Cvp: Medeniyetler Tarihi
Lelegler
Antik çaglarda Ege'de "Karia" olarak adlandirilan bölge, Bodrum Yarimadasi dahil, kabaca günümüzdeki Mugla ilini içine alan bir bölgeydi. Bati Anadolu'da eski Yunanlilar'dan önce "Mis"ler, "Leleg"ler ve "Kar"lar oturuyorlardi. Misler Anadolu'nun kuzeybatisinda, Karlar güneybatida, Lelegler de Bodrum Yarimadasi'nda yasiyorlardi. Eski Yunan kaynaklarina göre bu iki halk, (Karlar ve Lelegler), Pelasg'larla birlikte Ege'nin en eski halkiydi. Daha sonralari Karia'mn kuzey kiyilarini Ionlar, güney kiyilarini da Dorlar ele geçirmislerdi.
Lelegler hakkinda bilgi veren ilk en önemli kaynak, ünlü tarihçi Herodot... Onun anlattigina göre, eski Yunanlilar Miletos'a ilk geldiklerinde burada Karialilar bulunuyordu. Giritliler, ona "Karialilar'm eskiden adalarda oturdugunu, destanlarda adi geçen Girit Krali Minos'a bagli bulunduklarini ve daha o zamanlarda bile 'Lelegler' diye anildiklarini" kendi masalsi bilgilerinden aktarmislardi. Tarihçinin Giritlilerin agzindan yaptigi bu aktarmanin önemi, daha sonra ayni bilgiyi Karialilar'm agzindan da yapmis olmasinda yatiyordu. Herodot, yapitinda Lelegler'le Karialilar arasinda hiçbir ayrim gözetmemisti. Üstelik yapitinin bir yerinde "Karialilar'a eskiden Leleg denildiginden de söz etmisti...
Lelegler çok eski bir dönemde yasadiklari için bunlar hakkindaki tüm veriler antik yazar ve tarihçilerin verdigi bilgilere dayaniyor. Günümüz kazilarinda her ne kadar Miken agirlikli seramikler çikiyorsa da, kimi uzmanlar Miletos'un da Lelegler tarafindan kuruldugunu savunuyor. Bütün bunlarin yaninda Lelegler'i ilginç yapan en önemli konu, kireçsiz ve harçsiz yapilarinin tüm izlerinin binlerce yil sonra bile hala izlerinin sürülebiliyor olmasi... Günümüz bati kültürüne kaynaklik ettigi öne sürülen Eski Yunan uygarliginin tüm baskisina ragmen bunlarin silinememis oldugu gözleniyor.
Lelegler hakkinda ilk ve temel bilgileri veren Herodrot "Su üç seyi onlar bulmuslar ve Yunanlilar da onlardan almislardir" deyip basliyor anlatmaya... "Savas basliginin üzerine konan sorguç, kalkan üzerine isaretler kazimak bize onlardan geçmistir. Kalkani tutmak için kulp yapmak da yine onlarin bulusudur. O zamana kadar kalkan elle kulpundan tutulmaz, boyundan geçirilen bir kayisla sol omuz üstüne alinir ve böyle kullanilirdi..."
M.Ö. IV. yüzyil, yarimadaya ve Lelegler'e büyük degisiklikler getirmis, Karia bu siralarda yeniden Pers denetimi altina girmisti. Bölge büyük Pers kralinin atadigi bir "satrap" tarafindan yönetiliyordu. Yüzyilin baslarinda satrap olan Hektadomos, M.Ö. 377 yilinda satrapligi oglu ünlü Mausolos'a birakmisti. Mausolos da, o sirada küçük bir yerlesim yeri olan Halikarnassos'u askeri savunmaya uygun bulup, baskentini Mylasa'dan buraya tasidi. Satrap, burada yeni ve büyük bir baskent kurmayi tasarlamaktaydi. Mausolos'un bu amaçla yaptigi islerden biri de, komsu Leleg kasabasinin halkini, kimi zaman zor kullanarak yeni baskente, yani Halikarnassos'a getirip büyük alana yerlestirmesiydi.
