Konu
:
Hukuk Sözlüğü
Tekil Mesaj gösterimi
#
12
3 January 2009, 12:39
HaZzAn
Banned
Kayıt Tarihi:
26 September 2008
Mesajlar:
0
Konular:
Aldığı Beğeni:
0
xx
Beğendiği Mesajlar:
0
xx
Cvp: Hukuk Sözlüğü
M
maada: …başka
maddi mal: Taşınır ve taşınmaz mallar gibi fiziksel varlığı olan
gözle görülüp elle tutulabilen mal.
ma'dûd:sayılı;
madde-i sabıka :yukardaki hükümler; geçen hükümler; daha önce anılan maddeler
madrûb :dövülmüş; darbolunmuş; vurulmuş
mafevk: üst
mağsûb :gasbedilmiş; zorla alınmış mahal yer
mahalli idareler: Köy
kasaba ve şehir adı verilen belli yerleşim alanlarındaki mahalli ihtiyaçları gidermek üzere çeşitli kamu hizmetlerini yürütmekte olan kuruluşlardır
mahcuz :haczedilen; hacizli; üzerine haciz konulmuş
mahcur: Vesayet altına alınmış kişi; kısıtlı
mahdut :sınırlanmış; tahdit edilmiş
mahfuz :saklı; gizli
mahiyet :nitelik; bir şeyin aslı
esası
içyüzü
mahkumunbih: hüküm konusu
mahlûl :hallolunmuş; çözülmüş; mirasçısı bulunmayan ve hükümete kalan
mahrum: yoksun; dilediğini
istediğini elde edemeyen
mahsulât:mahsuller; ürünler
mahsup :hesap edilmiş; hesaba dahil edilmiş
mahsus :özgü; özel; müstakil; özel olarak
makable şâmil:geçmişe dokunan; geçmişe etkili olan; geçmişteki olayları da etkileyen
makable teşmil:bir hükmün etkisinin geriye yürütülmesi
makrûn :yakınlaştırılmış; yaklaştırılmış; yakın; ulaşmış
maksûr :kasrolunmuş; kısıtlanmış; kısıtlı
maktu :götürü; belirli; miktarda; değeri biçilmiş; pazarlıksız
makule:çeşit; tür; soy
mal birliği: Eşlerin
(evlilik sözleşmesinde birliğe dahil olmayacaklarını belirttiği mallar istisna olmak üzere) evlenme zamanında her birinin malik olduğu ve evliliğin devamı süresince mülk edindiği bütün malların dahil olduğu birlik üzerinde kocanın (karının şahsi malları hariç olmak üzere) mülkiyet hakkına sahip olduğu mal rejimi.
mal Ortaklığı: Eşlerin
ortaklığa girecek mal ve gelirleri sınırlandırmamış olduğu ve bunlar üzerindeki mülkiyet hakkını ortaklaşa kullanarak hiçbir payında bağımsızca tasarruf edemediği mal rejimi.
malik: Mülkiyet hakkı sahibi; bir şeye sahip olan kişi.
mamelek:malvarlığı
mansub :atanmış; nasbolunmuş
marifetiyle:yoluyla;aracılığıy la
maruz :arzolunmuş; bir şeyin karşısında etki altında bulunan
masarif:masraflar; giderler
maslahat:emir; buyruk; madde; husus; dirlik düzenlik; iş
masrûf :sarfedilmiş; harcanmış
masarifi muhakeme: muhakeme masrafları
matbu: Basılı; basılmış
matlab :talep olunan; istenen şey
matlubat:alacaklar; istenen şey
matrah: Bir verginin miktarını belirtmek için esas alınan değer.
matuf :yöneltilmiş; yönelik
mazarrat:zarar; zararlar; zarar verici; zarar verme
mazbata :tutanak
mazbut vakıf:yönetimi devlet tarafından ele alınmış vakıf
mazhar :erişen; bir şeyden yararlanma; ulaşma
mazireti sahiha: gerçek engel
mazmûn:ödenmesi gereken şey
maznun :zanlı; sanık
meail: sorunlar
me'cur :kiraya verilen şey; kiralanan
mebaliğ:meblağlar; tutarlar; ganimetler; paralar
mebânî :binalar; yapılar
mebde :evvel;başlangıç; prensip; ilk unsur
mebi :satılan şey
meblâğara tutarı; akçe
mebnî :buna dayanan; ....den dolayı; ......den ötürü; bu sebeple; bu yüzden; üzerinde kurulu
mecâri :su yolları; akıntı yerleri; su yatakları; mecralar
meccanî.parasız; bedava
mecmuu:tümü; tamamı; hepsi
mecra :bir işin gidiş
oluş yolu; akarsu yatağı; su yolu
meçhul:bilinmeyen; tanınmayan
meçzum: anlaşılan
medar :dayanak; yardım; elverişli
medarı tatbik: uygulanabilir
medlûl :delillendirilmiş; delil getirilmiş şey; bir kelimeden veya işaretten anlaşılan
mefhumu muhalif:karşıt kavram
mefruğunbih :devir konusu şey
mefruğunleh :kendisine bir şey ya da hak devrolunan kimse
mefruşat: Döşeme; ev eşyası.
