seytan Nedir?
Şeytan Nedir?
Şeytanı gercekten tanımak ister misiniz? Onun ne kadar zavallı, ne kadar aciz, ne kadar ucube, ne kadar riyakâr ve ne kadar sahtekâr olduğunu görmek istiyorsanız eğer , Kur'ân-ı Kerim âyetleri ışığında yaptığımız açıklamaları dikkatle okumanız yeterli olacaktır. Şeytanın bizim üzerimizde hiç bir sultanlığı yoktur aslında. İnsanları kandırarak kendini güçlü göstermek onun en büyük oyunudur. Allahû Tealâ Sad Suresinde şöyle buyurmaktadır:
38/SAD-72: Fe izâ sevveytuhu ve nefahtu fîhi min rûhî fe kaû lehu sâcidîn(sâcidîne).
Böylece onu sevva ettiğim ve onun içine ruhumdan üflediğim zaman, derhal ona secde ederek yere kapanın.
38/SAD-73: Fe secedel melâiketu kulluhum ecmaûn(ecmaûne).
Bunun üzerine meleklerin hepsi birden secde etti.
38/SAD-74: İllâ iblîs(iblîse), istekbere ve kâne minel kâfirîn(kâfirîne).
İblis hariç ki, o kibirlendi ve kâfirlerden oldu.
Bu âyet-i kerimelerden de anlaşıldığı gibi Allah'ın emrine itiraz eder bir hüviyette olan iblis, kendisi gibi insanları da Allah'ın emirlerine itaat etmekten alıkoymaya çalışmaktadır. İblisin Allahû Tealâ'nın emrine nasıl karşı geldiği Araf Suresinde de açık ve kesin olarak ifade edilmiştir.
7/A'RAF-11: Ve lekad halaknâkum summe savvernâkum summe kulnâ lil melâiketiscudû li âdeme fe secedû illâ iblîs(iblîse), lem yekun mines sâcidîn(sâcidîne).
Ve andolsun ki; sizi Biz yarattık. Sonra size suret (şekil) verdik. Sonra meleklere: “Âdem (A.S)'a secde edin.” dedik. İblis hariç, secde ettiler. O, secde edenlerden olmadı.
7/A'RAF-12: Kâle mâ meneake ellâ tescude iz emertuk(emertuke), kâle ene hayrun minh(minhu), halaktenî min nârin ve halaktehu min tîn(tînin).
(Allahû Tealâ) şöyle buyurdu: “Sana (secde etmeyi) emrettiğim zaman, seni secde etmekten men eden nedir?” İblis: “Ben ondan hayırlıyım,beni ateşten ve onu nemli topraktan (balçıktan) yarattın.” dedi.
7/A'RAF-13: Kâle fehbit minhâ fe mâ yekûnu leke en tetekebbere fîhâ fahruc inneke mines sâgirîn(sâgirîne).
( Allahû Tealâ): “Öyleyse oradan in! Artık orada senin kibirlenmen olmaz. Hemen oradan çık. Muhakkak ki, sen alçaklardansın.” buyurdu.
7/A'RAF-14: Kâle enzırnî ilâ yevmi yub'asûn(yub'asûne).
(Şeytan): “Beas gününe (dirileceğimiz güne, kıyâmet gününe) kadar bana izin (mühlet) ver.” dedi.
7/A'RAF-15: Kâle inneke minel munzarîn(munzarîne).
(Allahû Tealâ): “Muhakkak ki sen izin (mühlet) verilenlerdensin.” buyurdu.
7/A'RAF-16: Kâle fe bimâ agveytenî le ak'udenne lehum sırâtekel mustekîm(mustekîme).
(İblis): “Bundan sonra, beni azdırman sebebiyle, mutlaka Senin Sıratı Mustakîmin'e onlara karşı (mani olmak için) oturacağım.” dedi.
7/A'RAF-17: Summe le âtiyennehum min beyni eydîhim ve min halfihim ve an eymânihim ve an şemâilihim, ve lâ tecidu ekserehum şâkirîn(şâkirîne).
Sonra, elbette onlara, önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından geleceğim ve onların çoğunu şükredenlerden bulmayacaksın.
