Tekil Mesaj gösterimi
  #14  
Alt 11 January 2009, 11:09
eLanuR eLanuR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Junior Member
 
Kayıt Tarihi: 1 September 2008
Mesajlar: 0
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Standart Cvp: Medeniyetler Tarihi

Dürziler


Dürzilik, Fatimi halifesi Hakim Biemrillah’i tanri olarak kabul eden ezoterik bir inanç akimidir. XI. Yüzyilda Suriye’de ortaya çikan bu akimin adini kurucularindan Ebu Abdullah Muhammed bin Ismail Anustegin ed-Derezi’ den aldigi ileri sürülmektedir. Kimi arastirmacilar Dürziligi Islam’in Batini akimlari arasinda saymalarina karsin, Sünni seriatiyla oldugu kadar Sii-Batini anlayisla da çatisan taraflari vardir.

Dürziler bugün Lübnan, Suriye, Israil ve Ürdün’de daginik topluluklar biçiminde yasamaktadirlar. En yogun olarak yasadiklari bölge Lübnan’in daglik yöreleridir. Dürziler uzun yillardan beri Lübnan daginin güneyi ile Anti-Lübnan daglarinin batisi arasinda kalan; kuzeyde Beyrut’tan güneyde Sur’a ve Akdeniz kiyilarindan Sam’a kadar uzanan bölgede oturmaktadirlar. Ayrica az sayida da olsa Avrupa, ABD ve hatta Avustralya’da da Dürzi topluluklari bulunmaktadir. Dünya üzerinde toplam sayilarinin yaklasik 350.000 kadar oldugu sanilmaktadir.

Müslümanlar, Dürzileri Müslüman olarak görmezler. Oysa Dürziler kendilerini Müslüman olarak, hatta Müslümanlarin en dogru inançlisi biçiminde degerlendirirler. Kendilerini “Muvahhidin” (Tanri’nin birligine inananlar) olarak adlandirirlar.

Dürziligin Kökeni

Dürziler’in irk olarak kökenleri konusu tartismalidir ve oldukça farkli köken kuramlari ileri sürülmüstür. Bir görüse göre Dürziler’in kökeni Hititler’e ya da Galatlar’a kadar geri götürülür. Bazi arastirmacilar, eski Iran kavimlerinden Persler’in ve Medlerin inançlari olan Mazdeizm ile Dürzilik arasindaki benzerlikleri kanit sayarak, Dürziler’in bu kavimlerin soyundan geldiklerini ileri sürerler. Kimi etnograflar ise Dürziler’in Asurlular tarafindan sürgün edilmis barbar bir kavmin devami olduklarini savunurlar.

Dürziler’in kökeni hakkinda bir baska görüs, bunlari Fenikeliler ile ve özellikle Eski Ahit’te I. Krallar 5:6’da sözü edilen ve Süleyman Tapinagi’nin yapimi sirasinda Lübnan daglarindan kereste saglayan Sayda'li isçilere baglamaktadir. Uzun yillar boyunca Lübnan’da yasamis olan Haskett-Smith, “The Druses of Syria” (Suriye Dürzileri) adli yapitinda: Dürziler, kendilerinin Süleyman Tapinagini yapanlarin torunlari olduklarini ileri sürüyorlar; oysa Eski Ahit ve Yahudi tarihi hakkinda bilgileri pek sinirli” diye belirtmektedir.

Dürziler, kendilerini Arap irkindan sayarlar. Dürzilerin kökeni konusunda en çok yandas toplamis olan görüs, Dürziler’in Yemen’deki Süryani kökenli Araplar olduklari biçimindedir. Bu görüse göre Dürziler, büyük bir sel felaketinden sonra Yemen’den ayrilarak kuzeye göç ettiler. Islam’in yayilmasi sirasinda bu yeni dini benimseyerek, Lübnan’in daglik yörelerini yurt edindiler.

Dürziler’in kökeni hakkinda Bati’da gelistirilmis olan bir söylenceye göre Dürziler, Haçli Seferleri sirasinda Lübnan daglarina yerlesmis olan Dreux Kontu ve adamlarinin soyundan gelmektedirler. Bu toplulugun torunlari kendi dil ve dinlerini tümüyle yitirmislerdir. Dürzi sözcügünün kökeni de Dreux’den türemistir.

