hASET
Haset, Allah Teala’nın kullarına ihsan ettiği nimetleri çekememek, kıskançlık duymak, Allah’ın taksimine razı olmamak manasına gelmektedir. Oysa “mülkün sahibi Allah’tır. Dilediğine verir, dilediğinden alır, dilediğini alçaltır, dilediğini yükseltir, dilediğini aziz, dilediğini zelil eder. Her türlü hayır O’nun elindedir. Gerçekten O her şeye kadirdir”[3].
Kur’ân-ı Kerîm’de: “Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık”[4] buyurulmaktadır. Haset bir anlamda bu taksimatı kabul etmemek demektir. Haset, fertleri perişan eden manevi bir hastalıktır. Ona tutulanın gece uykusu, gündüz huzuru kalmaz. O insanın yaptığı iyilikleri, hayırları ve sevapları yok eder. Nitekim Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır: “Sizi hasetten sakındırırım, hiç şüphe yok ki haset, ateşin odunu yediği gibi sevapları da öyle tüketir”[2]; “Birbirinize buğzetmeyiniz, birbirinize haset etmeyiniz, birbirinize darılıp arka çevirmeyiniz ve Ey Allah’ın kulları kardeş olunuz”[5].
Değerli Müslümanlar!
Haset, gökte ve yerde Allah’a karşı işlenen ilk isyandır. Şeytan, Allah’ın Hz. Adem (a.s.)’e secde et emrine karşı çıkmış, hasedinden; “O topraktan, ben ateşten yaratıldım, ateş topraktan daha üstündür” diyerek Allah’ın emrine karşı gelmiştir. Neticede ebediyen Allah’ın rahmetinden kovulmuştur [6]. Hz. Adem’in oğlu Kabil kardeşi Habil’i kıskandığı için onu öldürmüş, böylece hasedi yüzünden yeryüzündeki ilk cinayeti işlemiştir. Kardeşleri Hz. Yusuf’u hasetlerinden kuyuya atmış ve yıllarca Yakup (a.s.) evlat hasretiyle yanmıştır.
Aziz Cemaat!
Bende olmayan mal onda da olmasın, bende olmayan sıhhat onda da olmasın, bende olmayan imkanlar onda da olmasın diyerek müslümana haset etmek, çekememek hasetçinin haset ettiği adamdan önce kendini yok eder. Peygamberimiz buyuruyor ki; “Sizden önceki ümmetlerin hastalığı olan haset ve düşmanlık size de yavaş yavaş sirayet etmiştir. Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki; iman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de hakkıyla iman etmiş olamazsınız”[7].
Haset etmek mü’mine yakışmaz. Müslüman haset etmez, gıpta eder, imrenir. Gıpta; başkasında bulunan nimet ve imkanların kendinde de olmasını istemektir. Yani onda olsun, bende de olsun demektir. Haset haram, gıpta mübah, yani caizdir.
Muhterem Mü’minler!
Bir Müslüman Allah’a, “nimet verdiğin, ilim verdiğin, servet verdiğin kulların gibi bana da ihsan et” diye dua ederse bunun günahı yoktur. Bize böyle dua etmemizi, Fâtiha Suresi’nde Cenâb-ı Allah öğretmektedir. Nisâ Suresi’nin 32. ayetinde de “Allah’ın fazlından isteyin” buyurulmaktadır. İyi ve güzel şeylerin Allah’tan istenmesi tavsiye edilmektedir.
|