4/NİSA-118: Leanehullâh(leanehullâhu), ve kâle le ettehizenne min ibâdike nasîben mefrûdâ(mefrûdan).
Allah, ona (şeytana) lânet etti. O da dedi ki: “Elbette ben, Senin kullarından belirli bir pay edineceğim."
İblis, son derece kurnaz bir mahlûktur. Ve bu âyet-i kerimelerden de anlaşıldığı gibi tek görevi, Allahû Tealâ tarafından yeryüzüne halife kılınan insanı, Allah'ın yolu olan Sıratı Mustakîm'den saptırarak kendisi ile birlikte cehenneme sürüklemektir. İblis, amacına ulaşabilmek için çeşitli yöntemlere başvurur. Aslında yaptığı tek şey insanları kandırmaktır. İnsanlara zaafı istikametinde yaklaşıp o konuda ilham eder. Ve onlara fuhuş ve münkerle emreder. Allahû Tealâ Kur'ân-ı Kerim'de bu konuya da açıklık getirmiştir.
15/HİCR-39: Kâle rabbi bi mâ agveytenî le uzeyyinenne lehum fil ardı ve le ugviyennehum ecmeîn(ecmeîne).
(İblis şöyle) dedi: “Rabbim, beni azdırmandan dolayı, onlara mutlaka yeryüzünde (azgınlığı) süsleyeceğim ve mutlaka onların hepsini azdıracağım.”
Şeytan, insanlara yeryüzünü süslü gösterip dünyadaki geçici zevkleri tutku haline getirir. Bunu yapmaktan muradı insanlara Allah sevgisini unutturmaktir. Mal-mülk, şöhret, makam, iktidar arzusu ve tutkulu şekilde insan sevmek… Bunların hepsi şeytanın bir tuzağıdır. Allah'ın buradaki koruma sistemi ise muhlis kulları üzerinedir. Şeytan onlara asla zarar veremez. Allahû Tealâ buyuruyor ki:
15/HİCR-40: İllâ ıbâdeke minhumul muhlasîn(muhlasîne).
Ancak onlardan muhlis olan kulların müstesna.
34/SEBE-20:Ve lekad saddaka aleyhim iblîsu zannehu fettebeûhu illâ ferîkan minel mûminîn(mûminîne).
Ve andolsun ki iblis, onlar üzerindeki zannını (hedefini) yerine getirdi. Böylece mü'minleri oluşturan bir fırka (Allah'a ulaşmayı dileyenler) hariç, hepsi ona (şeytana) tâbî oldular.
38/SAD-85: Le emleenne cehenneme minke ve mimmen tebiake minhum ecmaîn(ecmaîne).
Cehennemi mutlaka seninle ve onlardan sana tâbî olanların hepsiyle dolduracağım.
Şeytanın insanların üzerinde hiç bir etkisi olmadığını söylemiştik. Allahû Tealâ bu konuyu da Kur'ân-ı Kerim'de net olarak ifade etmiştir .
34/SEBE-21: Ve mâ kâne lehu aleyhim min sultânin illâ li naleme men yûminu bil âhireti mimmen huve minhâ fî şekk(şekkin), ve rabbuke alâ kulli şeyin hafîz(hafîzun).
Onun (iblisin) onlar üzerinde bir sultanlığı (nüfuzu, tesiri) yoktu. Ahirete (hayatta iken ruhunu Allah'a ulaştırmaya) inanan kişi ile ondan (Allah'a ulaşmaktan) şüphe içinde olanları bilmemiz için (iblisle onları imtihan ettik). Ve senin Rabbin herşeyi hıfzedendir (koruyan, gözeten).
Allahû Tealâ, mü'min kullarını koruyacağını vaad ederek insanları şeytana karşı uyarmaktadır.
7/A'RAF-27: Yâ benî âdeme lâ yeftinennekumuş şeytânu kemâ ahrece ebeveykum minel cenneti yenziu anhumâ libâsehumâ li yuriyehumâ sev'âtihimâ innehu yerâkum huve ve kabîluhu min haysu lâ terevnehum innâ cealneş şeyâtîne evliyâe lillezîne lâ yu'minûn(yu'minûne).
