Augustus
Roma Imparatoru (M.Ö. 63-M.S. 14).
Önceleri Octavius, daha sonra Octavianus adiyla tanindi. Roma imparatorlarinin hemen hemen en yücesi oydu. Julius Sezar öldürüldügü zaman ancak on dokuz yasindaydi. Sezar, dogumla degil de evlât edinme yoluyla aileye giren Octavianus'un büyük amcasi oluyordu.
Görünüste, siska çelimsiz bir hali vardi ama gerçekte, demir gibi bir iradeye sahipti ve büyük hirslari olan bir gençti.
Ikinci Triumvira döneminde, Antonius ile Lepidus devleti yönetti. Ama M.Ö. 31 yilinda Antonius'a karsi kazanilan Actium Zaferi, onu Roma âleminin mutlak hâkimi yapti.
Octavianus önce princeps yani birinci vatandas unvaniyla yetindi. Gerçekte bütün yetkiler elindeydi ve Augustus adini M.Ö. 27 yilinda aldi (Latince, «rahipler tarafindan kutsanmis» anlamina gelir). Kirk yil süreyle çok büyük isler yapti: komsulariyla barisi sürdürdü, güçlü bir hükümet kurdu, maliyeyi, idareyi, orduyu yeniden örgütledi. Bir yandan da din reformlarina giristi, Roma'da çok önemli bayindirlik isleri yaptirdi ve, danismani Maecenas'in yardimiyla, Vergilius ve Horatius gibi yazarlari korudu. Romalilar onu, bir tanri gibi saygiyla anarlar.Attila
Hun imparatoru (400-453).
Amcasi Küba'nin ölümünden sonra, Dogu Hun Imparatorlugu'nun yönetimini ele aldi (434). Batida hüküm süren agabeyi Bleda'yi 445'te öldürerek imparatorlugun tek hâkimi oldu. Sahip oldugu genis topraklarla yetinmedi. Hükümdarligi süresince Bizans'i ve Bati Roma Imparatorlugu'-nu ele geçirmege çalisti. Bunun için de sürekli bir anlasmazligi körükledi. Bizans'i vergi ödemek zorunda birakti; Bati Roma'da hak iddia ederek toprak istedi, istekleri yerine getirilmedikçe de saldirdi.
Üstün savas gücü sayesinde Roma ve Bizans'a korkulu günler yasatti. 450'de Roma ordusuyla birlesen Gotlar karsisinda çarpisarak Roma'ya kadar ilerledi. Bati Got Kralligi'nin sinirlarini zorladi, Catalaunum Ovasi'nda yapilan kanli çarpismalarda her iki taraf da kayip vermisti ama, Attilâ 452'de Italya'ya ikinci bir saldiri yapmaktan vazgeçmedi. Milano'yu aldi. Roma'ya dogru ilerledi. Fakat açlik ve salgin hastalik yüzünden ordusunun kirilmasi onu papa Leo'nun teklifini kabul etmek zorunda birakti. Üçüncü bir saldiriya geçemeden de öldü.
Attilâ bir diktatördü, çevresinde âdeta dini bir korku uyandirirdi, ama adalete saygili ve iyiliksever bir yöneticiydi. Gururluydu, pek az gülerdi. Hurafelere inanir, durmadan falcilara danisirdi. Roma'yi ele geçirmekten vazgeçmesine de bos inançlara bagliligi sebep oldu