Bu olaydan sonra Lelegler'in sayisi yarimada üzerinde azalmaya basladi. Ancak Myndos ve Syangela varliklarini sürdürdüler. Fakat Mausolos, bu iki kenti de daha büyük alanlarda yeniden kurdu. Böylece Myndos ile Syangela Mausolos'un yeni baskentine baglanmamislardi. Syangela giderek Thiangela'ya dönüstü ve Leleg özelligini yitirdi. Böylelikle hemen tüm Karia Yunanlilasarak bir Yunan ili durumuna geldi. Myndos'ta ise bir nüfus azalmasi sorunu yasaniyordu. Kent nüfusu bir türlü beklenilen sayiya ulasmamisti. Söylentiye göre, bu siralarda kenti ziyaret eden filozof Diogenes, kapilarin kente oranla çok büyük oldugunu görerek, Myndoslular'a, "Kentin akip gitmemesi için kapilarini kapali tutmasini önermis"ti...
Lelegler'in yanmada üzerinde çok sayida yerlesmeleri vardi. Günümüzde, Bodrum Yarimadasinin en bati ucunda bulunan Gümüslük, bir zamanlar "Eski Myndos" adiyla anilan bir Leleg yerlesim yeriydi. Ancak, yapilarinda harç kullanmadiklari için zaman içinde hemen tamami yerle bir oldu. Sadece yanmada üzerinde bugün Lelegler'e ait dokuz büyük yerlesme kalintisi bulunuyor.
M.Ö. 1500 ile M.Ö. 400 yillarina kadar varliklarini sürdüren bu toplumun bölgede kurduklan kentlerin adlan söyleydi: Eski Myndos'tan baslamak üzere, yarimada üzerinde "Termera", "Uranium", "Telmissos", "Madnasa", "Side" ve "Pedasa"... Yarimadanin ya da bir baska deyisle, Bodrum'un (Halikarnassos) batisinda da iki büyük kent kalintisindan da söz etmek mümkün... Bunlar da "Syangela" ile "Thiangela" adindaki kale kentler..
Fakat, bunlar birbirinin devami gibiler. Ünlü cografyaci Strabon ise Bodrum Yarimadasi'nda Lelegler'in 8 kent kurdugunu yaziyor. Plinius ise yarimadada Lelegler'e ait 6 kentin adini veriyor. Ancak, bu kale kentlerin disinda yarimadada çok sayida küçük yerlesmeler ve yapilar da mevcut. Bu, kasaba ya da kale yerlesmesi seklinde nitelendirilebilecek kentlerin "kurgan" ya da "birlesik yapilar" olarak adlandirilan ilginç mimari yapilar vardi.
Gümüslük limaninin önünde bulunan ve kenti dogal kale gibi örten küçük yarimadanin üzerindeki uzun sur kalintisi arkeologlarca "Leleg Suru" olarak taniniyor. Yerine göre yaklasik 1-3 m. eninde ve 200 m. uzunlugundaki bu surun günümüzde çok az temel kalintisi görülebiliyor. Yöreyi ayrintili bir biçimde arastiran George Bean'e bile, "Yarimadayi böylesine ikiye bölmenin anlami neydi?" diye sordurtan bu dev duvarin, 3.500-4.000 yil önce Lelegler tarafindan, bugün bile sorun olan Kardak dahil tüm diger Yunan Adalan'ndan gelecek bir tehlikeye karsi yapildigina hiç kusku yok...
Leleg mimarisiyle ilgili bir diger ilgi çekici nokta da, tüm yerlesmelerin daglarin en yüksek doruklarinda kurulmus olmalari ve bu yapilarin genel planlarindaki ortak yöndü. Günümüzde issiz ve uzak ören yerleri olarak bilinen bu yerlesim alanlarinin tepe doruklarindaki konumlan, denizi ve çevre adalarini gözetlemede çok stratejik bir öneme sahipti. Kiyilari gözetleyen tüm Leleg kent ve kasabalari dumanla haberlesiyordu. Bugün kimi yasli yöre insaninin yakin zamanlarda bile bu tepelerden dumanla haberlesildigini hatirlamasi, bu gelenegin binlerce yildan günümüze aktarildigini kanitliyor.
Günümüzü ilgilendiren bir baska ilginç yön ise, bu kalintilarin hiçbirinde Lelegler'e ait kazi çalismasinin yapilmamis olmasi... Lelegler hakkinda bugüne kadar yapilan en kapsamli yüzey arastirmasi, ünlü Alman arkeolog Dr. Wolfgang Radt'a ait... Uzun yillardan beri Bergama kazisi baskanligini yapan Dr. Radt, 1960'k yillarda Bodrum Yarimadasinin Lelegler'e ait önemli bir bölümünü mimari açidan arastirmisti. Doktora tezi kapsaminda yaptigi çalismasini da daha sonra Leleg mimarisiyle yapilmis en kapsamli arastirma olarak yayimlamisti.
