Cvp: SevgiLiye Sözler ;)
Sana karaladıklarım, bana en ait olandır aşkım, o yüzden sana her gün yazıyorum, hep de yazacağım..Seni en güzel bu zamanlarda yazarken anlatıyorum, o yüzden bana aitliğin artıyor, o yüzden sana daha çok yazıyorum yazılarımı.. benimle beraber yok olacak onlar da galiba.. çünkü yazarken kimsenin beni anlamasına ihtiyaç duymuyorum.. belki yarın bu yazdıklarımı okurken ben bile anlamayacağım ne yazdığımı..Beraber okuyoruz ya seni öperken..
Bugün iyi değildim değil mi ?Öp de kendime geleyim..İyi oldum bak şimdi.. İnsanların kendi doğruları ve kendi yanlışları olmalı, gerektiğinde gözü kapalı girdiğin kavgadan, gerektiğinde özür dilemeyi bilerek çıkman gerekebilir.Bu duruma düşmek istemiyorum.. Bazen küçük bir su birikintisinde boğulabilir insan, ya da boğazına düğümlenen sözcükleri söyleyemez, hecelere böler, böler parçalar yutar. Oysa ki neler gizlidir o sözcükler de. Gücü yetmez, sınırları kısıtlıdır, yüreği kocamandır ama sözcükler yeterli gelmez, heceler izin vermez. Kimi zaman komedyen olur, kimi zaman dram oynar, orta yolu yoktur, ya da o bulamaz..İşte O benim.. Hayat benimle oyun oynuyor, kurduğu dengeleri yok etmek gibi.. Sen olmasan;ben ne yaparım.. Umudumsun,yarınımsın,
tebessümümsün sen benim. Bir çift yürek,bizim yüreğimiz.Coşkulu, çekingen, ürkek,birazcık da ahlaksız.. Yarısı senin yatağımın ,gecemi paylaşıyorum yazdıklarımla tatlı kadınım..
Fırtınalar var yüreğimde........yüreğim ellerimde.. Yüreğim seninle,yüreğim yorgun.. Bugünkü suskunluğum yorgunluğumdandır birtanem. Bedenim durdu bugün bir köşede odamda ama ruhum seni izledi sessizce gün boyu..Farkettin mi giderken sessizce sevdamı bıraktım usulca avuçlarına..Seni öylesine seviyorum ki.. Sen istediğin müddetçe dudaklarım değecek dudaklarına.. Sözlerimde sana olan sevdam ,yazdıklarım yüreğim olacak,yeter ki sen iste ben hep olacağım yanında ruh eşim benim.. Tutkunum bendeki sana....Ben her zaman dudaklarında isim,içinde can olmak istiyorum..Kabul edersen..
Sahi bugün içimdeki kıpırtılar ulaştı mı tenine ?Seni o kadar istedim ki..Öpmek ,öpmek ,sarılmak sana doyasıya.. Bir umut, bir bekleyiş, bir anlam verememe vurdum duymazlığı, bir yalnızlık, bir hüzün, bir mutluluk tüm bunlar hayatımın içinde tam ortasında. İşte o ortanın en doruğundayken buldum seni ve bir daha da bırakamam... Tam kenara gelmişken, hayatımı en sakin anındayken yine o ortama asla dayanamam. Senin sevgin, yeterde artar bile. Hep yanımda kal, hep benimle kal,benim ol.. Kal ki baktığın zaman gözlerime yaprak gibi titrememi gör hergün..Çünkü seni sevmek sanki bir masal dinlemek gibi.. Bir bakışınla, beni benden alıyorsun..Yarın sabah sen yüreğime yalnızca ve yalnızca sensizliği sor, özlemeyi sor... Ben de daha bir doyasıya öpeyim dudaklarımdaki dudaklarını. Sımsıkı sana sarılayım.. Herkese sırtımı dönerek sana sarılayım.. Çünkü sen benim için teksin ,birtanemsin,anlatılamazımsın. Her şeyden ötesin,sen dünyalara bedelsin benim için... Öyle bir geldin ki yüreğime gitmenin anlamını bile unuttum.Sen düşlerim kadar gerçek olabilen tek kadınımsın...
Ama nice şansızlıklar ve bir sürü karmaşıklığın içinde tebessüm etmeye çalışıyorum... Şu aralar hayattan yoruldum aşkım..iyi ki ellerimden ve yüreğimden tutuyorsun..Artık bekliyorum bitecek, gidecek ve yeni yeni yenidenlerle nice yollar alacağım günleri sabırla.. Hergün ama hergün sana biraz daha yaklaşıyorum.. Canım benim, bana sevginden bahset, yüreğinden bahset. Bana seni anlat ve ne olur beni senden eksik bırakma.. Bari yazıların değsin yüreğime.. Düşündüm aylarca, düşledim ve binlerce sevdim seni.. Tut ellerimi ve asla bırakma deli sevdam.. Gel, deli rüzgarlarımın huzuru.Sev, sarmala ve asla bırakma.Seni asla kaybetmeyeceğim şekilde seviyorum...
