğundan kendileri kabiliyet ve becerilerini kullanmaya gerek duymazlar . Çünkü bu durum onlar için daha kolay olmaktadır.Çocuğun yaşına uygun olarak kendi başına yemek yemesinden tutun , giyinmesi , okul dersleri , ev içerisindeki etkinlikleri gibi bir çok konuda anne babalar onların yaşına uygun yapabilecekleri noktalarda gereksiz yere devreye girerek çocuğun hem psikolojik olarak hem kabiliyet olarak uygun atılımları yapmalarını engellerler. Bu nedenle anne babalar çocuklarının normal gelişimini sağlamak için en başta onların yaşlarına uygun davranmaları ( bebeksi tavır ve hareketlere prim vermemeleri ) gerekir.

Şurası unutulmamalıdır ki Çocukların yaşlarına uygun rol almalarını yada almamalarını anne babaların onlara çizdiği rol belirler.Çocukları yerine bir çok davranışı üstlenen ve onların yaşına uygun sorumluluklar almasını sağlayamayan anne babalar , çocuklarına iyilik yaptıklarını zannetmelerine karşın , onların kabiliyet ve becerilerini kısıtladıklarının farkında değildirler. O nedenle gerek psikososyal gelişim gerek bedensel gelişim için bu durum önemlidir. Çocuğun yapması gereken aktiviteler ve görevlerin başlangıcında çocuğa yardımcı olmak uygun olur ama bu yardımın devamlı o görevi üstlenme şeklini alması ise zararlı olur. Yaşından daha büyük sorumluluklar vermekte aynı şekilde diğeri kadar sakıncalı olabilir. Anne babaların sağlıklı bir biyopsikososyal gelişim için bu dengeyi sağlamaları gerekmektedir.

4- AŞIRI KONTROL

Bazı anne babaların düştüğü en büyük hatalardan birisi de çocuklarını çok aşırı kontrol ve disipline etmeleridir. Bu genelde çok titiz ve hassas anne baba kişiliğinin olması durumunda karşımıza çıkmaktadır. Özellikle bazı anneler çocukları hakkında her an ne yapıyor , ne ile meşgul oluyor , acaba bir problem varmı , bir şey olursa , başına bir iş gelirse ve buna benzer düşüncelerle devamlı çocuklarını düşünmekte ve çocuklarını her an kontrol etmeye çalışmaktadırlar .

Elbetteki her anne baba belli ölçülerde çocuğuna sahip çıkmalı ve çocuğunun o an nasıl bir durumda olduğunu merak etmelidir. Ama bunun ölçüsü çok fazla kaçırılırsa ve çocuklar çok aşırı kontrol edilemeye çalışılırsa , sıkıntının asıl önemli bir kısmını çocuklar çekmektedir. Yani çocuk her an kontrol edilme hissi ile yaşamakta bu da onlarda müthiş bir şekilde bir kaygı ve gerginlik oluşturmaktadır. Acaba hata yaparmıyım , acaba annem görürmü , acaba bu iş konusunda annem ne der , acaba bu yaptığım için eleştirilirmiyim gibi düşüncelerle çocukların bu kontrol durumuna reaksiyon olarak kaygıları daha da artmaktadır . Hatta bu durumu bazen o kadar ileri boyutlarda görmekteyiz ki , bu kontrol ve bağımlılığa alışan çocuk annesinden ayrıldığı zaman sanki başına kötü bir şey gelecekmiş gibi endişe duyabilir.

Bu durum onun ileride ayrılık kaygısı göstermesine de neden olabilir. Annenin kaygısı ve endişesi çocuğuda anlamsız bie şekilde kaygı ve sıkıntıya sokabilir . O nedenle anne babaların çocuklarını belli ölçülerde kontrol etmeleri , onların bazı hatalarını görmezden gelmeleri ( devam etme durumunda önlem almak şartı ile ) , onları bazı zamanlar kendi hallerine bırakmaları , her an nerede ne yapıyor düşüncesinden vazgeçmeleri , onlar için aşırı kaygı ve endişeye girmemeleri , çocuğun ufak tefek yanlışlarını tespit edip çocuğun yüzüne vurmamaları uygun olur. Bu aşırı kontrol ve anne babaların aşırı disiplin ile beraber mükemmelliyetçi tavırları , çocukları anne babanın sözlerine karşı pasif bir direnç ve yalana itebileceği gibi çocuklarda tik , tırnak yeme , konuşma sorunları , altını ıslatma, altını kirletme vb gibi kaygı belirtilerine de yol açabilir.