Dr. Radt'a göre, Leleg mimarisi "arkaik ve bölgesel bir yapida"... Yapilarin ilginç bir yani, taslarin arasinda hemen hiç harç kullanilmamis olmasi... Bu nedenle büyük taslarin disinda kalan yapi elemanlari, Diogenes'in dedigi gibi adeta akip gitmis... Fakat Dr. Radt, "Bu arkaik ve primitif özellikli Leleg mimarisinde öyle bir yapi türü var ki, simdiye kadar hiç bir mimari tarzda bulunmuyor" diyor... "Bunlar, daglarin yüksek yamaçlarinda insa edilmis yuvarlak ve çok amaçli yapilar. Iç içe iki surdan olusan bu yapilar arasinda yariçapi 20 m. olanlar var. Iç içe geçmis surlar birbirlerine içteki bir noktadan degecek biçimde insa edilmis ve üstleri kapali...
Burada çobanlar yasiyor olmali; ortadaki genis avluda da hayvanlar... Ancak, yapinin tamaminin üstünün örtülü olup olmadigim bilemiyoruz. Belki belli bir yükseklikten sonra agaçlarla örtüyorlardi. Hayvanlarini hem korsanlardan hem de kaplan gibi vahsi hayvanlardan korumak için bu yapilarin duvarlarini çok kalin ve yüksek insa ediyorlardi. Bunlarin çaglar içinde, M.Ö. 8-7 yüzyildan baslayip Roma dönemine kadar adim adim degismeler gösterdigine tanik oluyoruz. Özgün Leleg tipinde olanlar bütünüyle yuvarlak bir plan sergiliyor. Bölgenin Helenlesmesine paralel olarak, bu yapilarda köseli ilaveler ve kulemsi görüntüler ortaya çikiyor. Yani, bir tür evrimlesme basliyor. Roma dönemine gelindiginde ise bu özgün tip yapilar kendi özelliklerini iyice yitiriyorlar..."
Lelegler, Roma çaglarina dogru geldikçe, yalniz mimari açidan degil, toplum olarak da giderek erimisler. Izleri neredeyse kaybolmak üzere bir Anadolu yerli halki olan Lelegler'in özellikle de simdiki Bodrum Yarimdasi'nda yasamalari ilginç .. Çünkü, günümüzde böylesine popüler olan bir bölgede binlerce yil önce yasamis eski bir halk karsisinda, hem Bodrum meraklilarinin hem de arkeologlarin ilgisiz kalmasi bir çesit ihanet... Insaninkendi geçmisine, kendi kültürüne,kendi gelecegine ihanet....
Mausolos'un kurdugu kent: Thiangela.
Bir dag kenti olan Thiangela'nm güney tarafi daha az sarp olup saldiriya açikti. Sehrin kuleli ana kapisi buradaydi ve bu yüzden sur yer yer kulelerle takviye edilmisti. Bu cephenin bati ucundaki tepeye disinda çok sayida da, "çiftlik evi", dört kuleli, kare planli bir hisar yapilmisti. Bu hisar sehrin zayif olan bati-güneybati tarafini güven altina aliyor ve bu yüzdeki sehir kapisini da koruyordu.
Surlarin plani burada hilale benziyordu. Hisar da bu hilalin bir ucunda yükseliyordu. Hisara sehirden, dirsekli ve üzeri yalanci tonozla örtülü bir kapidan giriliyordu. Güneydogudaki kulenin yaninda, sur duvarina açilan küçük bir kapi vardi. Bu kapidan, hisarin önündeki kavisli iki siper duvarina ulasmak ya da düsmana saldirmak mümkündü. Thiangela, Mausolos'un kurdugu bir kentti. Surlarin insa tarihi kesinlikle 4. yüzyilinikinci çeyregi olarak kabul edilebilir. Kent, ayni yüzyilin sonunda, Karia'da bir krallik kurmaya kalkisan ve kendi adina sikke de basan Makedonyali Eupolemos tarafindan kusatilmis ve sarta bagli olarak teslim olmustu.
