Kendine inanıyormusun
Ağlayarak geldiğin bu dünyada gülmenin tek koşulu kendini esas almaktır ve kendin için, yarınların için, mutluluğun için her daim mücadele etmektir. Hayat denilen rüyanın içinde yaşamaya çalışırken birçok anlamsızlıkla karşılaşacak, birçok engellerle çarpışacak ve birçok kişiye kendini anlatmakta yorulacaksın.
Umudun bitip tükendiği anlar da ağlamaktan yorgun düşecek, biçare ortalıkta dolaşıyor bulacaksın kendini. Bazen hayatın öyle zaman dilimlerinde duraklayacaksın ki ne bir adım atmaya dermanın kalacak ne de zor günlerin geçmesi için temenniler de bulunabileceksin. Kalbin; derinlerinde yatan sevgi, fedakârlık, anlaşılamadığı için içten içe yanacak, senden başka kimselerin duyamayacağı feryatlar atacak. Onun sesini dinleyecek bir zaman sonra dayanacak gücün kalmadığı için duymamak için çareler arıyor bulacaksın kendini. Kandıracaksın kendini en doğrusunu yaptığına, mutluğu olduğuna inandırmaya çalışacaksın. Hatta kendinin bile inanmadığı küçük yalanlar söyleyeceksin insanlara. Oysa iyi niyetini anlamakta direnen insanlar bu sefer kolaylıkla anlayacaklar yalan söylediğini. Bakışlarından, gülüşlerinden, edalarından anlayacaksın yalanına inanmadıklarını ve mutsuzluğunun başarısızlığının onların mutluluk kaynağı olduğunu. Anlayacaksın yanında seninle beraber yürüyen her kişinin dostun olmadığını. Yaşadığın her acının arkasından bir parçasını daha tamamlayacaksın hayat denilen bu bulmacanın. Acı çektikçe olgunlaşacaksın. Olgunlaştıkça insanlardan kaçacak, insanlara güvenmeyecek, hayatın nefes alıp vermekle sınırlı olmadığını göreceksin. Ne kadar zor olduğunu haykıracaksın kendine mutluluğun. Oysa hayata yeni başladığın anlarında ne kadar da kolay geliyordu yaşamak, sanki tanıdığın ve tanışacağın bütün insanların rolleri senin hayatını kolaylaştırmaktan ibaret sandığın günleri hatırlayacak ve acıyacaksın kendine. Geçip giden yıllara, zamanına, hayatında yer verdiğin insanlara, yediğin darbelere bakacak ve kaybettiğinin farkına varacaksın.
Farkına vardığında eğer kendine ne kadar şanslı olduğunu söyleyebilirsen, bütün insanlara olan güvenini yitirdiğin noktada kendine güvenmeyi başarabilirsen eğer, birçok kimsenin bulamadığı mutluğun formülünü bulmuş olacaksın. Eninde sonunda tek dayanağın sen olduğuna göre, yılmadan yola devam edecek gücü bulacaksın. Olsun varsın aynı yollardan defalarca geçmiş olsan da, aynı hedef için bütün emeğini, paranı, zamanını kullansan da, aynı amaç için insanların karşısına başaracağım diyerek çıkıp başaramamış olsan da ne önemi var ki. Evet, zamanın, emeğin, hatta amacına inancın kalmamış olsa da bitip giden onca şeye rağmen sen hala bitmedin ya tükenmedin ya önemli olan bu. En değerli varlığının sen olduğunu bildikten sonra adınla anılan hayat doğumunla başladığına göre ancak ölümünle bitecektir. Unutma bunu.
Unutma insanoğlu unutma;
Mutluluk kolay elde edilen bir şey olsaydı sokaklarda her gün karşılaştığın insanlardan, yaşamında çeşitli rollere sahip insanlara kadar herkes mutlu olurdu. Mutluluk kolay olsaydı sen acı çekerken, insanlar kendi hayatlarından kesitler aktarmazdı sana. Mutluluk kolay olsaydı yıllardır mücadelenin içinde kendine yer bulamazdın ve eğer mutluluk kolay olsaydı yaşam da sana gerek kalmazdı. Sen gereklisin bu evrene. Ve bu evren mutlu olabilmen için, mücadele edebileceğin ve kazanabileceğin hedefler veriyor. Gözünü hedeften ayırma ve başladığın mücadeleye yılmadan devam et. Devam et ki hayat korksun senden, enerjinden, amaçlarından...
Nice kaybedişler yaşamış olsan da, geçmişini dönüp baktığında bir başarı hikâyesi anlatamıyor olsan da, kendine hayatın içinde anlamlı sözler sıralayamıyor olsan da, yine de sen bu dünyaya gereklisin. Gereklisin diyorum biliyorum çünkü ilerleyen zamanlarda birçok başarı hikâyesi adınla anlatılmaya başlayacak. Ben buna inanıyorum ya sen...
Ya sen kendine inanıyor musun?
|