Anne babaları çocuklarını kontrol etme konusunda bu dengeyi iyi ayarlamaları gerekir. aynı zamanda çok kontrol edilen ve çok eleştirilen çocuklarında kendi özgüvenlerinin eksik kalacağını ve sosyal olarak çekingen olabileceklerini ve anne babalarının bu aşırı kontrol ve isteklerinin de onları strese itebileceğinin hiç bir zaman unutulmaması gerekir. Her çocuğun kendi halinde olması gereken zamanların olduğu unutulmamalı ve çocukların kontrol ve takibi onları bunaltmayacak ve kaygıya itmeyecek derecede olmalıdır.

5-ANNE BABANIN FARKLI YAKLAŞIMLARI

Genelde anne babalar çocuğa davranışta tek bir çizgiyi tutturmakta zorlanırlar. Elbetteki anne babanın farklı kişilik yapıları , yetişme tarzları , anlayışları ve değişik farklılıkları olacaktır .Bu çocuğun yetişme ve zeka gelişiminde iyi yönde katkılar sağlayabileceği gibi , çocuğun eğitimi ve davranışlarının yönlendirilmesinde anne babanın birbirinden habersiz veya tamamen farklı yaklaşımları çocukların psikososyal gelişiminde büyük sıkıntılar oluşturabilmektedir.

Genelde çocuğun gelişim aşamalarından uygun bir şekilde geçmesi ve onun yaşa özgü eğitiminin tamamlanmasında anne babanın yaklaşımları ve çocuğu yönlendirmeleri önem kazanır. Bütün bunları şu şekilde örnek vererek açıklayabiliriz ; Bir anne aşırı hoşgörülü olabilir, baba ise tam tersi disiplin yönü ağır basabilir. Bu durumda çocuğun davranışları , konuşması , hal ve hareketleri tamamen iki farklı kutup tarafından yönlendirilmeye çalışılırsa çocukta davranış problemleri ve bazı psikolojik sorunlar yaşanabilir. Babanın koyduğu kuralı annenin bozması veya tam tersi babanın hoşgörü gösterdiği bir davranışa annenin sınır koyması genelde çocuğun davranış olarak kararsız , çekingen , çelişkili ve tutarsiz bir hale gelmesine neden olabilir. Çünkü çocuk gelişimini ve davranışlarını anne babasından iyi yönde veya kötü yönde aldığı uyarılar ile şekillendirir. Bu çocuğa yansıyan çelişkili ve tutarsız durum çocukta değişik kaygı belirtilerinin ( tırnak yeme , tik , konuşma zorlukları , uyku ve yeme bozuklukları vb.) ortaya çıkmasını kolaylaştırabilir.

Anne babaların mümkün olduğu kadar birbirlerini desteklemeleri , tutarsız davranmamaları , çocuğun yanında birbirinin uygulamalarını eleştirmemeleri gerekir. Bazı görüş farklılıkları olsa bile çocuğun olmadığı zamanlarda konuşularak ortak görüşün çıkması ve ortak söz birliğinin sağlanması gerekir. Çocuğun sağlıklı gelişiminde anne babaların birlikte , çelişkisiz ve tutarlı olmaları çok önemlidir. Aksi takdirde bu farklılıklar ve anne babanın çelişkili davranışları çocuk tarafından kullanılabilir. Çocuğun anne babayı yönlendirmesi bu farklı tutumlardan dolayı kolaylaşabilir. Anne babaların ortak fikir ve görüş birliği ile çocuklarını yönlendirmeleri gerekirken , tam tersi olarak çocuk , anne babayı yönlendirebilir.

Bir başka noktada anne baba harici bir başka kişinin( genelde büyükanne , büyükbabanın) anne babanın koyduğu kuralları ihlal eden veya zayıflatan yaklaşımlarda bulunarak çocukların kurallara uymasını ve davranışlarının şekillenmesini engellemesidir. Anne baba arasındaki iletişim ve ortak karar alma mekanizması ne kadar iyi işler ve çocuğa yansıtılan davranışları ne kadar birbiri tarafından desteklenirse o kadar sağlıklı ve normal psikososyal gelişimli çocuklar olacaktır.

Burada şunu da belirtmek yerinde olacaktır , çocuklara yansıtılan davranışların zaman aşımına uğrayarak değişikliklere uğraması uygun değildir. Yani anne bugün koyduğu kuralı bir hafta sonra bozuyor veya tam tersi bir tutum izliyorsa ( sebepsiz ce gerekli bir neden olmadan ) bu durum da çocukların gelişimini kötü yönde etkiler. çünkü çocuk bir hafta önce tepki almadığı bir davranıştan bir hafta sonra tepki aldığını görürse bu onun kendine güvenini azaltır, onu çekingen , tedirgin ve kaygılı birisi haline getirir. Yani çocuğun çevresinden ( aile , arkadaş , okul ve öğretmen , sosyal çevre ) devamlı tutarlı davranışları görmesi önemlidir. Bu konuyu ileri bir tarihte daha ayrıntılı incelemeyi düşünüyoruz .