Mefsuh: feshedilmiş
mehil :süre; önel
melhuz:muhtemel; gerekebilecek; umulur; beklenir
memalik: ülke
memnu :menedilmiş; yasaklanmış; yasak
memur: kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri yapmak üzere atanmış olan kişilerdir.
men :yasak etme; bırakmama; durdurma; esirgeme; vermeme; önleme
men etmek:engellemek; yasaklamak
menafil: yararlar
men'i muaraza davası:bir mal üzerinde;başka bir kimse tarafından ileri sürülen hak veya yapıların el atmanın önlenmesi isteğiyle açılan dava
menâfi :menfaatler; yararlar; çıkarlar
menba' :kaynaklar; çıkış yeri
menfaati amme:kamu yararı
menkul :taşınır; taşınır mal
menkuz: bozulan
menşe: kaynak; kök; başlangıç
mera :bir veya birkaç köy veya beldeye ayrı ayrı veya ortak olarak
hayvanları otlatmaları ve otundan yararlanmaları için tahsis edilen veya öteden beri bu amaçla kullanılagelen arazi
merbut:bağlı
merhun:rehnedilen mal
mer'i :yürürlükte; geçerli
meriyet:yürürlük
mersule: Gönderilen
mesağ :izin; ruhsat; cevaz
mesaha:ölçme; ölçümleme
mesail: meseleler
mesâkin:meskenler; oturulacak yerler
meskûn :içinde insan oturan; oturulan; yerleşilmiş
mesmu :dinlenen; dinlenebilir; karar için incelenebilir
mesned :isnad edilen şey; dayanılan şey; dayanak; rütbe
mesul :sorumlu
meşfu :şuf'a (önalım) hakkının ilişkin olduğu mal
meşhudat: şahitlik
meşrut :şart koşulmuş; şartlı; şarta bağlı
meşruta tevliyet davası: vakfeden kişinin mütevelliği kime şart kıldığı yolundaki uyuşmazlıkla ilgili dava
mevdaddı mahsusa: özel hükümler
mevaşi :koyun
keçi
öküz
inek gibi hayvanlar; geviş getiren hayvanlar; hayvan
mevhûm:varsayılan; var olarak kabul edilen; kuruntuya dayanan
mevkuf :vakfedilen şey
mevrid :varacak yer
mevsukiyet: sağlamlık
mezkûr:zikredilen; sözü edilen; anılan
mezrûât:ekilip biçilmiş tohumlar; ekinler
mezun :izinli; yetkili; bir okulu (kursu) bitiren kişi
mezuniyet:izin; yetki; bir okulu (kursu) bitirip diploma alma
mikâp :bir şeyin küp olarak değeri (örneğin; metremikâp: metreküp)
milk :kudret; tasarruf; mülk
minval: şekil
miras Şirketi: Mirasın açılmasından
bölüştürülmesine kadar
mirasa dahil olan mal
hak ve borçların oluşturduğu topluluk.
misillû :benzer; örnek gibi
muaccel:ivedi; peşin; vadesi (eceli) gelmiş; ödenmesi gereken hale gelmiş.
