Cvp: Medeniyetler Tarihi
Bambaralar
Afrika'da yaşayan toplumlar arasında elde edilen en iyi ve en eksiksiz mitoslar Bambaralarınkidir. Bu toplulukla ilgili mitoslar dünyanın yaradılışı ve gelişmesini temellendiren mitoslardır. Bambara mitoslarına göre başlangıçta gla denilen sonsuz bir boşluk vardı. Gla'da meydana gelen bir iç devinimle ortaya sağlam ve parlak cisimler çıktı. Bu cisimler, birbirini izleyen iki evrede eridiler. Bu erimeden sonra gla ile ikiz kardeşi dya dört yönü belirlediler. Bu yönlerden ilki, varlıkların ilk kaynağı olan yöne, yani doğuya yöneldi. Bundan sonra gla aşağıya ve yukarıya doğru yaptığı devinimlerle zincirlerini kopardı ve böylece varlıklar birer ruha kavuştu.
Aynı anda, iki gla arasında meydana gelen temas sonucu büyük bir patlama oldu; bu kez ortaya "sağlam ve güçlü bir madde" çıktı. Bu madde henüz yaratılmamış nesnelerin üzerine çöktü, ve her nesneyi adlandırdı. Bundan sonra da bütün nesneler gla'nın düşüncesine uygun olarak yavaşça devinmeye başladı.
Kısa süre sonra, gla'dan bir başka unsur daha ayrıldı ve varlıkların üzerine gelip kondu: bu, insan bilincinin sembolü olan "insan ayağı"ydı. Başlangıçta birbirine benzeyen herşey gla'ların "zo"ya sorumluluk yuKiemesıyle değişmeye başladı. Zo, her nesneye gelecekte bir özgürlük tanımakla yükümlüydü. Zo, kendisine verilen bu görevi kabul etti ve nesnelere sahip çıkarak onların ilkelerini "görünmeyen Yo" anlamına gelen "Yo yebali" adlı geniş bir küre içinde toplandı. Yo, ruh, daha doğrusu "bir düşünce ve devinim"di.
Evrenin yaratılışı yo'dan başlayarak "düşünce"nin bir bileşimi olarak kabul edilmektedir. Bu "düşünce" üç bölümden oluşmaktadır: yo, iç söz; o, sessizlikten işitilebilecek şeye geçiş; yereyereli, yaratıcı titreşim. Bu gelişim, 7 işaretle gösterilmekteydi. 7, insanı temsil eden bir rakamdı: 3 (erkeğin işareti) ile 4 (kadının işareti) rakamlarının toplamayla meydana gelmişti.
Yo, bir ruh olarak, kararlarında ve yaratıcı iradesinde özgürdü. Tam beş kez dört yöne gitmiş ve uzay fikrini yaratmıştı. 22 rakamıyla temsil edilen uzay, Yo'nun bir ruh olarak içerdiği bütün niteliklere sahipti: Nugu, (iç) kendinde bütün varlıkları ve insanı bulundururdu; yala "havanın tohumu" idi ve bütün boşlukları uzayın dört bir tarafına yerleştirirdi; faya "rüzgârın tohumu", sani "suyun tohumu", yere "ateşin tohumu", yelegu ise oyeryüzündeki maddelerin tohumu "ydu. Bu son dört terim aynı zamanda yaradılışın dört temel öğesi olan hava, toprak, ateş ve suyu da belirtirdi.
Hava ve ateş erkek, su ve toprak ise dişiydi. Yo, kendi çevresinde yirmiiki kere dönerek uzayı yaratmış ve dört dünya düşünmüştü; Dye mana, "dünyanın tösâi"; dye, gale, "ilk dünya"; dye bana, "istenmeyen dünya"; dye nata, "geleceğin dünyası". Yereyereli'nin bağrında ruh (miri) bulunuyordu. Ruhun içinde "vali" adı verilen eylem vardı; eylemin içinde nesnelerin gelişimi, nali yatmaktaydı. Nali'de ise, nesnelerin kökeni bulunuyordu.