6-CEZALANDIRILMA ŞEKLİ

Çocuklarına güzel bir şekilde eğitim vermek ,onları hayata hazırlamak ve onları iyi yönlendirebilmek her anne babanın temel hedeflerinden bazılarıdır. Devam eden hayat içerisinde çocukların gerektiği şekilde iyi özellikler kazanması , bazı yönlendirmeleri gerektirmektedir. Anne babanın her davranışının , yorumunun olaylar karşısındaki tavrının ve tepkisinin çocuk üzerinde bir etkisi vardır. Anne baba - çocuk arasındaki etkileşim devam eden çok önemli bir süreçtir. Ve bu etkileşimin kalitesi neredeyse çocuğun bütün hayatını etkiler. 6 aylık bir çocuk bile iyi bir şey yaptığında anne babanın göz teması ile onu desteklemesi veya kaşlarını çatarak istemediğini belli etmesi bir ödül -ceza şeklidir. Aslında günlük akıp giden hayat içerisinde anne babalar farkında olmadan çocuklarını ödüllendirmekte veya cezalandırmaktadırlar.

Bazı durumlarda ise çocuklar hatalı ve yanlış bir şey yaptığı ve en önemlisi bunu tekrarladığı zaman anne babaların tepkisiz kalması o yanlışın devam etmesini sağlamaktadır. Zamanında müdahale edilmeyen hata devam edecek veya şekil değiştirebilecektir. Bazen de anne babanın yersiz ve aşırı tepki ortaya koyması veya tutarsız bir şekilde cezalandırması çocuktaki sıkıntıyı artırmakta ve yeni davranış sorunlarının ortaya çıkmasına zemin hazırlamaktadır. Ayrıca devamlı kontrol edilmeye çalışılan ve bu kontrol havası içerisinde gerginliğe itilen çocuklarda da psikolojik sorunlar ortaya çıkabileceği göz önünde tutulmalıdır. O nedenle bebekken dahi anne babanın çocuğa uyguladığı cezalandırma şekli önemlidir. Ve çocuğun kişilik gelişiminde , sosyal gelişiminde ciddi tesirler bırakır.O nedenle biz çocuk psikiyatristlerini endişelendiren önemli noktalardan biriside bu konuda anne babaların bilinçsiz bir şekilde uygulamalarda bulunmasıdır. Genelde çocukların yaşları ve yaptıkları hataların büyüklüğüne göre cezalandırılmaları uygun olmak ile birlikte genel yaklaşımları şu şekilde sıralayabiliriz.

Cezalandırmanın aşamaları ve özellikleri nasıl olmalıdır

1- Çocukların ilk yaptığı hata eğer çok büyük sonuç doğurmayacak şekilde ise uyarı şeklinde (bu da bir cezalandırmadır ) anne babanın müdahalede bulunması gerekir. Bu yeri geldiğinde anlık bir kaş çatılması şeklinde de olabilir. Bu çocuğa mesaj olarak yaptığı davranışın onaylanmadığı tepkisinin iletilmesidir.

2-Yapılan hatanın şiddeti artmış ise ve/veya tekrarlayan hatalar ise çocuk ile yaşına uygun bir şekilde bu durumun hatalı olduğu ve doğrusunun ne olduğu , davranışın tekrarı halinde zararının neler olacağı konuşulmalıdır. Bu açık olarak sizin tarafınızdan bu davranışın istenmediğinin belirtilmesidir.

3-Yapılan hatanın devamı durumunda , hatanın büyüklüğü ne olursa olsun anne baba tekrar çocuğu ile sevgi ve ılımlı bir ortam oluşturarak , çocuğa yönelik aşırı tepki ve yargılamadan kaçınarak konuşmalı ve çocuğa bu davranışın tekrarı halinde ne türlü cezaları alabileceğni belirtmelidir. Burada da çocuğun yaşı önem kazanmak ile birlikte anne babanın bu durumu onun ile konuşma tarzı ve üslubu önemlidir. Kesinlikle durum mücadele ve tartışma ortamına dönüştürülmemelidir. Çünkü bu ortam iki tarafa da zarar verecektir. İlerleyen dönemlerdeki ilişkiyi zedeleyecektir.