muacceliyet:borcun vadesinin gelmiş olması
muaddel: değişik
muaddün-li-l-istiglâl:kiraya verilmek üzere yapılmış şey; kiralık eşya
muadil :denk; eşit
muafiyet:affedilmiş olma; bağışıklık; yükümlülük dışında tutulmuş
muâhede: antlaşma; karşılıklı ant içme
muahhar :sonraya bırakılmış; tehir edilmiş; sonraki
muallak :havada boşta duran; sürüncemede kalmış
muamelat:muameleler; işlemler
muaraza :çekişme; sataşma; birbirine karşı gelme; bir hak talebi; kavga
muavin :yardımcı
muayyen:belirli; belli; saptanmış
muayyen mâ-adâ:başka; dışında
mubayaa :satın alma
mucibince:gereğince; uyarınca
mucip :gerektiren; gerektirici; icapcı; öneri sahibi
mucip sebepler:gerektirici sebepler; gerekçe
mugayir :aykırı; zıt; ters
muhakeme:yargılama
muhammen:tahmin edilen
muharrer :yazılı; yazılmış
muhassas:tahsis olunmuş; tayin edilmiş; özgü
muhatara :riziko; zarara uğrama tehlikesi; tehlike; zarar ve ziyan
muhayyerlik:bir sözleşme ile
belirlenen edimin yerine bir başkasını geçirmek yetkisi; seçimlik hak
muhdesat :sonradan yapılmış; sonradan meydana gelmiş şeyler; yeni şeyler
muhik :haklı; geçerli; uygun; gerekli
muhkem kaziye:kesin hüküm
muhtar:özerk; bağımsız; köyde devlet işlerini gören köyün başı
muhtelif:çeşitli; değişik; farklı
mukabil:karşılık; karşı
mukabeleihilmisil: karşılıklılık esası
mukaddem: önce; önce gelen; daha öncede bulunan
mukadderat:kader; yazgı; ölçülebilen
sayılabilen şeyler
mukarrer :kararlaştırılmış
mukarrerat:kararlar; kararlaştırılan şeyler
mukataa: arazinin belli bir ücret karşılığında kiraya verilmesi; bağ
bahçe
arsa durumuna getirilen ekim toprağı için verilen vergi
mukavele:sözleşme; akit; bağıt
mukayyet :kayıtlı; sınırlı; kaydolunmuş; deftere geçirilmiş
mukriz :ikraz eden; borç veren; ödünç veren
muktazi.gerekli
munkati :kesilmiş; ara verilmiş
munkazi: bitmek
munsifane: insaflı ölçüde
muntafî: sönme; ortadan kalkma
muntazır:bekleyen; gözetleyen
murabaha: kanunun belirlediğinden fazla faiz alınması; tefecilik
murakabe: denetleme; kontrol; gözetme
muris: kazandıran; veren; miras bırakan
ölümüyle
hakkında miras hukuku hükümlerinin uygulandığı kişi; miras bırakan.
murtabit:bağlantılı
musaddak:tasdikli; onaylı
musakkaf :üstü tavanla örtülmüş; tavanı
damı olan;
musakkafat.gelir getiren kapalı (damlı) binalar
mutad :alışılmış; âdet olunmuş; normal
mutalebe.talepte bulunma; istemde bulunma
mutasarrıf:tasarruf eden; sancakların en büyük mülki amiri
mutavassıt:aracı; aracılık eden; vasıta olan
mutazammın:içine alan
üstüne alan; kefil olan; ödemeyi üstlenen
mutazarrır :zarar gören kimse
muteber :geçerli; itibarlı; hatırı sayılır; güvenilir; sağlam
muteberiyet:geçerlik; geçerlilik
muttali :öğrenme; haberdar olma; bilgilenme
muvâcehe:yüzleştirme; yüz yüze gelme
muvafakat :uygun görme; onama; razı olma; rızası olma
muvafık :uygun; yerinde
muvakkat:geçici; süreksiz
muvâzaa :danışıklı işlem
muvâzene:denge
muzâf :izafe edilmiş; bağlı; bağlanmış; katılmış; yönelik
mübâdele:bir şeyin başka bir şeyle değiştirilmesi; değiştirme; değiş-tokuş; değişim
mübayaa :satın alma
mübâyenet:birbirine zıt olan şeyler
kaideler
iddialar
hükümler arasındaki görünüş
mübâyin :zıt; aykırı; ters
mübeyyin:gösterir
mücâvir :komşu olan; yanında bulunan
mücbir :zorlayıcı; zorlayan
mücerred :soyut; genel
mücmel :kısa ve öz olarak anlatılmış; açıklanmadıkça ne anlama geldiği anlaşılamayan ibare
müctemian:topluca; toplu olarak
müdafi :savunucu; savunan
müdahalenin men'i: Taşınır veya taşınmaz bir mala karşı yapılan maddi elatma veya sataşmanın
ayni hakka dayanılarak önlenmesi.