Söylenceye göre, XII. yüzyilda yörede kalip, memleketlerine dönemeyen bu Haçlilar, Müslümanlarin baskisi karsisinda Comte de Dreux’nün komutasi altinda daglara çekilmisler ve yerliler ile evlenerek ayri bir topluluk olusturmayısi basarmislardir. XVII. Yüzyilda bu söylence daha da gelistirilmis ve Dürziler’in basinda bulunan Emir II. Fahreddin’in Lorraine hanedani ile kan bagi bulundugu ve bu yolla ilk Kudüs Haçli Kralina baglandigi ortaya atilmistir. Fahreddin’in 1613-1618 yillari arasinda Floransa ve Paris’te kaldigi, hem Medici hanedani hem de Fransa Krali XIII. Louis ile Osmalilar’a karsi ittifak kurdugu bilinmektedir.

Dürziligin inançsal kökeni Misir’daki Fatimi devletine dayanmaktadir. Arastirmacilar Dürziligin tarih sahnesine çikisini, Fatimi halifesi Hakim Biemrillah’in kendisinin tanri oldugunu ileri sürdügü 1017 yili olarak kabul ederler. Bu yil Dürzilerce takvim baslangici biçimde degerlendirilir.

Hakim’in veziri olan Hamza bin Ali, Hakim’in tanriligina dayanan bu yeni inanci yaymak görevini üstlenir ve Hakim’in imamligini ve tanriligini savunan iki risale kaleme alir. Bu risalelerde Allah’in yedi imama hulul ederek insan biçimine büründügünü, Hakim’in özünde Allah’i bulunduran son imam oldugunu iddia eder. Hamza, Hakim’in tanriliginin yanisira, kendisinin de peygamber oldugunu ortaya atar. Hamza bu yeni inançlari yaymasi amaciyla Anustegin ed-Derezi’yi Suriye’ye gönderir.

Anustegin, Suriye ve civarinda yaptigi propagandalarda oldukça basarili olur. Diger taraftan 1020 yilinda Hamza, Kahire’de bir camide inançlarini açikça duyurur ve bunun üzerine Hamza karsiti büyük bir ayaklanma baslar. Hamza, bir süre Hakim tarafindan korunur ve sonra ortadan yok olur. Halife Hakim ise, giderek genisleyen ayaklanma karsisinda özellikle Fustat kentine karsi müthis bir intikam hareketine girisir. Ne var ki tam bu sirada halife Hakim de 23 Subat 1021 gecesi esrarengiz biçimde ortadan kaybolur. Hakim ve Hamza’nin yandaslari Misir’i terketmek ve Suriye’de Anustegin ed-Derezi tarafindan olusturulan topluluklara katilmak zorunda kalirlar.

Zamanla güçlenen Dürziler, Haçli Seferleri sirasinda Ismaililer ile birleserek Islam ordularina karsi Hiristiyanlarin yaninda yeralirlar. Ancak bu dönemde o yörede yasayan Ismaililer ile Dürziler arasindaki iliskiler hakkinda açik bir fikir edinmek olanakli degildir. Bir çok arastirmaci bu iki mezhebi birbirine karistirmistir. Kesin olarak bilinen her iki mezhebin de Haçli Seferlerinin sonuna kadar Hiristiyanlarin müttefiki olarak kaldiklaridir.

Haçli Seferlerinden sonra yörede varliklarini sürdüren Dürziler, Kaysiler ve Yemanilerdiye iki kola ayrildilar. Yemaniler Mercidabik savasinda (1516) Osmanlilar’in yaninda yeraldi. Daha sonraki yillarda sik sik çikardiklari ayaklanmalar ve kargasaliklarla Osmanli Imparatorlugundaki sorunlu topluluklardan biri olma özelliklerini sürdürdüler. Birinci Dünya Savasi sirasinda diger Arap kabileleri gibi Osmanlilar’a karsi harekete geçtiler ve Fransiz isgali sonucu (1918) Osmanli yönetiminden ayrildilar. Fransizlar Dürziler’in yasadiklari yörede özerk “Cebel-i Dürz Emirligi”ni kurdular (1921). Dürzi Emirligi 1936 yilinda kaldirildi ve Dürziler’in bir kismi Suriye’ye bir kismi Lübnan’a baglandi.

Inançlari

Dürziligin inançsal temeli Hamza bin Ali tarafindan olusturulmustur ve dört temel ilkeye (farz) dayanir.

1. Hakim’i Allah Bilmek: Hakim, hem Allah hem de insandir (Lahut-Nasut). Bu iki nitelik birbirinden ayrilmayısacak ölçüde içiçe geçmistir. Allah’in tüm isleri anlamli ve bilgecedir. Insan akli O’nu ve islerini kavrayip tanimlayamaz. Allah, bir çok kez insan biçiminde zuhur etmistir; en son olarak Hakim biçiminde kendisini göstermistir. Kötülükler ve bozukluklar ortadan kalktiginda gizlendigi yerden bir kez daha ortaya çikacak, Dürzileri ödüllendirip inançsizlari cezalandiracaktir.