4- Konuşma ve söylenen cezalandırılma ikazlarına rağmen devam eden yanlışlarda anne babanın ısrar ile bahsettiği cezayı uygulaması gerekir. Burada Hemen şunu belirtelim ; anne babalar kesinlikle yapamayacağı cezalandırma yöntemini çocuğa söylememeli , ancak cezalandırmayı yapmak istemedikleri veya yapamadıkları zamanda hafifletici sebepler ile bir karşılık sonucunda affetmelidirler ( örn:ceza olarak dışarı parka götürülmeyecek çocuğa , odanı toparlarsan senin cezanı affedebilirim demek gibi ). Cezalandırmanın şekli ise burada önem kazanmaktadır. Biz çocuk psikiyatristlerinin önerdiği cezalandırma yöntemi , çocuğun sevdiği şeylerden mahrum edilmesi şeklindedir. Fiziksel cezaların çocuklara uygulanması son derece sakıncalıdır ve çocukların anne baba ile ilişkisini zedelemekte ve ortamı daha gergin hale getirmektedir. Veya erken yatma , odasında yalnız olarak iki-üç dakika beklemesi gibi basit cezalandırma tekniklerinin kullanılmasıda uygun olur. Ama cezalandırılma sırasında çocukların gururu incitilmeden ve özgüvenleri zedelenmeden uygun bir dil ve takdim ile bunun yapılması gerekir.

5-Aldığınız bütün önlemlere rağmen önüne geçilemeyen sıkıntılar için anne babaların bir uzmana başvurmayı ihmal etmemeleri gerekir. Çünkü bu durumlarda davranış bozukluğu , karşı gelme bozukluğu , dikkat eksikliği ve hiperaktivite durumu , çocukluk çağı depresyonları , uyum güçlükleri gibi sorunlar eşlik ediyor olabilir.

Ek olarak şunu söylemek gerekir anne babanın cezayı takdim şekli , daha önceleri çocuğa verdikleri eğitim , anne baba harici etkili kimselerin durumu(büyük anne büyük baba vb ) , sosyal çevrenin özellikleri , okul çevresi , anne babanın birbirlerinin desteklemeleri , anne babanın kişilik yapıları , çocuğa olan yakınlık dereceleri , arkadaş çevresi , büyük veya küçük kardeşin tutumu , anne babanın daha önce tutarlı cezalandırma şekilleri vb. gibi bir çok etken ile çocuğun davranışları , cezaya verdikleri tepki ve cezalandırılma sonucu elde edilen başarı durumu değişecektir.

7-ÇOCUĞU ÖDÜLLENDİRMENİN ŞEKLİ NASIL OLMALIDIR

Hayatın ilerleyen aşamalarında çocuk gelişimi bazı yönlendirilmelere ihtiyaç duyar . Anne babanın çocuğun davranışlarının şekillenmesinde çocuğun başarılarını , doğru davranışlarını , onaylanması gereken tavırlarını ,ödüllendirmesi önemlidir. Nasıl ki istenmeyen davranışların ve yanlışların kalmaması için cezalandırma yöntemini uygun bir şekilde uygulamaları önemlidir aynı şekilde ödüllendirme yöntemini de uygun kullanmaları çocuk eğitimi açısından önemlidir..

Çocuğun olumlu davranışlarının tasdiklenmesi bebeklik döneminde başlar . Bir hareket yaptıktan sonra bebek annenin veya babanın yüzüne bakar ve onlardan tasdik bekler . eğer o davranış tasdiklenirse (gülümseme , kafa sallama , dokunma , ses ile onaylama ,ona bir şey verme vb ) bebek o davranışını ilerletir ve o davranışın değişik ve ileri versiyonları artarak devam eder yani o davranış giderek güçlenir. Ama anne baba tarafından o davranıştan sonra olumsuz bir tavır (görmezden gelme , kaş çatma , ses ile ikaz , el ile engelleme ,onu o ortamdan uzaklaştırma vb ) olursa o davranış uzun süre devam etmeden giderek gücünü kaybeder .

Biz bu durumu bebeklikten çocukluk dönemine ilerlettiğimizde yine aynı şekilde onay ve onaylamama çocuğun davranışlarının şekillenmesine neden olur . Ama unutulmamalıdır ki bütün bu söylediğimiz şeyler anne baba ile çocuk arasındaki normal bir ilişki ve karşılıklı etkileşim durumunda söz konusudur. Diğer durumlarda ise anne baba ile çocuk arasında bozuk bir karşılıklı ilişki durumu varsa o zaman çocuk anne babaya itiraz edecek , dediklerinin tersini yapacak , engellenme ve onaylanmamaya ters tepkiler verecektir.

