Tekil Mesaj gösterimi
  #196  
Alt 4 January 2009, 18:58
ceyLin ceyLin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Senior Member
 
Kayıt Tarihi: 21 September 2008
Mesajlar: 15,180
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Standart Cvp: AŞk TadıNDa(Arşiv)

O'na deki...
Giderken beni de beraberinde ¤¤¤ürdü.
Ondan geriye kalanları da ben kaldırdım.
Mektupları kutuların içine bıraktım.
Resimler diğerlerine ait resimlerin hemen yanında duruyor.
Şiir pek yazmamıştı zaten...
Ama nafile Ondan henüz kurtulamadım.
Yazdıkları yalnızca bir kağıt parçasının üzerinde olsa da
okuduğumda sesi kulaklarımda yankılanıyor.
Resimlerine ne zaman baksam göz kapakları kımıldıyor.
Evde dolaşırken ayaklarıma anılar dolanıyor.
Gülümsemesi duvarlara asılı resimlerin üzerine takılmış kalmış.
Ne kadar uğraşsam çıkmıyor.
Mavi koltukta hala sıcaklığı duruyor ve kimi zaman bir
alelade tişört henüz onun kokusunu atamamışken elime geliveriyor.
İşte o an deliriyorum.
Panik içinde kendimi dipsiz bir kuyunun içinde çırpınırken buluyorum.
Duvarlar üzerime geliyor Mavi koltuk beni içine çekiyor ve alelade bir tişört boğazıma düğüm üstüne düğüm atıyor.
Dışarı içeriden farksız. Yalnız da değilim üstelik.
Koca bir yaz bana eşlik etti.
Ben ne kadar ağladıysam o kadar da yağmur yağdı.
Güneş saygı ile bulutların arkasında kaldı.
Şimdi yani o yokken hayat gözüme batıyor.
Ne güneşli günler ne ihtirxxxx insanlar ne de ulvi amaçlar umurumda.
Bir ben varım.
Milyarlarca insan bir yana ben hemen şuraya yalnızlar bulvarının köşe başına ...
nükleer bir savaşın ardından yapayalnız kalmış gibiyim dünyada Üstelik de onsuz...
Yani eskisinden daha güçsüz yani daha kırılgan yani daha anlamsız.
Koca bir çukur dolmayı bekliyor.
Anlar ve anılar o çukurun mezar taşları gibi başımda dikiliyor.
BİZ
O'na de ki...
Biz onunla bembeyaz yağan bir karaaltında gece yarısı
yürüyüşlerinde üşümeyen ayak izleriydik.
Yeşilliklere bakan bir pencerenin gerisiydik.
Bir fenerin beklediği kumsalda güneşe yüzünü veren çakıl taşlarıydık.
Bir otel odasında umulmadık bir anda karşılaşmış sürgünde yorgunluktan uyuyakalan iki bedendik.
Aynı marka iki araba gibiydik.
Kara kaplı beyaz sayfalı bir defterde kağıt ile kalemin arasına giren bir yalnızlık
şiiriydik.
Altın sarısı maviliklerdik.
Kahverengi derinliklerdik...
O zamanlar adı artık pek de lazım olmayan anılması yasaklanan bir esintiydik...
O bir gözyaşıydı başladı mı bir daha durdurulamayan.
Ben bir umuttum nereye gittiği bilinmeyen buharlı bir trenin son vagonuna tutunan .
Biz Onunla diğerlerinden farklı gibiydik.
Şimdi o yokken benim önümde kaçak yaşanmamış bir yaz duruyor.
Ve yazın en uzun günü benim gözüme uyku kaçıyor.
Sonra resmi törenler başlıyor.
Düş kaçkınlarıyağmur suçluları güneş vurgunları dost acıları ve bir
insanın en anlatılamayacak en utandığı canını en çok acıttığı duyguları...
Yani hayat önümden geçerken saygıda kusur etmiyor.
Biz olmasak da şimdilik "zaman" benimle idare ediyor...
Alıntı ile Cevapla