Cvp: Medeniyetler Tarihi
Hititler
Hititler'in Anadolu'ya göç tarihleri kesin olarak bilinmemektedir. MÖ 2000 yillarinda Hint-Avrupa kavimlerinin doguda Kafkasya üzerinden Anadolu'ya girdikleri en kabul gören tezlerdendir. Tezlerden bir digeri Çanakkale Bogazi'ndan, bir baskasi ise, Karadeniz'den geldikleri varsayimidir. Yeni gelenler yerli Anadolu Hatti Beylikleri'ni egemenlikleri altina almislar, kismen politik ve askeri, bir dereceye kadar da ekonomik gücü ellerinde tutmuslardir.
MÖ II.bin baslarinda, Yukari Mezopotamya'daki Assur sehrinin zengin tüccarlarinin Anadolu ile yogun bir ticari iliskiye girmis olduklarini görüyoruz Orta Anadolu'nun genis topraklari üzerinde kurulan küçük krallik veya beylikler, "Karum" adi verilen pazar yerleri ile son derece canli birer ticaret merkezleriydiler.
Assurlu tüccarlarla birlikte gelisen bir baska ve çok önemli olgu ise, MÖ II. bin de Anadolu'da bilinmeyen fakat Mezopotamya'da MÖ 3000 yilindan beri kullanilan çivi yazisinin Anadolu'ya gelisidir. Böylece Anadolu tarihi çaglara girmektedir. Kilden yapilmis tabletler üzerine yazilan mektuplardan, Assurlu tüccarlarin Anadolu'ya kumas, koku ve kalay madeni getirerek yerli krallara ve halka sattiklarini, karsiliginda altin, gümüs ve bazi tunç malzeme aldiklarini ögreniyoruz.
Koloni Çagi'ni izleyen Eski Hitit (M.Ö. 18.yy.) ve Büyük Hitit Kralligi dönemleri sonunda, takriben 1200 yillarinda batidan gelen ve Deniz Kavimleri diye adlandirilan topluluklarin istilasi ile Hitit Imparatorlugu son bulmus ve Hititler yasamlarina sehir beylikleri halinde devam etmislerdir.
Baskentleri: Hattusa
Anadolu'da ilk kez organize devlet kuran Hititleri'in baskenti olan Bogazköy (Hattusa), daglik-engebeli bir arazi kurulmus olup Çorum,a uzakligi 82 km'dir. Bogazköy'ün gerçek tarihi M.Ö. 1900'den az sonra baslar. Geç Hitit ve Asur belgelerinden ögrendigimize göre Bogazköy; Hattustu ve Pijusti adli krallarla son bulan bir hanedanligin merkezi idi. M.Ö. 19. ve 18. yy.'da Hitit öncesideki dönemde Bogazköy'de, Hattiler ve Asurlu tüccarlar da konaklamaktaydilar.
Sehirde Asurlu tüccarlarin ticaret yaptiklari "karum" denilen bir pazar yeri bulunmaktaydi. Bogazköy, M.Ö. 1200 yillarina kadar Hititler'in baskenti olma özelligini korumustur. Ilk Hitit krali olarak Hattusa'li anlamina gelen Hattusili'yi görüyoruz. Kentin asil merkezini büyük kale teskil eder. Büyük kalenin kuzeybati yamacinda Hitit Imparatorluk dönemine ait özel evler ile Büyük Mabed'in yer aldigi "asagi sehir" bulunmaktadir.
Sehrin güney kismini teskil eden "yukari sehir"; M.Ö. 13. yy krallari tarafindan yapilmis sandik seklindeki surlarla çevrilmistir. Bu surda Kral Kapisi, Potern, Sfenskli Kapi, Aslanli Kapi yer almaktadir. Yukari sehir içinde Yenice kale ve Sarikale tahkim edilmis olarak yapilmistir. Hitit Kralligi; M.Ö. 1200'deki Deniz Kavmi Göçleri sonunda Trak asilli kavimlerin baskilari sonucu yikilmis olup, dolayisiyla Bogazköy de baskent olma özelligini kaybetmistir. M.Ö. 750 yilinda Friklerin yerlesimine sahne olmustur.
Hellenistik çagda ise Bogazköy; büyükçe bir yerlesim alani olmaktan öte gidememistir. Bizans çaginda da iskan edildikten sonra Bogazköy'e 18. yy.'da bugünkü sakinleri yerlesmistir. Antik Hattusa harabeleri ile Yazilikaya Açik Hava Mabedi birer açik hava müzesi olarak önem tasimakta olup, ayrica; Milli Park projesi kapsamina alinmis ve Dünya Kültür Mirasi listesine dahil edilmistir.
