| 
				 JuDo nedir 
 
			
			Judo Nedir? JUDO, yumuşaklık yoludur. JU'nun içinde teknik ve fizik eğitim  vardır. Binlerce kez tekrarlanan teknikler refleks hale gelmedikçe kolay  uygulanamaz. Judo'da kaba kuvvete yer yoktur. DO, eğitimin tamamen felsefesidir.  Ruh eğitimini içerir. Judo ustaları, öğrencilerine eğitimin süreci içinde  doğruluk, nezaket, sabır, sevgi ve saygı kavramlarını öğretir. Sporcusunun  zekasını geliştirir ve kendi başına hareket etme yeteneğini kazandırır. Böylece  kendine güven, nefse hakimiyet ve konsantre olabilme duyguları gelişir. Judo'da  beden ve ruh gelişimi beraberce ele alınır. Teknik çalışmalarda başlıca prensip  "rakibe mukavemet etmeme" ve "kuvvete karşı koymama"dır. Bu arada kaldıraç,  merkezkaç, moment gibi az kuvvetle çok iş yapma esasına dayanan fizik  kurallarından ve en önemlisi "denge bozma" ve "rakibin kuvvetinden yararlanma"  kuralını uygulamaktır. Judo'da kuvvet yoktur. Bütün şiddet hareketlerı yasaktır.  Judoka, hasmına acı vererek değil, onu acı sınırının yanına getirerek üstünlük  sağlar.
 Judo'nun eğitimi belirli bir sıra takip eder. Önce, düşmeler ve  alçak seviyeli düşüşlere dayalı atış teknikleri öğretilir. Duruş, yakalama,  vücut dönüşleri ve hareketinden denge bozma ile 4 ana prensibe dayali atışın  şekilleri tamamen bilimsel yöntemlere dayalıdır.
 JUDO'DA TEKNİKLER:
 Ayaktan atış, yerde mücadele ve vuruş teknikleri olmak üzere,  üç büyük grupta toplanır. Ayaktan atış teknikleri; elle, kalça ile ve ayakla  olmak üzere üç kısımdır. Bunun yanısıra, kendini yere atarak yapılan teknikler  vardır. Ayaktan atış teknikleri 40 adettir. 65 adet olan yer teknikleri içinde  hareketsiz bırakma, boyun ve kol kilidi teknikleri bulunmaktadır Ate Waza ismi  verilen vuruş teknikleri içinde aşağı yukarı karate bünyesinde yer alan tüm  vuruşlar yer almaktadır. Bu son bölüm, yarışmalarda kullanılmamaktadır. Judo'nun  kendini koruma kısmı da ele alınmaktadır. Judo'nun bünyesinde Aikido'nun tüm  duruş, tutuş, vücut dönüşü ve atışları da yer almaktadır. Ayrıca Jui Jutsu,  Judo'nun bir nevi ilkel şekli olup, özellikle silahlı kuvvetler ve emniyet  güçleri bünyesinde göğüs göğüse mücadele kapsamı içinde uygulanmaktadır.
 Türk spor kültürünü inceleyecek olursak, Judo sporunun kökünü  eski Türkler'de buluruz. Orta Asya'da Türk Devletleri tarafından yaygın olarak  yapilan ve tüm dünyaya tanıtarak, artık dünya şampiyonaları düzenlenen Kuraş,  Judo'nun atasıdır. Bu spor da judo elbisesine benzer bir elbise ile yapılır.  Bunun örneklerini ülkemizin bazı yörelerinde de görmek mümkündür.