Sen; içinde baharı gizleyen kışımsın benim...
Ve biliyorum ki o baharın güneşinde tenim esmer olmayacak hiç. Bana susmak
düşecek, payıma kilitlenmiş bir yürek kalacak. Kaderi önceden belirlenmiş
konuşmalar, paylaşmalar, bakışmalar olacak. Bir yerde aykırılığım tutup sarılsam
da içimde sana, sen bunu hiçbir zaman bilemeyeceksin...
Git diyorum sana, kalma yüreğimde, bu kadar özleteceksen kendini. Bir bakış;
gözüm gözüne değiyor; hissediyorum... Gitme diyorum. Kal geldiğin yerde. Ne
gitmelerin bitiyor; ne de benim sana kal demelerim...
Hangi aralıkta girmiştin içime anlamadım. Tüy gibi hafif, usul usul inivermiştin
yüreğime. Kabullenemedim önce. kocaman yalanlar söyledim kendime. Ben dışımda
tutmaya çalışırken seni, meğer içerde hakimiyetin çoktan başlamıştı. Kuşatmıştın
dört yanımı; ve kendim için çok geçti. Yerle bir olmuştu her şey. Olmazsa
olmazlarım; ilkelerim, yargılarım...
Nasıl bir şeydi, bu beni böyle yağmalayan. Şimdi karşı durmuyorum Sana, nasılsa
buluyorsun bir yolunu ve sarmalıyorsun içimi dışımı. Ayak seslerini duyuyorum
hangi yöne gittiğini bilemeden. Ben yaşanmış bir aşkta eski yaralarıma
yanıyorum, Sen yaralarına benden sevda sürüyorsun. "Belki"lerden,
"ihtimal"lerden, "keşke"lerden medet umuyorum, Senin belki de yabancısı olduğun
düşler büyüterek...
Ben, suretine değil, aslına dokunma ihtimallerinde mutlu oluyordum.
Ben seninle, aynı coğrafyada yaşayabilme ihtimalinden huzur buluyordum.
Şimdi, bilinci küflerinden kurtulmuş bir yürekle, süresi diğer aşklardan çok
daha uzun olacak bir aşkın ömrünü anlatıyorum, Sana dair yazılanlarda...
Şimdi, bir sayfa dolusu cümlelerle; bir imkansızlığın mucizeye dönüşünü
anlatıyorum...
Şimdi, bozgun sonrası imkansız bir zafer kazanan bir orduyum, bir yenilgide
zafer ne kadar anlam taşıyorsa o kadar anlamlaşıyorum...
Şimdi ben, dağıldıkça kurulan yeni düşlerde sana bakıyorum… Umut; hep var olacak
çünkü...
Sözlerin artık ikna etmediği bu yaşımda,
ağlamak da artık zor geliyor, zoruma gidiyor.
Benden sana, söylemesi zor,
yazması kolay bir kelime; Hoşçakal.
Aldatıldığımı bildiğim bu geceden sana son bir yazı,
son bir hatıra.
Seni her çağırdığımda,
artık yüreğime yumruk atamayacaksın.
Ben de bir başkasının yasak bahçesine uğramayacağım.
Artık ne gelmeni isteyeceğim, ne de kalmanı....
Bu akşam masamdaki tek bir mumu kendim için yaktım.
Senin oturduğun iskemle boş, ev boş...
İhanetin resmi boşlukta çizili...
Şimdi sen bir başka masada başka gözlerlesin.
Yüreğindeki pembe yalanlar büyüdükçe büyüyor.
Karaya çalan pembeler...
Kim, kimi kandırıyor bu alemde?
Kumdan kalelerimiz her dalgada yıkılıyor.
Kimseyi yolundan döndürecek gücüm yok artık.
Dayanıksızım, dayanaksızım...
Olduğun yerde kal...
Hoşçakal...
Hiç sevmedim seni sevdiğim kadar dersin birine ve sonra onun arkasına dönüp gitmesini izlemek ne zordur. Bir eliyle hayata bağlamak bir eliyle o verdiği hayatı geri almak gibi... Bazen mecburu ayrılıklar mecburi acılar yaratır. Bile bile kapıyı aralık bırakırsın ve tüm yalnızlığın ve hüznün içeri dolmasına izin verirsin. Buna rağmen aklının bir köşesinde sonsuzluk vardır. Bitmedik , bitemez , bitmeyecek... Bir ömrü bir aşka adamaktır bu belki ve elbette yürek ister ayrıysan. Dönüş yolları geçilemeyecek kadar darsa bile bir umut koyup sol yanına beklersin hayatının ışığının o derin karanlıktan gelmesini. Zaman geçtikçe göremez olursun hiçbir şeyi gözlerinin buğusundan ve kalbinin karanlığından... Beklemek zordur eğer beklenen kalbinden çok uzakta ise...
Bir tutsak gibi karanlık odamda..
Her güne yeni bir çentik atıyorum duvara..
Attığım her çentik tutsaklıktan kurtulmayı beklemek değil..