COGRAFYA
Küçük Asya'ya I.Ö. 2. binyilin baslarinda gelen Hititler egemenliklerini I.Ö. 13. yüzyil sonlarina kadar sürdürdü. Bu uygarliga ait kalintilar Anadolu'nun büyük bir kesimine yayilmis olmakla birlikte, günümüzde özellikle dikkat çekenler Bogazkale, Yazilikaya, Alacahöyük ve Ortaköy gibi Hitit merkezleri.
Konya'nin Halkapinar ilçesine bagli Aydinkent köyü yakininda Ivriz Kaya Kabartmasi, Kayseri'nin Develi ilçesine bagli Gümüsören köyündeki Fraktin Aniti gibi Hatti kalintilarinin yani sira Gaziantep'in Islahiye ilçesindeki Zincirli Höyük, Karkamis, Adana'nin Kadirli ilçesindeki Karatepe gibi geç Hitit beyliklerine ait kalintilar da görülmeye deger. Hitit kazilarindaki buluntularin büyük bir kisminin sergilendigi Ankara Anadolu medeniyetleri Müzesi, Hititlerin izini sürenlerin ilk duragi.
KÖKENLERI
Indo-German kökenli Hititlerin tarih sahnesine çikip Isa'nin dogumundan 20 yüzyil önce KüçükAsya topraklarinda yaptigi islerde, Isa'nin dogumunda 20 yüzyil sonrasinin insanlari bizler için de ibret alinacak çok sey bulunur. Çünkü Hititolog Albrecht Götze'nin dedigi gibi "Avrupali uluslarin kültür dünyasinda görünmeleri Hititlerle baslar; bu da onlarin ilginçligini daha da arttirmaktadir" Hititler kuzeydogudan mi gelmislerdi, yoksa kuzeybatidan mi?
Bunu henüz kesinlikle ögrenemedigimiz gibi, geldikleri zaman asil adlarinin da ne oldugunu bilmiyoruz. Kuskusuz birkaç bin kisiden fazla degildiler, fakat buranin yerli halki Proto-Hatti'lerden daha gelismis ve daha becerikli olduklari hemen anlasiliyor. Meydana çiktiklari andan itibaren siyasal yönetim ile askeri güç arasinda çok ender dengesizlikleri var. Baska bir deyisle, öylesine güç kazaniyorlar ki, yayilmalarina karsi çikmayi kimse göze alamiyor. Ayrica siyasal açidan büyük yetenek sahibi olduklari besbelli. Öyle ki, çigneyip geçtikleri uluslari köle yapmiyorlar, aksine onlari bir sadakat iliskisi içinde eritmeyi basariyorlar.
BOGAZKÖY (HATTUSAS)
Orta Anadolu'da küçük bir sehrin I.Ö. 1700'lerde sonu gelmis gibiydi. "Hattus sehrini geceleyin yaptigim bir saldiri ile aldim. Yerine yaban otu ektim. benden sonra her kim kral olur ve Hattus'u yeniden iskan ederse Gökyüzünün Firtina Tanrisinin laneti üzerine olsun" Kussara sehri krali Anitta bu dilegini bir tablet üzerine çiviyazisiyla yazdirdi. Ancak Hatti kralligi'nin ve baskenti Hattus'un yerle bir edilisi üzerinden yüz yil bile geçmeden, yine Kussara kökenli bir soylu, sonradan aldigi adiyla 1. Hattusili, bu tehdidi kulak arkasi yaparak burayi Hitit Kralligi'nin baskenti yapti ve 400 yildan uzun bir süre, antik dünyanin süper gücü olarak varligini sürdürecek bir imparatorlugun merkezi haline getirdi.
1834'te Texier, Bogazköy harabelerini görmüs, Hattusas'i tanimisti, ve 1907'de Winckler Hattusas'in Hitit Imparatorlugun baskenti oldugunu tanitladi Medeniyetlerin yogruldugu bir kazandi Anadolu, Hattusha da tam ortasindaydi onun. Geçtigimiz yüzyilda fark edildi, ancak yüzyilimizin basinda Hitit baskenti olarak tanimlandi. Bugün, UNESCO'nun Dünya Kültür Miraslari listesinde ve bu kazilar Anadolu'nun Karanlik Çag'ini aydinlatmayi sürdürüyor.
