Tekil Mesaj gösterimi
  #1  
Alt 31 December 2008, 18:12
ceyLin ceyLin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Senior Member
 
Kayıt Tarihi: 21 September 2008
Mesajlar: 15,180
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Post Kara Bitkilerinin Atası Oldukları İddia Edilen Algler

Kara Bitkilerinin Atası Oldukları İddia Edilen Algler
Hayali evrim senaryosuna göre alglerin yani su yosunlarının, kara bitkilerinin ataları oldukları ve bunların ilk defa 450 milyon yıl önce Paleozoik Dönemde evrimleştikleri öne sürülür. Ne var ki yine son yıllarda ortaya çıkan fosiller evrimcilerin yazdıkları tüm senaryoyu, çizdikleri evrim ağaçlarını bozmuştur.
1980 yılında Avustralya'nın batısında 3.4-3.1 milyar yaşında fosilleşmiş resif kalıntıları bulunmuştur.
[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Bunlar mavi-yeşil alglerden ve bakteriyi andıran organizmalardan oluşmuşlardı. Bu buluş, evrimcileri daha büyük kaosa sürükledi. Çünkü hayali evrim ağaçları da yıkılmıştı. Bu ağaca göre alglerin de 410 milyon yıl önce Palezoik dönemde ortaya çıkmış olmaları gerekiyordu. Bu konuda bir diğer ilginç nokta da, bulunan en eski alg fosillerinin tıpatıp bugünkü kompleks alg yapılarına sahip olmalarıdır. Bu konuda çalışma yapan bilim adamları durumu şöyle ifade etmişlerdir:

Daha da ilgi çekici olan, pleurocapsalean alg ile modern pleurocapsalean algin hemen hemen birbirlerine denk olduklarının ortaya çıkmasıdır.
[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]Bugüne kadar bulunabilmiş en eski fosiller, çekirdeksiz algler türünden mineraller içindeki fosilleşmiş cisimlerdir ve bunların üç milyar yıldan daha uzun bir geçmişleri vardır. Ne kadar ilkel olurlarsa olsunlar, bunlar bile oldukça karmaşık ve ustaca organize edilmiş yaşam biçimlerini temsil etmektedirler.[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]

Tabii bu noktada akla, evrimcilere sorulacak şu soru gelmektedir:

100-150 milyon gibi bir sürede, sayısız çeşitte kara bitkisinin alglerden türediğini iddia eden evrim teorisi, neredeyse 1 milyar yıl önceki alglerle bugünkü alglerin tıpatıp aynı yapıda olmalarını nasıl açıklamaktadır?
Evrim teorisi savunucuları bu ve bunun benzeri pek çok soruyu görmezden gelmekte ve gerçeklerden kaçmaya çalışmaktadırlar. Alglerin veya su yosunlarının evrimi hikayesinin bir başka açmazı da, prokaryotik algin mi ökaryotik algden evrimleştiği, yoksa ökaryotik algin mi prokaryotik algden evrimleştiğidir. Bu konuda evrimciler kendi aralarında bir çelişki yaşamaktadırlar. Algin cinsine karar verememektedirler. Bu noktada öncelikle hücre türlerini genel olarak incelemekte fayda vardır.



Resimde görülen yeşil algler, tek hücreli ya da çok sayıda hücreye sahip olan ve fotosentez yapabilen organizmalardır.

Prokaryot hücreler bakteri benzeri, içlerinde organel olmayan hücrelerdir. Ökaryot hücreler ise bitki ve hayvan hücreleri olup, prokaryotlardan daha kompleks yapılı hücrelerdir. Evrim teorisi ilk başta ökaryotik hücrenin prokaryot hücreden evrimleştiğini iddia etmekteydi. Ancak bunun imkansız olduğunun anlaşılması üzerine evrimciler bu sefer de ağız değiştirerek tersini savunmaya çalıştılar. Fakat bu iddiaları da bir spekülasyondan öteye geçemedi. Bu konuda evrimcilerin içine düştükleri çelişkiyi kendisi de bir evrimci olmasına rağmen Robert Shapiro şöyle itiraf eder:

Prokaryotik algden ökaryotik alge geçiş oldukça fazla sorgulandı, çünkü geçiş o kadar karışıklık dolu ve o kadar zıtlık içeriyordu ki birçok modern biyolog bu konuyla ilgilenmedi ve sonradan tamamen vazgeçtiler. Çelişkiler o kadar büyüktü ki bazı araştırmacılar daha sonra ökaryotların prokaryotlardan değil de, prokaryotların ökaryotlardan evrimleştiğini iddia ettiler. Fosil kayıtları ise daha açık değildi. Prokaryot fosillerinin pre-kambriyen kayalarda mevcut olduğu açıktı ama onların kökeni ile ilgili zaman ya da şartları bilmiyoruz. [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]


Evrimciler önce sağ üstte görülen sabit yapılı prokaryot hücrenin evrimleşmesiyle sağ altta görülen kompleks yapılı ökaryot hücrenin ortaya çıktığını ve canlıların oluştuğunu iddia etmişlerdir. Bu iddiaların gerçekleşmesinin imkansız olduğunu anladıklarında ise bu sefer işlemin tam tersinin gerçekleştiğini savunmaya başlamışlardır.


Alıntı ile Cevapla