Tutsaklığımın değerini bilmek için..
Ve ben sana âşıkken tutsaklığı bilirim sevgilim, hürken esareti!
Bağımsızken bağlanmayı bilirim gizli bir iple..
Ve sensiz geçirdiğim günleri bilirim ben..
Şimdiyse bir mum gibi eritiyorum o günleri..
Sıcak çayda şeker gibi..
Ve bir papatya falınla mutlu olmayı bilirim ben..
Her seni seviyor çıktığında..
Bazen yalnız olsam da benimle olduğunu bilirim en zor anlarımda..
Ve iç geçirmeyi bilirim ben âşıkları görürken kol kola..
Seni özlemeyi bilirim ben,özlerken senin aklımdan çıkmayışını..
Ve tüm günümü seninle geçirme hayalini..
Her özel günde hediye almayı fakat onları sana verememeyi bilirim..
Ve ben senle başladım sevmeye sevgilim..
Bu yüzden sevmeyi bilmem ben..
Ben yalnız seni sevmeyi bilirim..
Bilirim de söyleyemem..
Hoşçakal aşkım
Yolun gülle,
Yüreğin sevgiyle dolsun..!
Bak...
Nerelerden nerelere geldik...
Şimdi biz bittik...
Bir de başlangıcımız vardı
Sonunda bol gözyaşı döktüğümüz.
Sor yağmurları kendine
Kışları da sor.
Baharları bana bırak
Senden tek yadigar olarak.
Adı belli, sonu belli idik.
Soğuk bir mart akşamı idi
Beni son kez öpüp gidişin.
O an sadece yanımdan
Karanlığa karışmıştı yansıman.
Şimdi
Yüreğimden git diyorsun
Olur birtanem giderim .
Yollar böyle uzun
Aşk’lar böylesine vurgunken
Giderim, son kez gözlerine bakamadan
Giderim, son kez sarılamadan
Uykusuz sabahlayarak.
Pişman değilim
Sevdim seni.
Delice sevildim.
Hayat seni yaşamamı istedi
Yaşadım..
Ama keşke
Yüreğinden giderken
Ölüm beklemese başucumda.
Yine de
Yolun gülle,
Yüreğin sevgiyle dolsun..!
Sana en kötü sözüm bu olsun..!
Uzun Bir Düş Başlar Beynimde,
Gözlerimde Sonlanır Hayallerle
Seninle Olduqum Halde,
Uzak Gibi Duruyorsun Masumca.
Acıyor Canım, İki Güzel Kelime Sözcük Beklerken Senden..
Yanıyor Kalbim, Ellerimi Tutup Seni Seviyorum Demeni Beklerken
Durgunlaşıyor Yargılıyorum Kendimi Hep Aynı Hikayeleri
Geçmişde Kayboluyor Sonsuzluqa Çıkıyorum
Geleceğe Bakarken Hep Ağlıyorum ,
Tek Şey Bekliyorum ,
Tek Bir Söz Senden,
SadeCe Sarılıp Doyasıya,
Tek Bir Cümle Bekliyor Bu Yürek Senden,
Seni Seviyorum Demeni Hayal Ederken..
İçten Bir Aşkım Deyişini
Gözlerinin içi Parlayıp Canım demeni .
Yanımdayken bile Özlememi Senin Hissetmeni Bekliyorum..
Özlüyorum Seni , Seviyorumda Ölesiye ..
Tek bir şey Bekliyorum Senden Ölene Dek .
Sev beni Ahirete Dek Sonsuza Dek Sarıl bana Bırakma SAKIN..!