ANADOLU'NUN DILI
Hattusa'da bulunan belgeler, Anadolu'da ayni dönemde (I.Ö. 2. bin yilda) Hint-Avrupa dillerinin en eskisi Hititçeden baska, yine ayni dil grubuna ait Luvi ve Pala dillerinin, ayrica Hurrice, Hattice ve Akadca'nin yazi dili olarak kullanildigini gösterir. Hepsi de çiviyazisiyla yazilan bu dillerde her isaret bir heceyi simgeler. Hititlerin kullandigi bir baska yazi da Luvi dilinde yazilan ve hiyeroglif denen resim yazisiydi.
Misir hiyerogliflerinden tamamen farkli olan bu biçimde heceler hatta kelimeler tek bir isaretle temsil edilebiliyordu. Hiyeroglif daha çok mühürlerde ve kaya anitlari gibi büyük yazitlarda tercih edilirdi ve büyük olasilikla daha büyük kesim için anlasilabilir nitelikteydi. Hititlerde okuryazarligin yalnizca küçük bir gruba ait beceri oldugu kabul edilir. Çiviyazisini krallarin bile okuyamadiklari, aldiklari mektuplarin sonunda yer alan ve yaziciya hitap ettigi anlasilan "sesli oku" ibaresinden anlasilir.
BIN TANRILAR TOPRAGI
Antikçagin pek çok toplumunda oldugu gibi Hiitlerin de çok tanrili inanç sistemleri vardi. Yendikleri komsularinin tanrilarini kizdirip, gazaba ugramaktansa, armagan ve dualarlaonlara saygilarini dile getirip panteonlarina, yani kendi tanrilari arasina almayi gelenek haline getirmislerdi. Bu da zamanla yabanci inançlarin Hitit dininde etkinlik kazanmasina sebep oldu. Hitit inancinda, özellikle komsu Mitanni ülkesi halki Hurrilerin etkisi önemli boyutlardaydi. Hatta bir dönem kendi tanrilarini bile Hurrice adlarla andilar.
Her sehrin bir bastanrisi, her kralin bir koruyucu tanrisi vardi. Ülkenin en büyük iki tanrisi Göklerin Firtina Tanrisi Tesup ile Günes Tanriçasi Hepat'di. Bunlar bölgelere göre degisik isim aliyorlardiysa da, ayni tanri-tanriça esasina dayanan bir inanç tüm ülkede geçerliydi. Devletin en üst düzey yöneticisi, askeri önder ve yüksek yargiç olan Hitit krallari, ayni zamanda Firtina Tanrisi'nin yeryüzündeki temsilcisi sayilir, öldüklerinde de tanri katina yükselir.
KADES SAVASI
Misir'in üstünlügünü yeniden kurmakta olaganüstü atilimlara girisen II. Ramses ve eskiçagin bu en güçlü hükümdarinin karsisina dikilmesi gereken de Muvattalis'ti. Yalnizca piyadelerin savastigi dönemler, I.Ö. 2000. binyilin ortalarinda kalmisti, çünkü artik savas arabalari kullaniliyordu.
Misirlilarin hafif ve sürücü disinda yalnizca bir savasçinin binebilecegi arabalarina karsi, Hititlerin daha agir ve sürücü disinda iki savasçi tasiyabilen arabalari vardi. Bu arabalar, Misirkilarinkinden daha agir olmakla beraber, üzerindeki savasçi sayisi açisindan orduya üstünlük sagliyordu. Misir kaynaklarina göre Kades savasina giden Hitit ordusunda 3 bin 500 araba, ve 17 bin yaya asker bulunuyordu.
KRONOLOJI
Krallarin egemenlik sürelerini gösteren tarihler Dr. Sidney Smith ve Prof. Albrecht Götze'nin çalismalarindan alinmistir. Kesin yillarin eksik oldugu yerlerde, ortalama insan ömrüne göre yapilmis bosluklari zaman bakimindan ihya edilmesi çalismalari Dr.O.R. Gurney'e aittir. Dr. Gurney 1590 ve 1335 tarihlerini her bakimdan güvenilir saglam yillar saymaktadir. Öteki tarihlerin hepsi, yaklasik olarak dogru kabul edilmektedir.
Tesup: Boga, Hititlerin en büyük tanrisi Tesup'un kutsal hayvani ve simgesiydi. Bogazköy'de bulunan, sunu kabi formundaki bir çift boganin kosum kayislariyla betimlenmesi, Firtina Tanrisi'nin arabasina kosulu olabileceklerini akla getiriyor.
|