2. Emri Bilmek: “Kaim al-Zaman” olarak da adlandirilan emir, Hamza bin Ali’nin kendisidir. Hamza, Allah’in ilk yarattigi, ilk cevheridir. Evren ve tüm diger varliklar ondan yaratilmistir; bu nedenle Hamza, yaratiklarin en onurlusu ve Allah’in elçisidir. Dünya ve Ahiret islerini yöneten, ceza ve ödül veren odur. Allah’in öz nurundan yaratildigi için, imamlarin imami olup, kiyamet gününde sevap ve ikab onun eli ile yapilacaktir. Yer, içer, el ile tutulur. Babasi ve anasi vardir. Karisi ve çocuklari yoktur. O, nedenlerin nedeni ve tümel akildir(Akl-i Külli).

3. Hududu Bilmek: Tanrisal emirleri ögreten ve yayanlara “Hudud” denir. Hudud’un basi Hamza’dir ve onunla birlikte sayilari bese ulasir. Bunlara “Vezir” de denilir. Hamza’dan sonra gelen dört hudud yaratiklarin en onurlularidir, evlenmedikleri gibi her türlü günahtan uzaktirlar. Bunlar disinda hudud sayilan üç grup daha vardir: “Dai”ler, “Mezun”lar ve “Mukassir”ler.

Dinin önderleri diye adlandirilan “hudud” aslinda bes tanrisal ilkeyi temsil etmektedir. Bes Dürzi önderin de kisiliklendirilen bu bes ilkeden ilki erkek ilke olan Evrensel Akil’dir ve Tanri’nin ilk yarattigi varlik olan Hamza bin Ali tarafindan temsil edilir. Ismail bin Muhammedtarafindan kisiliklendirilen ikincisi Evrensel Ruh’tur (Nefs) ve disi ilkedir. Bunlarin ikisinden, Muhammed bin Vehb’te kisiliklenen, Söz (Logos) türemistir. Söz ve Evrensel Ruh’tan üreyen ve Selame bin Abdullah’da kisilik kazanan dördüncüsü ise Sag Kanat (el-Cenahu’l-Eymen) ya da Yöntem’dir. Sag Kanat’tan ayni biçimde üreyen ve Bahaeddin Muktena’da kisiliklenen Sol Kanat (el-Cenahu’l-Yesar) ya da Izleyen besincileridir. Bunlar, ayni on sefirotun Kabalacilar’in gizem agacini olusturmasi gibi, Dürziligin dinsel hiyerarsisini olustururlar. Büyük olasilikla Dürziler bu kavramlari Kabalacilar’dan almislardir.

Dürzilerin kutsal simgesi bes köseli bir yildizdir. Bu yildizin her bir kösesi ayri renkte olup, bes hududu ve onlarin niteliklerini temsil eder:

Yesil: Gerçegin anlasilmasi ve kavranmasi için gerekli olan “Akil” dir. Allah’in iradesini temsil eder.

Kirmizi: “Nefs”dir ve varligin sinirlarini belirler. Akla yardimcidir.

Sari: Gerçegin en yalin ifadesi olan “Söz”dür. Ilk ikisine yardimci olmaktadir.

Mavi: “as-Sabik”tir. Iradenin düsünsel gücünü temsil eder. Söz’e yardimci olmak ve onu her türlü kötülükten koruyarak, evreni uyum ve düzen içinde tutmak üzere yaratilmistir.

Beyaz: “al-Tali”dir. Mavi’nin gerçeklesmesi ve gücün maddelesmesidir.

4. Vasiyetlere Uymak: Bazi ahlak kurallarindan olusan ve “Hasil” da denilen vasiyetlere uyulmasi zorunludur. Bu kurallar:

Dogru sözlü olmak (Sidk al-Lisan).

Kardeslik, mezhep üyelerini koruma (Hifz al-Ihvan).

Önceki tüm ibadetlerin ve dinsel inançlarin terk edilmesi.

Iblis’ten ve tüm kötülerden uzak durmak.

Hakim’in tek tanri olduguna inanmak (Tevhid al-Hakim).

Hakim’in buyruk ve eylemlerine boyun egmek.

Hakim’in iradesine teslim olmak.

Ögretileri su sekilde özetlenebilir: Yalnizca tek bir Tanri vardir. O, bilinmez ve bilinemez, tahayyül edilemez. Yalnizca O’nun varligini, varoldugunu dogrulayabilir ya da bilebiliriz. Tanri insan biçiminde dokuz kez görünmüstür. Bunlar, bedenlenme (incarnation) biçiminde degildir, zira Tanri bir bedene gerek duymaz, bu belirmeler daha çok bir insanin elbise giymesi gibi Tanri’nin beden giymesi tarzinda olmustur.