Her An Seni Yaşıyorum
Seviyorum seni...Canımdaki yasayan can..Her an seninle yasıyorum..karanlık gecemde gözlerin düsüyor bir yıldız gibi..Üsüyen günüme sevgin sıcaklıgıyla süzülüyor yüregime..her seni sevmek icin kalbimdeki umut kırıntılarını senin yüzündeki tebessümlere yüklüyorum..Dilimde söylenen her sarkıda sana birkez daha " seni seviyorum " sesleniyorum..Ates atılmıs bir kalbim varken sen kabul ettin ..Kısın ortasında kalmıs bedenimi sevginle ısıttın..Sana ne demeliydim..Gülüm dememi istemezdin..Güller her zaman solardı.." Canım" demek istedim..Sen bana hep canım diye seslenirdin..Yüreginin bir yarısı sendeydi..her zaman sende kalıp iki ayrı bedeninin tek kalbindeki deli sevdasını yasıyoruz...Seni seni diye seviyorum..Belki sna söylenen her kelime basittir..Süslü degildir kelimelerim .Ama bil ki canım sana söylenen kelime sana okunan her siir senin kalbindeki sevgiyle güzellesip özel bir sevda oluyor..keske senin sevgi denizinde bir damla su olabilseydim..Seni sevmek bir kuru ekmegi paylasmak gibi..Her lokmada daha cok sevmek seni..Sana sevdalanmak yagmurun icindeyken gözkyüzündeki nazenin ciceklerin gövdelerine düsmek gibi..Yıldız olup senin karanlıgında gözlerinde kaybolmak belki senin sevginde nefes almak..Yalnızlıga perdeleri cekip mutlulukların gölgelerinde serinlemek seninle...Seviyorum seni demekten öte senin icin yasıyorum bu hayatta..öyle tutulmusum ki sana herseyimi sana verdim...Daha cok sevmek icin yüregine konakladım..Bir misafirdim ilk önceleri ama seni sevdikce artık senin kalbinde kalıcıyım..her kısın ortasında sıcagı arıyorum ne de yazın ortasında serinlemek icin rüzgarı soruyorum...Tek yaptıgım seni ,senin kalbinde yasayarak seviyorum..Dertlerimi sende unutup hayatın acı suretlerine gülümsüyorum.kalabalık sehirlerinden uzaklasıp senin gül yüzünle aynalarda yarınlarıma bakabiliyorum..Seni canımdan öte seviyorum..Ucurumun kenarıyda solmayı bekleyen bir cicekken senin sevginle yeniden mutluluklara tomurcuk acıyorum...her sabah perdeleri aralayıp senin günısıgında sevgini aralıyorum..Sen farklısın..Canımdan birisi, nefesimin mutluluk rengindeki suretisin sen...Adını konulmamıs sevdanın en güzel melegisin..Belki kalbimdeki tek can..hayata dair tek umudumsun..Seninle yasayıp seninle hayata bakabilmek...Düsündükce seni aklımda büyüyor bu sevdan..Daldıkca gözlerim ufka senin gözbebeklerin geliyor..Büyüdükce gözlerin satırlara dökülüyor sevdan...her dizede seni yazıp seni yasıyorum..Sen nefes aldıkca ben mutluyum buralarda..Seni seviyorum...Belki hayatımda bir kez böyle cok sevmisken seni kalbime hediye ediyorum...Zenginim cünkü seviyorum seni..Zenginim cünkü senin tarafından seviliyorum..En büyük hediyem senin askın..Her nefesim sana armagan olsun....Hayatımdaki en büyük asksın..ve son sevdamsın yarınlara dair..Seni seviyorum..Kanatlanan her kusun gözbebeklerine yarınlarında yasayacagın mutlulukları yükledim..her sahile vuran dalgaya yarınlarındaki sarılacagın umutlarını yükledim..her geceye bir siir yazdım hep senin isminle baslayan - hani- ismail bu kacıncı Serayla baslayan siir diye seslendigin- iste o siirleri her gece gökyüzüne yazacagım..Seni seviyorum..Öylesine seviyorum ki bu dünyada kavusamasa da kollarımız ; seni Cennetin güllere acılan bahcesinde seni bekliyor olacagım..Ve sen yasadıkca bu nefes senin atacak..her gece sana dua ederek sarılacagım uykulara..Esen her rüzgarda senin kokunu arayacagım..Ve seni kalbimin en derin yerinde yasacagım..Seni sen diye canımdan bir can diye sevecegim..Seni seviyorum....Hem de Canımdan öte...
baktığında öyle büyüleyiciki yakamozun parıltısı
farkedemiyor insan gelgitlerin alıp götürdüğü parçaları.
yontulmuş hayatlar yaşıyoruz sadece bilinçsizce,
ne belli varolduğumuz,ne de farkındayız hergün biraz daha yitip gittiğimizin.
kocaman bir koşuşturmanın kısır döngüsü içinde nereye bilmeden nefes alıyoruz,
ve yaşamak diyoruz bunun adına.
katbolup gitmiş ne varsa hayata dair..
Uzaklara kaçtım kurtulabilmek için sevdalardan
Fakat bilmeden,istemeden yakınına düşmüşüm acıların
Dayanamadım bu sensiz çarpan kalbe
Vurdum kendimi medetsiz sevdalara
Sen bir sevda yamağı ben aşk tiryakisi
Çarpar oldu her yağmur zerresi
Gönlümün orta yerine
Sızladı gönlüm ayak uçlarından yukarıya
Saatlerin akrepleri beni sokar oldu
Yelkovan dondu kaldı olduğu yerde
Ben seni sevdim yaradana imanımdan
Yaralar kapanmak bilmezken elime dikeni bati
En acımasız duyguların
Kara sevdaların en karaları
Bu sevda bitmez gönlümde yeller estikçe aklın boşluğunda
Sen hatırlamasan da beni ben seni unutmuyorum
Ey Gözyaşlarımın katili..
Canım dediğimsin sen,
Peki ne oldu bu kadar çok mahsun oluşun neden,
Senin bu çırpınışın neden,
Her şey yer değiştirmiş, sen ben olmuşsun bende sen,
Sana verecek sevgim yok herşey için artık çok geç,
Bu kadar acının üstüne, bu kadar hayal kırıklığından sonra hayır!
