Tekil Mesaj gösterimi
  #3  
Alt 26 January 2009, 15:33
HaZzAn HaZzAn isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Banned
 
Kayıt Tarihi: 26 September 2008
Mesajlar: 0
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Standart Cvp: Medeniyetler Tarihi

Artuklular

Kültür ve sanatıyla iz bırakmış uzun ömürlü beyliklerden biri Artuklu Beyliği'dir. Oğuzların Döver boyundan ünlü bir Türkmen Beyi olan Artuk Bey, Anadolu'nun fethi sırasında büyük hizmetler görmüştü. Fakat, Tutuş'la Süleymanşah'ın arasındaki savaşta Tutuş'tan yana olarak savaşı ona kazandırmış ve Süleymanşah'ın intiharına sebep olmuştu.

Tutuş, Artuk Bey'in yardımına karşılık olarak onu Kudüs valisi yapmıştı. Ölüm yılı olan 1091'e kadar bu görevde kaldı. Artuk Bey ölünce Kudüs Fatımi'lerin eline geçti. Fakat Artuk Bey'in oğulları Sökmen ve İl-Gazi, Selçuklu hükümdarı tarafından kendilerine verilen bölgelerde beylikler kurdular. Artuk Bey'in oğulları tarafından kurulan bu beylikler üç kol halinde gelişti. 1. Hısn Keyfa ve Amid, 2. Mardin ve Meyyafarıkin, 3. Harput'da Üç kol halinde hüküm sürmüş bir Türkmen sülalesidir.

Artuk Bey önce Sultan Alp Arslan'ın hizmetinde bulunmuş ve Malazgirt savaşına da iştirak etmişti 1071 Anadolu'nun Türklere açılmasında rol oynayan emirler arasında Artuk Bey de bulunuyordu. Daha sonra Artuk Bey, Sultan Melikşah tarafından kendisine ikta edilen Huvan'a çekildi. Ahsa ve Bahreyn Karmatilerini itaat altına almak görevini başarıyla sonuçlandırdı.

Artuk Bey'in bir süre sonra Sultan Melikşah'a küskünlüğü, Suriye Selçuklu Meliki Tutuş'un hizmetine girmesine yol açtı. Tutuş da ona Kudüs ve havalisinin valisi yaptı (1085-6). Artuk Bey 1091 yılında bu şehirde öldü. Ancak oğulları Sökmen ve İlgazi Kudüs'ü muhafaza edemediler. Emiru'l-cüyuş Efdal kumandasındaki bir Fatımi ordusu kırk günlük bir kuşatmadan sonra şehri aldı (1098).

Mu'in ed-Din Sökmen, Ceziret-i İbn Ömer sahibi Çökürmüş tarafından kuşatılan Musul hakim Musa'nın yardımına koştu ve bu hizmetine karşılık 10.000 dinar ve Hısn Keyfa kalesini aldı. Böylece Sökmen, Artukluların "Hısn Keyfa ve Sökmeniyye" denilen ilk şubesini kurmuş oldu (1102).

Eyyubi hükümdarı Melik Kamil önce Amid'i sonra da Hısn Keyfa'yı zabt ederek Artukluların Hısn Keyfa kolunu ortadan kaldırmıştı (1231-2). Necmeddin İlgazi Nisan 1105'de Bağdad şahneliğinden azledildikten sonra Mardin'e gelerek bu şehre hakim olmuş ve burada Artukluların "Mardin veya İlgaziyye" denilen şubesini kurmuştur (1108).

İlgazi yavaş yavaş bu bölgedeki Selçuklu topraklarına hakim oldu, 1117'de Haleb'i ele geçirdi. Beraberinde Bitlis ve Erzen hakimi Togan Arslan'ın bulunduğu 20.000 kişilik ordu ile harekete geçerek Tell Afrin savaşında Antakya persi Roger'in kumandası altındaki Haçlılara karşı büyük bir zafer kazandı (1119). Bunu Tell Danis'de Kral II. Baudouin'e karşı kazanılan takip etti.

Selçuklu sultanı Mahmud ise İlgazi'ye Meyyafarıkin şehrini ikta etmişti (1121). Daha sonra Mardin Artukluları bazan Eyyubilere bazan da Tükriye Selçuklularına tabi olarak varlığını sürdürdü. Kara Arslan el-Muzaffer (1260-1292) ise, Moğolların hakimiyetini kabul ederek barış yaptı. O bu sayede hanedanın devamını sağladığı gibi Mardin şehrini de bir felaketten kurtarmıştı. Bu kolun son hükümdarı Melik el-Salih Mardin'i müdüfaa edemeyeceğini anlayınca bu şehri Karakoyunluların reisi Kara Yusuf'a teslim etti (1409). Bu suretle Artuklular Devleti sona erdi.

