Konu
:
Hukuk Sözlüğü
Tekil Mesaj gösterimi
3 January 2009, 12:36
HaZzAn
Guest
Mesajlar: n/a
Cvp: Hukuk Sözlüğü
H
hacet: gerek; gereklilik
hâcir: hicret eden; bir yerden başka bir yere göçen; sayıklayan (hasta)
haciz: Borçlunun
borcunu kendi arzusu ile ödememesi durumunda
alacaklının talebiyle
borçlunun (borca yetecek miktardaki) mal ve haklarına devlet aracılığıyla (icra dairesi tarafından) el konulması.
hâdis: meydana gelen; çıkan; yeni çıkan
hafiyyen : gizli olarak; saklı olarak; gizlice
hafriyat : kazı; kazılar; toprak kazma; toprak çıkarma
hail : duvar
çit
parmaklık
tahta perde gibi taşınmazları birbirinden ayıran işaret ve engeller
haiz : sahip; elde bulunduran; taşıyan
hak: Hukuk düzeni tarafından şahıslara tanınmış olan yetkilerdir
hakikiye: hakikate mensup; gerçek; sahici; doğru; gerçekten
hakk: doğruluk ve insaf; bir insana ait olan şey; dava ve iddiada hakikate uygunluk; harcanmış emek; pay; hisse
hakkaniyet: hak ve adalete uygunluk; doğruluk
hak ehliyeti: Sağ doğmak şartıyla ana rahmine düştüğü andan ölüm anına kadar olan dönemde herkesin sahip olduğu medeni haklardan (evlenme
mülk edinme vb.) yararlanma yeteneği.
hakk-ı mesil: su yolu hakkı
hakk-ı mürûr: geçit hakkı
hakk-ı şuf'a: önalım hakkı
hakk-ı şürb: içme hakkı; sudan yararlanmada sıra hakkı
haksız fiil: hukuk düzeninin izin vermediği
zarar verici eylemlerdir
halel: bozma; bozukluk; eksiklik; zarar
haleldar olmak: bozulmak; çiğnenmek
hali sabıka irca: eski hale getirme
halita: karışım
harâc-ı mukaseme: arâzî-i hâriciyye mahsullerinden onda birden yarısına kadar alınan vergi
harâc-ı muvazzaf: arâzî-i hâriciyye üzerine yerin tahammülüne göre
maktûiyet veçhile tayin olunan vergi
Hariciye Vekâleti: Dışişleri Bakanlığı
hârîm: başkasının giremeyeceği
girilmesine izin verilmeyen ev bölümü; harem
harnup: keçi boynuzu
hartama: pedavra; köknar ve lâdin ağaçlarından elde edilen
çatı örtüsü olarak kullanılan ince tahta;
has: sıkıştırmadan bir yerin içine alma; hareketten menetme; etrafını çevirme; vakfetme
hasârât: zararlar; ziyanlar; hasarlar
hasb-el-kanun: kanun gereği
hasb-el-memuriyye: memuriyet gereği
hasebiyle: yüzünden; dolayısıyla; bu nedenle
hasılat Kirası: Kiraya verenin
bir bedel karşılığında
hasılat veren bir malın veya hakkın kullanımını kiracıya bıraktığı sözleşme; ürün kirası.
hasîm: iki düşmandan herbiri
hâsim: hasmeden; kat'eden
kesip atan
hasren: muhasara ederek; etrafını çevirerek
hâss: özgü
hatîa: günah; kabahat; suç; yanlış; yanlışlık
havale: Yollama ödeyicisinin
para
değerli kağıtlar veya benzeri nesneleri
yollayıcı hesabına yollama alıcısına ödemek ve yollama alıcısının da bunları kendi adına teslim almak üzere yetkili kılındığı sözleşme.
hâvi: kapsar; kapsayan; içeren; içerir
havza-i fahmiyye: kömür havzası; kömür bulunan bölge
haylûlet: engel olma; araya girme; yolu kapama
hayr (hayır): iyilik; iyi; faydalı iş; yarar
hayrât: sevap kazanmak için yapılan hayırlı işler; sevap için kurulan müessese
hazine: Devletten ayrı bir kişilik oluşturmamakla beraber
bir taraftan bütçenin uygulanmasına ilişkin işlemleri
diğer taraftan da kamu gelir ve giderlerinin zaman olarak uygunluğunu sağlayan merkezi örgüt; Maliye Bakanlığı ve maliye dairelerinden oluşan örgüt; devlet kasası.
heder olma: ziyan olma
hedm: yıkma; harap etme
hidematı amme: kamu hizmeti
hıfz: saklama; koruma
hibe: bağışlama
hilafı: tersi; aksi; zıddı
hilkat: yaratılma; yaratılış; tabiat
himaye: koruma; korunma; birine arka çıkma
hini dava: dava sırasında
hini hacet: gerektiğinde
hisse-i şayia: yaygın hisse; ortak pay
hitâm: son; bitim; tükenme; nihayet
hizmet sözleşmesi: İşçinin
belirli veya belirsiz bir zaman süresi içinde iş görmeyi ve işverenin de ona bir ücret vermeyi üstlendiği sözleşme.
hod-be-hod: kendi başına;kimseye danışmadan;kendiliğinden
huda: aktarma
hudûs : sonradan peyda olma
hukuki işlem: Bir veya birden çok kişinin
hukuksal bir sonuca yönelttiği irade açıklaması.
hukukun şeklî kaynakları : Hukuk Kurallarının hangi şekillere bürünmüş olarak bize verildiğini ve nerelerde bulunduklarını göstere kaynaktır.
hulâsa :özet
hulûl : gelip çatma; girme; borcun vadesinin gelmesi
hüsnü ceryan: iyi icra etmek
husule gelmek: doğmak; ortaya çıkmak; meydana gelmek; oluşmak
husûmet: hasım olma durumu; hasımlık; düşmanlık; (davada) karşı taraf olma
husûsat: bakımlar; işler; şekiller; yollar; konular; meseleler; maddeler
hususî: özel; kişiye ait
hüccet :senet; delil; belge
hükkâm: hakimler; yargıçlar
hükmî şahsiyet: tüzel kişilik
hükümsüzlük: bir hukuki işlemin
kanunun öngördüğü şekilde yapılamaması veya kanuna aykırı olarak yapılması halinde hukuki sonuç doğurmamasıdır.
HaZzAn