Antik Çag'in NATO'su: Delos Birligi...
Hellespontos ve Bosphoros kiyilarinin Persler tarafindan ele geçirilmesinden sonra, Helen güçlerinin baskomutani olan Sparta Krali Pausanias'in sert davranislari, baglasik devletleri ondan sogutmus ve onlar da Atina çevresinde kümelenmislerdi. Atina, baslangiçta gönüllü bir nitelik tasiyan bu birligin önderi oldu. Birligin üyelerine düsen yükümlülükleri, hangi kentin ne sayida savas gemisi saglayacagini ya da ne tutarda yillik gider katkisi ödeyecegini saptadi. Toplanan paralar Delos Adasi'nda toplaniyordu.
Daha sonra Atinalilar ilk olarak Miltiades oglu Kimnon komutasinda bir donanmayla, Thrakia-Make-donya sinirinda, Strymon Çayi agzindaki Iran bagimlisi Eion kentini alip (M.Ö. 475) halkini kölelestirdiler. Ege Denizi'nde Skyros ve Euboia (Egriboz) Adasi'ndaki Karystos kentini ele geçirdiler. Bu sirada Naxos Adasi birlikten ayrilmak istedi, fakat adanin kenti Atina birliklerince kusatildi ve kent de birlige tekrar geri dönmek zorunda kaldi. Bu olay, Delos Birligi'nin bir Atina bagimlilari topluluguna dönüsmesinin ve gönüllü baglasiklar birligi olmaktan çikisinin baslangiciydi (M.Ö. 467)...
Bu arada Leleg kentleri de bu Delos Birligi'nin üyesiydiler. Myndos kenti birlige onikide bir talent haraç ödüyordu. Bu miktar Myndos'un küçük bir kasaba oldugunu gösteriyor. Pedasa kenti ise Delos Birligi'ne iki talent haraç ödemekteydi. Kiyidaki Halikarnas sos'un 1.65 talent ödedigi düsünülürse, daglik Pedasa'nin ödedigi miktar oldukça iyiydi. Termera kentinin ise birlige ödedigi iki buçuk talentlik haraç Mydos'un yükümlülügünün tam 30 katiydi. Madnasa kenti ise, birlige önceleri iki talentlik haraç ödemesine karsilik, sonralari bu haraç bir talente kadar düsürülmüstü.
Yarimadadaki bir diger Leleg yerlesmesi Side, ya birligin dikkatinden kaçmis olabilecegi ya daçok küçük oldugu için haraç ödemiyordu. Uranium adindaki kent debirlige bagli olmasina karsin çok önemsiz bir haraç ödüyordu. Syangela ise Delos Birligi'ne, kendisine bagli mynanda ile birlikte bir talent haraç ödüyordu.
Antik Çag duvar örgü biçimleri
Baliksirti duvar örgüsü: Küçük yassi tas bloklarinin bir sira saga, bir sira sola egik olarak tabaka tabaka dizilmesiyle olusan bir duvar örgüsü... Yaklasik M.Ö. 3000 yillarinda harçsiz örülmüs örnekleri görülür. Bati Anadolu'daki kazilarda toprak harçli örneklerine de rastlanmistir.
Bosaj duvar: Kenarlari dikdörtgenler prizmasi biçiminde yontulmus tas bloklarin ön yüzleri hafif dis bükey birakilmis ve kaba ya da düz olarak islenmis duvar örgü biçimi...
Kyklop duvar: Düzgün olmayan büyük boyutlu taslarla, harçsiz olarak yapilmis duvar örme sekli...
Poligonal örgü: Düzensiz duvarlardir, ancak bu teknikle çesitli irilikteki taslarin birbirine uydurulmasi için çok isçilik gerekir. Daha çok teras ve sur duvarlarinda görülür. Antik dönemden sonra kullanilmaz.
Psudo-Isodom: Ince ve kalin tas dizelerinin almasik olarak kullanilmasiyla olusturulmus, harçsiz Helenistik duvar örgüsü...
Isodom: Es yükseklikte blok tas siralarindan olusan harçsiz Helenistik duvar örgüsü... Derz uyumu (duvarlarda iki ögenin arasindaki distan çizgi biçiminde gözüken birlesme yeri) olmayabilir ya da birlesme derzleri bir ara ile birbirlerini dikey olarak izleyebilir.
|