Çocuğu ödüllendirmenin derecesi ve şekli yaş ve ailenin durumuna göre genelde değişiklikler gösterir.Ama şunu hemen belirtelim ki en iyi ödüllendirme maddi ödüllendirme yerine duygusal ödüllendirmedir. Çocuğun bu türlü bir ödüllendirmeye alıştırılması da oldukça önem taşır. Anne babaların genel anlayışı çocuğa maddi hediye ve bir şeyler almanın sanki en iyi ödüllendirmeymiş gibi algılanmasıdır. Bu şekilde devamlı bir şeyler alınmaya ve verilmeye alıştırılan çocuk ise gün gelecek en iyi ve en pahalı hediyelerle bile doyum bulamayacaktır. Ama anne babasının öpmesi , kucaklaması , gezdirmesi , onunla oynaması , ona güzel sözler söylemesi şeklindeki ödüllendirme ise en sağlıklı ve en başarılı ödüllendirmedir. Anne babaların bu türlü bir duygusal ödülün yanısıra imkanları ölçüsünde ek hediyeler vermeside çocuğu ödüllendirmenin diğer yoludur. Anne babaların çocuklara alınan hediyelerdeki maddi büyüklük yerine manevi değerini ön plana çıkarmaları uygun olur. Ama bunu bazı anne babalar yapsa bile günümüzün tüketim toplumunda çevresinden ve arkadaşlarından etkilenen çocukları yönlendirmek anne babalar için hayli zor olacaktır.

1-Bebeklik döneminde ödüllendirme şekli ; öpme , okşama , sevme , kucaklama , onunla oynama , onu besleme , gezdirme , onunla meşgul olma , onunla konuşma , onu sevdiğini hissettirme vb. (not : bu davranışların normal zamanda yapılması zaten gerekli olmakla birlikte ödüllendirilmek istendiğinde özellikle yapılması önemlidir)

2-Okul öncesi döenmde ödüllendirme şekli ; öpme ,okşama , sevme , kucaklama , onunla oynama , onunla gezme , birlikte vakit geçirme , söz olarak onaylandığını vurgulama , onun hoşuna gidecek iltifatlar söyleme , onun sevildiğini hissettirme , onun gelişim dönemine uygun oyuncak ve hediyeler alma ( bu hediyelerin manevi değeri ön plana çıkarılmalıdır)

3-Okul döneminde ödüllendirme şekli ; öpme ,okşama , sevme ,onunla oynama , onunla birlikte gezme , birlikte ders çalışma , onaylandığının hissettirilmesi , onun kabiliyetlerini ön plana çıkaracak program ve aktivitelere yönlendirme , onun hoşuna gidecek iltifatlar söyleme vb.

Bütün bu ödüllendirmeler ve onaylamalar çoğu zaman çocuklara uygulanmalıdır ama ödüllendirme özellikle onaylanması gereken davranışlar için vurgulanmalıdır. Anne babalar ödüllendirmeyi belli bir hedefe ve başarıya karşılık yapmaları o hedeflere ulaşılmayı kolaylaştırır ama verilen sözlerin kesinlikle yerine getirilmesi ilerleyen hedeflere ulaşma ve ödüllendirmenin ciddiyeti açısından çok önemlidir.

8-ÇALIŞAN ANNE VE ÇOCUK

Günümüzün hayat koşullarında anneler bazı durumlarda babalar kadar yoğun bir iş temposu ile çalışmak durumunda kalmaktadırlar . Çalışan annelerin genelde kafalarında onların zihnini meşgul eden bir kaç önemli soru vardır '' Acaba çocuklarımla yeterince ilgilenebiliyor muyum ? Çocuklarım ihmal oluyor mu ? Çalışmasam daha mı iyi olur ? Hem çalışıp hem de çocuklarım ile nasıl ilgilenebilirim?'' Bütün bu sorulara anneler kendilerince cevap vermekte ve asıl doğru olan konusunda bazen tereddüte düşmektedirler. Kimi zaman anneler çocukları için mesleki ve kariyer hayatlarını sonlandırmakta , kimi zaman da kendilerinin sonradan memnun kalmayacağı kararlar vermektedirler. Çalışan annelerin bazıları ise çocukları için yapabilecekleri her şeyi yapmalarına rağmen ''acaba daha başka neler yapmalıyım ?'' gibi soruları kendilerine yöneltmektedirler. Bütün bunların yanı sıra çalışan annelerin yapması gerekenleri söylemeye çalışalım.

Öncelikle şunu söylemek gerekir ki çalışmayı ve mesleğini çok seven annelerin çocukları için mesleklerini bırakmaları anneleri kötü bir şekilde etkilemektedir. Bu türlü annelerin mesleki hayatlarını devam ettirerek aynı zamanda çocukları ile ilgilenmeleri yerinde olur.

Bütün anne adaylarının çalışmaya başlamadan veya meslek seçmeden önce özellikle kendilerine ve çocuklarına vakit ayırabilecekleri ve çok fazla fiziksel olarak zorlanmayacakları meslekleri seçmeleri gerekmektedir. Çok yoğun ve fiziksel olarak çok ağır işlerde çalışan annelerin veya anne adaylarının kendilerine bile vakit ayıramadıklarını gözlemlemekteyiz. Bununla birlikte ek olarak bir çocuğun bakımını üstlenmek ve ev işlerinde kendine düşen görevleri yerine getirmek bu türlü işlerde çalışan anneler için oldukça sıkıntılı olmaktadır.