Dürziler’de bilgelige yalnizca belirli bir dinsel egitimi tamamlamis olan seçkin kisilerce ulasilir; bunlara “akillilar” anlamina gelen “Ukkal” denir. Bunlar baslarina beyaz sarik sararlar ve kendi aralarinda özel toplantilar düzenlerler. Dürzilikte “Ukkal”in uygulamakta oldugu dokuz dereceli bir hiyerarsik yapilanma bulunmaktadir. Inisiyasyonun ilk yilinda deneme süresini tamamlayan aday asil üyelige kabul edilebilir. Çiraklik devresini tamamlayan Dürzi’nin ancak ikinci yilda inancinin simgesi olan beyaz sarik takmasina izin verilir ve mezhebin tüm gizem törenlerine katilmayısa hak kazanir.

Çogunlugu olusturan digerleri Dürzi inançlarinin yalnizca sinirli bir bölümünü bilirler ve bunlara da “cahiller” anlamina gelen “Cuhhal” denilir. Bunlar ancak herkese açik ibadet yerlerinde bulusurlar. Böylelikle iki katli bir inançsal yapiya sahip olan Dürzilik, kendine özgü bir ezoterik yapi ortaya koymaktadir. Bu tür iki katli inançsal yapilarin özellikle Manicilik, Bogomiller, Paflikyanlar ve Bati’da Katharlar’da bulundugu bilinmektedir.

Dürzilerin inançsal ilkelerinin yalnizca bir tür inisiyasyondan geçmis kendi mezhep üyelerine açiklanan gizler olmasi nedeniyle, inanç ve ögretileri tam olarak bilinmemekle beraber Musevilik, Hristiyanlik ve Islamiyet karisimi bir uzlasimci sentez gibi degerlendirilmektedir.

Tapinmalari gizli oldugundan törenleri hakkinda güvenilir bilgilere sahip degiliz. Yüksek agaçliklar arasinda veya daglarin tepelerinde gizlenmis kutsal yapilarinda hemen hiç süsleme yoktur. Belirli bir ritüelleri ve okuduklari bir dualari da yoktur, ama törenler sirasinda ilahiler söyler ve kutsal kitaplari okurlar.

Son olarak, sanki gizli bir örgüte benzerliklerini tamamlamak için, Dürziler’in birbirlerini taniyabilmek amaciyla benimsedikleri isaret ve sifreler oldugunu ve bunlarin karsilikli olarak alinip verilmemesi halinde gizemlerine dair tek sözcük etmedikleri bilinmektedir.

Tampliyeler ve Dürziler

Haçlilar’in Kutsal Topraklar’da egemen olduklari dönemde, Tampliyeler’in karsilastigi Dogu’ya özgü birçok gizemci inanç akimlarindan biri de Dürzilik’tir. Dürziler’in inanç sisteminin ve ezoterik uygulamalarinin Tampliyeler’i etkiledigi sikça ileri sürülen bir savdir. Bu sava göre Tampliyeler, daha sonra Avrupa’ya aktarilan ve zamanla Masonluk sistemine yerlesen bir takim inanç ve geleneklerinin esinini Dürziler’den almislardir.

Tampliyeler’in Dürziler ile bagintisinin hem tarihsel hem de geleneksel bir takim kanitlari olmakla beraber, bunun Masonluk ve Tampliyeler üzerinde ne gibi etkileri oldugu konusunda yalnizca varsayimlarda bulunulabilir.

Leonard W. King’in Gnostikler ile ilgili yapitinda ileri sürdügüne göre: “Misir halifesi Hakim’in mezhebin kurucusu oldugu ileri sürülmesine karsin Dürziler’in, Procopius’un VI. yüzyilda Lübnan ve Suriye’de hizla çogaldiklarini söyledigi Gnostik mezheplerin kalintilari olmalari daha akla yakindir. Komsulari arasindaki yaygin kaniya göre Dürziler, dana seklindeki bir puta tapinmakta ve gizli toplantilarinda Roma döneminde Ophitler’e (yilani kutsallastiran ve ona tapan bir tarikat), Ortaçagda Tampliyeler’e ve çagimizda da Masonlar’a atfedilen törenler yapmaktadirlar.”

Bu görüsün baska yazarlarca da onaylandigi görülüyor. Ancak King’e göre, önemli ve ilginç olan nokta: “Dürziler’in kendi önderlerinin Iskoçya’da gizlendigine inanmalaridir”. Kuskusuz bu, Tampliyelerin o yörede çok güçlü olduklari dönemlerden kalma bir inanistir.
Alıntı ile Cevapla