Ey Âdemoğulları! Şeytan, sizin ebeveyninizi (anne ve babanızı), onların ayıp yerlerinin görünmesi için elbiselerini soyarak, cennetten çıkardığı gibi sakın sizleri de fitneye düşürmesin. Muhakkak ki; o ve onun kabilesi (topluluğu), sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Muhakkak ki; Biz şeytanları mü'min olmayanlara dost kıldık.
Âyette geçen şeytan ve kabilesi, şeytanın yeryüzündeki yardımcılarıdır. İnsan şeytanlar, cin şeytanlar ve şeytan şeytanlar olmak üzere üç grupturlar. Allahû Tealâ Kur'ân-ı Kerim'inde onlara TAGUT adını vermiştir. Onlar, iblise itaat ederek yeryüzünde ona hizmet ederler. İnsanları Allah yolundan uzaklaştırıp şeytanın tayfasına katmak ve cehenneme götürmek için ellerininden geleni yaparlar.
7/A'RAF-202: Ve ihvânuhum yemuddûnehum fîl gayyi summe lâ yuksirûn(yuksirûne).
Ve onların (şeytanların) kardeşleri onları cehenneme sürüklerler. Sonra (bundan) vazgeçmezler.
4/NİSA-118: Leanehullâh(leanehullâhu), ve kâle le ettehizenne min ibâdike nasîben mefrûdâ(mefrûdan).
Allah, ona (şeytana) lânet etti. O da dedi ki: “Elbette ben, Senin kullarından belirli bir pay edineceğim."
4/NİSA-119: Ve le udillennehum ve le umenniyennehum ve le âmurennehum fe le yubettikunne âzânel en'âmi, ve le âmurennehum fe le yugayyirunne halkallâh(halkallâhi), ve men yettehıziş şeytâne veliyyen min dûnillâhi fe kad hasire husrânen mubînâ(mubînen).
Onları elbette dalâlette bırakacağım ve onları emaniyyeyi emre derek kuruntulara düşüreceğim ve onlara k esin olarak emre deceğim ve onlar, davarların kulaklarını kesecekler ve onlara emre deceğim, Allah'ın yarattıklarını değiştirecekler. Ve kim, Allah'tan gayrısını, şeytanı dost edinirse şüphesiz o, apaçık bir hüsranla hüsrana uğramıştır.
4/NİSA-120: Yeıduhum, ve yumennîhim, ve mâ yeıduhumuş şeytânu illâ gurûrâ(gurûren).
(Şeytan) onlara vaad eder. Onları emaniyyeye düşürür, kuruntuya düşürür. Oysa ki; şeytanın, onlara vaadi sadece aldatmadır (aldatmaktan başka bir şey vaadetmez).
Âyet-i kerimelerden de anlaşıldığı gibi şeytan insanlara Allah'ın emrettiği şeyin aksini emreder. Allah'ın emirlerinin dışında yaptığınız herşeyde biliniz ki mutlaka şeytanın ilhamı vadır. Şeytanın en temel hedeflerinden biri de insanları mutsuz kılmaktır. O, hiç kimsenin mutlu olmasını istemez. İşte nerede mutsuzluk varsa orada mutlaka iblis vardır. İnsanları geçmişleri ile oyalar, hesaplaştırır. Allah'ı düşünmelerini engelleyerek vakitlerini boşa harcamalarını sağlar. Nitekim insanlarla konuştuğunuzda şu cevabı alırsınız: “ O kadar çok problemim var ki, Allah'ı hiç düşünemiyorum. Problemlerimi bir halledeyim, o zaman görevlerimi yerine getireceğim” . Bu düşüncenin iblisten geldiği açıkça ortadadır. Allahû Tealâ bu konuda şöyle buyurmaktadır:
58/MUCADELE-19: İstahveze aleyhimuş şeytânu fe ensâhum zikrallâh(zikrallâhi), ulâike ızbuş şeytân(şeytâni), e lâ inne hızbeş şeytâni humul hâsirûn(hâsirûne).
Şeytan onları bağladı. Allah'ı zikretmeyi unutturdu. İşte bunlar, şeytanın tarafını tutan kimseler, şüphesiz hep hüsrana düşen kimselerdir.