Acı ama belkide bu benim beklediğim an,
Yılların süpürdüğü acıların üstüne,
Peki insanın değerini bilmediğin, bir sevginin geri dönüşü yok,
Bana uzak kaldığın gönlümün her deminde, hergününde senin birkez daha öldürdüm,
Peki sen sahte dünyanın gerçekleriyle yeni mi yüzleştin?
Üzgünüm!
sen yada ben ne farkeder, suçlu arayan yok artık!
Artık yılların, süpürdüğü acıların , öfkelerin, kızgınlıkların ertesindeyim.
Peki, ama sen neresindesin kendini kandırdığın yıllarının.
Evet, ben belki hiç kimseyi senin kadar sevmeyeceğim,
Hiç kimse için ondan öleyim diye dualar etmeyeceğim,
Belki, hiç kimseye içim titremeyecek bakarken,sen peki ya sen!
Bana beni nekadar sevdiğini anlatma.
Bana benzeyen birini bulamadın mı?
Yada daha değerli,
Peki, kime dokunduğunda titredin,
Evet zor bulunur bi sevginin, tükenmişliğinin ertesi
Bırak ta en azından sana saygımı yitirmeyeyim
Kaybolduğum Memleketimin sokaklarında, bırakta bulduğum yolda gideyim,
Kaybetmeden gençliğimi hayata dönmeliyim,
Bırakta sensizlk ertesi bir mutlu olayım.
Bu son ardıma dönüpte bakışım HOŞÇAKAL.....
Son kez özlüyorum seni bu gece..hiç özlememişçesine...
anılarımız bir film şeridi gibi geçiyor gözlerimden...sonra yağmur olup iniyorlar geldikleri yere..kalbime..elimde sigaram,karşımda resmin,fonda şebnem ferah...son kez özlüyorum seni bu gece..hiç özlememişçesine..
sen başkalarını seviyorsun şimdi...başkalarına aşkım diyorsun tıpkı bana dediğin gibi.. belki bıdık bile diyorsun onlara...bana dediğini unutmuş gibi...
oysa ben...senden sonra kimseye aşkım diyemedim taa içimden hissederek..kimseye sarılmadım sana sarıldığım gibi...kimsenin elini tutarken içim titremedi..seninleyken olduğu gibi.. ve kimseyi öpemedim öyle derin,öyle sıcak..seni öptüğüm gibi..kimseyi özleyemedim..seni özlediğim gibi..
ve kimseyi böylesine kuvvetli istemedim..seni istediğim gibi...
ve şimdi...son kez özlüyorum seni bu gece..hiç özlememişçesine..ve son kez akıyorsun gözlerimden...kalbimde sakladığım son şansın da akıp gidecek bu gece gözlerimden son kez akan anılarla birlikte...
tekrar söylüyorum...son kez özlüyorum seni bu gece...
Gideceğim yollarım var daha, görecek hasretlik yüzlerim...
Arkama dönüp bakmak korkutuyor şimdi beni...
Zaman hızla ve acımasızca akıyor parmaklarımın arasından su gibi, sıkıyorum yumruğumu yakalamaya çalışıyorum ama nafile...
İzler var aynada, aynada o izler yüzümde değil...
Bende değil bana ait değil aynada...
Korktuğum değil bu ama belki kaçtığım...
Issız bir vadide kıvrıla kıvrıla giden yolda usul usul ilerlemek değil bu...
Koşarak nefes nefese, ardımda bıraktıklarıma bakmadan peşi sıra gelen sürülere aldırmadan kaybolmak, yitip gitmek buralardan...
Yürek çok yorgunsun bugün..
Bu gece son defa agliyorum senin için
gözlerimden akan sey yas degil aslinda,
sensin.
Tek tek dökülüyorsun gözlerimden
parça parça çikiyorsun bu gece...
sevgi neydi?
yanında hissetmekti, emekti..
sevgi de ne tercih edilirdi? heyecan mı, mutluluk mu? Anını yasamak adına senelerini yitirmek miydi sevgi?
karsılık olur muydu? olmazsa ne olurdu?
mutsuzluk muydu sevgi? engellenebilir miydi?
sevgi, önüne geçilebilir bişey mi?
istenileni vermediğinde, hiçe sayılan bi arzu muydu?
nasıl hissedilirdi? sevgi de çift kişilik miydi?
yalnız yasamak zorunda olanlar ne yapardı? nasıl kalkardı bu yükün altından. kimin elinden tutardı?
sevgi yalnızlık mıydı?
birini taa içinde hissetmekten neden korkar insan? hep bişeylerden kacmak mıdır sevgi? korku mudur? telaş mı?
diline gelen sözcükleri yutkunup, içinde tutmak mıdır? neden söyleyemez insan, sevdiğini..
sevmek, bedeli ağır bir hata mıydı? utanç duyulur muydu? günah mıydı?
neden uykusuz geceler, acı veren korkular, en içten sevenlere kalır? umursamaz olan neden daha rahat yasar? ceza mıdır birini sevmek..?
mutlu eden yanları neden hep en geç farkedilir, onca üzüntüyü yaşadıktan sonra,..