Çalışan annelerin daha çocukları doğmadan önce mümkün olduğu kadar işlerini ayarlayarak özellikle hamileliğin son aylarında ve doğumdan sonraki dönemde kendi işlerinin elverdiği ölçüde mümkün olan bir zaman dilimi için (bu zaman dilimi kişinin işi ve işyerine göre 6 ay ile 3 yıl arasında değişebilir) işlerine ara vermeleri gerekmektedir. Çocuğun neredeyse bütün hayatını etkileyecek dönem olan 0-3 yaş arası dönemin çocuk için ve çocuk -anne ilişkisi açısından çok önemli olduğu unutulmamalıdır. Bu dönemde ki anne çocuk ilişkisinin önemli olduğu ve birinci planda çocuğun bakımının anne tarafından yapılması gerekliliğini ne kadar vurgulasak azdır.

Özellikle hemen işe dönmek zorunda olan annelerin çocukları için bu durum stres etkeni olarak sayılmaktadır. Hemen işe dönmek zorunda olan anneler için bu dönemde çalışma saatleri dışında çocuğun bakımı ve sevgi ihtiyacının anne tarafından mümkün olduğunca eksiksiz yapılması çok önemli olmaktadır. Gündüz bakıcı veya akraba yanında olan çocuk için akşamları anne ve baba ile geçirilen önemli bir zaman dilimi olmakta ve dolu dolu geçirilmesi gerekmektedir. Çocuğun ilgi ve sevgi ihtiyacının karşılanması bir çok önemli psikiyatrik problemin oluşmaması için gereklidir.

Çocukların yaşları büyüdükçe yapılan faaliyetler ve geçirilen ortak zamanlardaki aktiviteler değişmekle birlikte çalışan anne ve babaları için en temel tavsiyemiz şu olmaktadır ; Çocuklarınız ile akşamaları ve hafta sonları dolu dolu vakit geçirmelisiniz. Bu geçirilen vakit hem anne hem baba hemde ikisi ile birlikte olmalıdır. Eğer çocuğun gündüz anne ve babasından alamadığı ilgi , sevgi ve şefkat ihtiyacı akşamları da telafi edilmezse o zaman çocuklarda bir çok psikiyatrik sorunun oluşması için zemin hazırlanmış olmaktadır.

Burada yapılan bir hata ve bir örneği vermek istiyorum ; '' Ayşe ilkokul 1. sınıfa gitmekte ve anne babası çalıştığı için gündüz anneannesinin yanında okul harici bulunmaktadır. Ayşe sabah okula gitmekte ve öğle vakti okuldan anneannesinin yanına geldiğinde yemeğini yiyerek , biraz dinlendikten sonra derslerine çalışmaktadır. Anneannesinin yanında çok rahat olmasına karşın akşamın olmasını iple çekmekte ve anne babası ile yapacağı şeyleri beklemektedir. Akşam olduğunda Ayşeyi anne veya baba bulunduğu yerden alarak eve getirir. Ayşe annesi ile okulda neler olduğunu konuşmak isterken , anne Ayşe''yi babanın yanına göndermekte ''haydi benim işim var yemek yapıyorum babanın yanına git zaten çok yoruldum '' gibi bir söz söylemektedir. Ayşe kırılan umuduna rağmen babanın yanına gitmekte babası TV de haberleri izlediği için yarı uyur vaziyette ciddiye almadan Ayşeyi dinlemekte daha doğrusu dinliyormuş gibi yapmaktadır. Ayşe konuşurken babanın gözü TV de ve Ayşe'ye sadece kısa cevaplar vermektedir. Ayşe herşeye rağmen yine babası ile konuşmaya çalışmakta ve ona o gün olan olayları anlatmaya çalışmaktadır. Babası ise günlük olaylar arasında Ayşeye çok fazla yer ve imkan vermemektedir. Derken yemek hazır oluyor ve yemek yendikten sonra Ayşe'ye ''hadi sen biraz ders çalış bakalım '' denmekte ve Ayşe'nin akşam anne ve babası ile geçireceği zaman ve konuşacağı şeyler suya düşmektedir. Daha sonra Ayşe'nin uykusu gelmekte ve sabah erken kalktığı için erkenden yatmaktadır. '' Bu örnekte Anne ve baba çalışmalarına karşın Ayşe ile yeterince ilgilenmemekteler ve vakit ayırmamaktadırlar. İlerleyen dönemlerde Ayşe'de bir çok psikiyatrik sorun oluşabilir.