müddea:davacının dava ettiği şey; dava konusu
müddeaaleyh:davalı; hakkında dava açılan kişi
müddeabih :dava konusu
müddei .:davacı; iddia eden kişi
müddei aleyh:davalı; hakkında dava açılan kişi
müddei umumi:savcı
müebbet :sonsuz; süresiz
müeccel :vadeli; vadeye bağlanmış; zamanı henüz gelmemiş
müeddî :tediye eden; eda eden; doğuran
müesses:kurulmuş; kurulu; tesis edilmiş
müessir :tesir eden; etkili; tesirli
müeyyid :teyid eden; doğrulayan; kuvvetlendiren
müeyyide:yaptırım; destek; hukuk kurallarının uygulanmasını sağlamak ve zorlamak için yasalara konulan hükümler; bir kuralın emir ve yasaklarına uyulmadığı zaman karşılaşılacak olan tepkidir.
müflis :iflas eden kişi; mahkemelerce iflasına karar verilen kimsedir
mühür: Bazı kişi ve kurumların
yaptıkları işlemi veya koruma altına aldıkları eşyayı belgelendirmek için kullandıkları kazılı damga
vb
. araç.
mükellef:yükümlü; ödevli; görevli
mükellefiyet:yükümlülük; bir kimseye veya bir şeye yükletilen yüküm; görev
müktesip :iktisap eden; kazanan; edinen
mülâhaza :düşünce; görüş
mülâhazât :düşünceler
mülhak evkaf(vakıf):vakıf yöneticileri(mütevelliler) tarafından yönetilen ve Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından denetlenen vakıflar
mülki :ülke ile ilgili; ülke yönetimine ilişkin
mülkiyet hakkı:Kişiye
kanunların öngördüğü sınırlar içinde
sahibi olduğu maldan ve malın hukuki ve doğal ürünlerinden yararlanma ve o mal üzerinde tasarruf etme yetkisi veren egemenlik hakkı.
mültezem: gerekli görülen; kayırılan
mülzem :bağlı
mümâselet:benzeme; benzeyiş; andırma
mümasil :örnek; misâl; benzeyen; andıran
mümellek-ün-leh: kendisine bir şey temlik olunan kimse
mümellik :temlik eden; mülk olarak veren kişi
mümessil :temsil eden; temsilci
mümeyyiz :sezgin; temyiz eden; iyiyi kötüden ayırma yeteneğine (temyiz gücüne) sahip kimse.
mümtâz .:üstün; ayrıcalıklı; imtiyazlı
mümteni :çekinen; imtina eden; olamaz;
mün'akit olmak: bir sözleşmenin kurulması; akdin oluşması; üzerinde anlaşma yapılmak
münâzaa :uyuşmazlık; çekişme; anlaşmazlık
münaziünfih:niza konusu; uyuşmazlık konusu olan şey; dava konusu
münbais: doğan; ileri gelen
müncer: sonuçlanan; şu veya bu sonuca varan
mündemic: içinde bulunan; (içinde)yatan
münderecat:içerik; kapsam; içindekiler
münferiden: tek tek; ayrı ayrı; tek başına
münfesih: infisah etmiş; bozulmuş; dağılmış
münhasır: ..ye özgü; ..ye ayrılmış; ..ye mahsus; sınırlanmış; ayrılmış
münkasem: bölünmüş
münkati: kesilen; kesilmiş; kesik; aralıklı
münkir: inkar eden
münselip: kaybetme
keybeden
müntakil:intikal eden; geçen
müntehî: nihayet bulan; sona eren; son; en son; bir şeyi tamamlayan
mürâdif: eş anlam; aynı anlam
mürafaa:murafaa)
sözlü duruşma; genellikle Yargıtay'da veya İdare Mahkeme’lerinde yapılan duruşmaya verilen ad
müraselât:gönderilen şeyler; mektuplar; yazışmalar
mürettep: tertip edilmiş; düzenlenmiş
mürtebit: bağlantılı; ilişkili; ilgili
mürtefi: kaldırma kaldırılmış
mürtehin:rehin alacaklısı; ipotek hakkına sahip
mürur hakkı:geçit hakkı
müruru zaman:zaman aşımı; bir davanın açılması veya hükmün yerine getirilmesi için kanunen belirli zamanın geçmesi
müsaade: izin; yardım; uygun olma; serbestlik
müsadere:zoralım; bir kimsenin taşınır veya taşınmaz bir malının
kendi isteği olmaksızın devlet tarafından elinden alınması
müsamaha:hoş görme; göz yumma; tolerans tanıma
müsâvât :eşitlik
müsavi :eşit; eş düzeyde; aynı seviyede
müseccel:tescilli; yazılmış; kayıtlı; damgalanmış
müstacel: ivedi; tez; hemen yapılması gerekli
müstacelen:ivedi olarak; acele olarak
müstaceliyet:ivedilik; acil olma hali
müstagallât-ı mevkufe:hayır kurumlarına gerekli geliri sağlamak üzere vakfedilmiş mallar
müstehak :hak eden
müstehik :istihkak sahibi; hak kazanmış; haketmiş; layık
müstelzim:gerektirici; doğurucu; sonuç doğurucu
müsteniden:dayanarak; bir şeye dayanarak; delil göstererek
müstesna :ayrık; istisna olan; kural dışı
müşârtaklar arasında beraberce kullanıldığı halde paylara ayrılmamış şey; ortak mal
müşâbehet:benzeyiş; benzeme
müşâbih :benzeyiş; benzeme
müşârün-ileyh:adı geçen; anılan; ilim ve resmi mevkii yüksek olan kimse
müşkilât :zorluk; güçlük
müştemilât:eklenti
müşterâ :iştira edilmiş; satın alınmış
müşterek mülkiyet: Birden çok kişinin
kanun veya hukuki işlem nedeniyle
bir mala
fiilen bölüşmedikleri belirli paylar oranında malik olmaları.