sevgi gizli miydi? denizi seyrederken gördüğün martının kanat çırpışında mıydı, dalgalarda anlatmaya çalıştığı gizemleri miydi denizin? suya hasret kayaların coşkun denizlerden nasibini aldığı sahneyi içine sindirerek izlemekte miydi?küçücük ayrıntılarda mıydı da biz göremedik sevgiyi? dokunamadık bir kez.. ayrı kutuplarını oynadık her sahnesinde bu filmin.. farkedemedik, tamamlayamadık bişeyleri; ayrı kaldık..
yoksa sevgi, ayrı kalmak mıydı?
ufacık mutlulukları görmezden gelip, hayallere tutunmak mıydı?
unutulmak en büyük karşılıktı heralde..
hakettiğimden fazlasını istememeli miydim?
istesem haksızlık olur muydu?
hala bulamıyorum...neydi sevgi?
imkansızlık mıydı?
sevgi, seni sevmek miydi??
Hiçbir şey senle olduğumuz gibi değilmiş...
Öylesine serseri bir gün geçiyordu saatlerimden, öylesine serseri bir hafta geçiyordu günlerimden, öylesine serseri bir ay geçiyordu haftalarımdan, aylarımdan yıllarımdan ömrümden...
Parça parça öldürüyor yokluğun, azar azar bitiveriyorum.
Her şeyi güzel eden senin varlığınmış; çok yazık; Çirkinlikleri görmeme engel, senin bana taktığın cennet gözlükleriymiş.
Bu aşk bitti sevgili, bu dem bittim sevgili!
Haramdır diye kıyamadım bu cana, yaşayan ölüye mezar yok diye gelemedim yanına!
Yani zindanlık bir dünyadır bana kalan şimdi!
Hediyen vardı ellerimde, ruhuma işlemiştin, kokun sinmişti elbiselerime...
Uğraştım, çabaladım; elbiselerimi yakıp kokundan kurtuldum ama ruhumdan atamadım bir türlü varlığını...
Tutku denen şey hep böyle midir?
Titrek, yorgun ellerimin tuttuğu, kalem kalem, kağıt kağıt şiirlerimi, senli geçen her şeye köprü yapsam da, mavi deniz gözlerinden bir ışıkla o köprüden geçsem, sana tutkuyu yazabilir miyim ki?
Bedenimi toprağın yaptım unutma! Hep bedenini saracak!...
Ben hep bekleyeceğim; Ağlayarak annesine koşmak isteyen bir çocuk gibi, sana koşmak isteyeceğim ama, soluğum yetmeyecek.
Yılmak yoktu biliyorum, ölene kadar sevecektik...
Şimdi ikimizde öldük! Sen toprağın altındasın, bense üstünde!
Bu saatler de geçecek, bu günler de, belki bu ömrüm de bitecek ama, sen hep sol tarafımda cayır cayır yakacaksın beni. Ateş olup eriteceksin. Hiçbir soğuk üşütemeyecek bu yüreği!
Gözün arkada kalmasın! Bu gözler, kaldırıp da göz kapaklarını görmeyecek hiç kimseyi, bilmeyecek...
Bu dudaklar öpmeyecek bir başkasını ve konuşmayacak...
Hızlı hızlı atan şu kalbimi, göğsümden çıkarıp da yerden yere vursam, sana tutkuyu anlatabilir miyim ki?
Tutuyorum, ağlamayacağım diyorum; olmuyor, yapamıyorum. Sen gittin, inanmaya çalışıyorum; inandıramıyorum kendime...
Yılmak yoktu canım değil mi? Biz ölene kadar sevmeyecek miydik?
Şimdi ikimizde öldük işte! Sen toprağın altındasın, bense üstünde!..
Yorgunlugum , yuregimle savasim ve hayatla kavgam...
Yuregimdeki aciya , icimde kopan firtinalara daha ne kadar tahammul edebilecegimi bilmiyorum?
Seni sensiz yasamayi ben cok uzaklardan gelirken terketmis olmak isterdim.Onume takilan her engeli cok uzaklarda birakmis olmak isterdim.Gercekten sevenlerin birbirine kavusamadigi dogru mudur? neden yuregim seni icinden cikartmak istedikce daha da derinlere batiyorsun?Artik gercekten icime islemissin biliyor musun , hucrelerimde bile hissediyorum seni...
Yoklugun , burdaki yoklugun tarif edilemeyecek bir duygu.Ben cok uzaklarda seni sensiz yasamaya calisip yapamazken , burda nefes alamadigimi hissediyorum cogu zaman.Bu bombos kalabaligin icinde sana denkgelme umudumu bile kaybetmek , bir hastane odasina guluslerimi saklamak ve bir takvim yapraginda gun hesaplamak...Ya senin yasadiklarin , daha nereye kadar yuregine aci yukleyeceksin?Daha nereye kadar sevindirmeyen zaferler kazandiracaksin yuregine?
Disari ciktiginda ne olucak? Her cikanin saskinligi nasil bir seydir? O sana da ugrar mi?