Artukluların üçüncü kolu 1185 yılında Harput ve havalisinde kurulmuşsa da fazla uzun ömürlü olmamıştı.Sultan I. Ala ed-Din Keykubad 1234 yılında Harput'u zabtederek, Artukluların bu koluna son vermişti.Artuklular büyük Türkmen kitlelerine dayanan bir Türk devleti idi. Bu sebepten milli teşkilat ve ananelerini muhafaza etmişlerdi.

Alp, İnanç, Kutlug gibi eski Türkçe unvanları kullanmakla da bu ananelerini koruduklarını göstermişlerdir. Artuklular devlet anlayışında eski Türk hukukuna göre devletin hanedanın ortak malı olduğu görüşün de uyguladılar. İlgazi ve Belek gibi kudretli şahsiyetlerin mevcudiyeti Artuklu Devleti'nin siyasi birliğini sağlayabilmiş, aksi takdirde ayrı beylikler halinde hükün sürmüşlerdir.

Artuklu hükümdarları gerek Müslüman ve gerekse hristiyan halka adaletle hizmet etmişler, idareleri altındaki ülkelerde düzen ve emniyeti sağlamışlardı. Ayrıca ticari ve iktisadi hayatın gelişmesine büyük ölçüde yardımcı oldular. Bu maksatla bazı şehirlerdeki ticari vergileri kaldırmışlardır. Bu iktisadi gelişme mimari eserlerden de anlaşılmaktadır.

Artuklular, bir kısmı bugüne kadar mevcudiyetlerini koruyan, birçok mimari eserler sözgelişi; külliyeler, camiler, medreseler, hamamlar, köprüler, sivil ve askeri yapılar yapmışlardır. Onların devrinde mimaride görülen gelişme sebiyle bugün güneydoğu Anadolu bölgesinde her önemli eser Artuklulara bağlanmak istenmektedir.

Artuklu ülkesindeki Meyyafarıkin, Amid ve Mardin gibi şehirler birer ilim ve kültür merkezi haline gelmişti. Bu hanedana mensup hükümdarlar ilim ve sanat adamlarını himaye etmişler, bunun neticesinde de onlar adına bazı eserler yazılmıştır.


Altınordu Devleti



Doğu Avrupa'da 1241-1502 arasında yaşamış Türk-Moğol devleti, İslâm kaynaklarında «Kıpçak Hanlığı» diye anılır.

Cengiz Han'ın torunu Batu Han (Cuci'nin oğlu) batıya yaptığı seferlerde üst üste parlak zaferler kazanmış, imparatorluğun sınırlarını Karpatlar'a kadar genişletmişti (1241). İmparatorluğun batısında, Karadeniz, Kafkasya, Hazar Denizi, Aral Gölü, Urallar ve Kuzey Rusya arasında kalan ve Altınordu adı verilen bu yerleri, Büyük Han'a bağlı olmakla birlikte Batu Han bağımsız bir şekilde yönetiyordu.

1255'te Batu Han ölünce yerine kardeşi Berke Han geçti. Berke'nin zamanında devlet daha bağımsız oldu. İslâmlığı kabul eden Berke Han, gene bir Cengiz kolu olan İlhanlı hakanı Abaka Han ile savaşırken öldü (1266). Berke'den sonra gelen hanlar İslâm olmadılar, ama İslâmlık Altınordu ülkesinde gene de hayli yayıldı. Ancak Özberk Han'ın (1312-1342) İslâm olmasından sonra bu din bütün Altınordu'ya yayıldı.

Ünlü gezgin İbni Battuta'ın anlattığına göre, Özberk Han zamanında devlet merkezi Saray (bugünkü Volgograd yakınındaydı) yüz bin nüfuslu bir kültür ve sanayi merkeziydi. Altınordu Hanlığı Rus tarihini ve devlet örgütlenmesini oldukça etkilemiş. İslâmlığın Türkler arasında yaygınlaşmasını kolaylaştırarak Türk-Rus karışmasını önlemiştir.
Alıntı ile Cevapla