Miri, aynı zamanda, içinde doğanın yattığı dünyanın yumurtasıydı. Miri, birbirinin içine geçmiş üç oval ile temsil edilirdi. Dye ko (dünyanın kapısı) adı verilen dış oval devamlı devinim durumundaydı. Boğa'nın doğuşu ve ölüşüne uygun olarak o da kendi ekseni çevresinde dönerek genişler yada daralırdı. So de (evin oğlu) adı verilen orta oval'den sonra Dye vali gale (dünyanın ilk devinimi) denen ve verimliliği temsil eden iç oval gelirdi. Parçalanıp düzenli bir biçimde uzaya dağılan 22 öğe dış oval Dye ko'dan doğmuştu. Bambaralarm anlayışına göre bu öğelerin sınıflandırılması çok çeşitliydi.
Bu 22 öğenin ilk yedisine bomıana adı verilmekteydi ve bunlar, varlıklarla nesnelerin genel karakterlerini özetlemekteydi: Kelena, birlik; Makari, dindarlık, merhamet; Mako, gereklilik; Sinaya saldırganlık, kıskançlık; Fadena, rekabet; Maloya, utanç; Şia, ırk, tür, soy.
Baugini adı verilen 12 öğe, insanların nitelik ve alınyazılarını belirtirdi: Ma ye ma ye, yetenek, imkân, eğilim; Mako, karşılıklı hizmet, sadelik, ağırbaşlılık, bilgelik, eğitim; Sebaya, kuvvet, kudret, egemenlik; Dyuguya, kötülük, güçlük; Kunanguya, kötü talih; Sira, yol, kılavuz, itaat, disiplin; Nafolo, zenginlik, bereket, sağlık; Adama-dena, kardeşlik, insanlık, özgürlük, iyilik; Dahirime, gıda, mal mülk; Saya, ölüm, hastalık, sakatlık, delilik; Su, gece, karanlık ve ışık, sır, büyü; Kle, gün, güneş. Jiginî adı verilen son üç öğe ise şunlardı: Kun, dünyayı düşünen kafa; Ba, kendisini meydana getiren kalıp; Fo, kendisini yaratan söz.
Babür İmparatorluğu
Hindistan'da kurulan büyük Türk devleti (1526-1858).
Baba tarafından Timur'un, ana tarafından Cengiz Han'ın soyundan gelen Zahirüddin Muhammet Babür, Fergana hükümdarı olduğu zaman (1494) on bir yaşında bir çocuktu. Bu yüzden saltanat iddiasında bulunan amcasının, dayısının ve daha başkalarının hücumuna uğradı. Hepsiyle çarpıştıysa da sonunda tahtından oldu (1501).
TAHT PEŞİNDE
Babür bu çarpışmalar içinde pişmiş cesur, iradeli, ince zekâlı bir adamdı. Yenilgisinden yılmadı, yanındaki askerleri ile birlikte Afganistan'a geçti, büyük bir güçlükle karşılaşmadan Kabil'i ele geçirdi (1504). Merkezi Kabil olmak üzere küçük bir devlet kurdu, Fergana ve Semerkant'tan kaçıp gelen Türkleri de buralara yerleştirdi. Bir süre eski ülkesini geri almak, egemenliğini Türkistan'a yaymak için savaştıysa da bir sonuç alamadı. Bunun üzerine gözünü Hindistan'a çevirdi.
HİNT PADİŞAHI BABÜR
O zamanlar Hindistan kargaşalık içinde bir ülke, bir ülkeden de öte âdeta bir kıtaydı. Babür bunu fırsat bilerek güneye yöneldi. Zaten o sırada Delhi padişahlığı için kendisine başvurmuşlardı. Bu fırsattan yararlanarak Hindistan'a yürüdü, 1524'te Pencap'ı, 1526'da kanlı bir çarpışma sonunda Delhi'yi ele geçirdi. Art arda öteki büyük şehirleri de ele geçirerek 1528'e kadar Kuzey Hindistan'ın fethini tamamladı.
Babür'ün kurduğu imparatorluk 1858'e kadar 332 yıl sürdü. Babür'ün ölümünden sonra yerine geçen Hümayun devrinde imparatorluk sarsıntı geçirdiyse de onun oğlu Ekber Şah zamanında en yüksek kudretine ulaştı. Avrupalıların Büyük Moğol İmparatorluğu adını verdikleri bu büyük Türk-Hint İmparatorluğu Babür ve Ekber şahların attığı sağlam temeller sayesinde yüzyıllarca yaşadı.
BABÜRNAME
Babür, aynı zamanda sairdi. Başından geçenleri, başarılarını ve yenilgilerini bu eserinde anlatmıştır. Türkçe'nin Çağatay diyeleğinde yazılmış olan Babürname büyük dillerin hepsine çevrilmiştir.
|