Hayattaki hic bir zorundaligi sevmeyen biri oldugunu biliyorum ama aklini guzel kullanmak zorundasin artik , aklina eseni degil aklina yatani yapmak zorundasin.Zamansiz patlamalari degil sessiz volkanlari beklemelisin.Kendi dogrularinla hayattaki dogrulari birbirine uyarlamak zorundasin.Artik dusunmek zorundasin kendini...
Seninle yasadigim bu sevdayi ne benim , ne de senin gibi yasayan bir insan daha bulamam yeryuzunde bence.Ne sen seni benim gibi seven bir insan bulabilirsin , ne de ben cikardigimi dusundukce derinlere sakladigim seni yuregimden sokup atabilirim.Ne garip bir sevda ki bulusturmadi bizi , kactikca yakalandik ama yakalandikca da kactik birbirimizden.Ne sen affettin beni ne de ben seni ama gozlerimiz birbirine hic kusemedi...
Yuregimle savasim , hayatla kavgam ve sen...
Kucuk bi selam gondermek bile agirlik yapiyor artik yuregimde...
Suskunlugumu bozarsam kiyamet kopacak gibi...
Yine o gün geldi bir tanem
Sana susadığım gün
O gün bana bir şeyler oluyor
Aklımdan bir türlü çıkmıyorsun
Sana bakıyorum hep susuyorsun
Gözlerine bakıyorum gözlerini kaçırıyorsun
Seni seviyorum diye haykırıyorum
Cevap vermiyorsun
İster cevap ver
İster verme
Seni bir daha seviyorum
Diye haykırıyorum
Sende be güzelim sende
Buna o kadar ihtiyacım varki
Bilemezsin bir tane
Kalbimin tek sahibisin
Bunu hep bilmelisin
Bir şiir yolladım sevgilime
Sevgilim bana bir kez yazmasa bile...
Bir kadını ağlatmak çok zor değildir aslında.
Kadınlar her şeye ağlayabilir; bir filme, bir şarkıya, bir yazıya...
En az erkekler kadar yani! Ama bir kadını yürekten ağlatmak zordur.
Eğer bir kadın yürekten ağlıyorsa, ağlatan onun yüreğine ulaşmış demektir.
Ama o yüreğin değerini bilememiş olacak ki ağlatan,
gözünü bile kırpmadan teker teker batırır iğnelerini yüreğe!
İşte o zaman koca bir yumruk gelir oturur boğazına kadının.
Yutkunamaz, nefes alamaz; çünkü o koca yumruk canını çok acıtır.
Gözleri buğulanır kadının sonra. Ağlamayacağım, der içinden.
Ama engel olamaz işte. Çünkü yüreğine ulaşmıştır birileri ve iğneler
saplamaktadır..
Bu acıya ne kadar karşı koyabilir ki bir kadın.
İnce ince süzülür yaşlar gözünden; önce birkaç damla, sonra bir yağmur seli...
Ve kadın ağlar; hem de çok! Sanmayın ki gidene ağlar kadın!
Gidenin giderken koparttığı yerdir onu ağlatan, orada bıraktığı yaradır.
O yaranın hiç kapanmayacağını, kapansa bile izinin kalacağını bilir kadın;
o yüzden ağlar. Ama bilir misiniz, ağlamak kadınları olgunlaştırır.
Her damla, daha çok kadın yapar kadınları.Her damla bir derstir çünkü.
Bazen kadınlar ağladığında çoğu insan, ağlama niye ağlıyorsun ki,
değmez onun için derler. Bilmediklerindendir böyle demeleri.
Çünkü yürekleri acıyan kadınlar ağlamazlarsa, ölürler. İçlerindeki zehirdir onları öldüren!
Ağlayarak o zehirden kurtulur kadınlar, o irini temizlerler yaralarındaki!
Çünkü bilirler, o irin temizlenmezse iltihaba dönüşür yaraları.
Dönüşmemesi lazımdır oysa. O yüzden de bolca ağlarlar.
Zaman geçer sonra. Kadınlar kendilerine sarılmayı öğrenirler.
Umarım öğrenirler, yoksa ruhlar sapkın yollara çarpar kendini.
Sapan ruhların doğru yolu bulması da yeni acılar demektir.
Bunu bilir kadınlar, o yüzden eninde sonunda öğrenirler kendilerine sarılmayı...
Çok ağlayan kadınlar, bir çok şeyden vazgeçen kadınlardır aslında.
Her damla olgunlaştırır kadınları evet ama olgunlaştıkça,
o safça inandıkları aşk gerçeği onların gözünde küçülür...
Küçüldükçe değerini yitirir ve işte o zaman kendilerine sarılıp,yeni bir kadın yaratırlar kendilerinden.
Güçlü, yenilmez, mağrur ve aşka inanmayan...
İnsanlar soruyorlar çoğu zaman neden bu kadar çok bekar kadın var diye;
hepsi kariyer derdinde olan..Çünkü inançlarını yitirdi o kadınlar.