Hemen belirtmeliyiz ki çalışan annelere mümkün olduğunca babaların yardımcı olması gerekmektedir. Çocuk bakımını ve ev işleri sorumluluğunu sadece annelere bırakmak çok büyük bir haksızlıktır . Babaların çalışan annelere yardımcı olması onların ev ile ilgili görevlerine yardım etmesi , çocuk bakımı , eğitimi konusunda yardımcı olmaları gerekmektedir.

Çalışan anne ve babalara şu önemli notu iletmek gerekir ; Çocuk ile geçirilen vaktin miktarı önemli değil , o vaktin kalitesi önemlidir. Yani nice çalışmayan anneler vardır ki çocukları ile çoğu zaman beraberdirler ama çocuklarına yeterince kaliteli ilgi ve sevgiyi veremezler. Aynı şekilde nice çalışan anneler vardır ki akşam çocuğu ile geçirdiği çok kaliteli 5-10 dk lık vakit ile çocuğun ilgi ve sevgi ihtiyacını karşılayabilir.

9- NORMALDEN DAHA ZEKİ ÇOCUKLAR

Her anne babanın çocuğu hakkında büyük idealleri vardır. Normalden daha zeki ve farklı bir çocuğun ebeveyni olmak anne ve babaları oldukça mutlu eder. Anne ve babaların bu mutluluğu çocuklarının başarılarını ileri hayat aşamalarında görmeleri ile gittikçe artar. Yaşıtlarından daha farklı ve daha zeki olan çocuklar bebeklik döneminden itibaren kolaylıkla ayırt edilebilir. Anne ve babalar subjektif ve kendilerine göre değerlendirme yapmalarından dolayı çocuğun yaşına uygun davranışlarının bile ileri zeka işaretleri olduğunu zanndedebilirler. Çünkü anne ve babanın bu konuda beklentileri olması yanlış değerlendirme durumu oluşturmaktadır. Eğer var ise bu kapasitenin ortaya konması ancak objektif gözlem ve gerek olursa testler ile mümkün olabilecektir.

Çocuğun gerçekten normalden daha zeki olma durumu tespit edildiği zaman çocuğa daha uygun yaklaşımın sergilenmesi gerekmektedir. Bu yaklaşım ona farklı davranmak şeklinde algılanmamalıdır. Genelde anne ve babaların düştükleri büyük hataların başında gerek olmadan çocuklarına zeka testi yaptırmak istemeleridir . Bu durumun iki farklı yönden zararları olabilmektedir; Birincisi eğer çocuğun zeka seviyesi gerçekten anlamlı derecede yüksek ise anne ve babaların bu çocuğa karşı davranışları değişmekte veya bilinçdışı olarak çocuklarına farklı davranmaktadırlar. Bu durum çocukta davranış problemlerini çok sık bir şekilde oluşturmaktadır. Anne babalar farkında olmadan çocuklarına karşı aşırı ilgili , aşırı hoşgörülü veya aşırı beklenti içerisinde davranabilmektedirler. Bütün bunlarda çocuklarda ciddi davranış problemlerinin oluşmasına ve psikolojik olarak sıkıntı duymalarına neden olmaktadır. Gereksiz zeka testi ölçümünün ikinci önemli sakıncası ise anne ve babalar beklentilerinden düşük bir skor çıkarsa hayal kırıklığına uğramakta ve çocuklarına karşı beklentilerinin aşırı azalması ile çocuklarına karşı davranışlarını değiştirmektedirler. Bu durumdan yine çocuklar negatif yönde etkilenmektedirler. Bu dengeyi sağlayan yani çocuğuna zeka testi yaptırıp ona karşı davranışlarını değiştirmeyen anne ve babaların sayısı son derece azdır. Anne babalar ben davranışımı değiştirmem dese de maalesef bilinçdışı davranışlar değişmektedir.

Normalden daha zeki çocuk olduğu bazı çocukların yüzüne karşı sık sık söylendiğinde veya bu konu üzerinde sık sık durulduğu durumlarda bir kısım çocuklar ''nasıl olsa ben zekiyim'' diye , aşırı kendine güvenden dolayı yapması gereken görevleri ve okul ödevlerini hafife almakta , ders çalışmamakta ve bunun sonucunda olacak başarısızlıklardan çocuklar ve aileleri çok kötü bir şekilde etkilenmektedirler. Bu nedenden dolayı çocukların başarıları ''zeki çocuk'' , ''akıllı çocuk'' diye belirtilmeli ama bu konuda çok sık vurgulama yapmaktan kaçınılmalıdır.

Normalden daha zeki çocuklardan anne ve babaların veyahut çevrenin ciddi beklentileri olabilmektedir. Bu bekelentiler çok aşırı olur , her ortamda vurgulanır ve sık sık üzerinde durulursa çocukta bu beklentiye ulaşmak veya şu anda bulunduğu başarı seviyesini korumak için ciddi anlamda kaygı belirtileri zamanla oluşacaktır. Bu kaygı durumu çocuğa uzun vadede önemli sıkıntılar verecek ve çocuğun normal ruhsal gelişimini bozacaktır. Normalden zeki çocuk belli bir başarıyı elde edecektir ama bunun uygun bir şekilde devam ettirilmesi anne babanın olumlu ve istikrarlı tutumu ile mümkün olacaktır.