43/ZUHRUF-36: Ve men ya'şu an zikrir rahmâni nukayyıd lehu şeytânen fe huve lehu karîn(karînun).
Ve kim Rahmân'ın zikrinden yüz çevirirse, şeytanı ona musallat ederiz. Böylece o (şeytan), onun yakın arkadaşı olur.
Karşılaştığımız her türlü musibetin tek çözümü Allah'tandır. Ancak iblis insanlığa bunu da unutturmuştur. Yalancı ve sahtekâr olmasına rağmen ne yazık ki insanları kendisine inandırmayı başarmıştır.
16/NAHL-98: Fe izâ kare'tel kur'âne festeız billâhi mineş şeytânir racîm(racîmi).
Öyleyse Kur'ân-ı Kerim'i okuduğun zaman recmedilmiş (taşlanmış) şeytandan hemen Allah'a sığın.
16/NAHL-99: İnnehu leyse lehu sultânun alellezîne âmenû ve alâ rabbihim yetevekkelûn(yetevekkelûne).
Çünkü onun, âmenû olanlar ve Rab'lerine tevekkül edenler üzerinde bir sultanlığı (yaptırım gücü) yoktur.
16/NAHL-100: İnnemâ sultânuhu alellezîne yetevellevnehu vellezîne hum bihî müşrikûn(müşrikûne).
Onun (şeytanın) sultanlığı (yaptırım gücü) sadece ona (şeytana) yönelenlerin ve onunla (şeytanla), Allah'a şirk koşanların üzerindedir (onları etkiler).
59/HAŞR-16: Ke meseliş şeytâni iz kâle lil insânikfur, fe lemmâ kefere kâle innî berîun minke innî ehâfullâhe rabbel âlemîn(âlemîne).
Şeytanın durumu gibi; çünkü insana "İnkâr et." dedi, inkâr edince de, "Gerçek şu ki; ben senden uzağım. Doğrusu ben, âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım." dedi.
İblis, kıyâmet günü insanlara şöyle söyleyecektir: “Benim sizin üzerinizde bir sultanlığım yoktu. Sadece sizi davet ettim. Siz de icabet ettiniz.Artık beni kınamayın ben sizin yardımcınız değilim.Siz de benim yardımcım değilsiniz. Muhakkak zalimlere acı bir azap vardır.”
7/A'RAF-200: Ve immâ yenzeganneke mineş şeytâni nezgun festeiz billâh(billâhi), innehu semîun alîm(alîmun).
Ve fakat şeytandan sana bir dürtü gelirse, hemen Allah'a sığın. Muhakkak ki, O, işitendir, bilendir.
Şeytanın insana yaklaşmasına vesile olan bir kapı da gaybdan haber vermesidir. O, insanları bu yolla kendisine bağlamaya çalışmaktadır. Önceleri fallarla bir iki doğru şey söyleyip insanları kendine bağlayan şeytan, daha sonra araya yalanlar katarak onları kandırır. Büyü, fal ve hüddam ile uğraşanlar belirli bir süre sonra şeytanın etki alanına girip ona hizmet etmeye başlarlar. Şeytan, hizmetinden memnun kaldığı ve emirlerine itaat eden kişiye belirli bir süre sonra kendi zatını gösterir. Ondan sonra buradan kurtuluş yoktur. Zamanımızda şeytana hizmet edenler gittikçe çoğalmaktadır. Satanistler, titanlar, zülmanî ilimlerle uğraşanlar bilerek, görerek ve isteyerek ona hizmet etmektedirler. Bu insanlar, şeytanı kendi efendileri olarak isimlendirmişlerdir. Şeytanın korkunç yüzü belirli bir süre sonra onlarda da tecelli etmeye başlar. Giyinişleri, davranışları, makyajları, dinledikleri müziklerle hep şeytanı çağrıştırırlar. Nasıl ki Allah dostlarında Allah'ın nuru varsa onlarda da şeytanın karanlık yüzü tecelli etmiştir. Amaçları insanlara kötülük edip onları üzmek ve mutsuz etmektir. İnsanları öldürmek, onlara zarar vermek, alay etmek ve bundan garip bir zevk almak onlara has bir davranıştr.
