Korkunun mu desem değil kimbilir belki de yalan sevdaların vurup geçtiği gönlün buruk bir el yazısıydı şiirlerim...
Kimileyin çocukça şarkılarımın yarım kalan yanlarıydı...
Peri masallarının büyüsüydü düşlerimin seslenişi sevdalara...
Kimileyin de canalıcının giysisinde bir ölümcül figandı gözyaşlarım dizelerde...
Yalan sevdaların kurşuni-mor ötüşüydü baykuşların ...
Sevgi ve sevi adına geceler boyu büyüttüğüm hüzünler bir yağlı ip gibi boynuma sarılıyordı...
Aylar mevsimler boyu...
Yürekçe sevmenin idamlık suç olduğunu öğretti bana dil ucu sevmelerin hafifliği...
Hormonlanmış sevdalara çiçekler sunmadım. Kopuşlar yürekte büyütülen güllerin idam kararı olsa da ipini ben çekmedim hiç bir zaman.
Düşlerim gölgelendi...
Evrenin umursamaz duruşunda sakladım duygu dünyamın düşçe güzelliklerini...
Kapılarımı sevgi ve dostluğa açık tuttum...
Çünkü orada perice masallar ve renklerin gökçe güzelliklerle sevişmesi vardı... Kimler neler söyledi mağarasına yarasaların da
her görünüşlerinde Baykuşlara yanıltan ve yalan bir güzelliğin libasını giydirdiler?
Her ölüşlerinde ise ayrılıklar kopuşlar feryat figan bırakıverdiler sevdalıları orta yerlerde..?
Yangın söndürücülerin geç kaldığı sokaklarda konakladım.
Şimdi yürek göynük delik deşik bir kevgir gibi...
Bir üfürümlük üfürümlük küle döndü hüzünlerim.
Ki nice ateşler dağlayıp geçti...
Yeni hüzünlerin çıngısındayım Merhem olmayacaksanız dokunmayınız yalnızlığıma
Çünküiçimde antik sevdaların gömütleri yağız yere düşmedi daha.
Sevmekten ürker oldum.
KENDİNİ KİLİTLEYEN DİŞLİDİR SEVDA SESİNDEN NE HÜZÜNLER UYANIR
BOĞULUR AYDINLIKLARINDAN GÖZ KARALARIMIZ '' KİM DUYAR
SANCISINI GÜL DALININ/ GÜL DOĞURURKEN'' diyen dizeler gibi...
Uzak yörüngeli sevdalarda hükümsüzlüğün yaşattığı çırpıntıyı kim duyar?
HİÇ BİLMEYECEKSİN GÜNEŞİ ELDİVENSİZ AVUÇLADIĞIMI SÖNMESİN
DİYE KANDİLİ AYIN BİLMEYECEKSİN NEFESSİZ KALIŞIMI YILDIZLARI
BOĞARKEN BULUTLAR VE ÇÖZÜLEN PARMAKLARIMDAN NASIL
KAÇTIĞINI GÜNEŞİN IŞIKSIZ SOLUKSUZ NASIL GEÇTİĞİMİ
TÜNELLERDEN HİÇ BİLMEYECEKSİN!!!!!!