mütâlaa :görüş; irdeleme; düşünce
müteaddit:birden fazla; çeşitli
müteahhidünbih:taahüt edilen
yapılması istenilen şey
müteahhit :taahhüt eden; yüklenici; belli bir inşaatı (eseri) yapmayı üstlenen
müteallik :ilişkin; bir şeye dair; ilgili
müteamel :alışılagelmiş
mütebaki :geriye kalan; artan
mütedâir :dair olan; ilişkin; değin
mütedavil:elden ele geçen; dönen; dolaşan; tedavül eden
müteferri :eklenti; eklenmiş; ekli; ilişkin; aynı kökten
müteferriât:teferruat; ayrıntı
müteferrik :dağınık; çeşitli; ayrı ayrı; türlü
mütegayyib:kaybolmuş; yitmiş
mütehammil:tahammüllü; dayanıklı
mütehassıl :doğan; hasıl olan; meydana gelen
mütehavvil :değişken; kararsız
mütekabiliyet: karşılıklılık
mütekabiliyet Esası: Bir devletin
başka bir devletin vatandaşlarına uyguladığı hukuki veya fiili bir davranış biçimine karşılık
diğer devletin de aynı şekilde davranması.
mütemâyil :eğilimli; taraflı görünen
mütemerrid:temerrüde düşen (kimse); yapması gereken bir şeyi yapmamakta direnen
mütemmim cüz:tamamlayıcı parça; mahalli örf ve adete göre
bir nesnenin esaslı unsuru olan
o nesne yok edilmedikçe veya parçalanmadıkça yahut niteliği bozulmadıkça ondan ayrılması mümkün olmayan parçalar
o nesnenin tamamlayıcı parçasıdır.
mütenakıs: çelişik
mütenasip :uygun; denk
müterâfik :beraber bulunan; karışık; birlikte
müterettib :sıralanmış; ait olan; .....üstüne düşen; gereken; meydana gelen; dolayı; meydana gelen
mütesarlülfesat: çabuk bozulan
müteselsil :zincirleme; dayanışmalı; ardı ardına
müteselsil Sorumluluk: Birden çok kimsenin
bir borcun veya zararın (tamamının) ödenmesinden
zincirleme olarak ve tek başına sorumlu olması.
mütevakkıf :bağlı
müteveffâ :vefat etmiş; miras bırakan
mütevakkıf :bağlı
müteveffâ :vefat etmiş; miras bırakan
mütevelli :bir vakfın yönetiminin kendisine verildiği kişi; vakıf yönetim kurulu
mütevellit :doğan; ileri gelen
müttefik-un-aleyh: üzerine ittifak edilmiş; anlaşma sağlanmış
müttehaz :verilen; ittihaz olunan; kabul edilen; yürürlükte bulunan
müttehit: birleşik
müvekkil: Kendisini vekil ile temsil ettiren kişi; vekil eden.
Müvezzi: dağıtıcı
müzaheret:yardım; koruma
müzayede :artırma; açık artırma
HaZzAn
Açık Profil bilgileri
HaZzAn nickli üyeye özel mesaj gönderin
HaZzAn nickli üyeye ait bütün mesajları arattır