Normalden daha zeki çocuklara nasıl bir ortam hazırlanmalı? şeklinde anne ve babalar sık sık sormaktadırlar . Bazı anne ve babalar çocuğun bu kapasitesini artırmak düşüncesiyle çok erken yaşlarda okuma ve yazmayı öğretmek veya sayıları öğretmek gibi anlamsız müdahalelere girişmektedirler. Unutulmamalıdır ki çocuğun çok erken yaşta bu şekilde okuma ve yazmayı öğrenmesi veya buna benzer yaşından önce bazı aşamalara zorlanması çocuğun ileride yakalayacağı normal ve sağlıklı bir başarıyı da engelleyecektir. Bu konuda anne ve babalar bu türlü yanlışa düşmeyerek çocuğun hayatın her evresini dolu dolu yaşamasını sağlamaları uygun olacaktır. Yapılan bilimsel çalışmalarda erken okuma yazmayı öğrenen çocuklar ile vaktinde okuma yazmayı öğrenen çocuklar arasında ilerleyen yıllar içerisinde okul başarısı olarak anlamlı bir farklılık olmadığı gösterilmiştir. Anne ve babalar normalden daha zeki çocuğa ellerindeki imkanları kullanarak yapabildiği uygun faaliyetleri yaptırmaları , yeterince vakit ayırmaları ,ince ve kaba motor becerileri artırmak açısından uygulama yapmaları , onun için uygun arkadaş ortamı hazırlamaları ,onun hayat aşamalarını dolu dolu yaşamasını sağlamaları, çocuğun kabiliyetleri ve kapasitesi ölçüsünde ona görevler vermeleri , onun psikososyal stres faktörlerinden korunmasını sağlamaları , ona çok farklı ve sıra dışı olarak davranmamaları , zamanı geldiğinde uygun bir okula göndermeleri ve öğretmenleri ile sıkı bir diyalog içerisinde olmaları, çocuk konusunda yönlendirme ve uygun ortam hazırlama konusunda zorlandıklarını hissettikleri zaman bir uzmana başvurmaları tavsiye edilmektedir.

Normalden daha zeki çocuk nasıl belli olur? şeklinde anne babaların kafasında soru işereti olabilir. Bu konuda genel belirti çocuğun yaşından daha büyük faaliyet ve aşamaları bulunduğu yaşta yapabilmesi şeklindedir . Ama bunun istisnaları olabilir . Ek olarak çocuğun anlama , algılama , kavrama , organize etme , problem çözme , sosyal uyum , olayların gidişatını tahmin etme , işlevsellik olarak yaşıtlarına oran ile daha ileride olması da çocuğun normalden daha zeki olduğunun göstergesidir. Genelde çocuğun kapasitesini ortaya koymasına negatif bir etken yok ise ( tıbbi bir hastalık , psikiyatrik bir sorun ) çocuklar yaşıtlarından kolaylıkla ayırt edilir. Baskılanmış , depresif , stres altındaki çocuklar kapasitelerini tam ortaya koyamadıkları için normalden daha zeki oldukları halde kapasite olarak son derece yetersizmiş gibi görülebilir . Bu durumda çocuğun yukarıda bahsedilen nedenlerden dolayı çocuğun kapasitesini ortaya koyması zorlaşır.

Normalden daha zeki çocuklar sıradan okullara gitmeli mi yoksa farklı bir okul gerekli mi diye sorular da anne babalardan gelebilmektedir. Bu konuda çocukları izole hale getirip diğer çocuklardan belli ölçüde soyutlamanın avantajları ve dezavantajları vardır. Çocuğu yönlendirebilecek ilgili ve uygun yaklaşımı olan bir öğretmenin olması ile çocuğun normal okula gitmesi ile çok ciddi anlamda kaybı olmamaktadır. Bu konuda çocuğu çok profesyonel anlamda yönlendirebilecek okulların olmadığı Türkiye açısından önemli bir gerçektir. Burada hemen şunu da belirtelim ki çocuk için Türkiye'de mevcut olan imkanlar kullanıldığında , ailenin ve çevreinin tutumları uygun olduğunda ,çocukların kapasitelerinin açığa çıkarılması ve kabiliyetlerinin geliştirilmesi açısından çok önemli bir sorun olmayacaktır. Bazı ailelerin yurt dışındaki arayışları ise avantaj ve dezavantajları açısından kişiye özel değerlendirilmelidir
Alıntı ile Cevapla