Namazların sadece farzını kılsak yeterli olur mu
Sünnete uymak, kâinatın yaratılışına sebep olan Peygamber Efendimizi hatıra getirmek ve ona olan bağlılığımızı göstermek demektir.
Allah’ın emirlerini yerine getirmek nasıl büyük bir huzur veriyorsa, Allah Resulüne uymak da aynı huzuru verir.
Zaten Allah’a olan en güzel itaat ve sevgi, Onun Habibi’nin gösterdiği yolu takip etmekle mümkündür.
Özellikle
ibadetlerde Peygamberimizin gösterdiği şekilde hareket etmek, hem Allah’a olan sevgi ve yakınlığımızın derecesini gösterir, hem de ibadetlerimizin anlam ve feyzini arttırır.
Beş vakit namazdan önce ve sonra kıldığımız sünnetler, Peygamberimizden rivayet edilen ve onun kılmış olduğu namazlardır.
Sünnetin genel olarak, diğer ibadetler arasında bir derecesi olduğu gibi, sünnetlerin de kendi aralarında bir derecelenmesi vardır.
Mesela, bunlardan sabah namazının sünneti vacip derecesinde kıymetlidir.
“Sabah namazının iki rekât sünneti dünyadan ve dünyada var olan şeylerden daha hayırlıdır” hadis-i şerifi bu anlamı ifade eder.
Sabah namazının sünnetinden sonra, fazilet bakımından öğlenin ilk ve son sünneti, akşamın sünneti ile yatsı namazının son sünneti gelir. Bunlar müekked (kuvvetli) sünnetlerdir. İkindinin sünneti ile yatsının ilk sünneti ise gayr-ı müekked sünnettir.
Bu konuda bazı hadislerin meallerini okuyarak sünnetlerin faziletini hatırlayalım.
Hz. Âişe’nin anlattığına göre Peygamberimiz şöyle buyuruyor:
“
Kim gece ve gündüz on iki rekât namaz kılmaya devam ederse, Cenab-ı Hak ona cenneti nasip eder. Bunlar; dört rekât öğlenin farzından önce, iki rekât öğlenin farzından sonra, iki rekât yatsının farzından sonra, iki rekât da sabahın farzından öncedir.”
“Öğle namazının farzından önce dört rekât sünneti terk eden kimse şefaatime nail olmaz.”
“
İkindi namazının farzından önce dört rekât kılan kimseye Allah merhamet etsin.”
“Kim ikindi namazının farzından önce dört rekât kılarsa ona Cehennem ateşi dokunmaz.”1
Namazlardan önce ve sonraki bu sünnetler kılınmadığı zaman, namaza bir eksiklik gelir mi? Sadece farz kılınmakla o vaktin namazı kılınmış olur mu?
Vaktin farzlarını kılan kimse, aslında üzerindeki borcu ödemiş, görevini yerine getirmiş olur. Ancak, vakit namazlarının içinde yer alan sünnetlerin bazıları vacip derecesindedir.
Sünnetlerin vacip hükmünde olanlarına uymak mecburî olduğundan ve terk edilmesi halinde bir günah işlenmiş sayılacağından cezası vardır.
Diğer sünnetlerin işlenmesinde çok büyük sevap varsa da, terk edilmesinde bir günah yoktur. Ancak Peygamberimizin şefaatinden mahrum olma gibi bir kayıp söz konusudur.
Bu arada şu cümleleri de unutmamalı:
“
Sünnete uymayan, tembellik ederse büyük bir kayba uğrar, önemsiz görürse büyük bir cinayete girmiş olur, yalanlar gibi tenkide kalkarsa büyük bir sapkınlığa düşmüş olur.”2
Buna göre, zaman uygunsa, herhangi bir zorluk da mevcut değilse, namazın sünnetlerini terk etmemek lazımdır. Ta ki, mükemmel bir namaz kılma mutluluğuna ermiş olalım.
Fakat zaman darlığı ve iş yoğunluğu ve acele yetişilmesi gereken bir yer varsa, sünnetleri kılmamanın bir sakıncası olmaz.
1. et-Tergîb ve’t-Terhîb, 1:396-406
2. Lem’alar, (11.Lem’â).