 Bugünün modern judo sporu, Japon Jigaro Kano tarafından  kurulmuştur. Kano, 1860 yılında Kobe kentinde doğmus, siyasal bilgiler eğitimi  almış, milli eğitimde görev yapmış, Japon rahipleri baskanlığı ve senatörlük  gibi devlet işlerinde bulunmuş ve 1938 yılında ölmüştür. Jigaro Kano, 1882  yılına kadar uzun bir jui jutsu eğitimi almış, bu tarihten sonra Jui Jutsu'nun  zararlı bulduğu teknikleri ayıklayarak, kendi deyimi ile JU JUTSU DO dediği JU  DO'yu kurmuş, eğitim verdiği dojoya da KODOKAN ismini vermistir. Bu Orta Asya  mücadele sporunun, Jui jutsu adi altında Japonya'ya gelişi ise 17. yüzyilda CHEN  YUAN PING isimli bir Çinli usta eli ile olmuştur.
 Türkiye'de Judo resmen 1962 yılında başlamıştır. Halil YÜCESES,  İbrahim ÖZTEK, Feridun YENİSEY, Aydın ÖZTEK, Ergun GÖKTUNA, Muvahhit BAYMUR,  Engin ÇORUH, Namık EKİN, Berkol ÖKTEN, Nazım CANCA, Ayhan SEZGİ, Natik CANCA  Şefik GÜVEN, Metin ALTINZiNCiR gibi Silahli Kuvvetler veya Emniyet Güçleri  bünyesinde görevli sporseverler, küçük gruplar halinde önce İstanbul ve  Ankara'da daha sonra da tüm yurtta bu sporun öncüleri olmuşlardır. Bu  Budoka'lar, Judo sporunun yanı sıra Karate, Aikido ve Jui Jutsu sporlarında da  çalışmışlar, çeşitli gösterilerle bu branşları tanıtmışlardır. Judo sporuna;  Letterie, Kawabe Chiba Novowitch, Barraco, Ra, Yoshimura, Yodoya Varosçuk,  Dörbant, Maissner, Onozavwa ve Aramaki gibi birçok yabanci hocanın da zaman  zaman önemli katkıları olmuştur.
 1974 Yılından bu yana Balkan Şampiyonaları'nda, takımımız  madalyalı başarılarını sürdürdü. İlk Balkan şampiyonu olan sporcumuz ise 63  kg'de Adnan ÖZMEN'dir. 1978 yılında Milli Takımımız Avrupa Takımlar  Şampiyonasında 4. olmuştur. Yine ilk kez Gençler Avrupa Şampiyonası'nda 66 kg'da  Gamze SAKIZLIGiL ile 52 kg'da Hülya ŞENYURT bronz madalya kazanmışlardır. Bu  sampiyona, 1990 yılında Ankara'da yapılmıştır. 1992 yılında ilk kez 48 kg'da  Hülya ŞENYURT Barcelona'da Olimpiyat 3'üncüsü olmuştur. İlk Dünya Şampiyonluğu  derecesi de Mısır'da yapılan Dünya Şampiyonası'nda İlknur KOBAŞ tarafından elde  edilmiştir. 1997 yılında Avrupa Şampiyonası'nda ilk kez 65 kg'da Hüseyin ÖZKAN  ile Selim TATAROĞLU'nun almış olduğu altın madalyalar ile yine 1997 Akdeniz  Oyunları'nda Hüseyin ÖZKAN'ın aldığıi altın, Selim TATAROğLU'nun aldığı gümüş,  48 kg'da Gülnigar GÜLSARAN, kg'da Nese YAZICI, 66 kg'da Gamze SAKIZLIGIL ve 72  kg'da Zarife YILDIRIM'ın kazandığı bronz madalyalar, Gençlik Olimpik Günlerinde  50 kg'da Erbay FINDIK ve Ebru AKTAN'ın kazandığı gümüş, 52 kg'da Zehra DOGAN'in  elde ettiği bronz madalyaları, yine Balkan Ümitler Sampiyonasi'nda elde edilen 7  altın, 9 gümüş, 8 bronz madalya ve turnuvalardaki üstün basarılar ile Türk  judosu bugüne kadarki en parlak devrini yaşamıştır.
 1951'de Internasyonal Judo Federasyonu (IJF) , 1952'de Avrupa  Judo Birliği (EJU) kuruldu. İlk Dünya Sampiyonası 1956 yılında Tokyo'da yapıldı.  Judo 1964 Tokyo Olimpi yatları ile Olimpik spor oldu.
 
			
			
			
			
				  |