Peki Allah'ın vaadi neydi? Allahû Tealâ buyuruyor ki: “Îmân eden kullarımı koruyacağım, şeytan onlara bir zarar verememez”. Öyleyse şeytandan korunmanın tek bir yolu vardır. Bir Allah dostunu, Allah'ın bir velîsini kendine bend edip, hıfz edilmek. Kaf-32'de ifade edildiği gibi kişi Allah tarafından korunduğu zaman kimse ona zarar veremez.
50/KAF-32: Hâzâ mâ tûadûne li kulli evvâbin hafîz(hafîzin).
İşte vaadolduğunuz şey (bu cennettir). Bütün evvab (Allah'a ruhu ulaşmış ve sığınmış) ve hafiz (başları üzerinde devrin imamının ruhunu muhafız olarak taşıyan) olanlar için.
Allahû Tealâ buyuruyor ki: “Ey âmenû olanlar! Nefsinizi teskiye etmek üzerinizedir. Siz hidayete erdiğiniz zaman dalâlette olanlar size zarar veremez.”
Dalâlette olanların şeytanın dostları olduğunu kabul edersek hidayette olanlar da Allah'ın dostlarıdır. Öyleyse Allah kime dosttur? Velîsine yani evliyasına dosttur.
10/YUNUS-62: E lâ inne evlîyâ allâhi lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).
Muhakkak ki Allah'ın evliyasına (dostlarına), korku yoktur. Onlar, mahzun da olmazlar, öyle değil mi?
15/HİCR-16: Ve lekad cealnâ fis semâi burûcen ve zeyyennâhâ lin nâzırîn(nâzırîne).
Andolsun ki Biz, semada burçlar kıldık. Ve bakanlar için onu süsledik.
15/HİCR-17: Ve hafıznâhâ min kulli şeytânin recîm(recîmin).
Ve Biz, onu taşlanmış şeytan(lar)ın hepsinden muhafaza ettik.
67/MULK-5: Ve lekad zeyyennes semâed dunyâ bi mesâbîha ve cealnâhâ rucûmen liş şeyâtîni ve a'tednâ lehum azâbes saîr(saîri).
Andolsun Biz, en yakın olan göğü (dünya göğünü) kandillerle süsleyip donattık ve bunları, şeytanlar için taşlama birimleri (rücum) kıldık. Onlar için çılgınca yanan ateşin azabını hazırladık.
Bütün bu âyet-i kerimlerden anlaşılıyor ki, insanlar için iki seçenek vardır. İnsanlar ya şeytanın yolunu (gayy yolu) yol edinecekler ve şeytana dost olacaklardır. Yada Allah'ın yolunu (rüşd yolu) yol edinip Allah'a dost olacaklardır. Allah'a yönelmiş bir kalp size ne söylüyorsa, ne yapmanızı emrediyorsa, biliniz ki, O Yaratan'ın sesidir. Bir varlığı yaratıcısından daha çok kim sevebilir? Kim onu yaratıcısından daha çok korumak, kollamak isteyebilir. O yarattı, sevdiği için… Ve yalnızca mutlu olmanızı istediği için. Zaman zaman yüreğinizin acıtılmasına izin veriyorsa, biliniz ki, bu O'na sığınmanızı sağlamak içindir. Yüreği acımayanlar, O'nun rahmetine sığınma ihtiyacı duymayanlardır.
Ve yaşam devam ettiği sürece, yüreğiniz size hep bir şeyler fısıldayacaktır. Ne zaman bir güzellikler demetinin içinde buluverseniz kendinizi, orada Allah vardır. Ne zaman içinizdeki ses, sizi karanlığa yönlendiriyorsa, o şeytanın sesidir. Allah'a yönelenler, yalnız güzellik içre olurlar. Şeytana tâbî olanlarsa sonsuza dek karanlığa mahkûmdurlar. Öyleyse seçim sizin. Dilerseniz, mutluluğa yelken açan bir geminin üzerinde olursunuz. Dilerseniz sonsuza kadar karanlığa yol alırsınız.
|