TÜRKMEN TAKILARIYLA GELEN ÖZGÜNLÜK
Ama takının Anadolu’daki yolculuğu sırasında edindiği farklı üsluplar arasında en özgün olanı
bu topraklara Selçuklularla birlikte gelen Türkmen boylarının getirdiği üsluptu. Orta Asya kökenli Türkmen takı geleneği
kökleri çok eskilere dayalı bilinmedik sırlarla dolu
çok ince bir sanata dayanıyordu. Geleneksel teknolojinin basit araçlarıyla üretilen takılara değerli taşların yerleştirilme biçimi
kullanılan geometrik formlar
Türkmen takı geleneğinin özgünlüğünü yansıtıyordu. Her birinin etnolojik olarak farklı anlamları olan
takının üstüne konulan şelpeli guppa
alına takılan manlaylık
saça takılan şelpeler
düğmeler
boyuna takılan iğneler
gargılıklar
boncuklar
göğüse takılan çeşitli büyüklükteki gülyakalar
tumarlar
yine göğüse takılan şelpeler
alkım çengekler
ses çıkaran düğmeler
kollara takılan bilezikler
yüzükler
kaftana takılan çarpazlar
saça takılan tokalar...
Türkmen takıları
eski savaşçıların demirden giysilerini de hatırlatıyordu. Kubbe şeklindeki gümüş “gupha”
tahiye kenarlarındaki yanaklara kadar inen gümüş askıları ile “çekkelik” ve ense tarafındaki askı ile “yeğinlik” askeri bir şapkaya benziyordu. Geniş göğüs süsleri “gülyaka”
“dağdun” ve “blukuv”
gümüş “apbaslar” ile askerlerin göğüs zırhlarını andırıyordu.
Selçuklu döneminde altın ve gümüş takılar daha çok Konya ve Alaiye’de yapıldı. İslamiyet’in getirdiği sınırlamalar çerçevesinde altın takılar hemen neredeyse kadınlarla sınırlı kaldı. Ama hediye verme geleneğinin yerleşmesiyle birlikte değerli madenlerden üretilen objelerin yapımı bu dönemde hız kazandı.