Zamanında yüreklerine o kadar çok iğne saplandı ki,,
o kadar çok ağladılar ki! Artık kendilerinden başka bir doğru olmadığına inanıyorlar, o yüzden kendilerine sarılıyorlar. Çünkü biliyorlar ki sarıldıkları
adamlar, onları hak etmedi; hem de hiçbir zaman!
Hep bir çıkarları oldu sarıldıkları adamların..
E o zaman niye sarılsınlar ki! Niye sarılalım ki!
Etrafınızda yürekten ağlayan bir kadın varsa bilin ki olgunlaşıyordur.
Bilin ki, gerçekleri kabul etmeye başlamıştır.
Bilin ki, artık aşkın olmadığına inanmıştır.
Bilin ki, sarılacak tek bir doğrusu kalmıştır. O da kim, ne diye sormayın artık.
Çok ağlayan kadınlar, eninde sonunda kendilerine sarılırlar çünkü!..
Bu gecenin tarifi imkansız...
Acıların en koyusu yüreğimde,elime aldığım basit bir kalemle.
Asilce seni anlatmaya,seni yaşamaya çalışıyorum..
SEN..deli mavi hoyrat esinti..
SEN..yüreğimin üstüne kapanmaz yaralar açan
VE SEN.. aşk nedir bilmeyen yalancı varlık..
Kimbilir kimlerin dizinde uyuyorsun şimdi..
Ben bu gece biraz daha yorgun,huysuzum halbuki bu gece sensizliğin bilmem kaçıncı gecesi unutmalıyım seni öyle değil mi?Hatırlamamalı,ismini anmamalıyım..Ne zordur ki ! Böyle bir ihtimal bile yok..
Şimdi buraya yazıyorum seni benden sonra bir kaç kişi okuyup ellerine,yüreğine sağlık diyecekler..Bilmeyecekler ki bunlar benim sessiz çığlıklarım,sana yakınlığım,hepsi senden bir alıntı bir parça,ve bilmeyecekler ki..
Ben günlerce yitik rüzgarlarla uyandım..
Geceleri sen diye kapattım gözlerimi..
Ve nihayetinde uykuda terk etti beni..şimdi yapayanlızım!
Gitmek neyi değiştirdi söylesene? O gördüğün düşler gerçeğe dönüştümü,ben karaları bağlarken sen pembe günler mi yaşıyorsun..peki mutlumusun söylesene..?
Tamam..
Al işte bütün rüyaların gerçekleşti birer birer.Oysa ne sözler verilmişti değil mi???Mutluluk denen o zavallı varlığı yutan feleğe bir çomakta biz sokucaktık.Yıkıcaktık umutsuz yolları yerine yeni ümitler yapacaktık.. yürekler dolusu isyanım var sana anlasana..??
Affetmiyeceğim seni..
Sana her yazışımda birkez daha,
Bir kez daha nefret edeceğim senden..
Sen beni kimlere,nelere değiştin..
Oysa sen canım,sevdiğim,sevgilim.. nelere değmiştin..
Nerden bilebilirdim ki sevmenin diğer adınında ayrılık olduğunu!..
Bana bir resim çiz ;
Mum ışığında aydınlanmayı bekleyen geceler ,
Kapkara gökyüzünde kaybolmuş yıldızlar ,
Acıyan yüreğim olsun içinde ..
Acıyı çiz bana !
Bana bir resim çiz ;
Kan revan içerisinde unutmaya uyuyan insanlar ,
Kırık dökük düşler ,
Kırılmış insanlar olsun içinde ..
Unutmayı çiz bana !
Bana bir resim çiz ;
Yolunu kaybetmiş insanların oradan oraya savrulmaları ,
Aradıklarını bulamamanın yıkılmışlığı ,
Acı ile kanamaları olsun içinde ..
Kanamayı çiz bana !
Bana bir resim çiz ;
Yalnızlığın ayazında donmaya ramak kala insanlar ,
Sigaramın dumanında boğulan düşler ,
Dumansız düşünceler olsun içinde ..
Ramak kalmayı çiz bana !
Bana bir resim çiz ;
Beklemekten usanmayan fakat beklediği 'şey'i unutan insanlar ,
Titrek cümleler , ağlamaklı sözcükler ,
Unutulan insanlar olsun içinde ..
Unutulmayı çiz bana !
Bana bir resim çiz ;
Koşan ama sol tarafındaki ağırlıktan kaçamayan ,
O ağırlığın altında ezilirken ,
Çığlıkları duyulmayan insanlar olsun içinde ..
Sessiz çığlıkları çiz bana !
Bana bir resim çiz ;
Simsiyah bir sahnede , siyah bir perde olsun ,
Perdenin açılmasıyla şeytanlar dans etsin ,
Kapkaranlık sahnede mutluluğun ve yalnızlığın son oyununu oynasınlar
sonsuza değin..
Sonsuzluğu çiz bana !
.
Bana bir resim çiz ;
Adı , ihanet olsun ...
Bana bir resim çiz ;
Adı , ayrılık olsun ...
|