KUNDUZLAR
Doğadaki kusursuz mimarlardan akla ilk gelen kunduzlardır. Bu hayvanlar
yuvalarını durgun bir göletin içinde yaparlar. Ancak bu göletin özelliği
kunduzların dere üzerinde inşa ettikleri bir baraj ile suni olarak oluşturulmuş olmasıdır.
Kunduz
suyun önünü kesmek ve kendisine yuva yapabileceği durgun bir gölet oluşturabilmek için bir baraj inşa etmeye koyulur. Bunun için
ilk olarak kalın dalları dere yatağının içine iter. Ardından daha ince dalları
daha ağır olanların üzerine yığar. Ama karşısına çıkan en büyük sorun akan suyun bu kitleyi alıp götürme tehlikesidir. Eğer baraj dere yatağına sağlam bir şekilde kenetlenemezse akan su kısa sürede onu tahrip edecektir. Barajın su tarafından dağıtılmaması için yapılacak en güzel şey
önce dere yatağına kazıklar çakmak ve bu kazıklar üzerine barajı inşa etmektir. Bu nedenle kunduzlar
barajlarını yaparken ana taşıyıcı olarak büyük kazıklar kullanırlar. Ama bu kazıkları dere yatağına çakmakla uğraşmazlar
onların yaptığı kazık olarak kullanacakları parçaları taşlarla ağırlaştırarak su içinde sabitlemektir. Kunduzlar
en son olarak yığdıkları dalları
kil ve ölü yapraklardan yaptıkları özel bir harçla birbirlerine yapıştırırlar. Bu harç su geçirmediği gibi
suyun aşındırıcı gücüne karşı da çok dayanıklıdır.
Kunduzun
inşa ettiği baraj
suyun önünü tam 45 derecelik bir açıyla keser. Yani hayvan barajını
dalları suyun önüne rastgele atarak değil tamamen planlı bir şekilde inşa etmektedir. Burada ilginç olan günümüz hidroelektrik santrallarının tümünün bu açıyla inşa edilmesidir. Kunduzlar
bunun yanısıra
suyun önünü tamamen kesmek gibi bir hata da yapmazlar. Barajı istedikleri yükseklikte su tutabilecek şekilde inşa eder
fazla suyun akması için özel kanallar bırakırlar.
Kunduzun yaratılışı
yapacağı inşaatçılık işi için özel tasarımlarla doludur.
Hayvanın en önemli aleti
dişleridir. Yaptığı barajı
dişleriyle kemirip-kestiği ağaç dallarıyla inşa eder. Doğal olarak da
dişleri sürekli yıpranır
aşınır
sık sık da kırılır. Eğer bu iş için özel bir sistemle donatılmış olarak yaratılmasaydı
hayvan kısa sürede dişlerini yitirebilir ve aç kalarak ölebilirdi.
Ancak
dediğimiz gibi
hayvanın bu problemi
en baştan çözülmüştür. Çünkü ağaçları kemirmek için kullandığı dört tane ön dişi
hayvanın hayatı boyunca sürekli büyür.
Acaba dişler nasıl olmuştur da böyle bir özelliğe sahip olmuşlardır? Kunduz
dişlerinin kırıldığını görünce
onları uzatmaya mı karar vermiştir? Yoksa
tesadüfen
ilk barajı yapan kunduzun dişleri uzamaya mı başlamıştır? Açıktır ki
hayvan
böyle bir özellikle yaratılmıştır. Bunun özel bir yaratılış olduğu
arka dişlerin boyunun sabit kalmasından da anlaşılmaktadır. Çünkü eğer hayvanın bütün dişleri sürekli olarak uzasaydı
aşınmayla karşılaşmayan arka dişler
aşırı büyüyecek
hayvanın çenesini zorlayacak
ağzı kullanılmaz hale gelecekti. Ama yalnızca öndeki dört diş uzamaktadır: Yani ağaç kemirirken kullandığı dişler...
Kunduzun dişlerinden başka pek çok organı özel olarak yaptığı işe uygun şekilde yaratılmıştır. Su altında çalışırken gözün zarar görmesini engelleyen şeffaf perdeler
burnuna ve kulak içlerine su kaçması engelleyen özel kapakçıklar
su içinde bir balık gibi hareket etmesini sağlayan taraklı arka ayaklar
ayrıca yassı
geniş ve sert bir kuyruk hayvanın yaratılıştan sahip olduğu ayrıcalıklardır.
DOKUMACI KARINCALAR
Dokumacı karıncalar Afrika'nın yağışlı ormanlarında yaşarlar. Bu karıncaların özelliği yuvalarını diğer hemcinsleri gibi toprak altında değil de ağaçların tepelerinde yaprakları kullanarak yapmalarıdır.Karıncalar ilk aşamada yerleşmeyi planladıkları ağaç üzerine dağılırlar. (üstte) Ağacın yuva yapacakları bölgesini tespit ettikten sonra süratle işe koyulurlar. Kullanacakları yaprakları kenarlarından bükerler. Yaprakları bir araya getirmek için
birbirlerine kenetlenerek asma kö
prüler oluştururlar (solda ve altta). Zincirin en başındaki
yaprağı ucundan yakalar ve kendine kenetlenen ikinci karıncaya uzatır. Bu nakil işlemi
yaprak ucunun en son karıncaya ulaşmasına ve iki yaprağın üst üste gelmesine kadar sürer.
LARVADAN DİKİŞ MAKİNASI OLUR MU?
Birkaç karınca ayak ve ağızlarıyla yaprakların kenarlarını tutarken diğerleri de kuluçka yuvasından yarı gelişmiş larvalar getirir.
Larvalar ağız salgılarıyla birlikte mekik vazifesi görecektir. Yetişkin karıncalar larvaları yaprak kenarlarına bastırınca larvaların ağ salgı bezleri çalışmaya başlar. Karıncalar yapraklar birbirine sıkı sıkı tutununcaya kadar larvaları bir dikiş iğnesi gibi ileri getirip götürürler.
Göklerde ve yerde ne varsa tümü Allah'ındır. Allah her şeyi kuşatandır. NİSA SURESİ 126 Dışardan gelecek saldırılar da göz önüne alınarak yapılan yuva bazen üç ağaca yayılacak kadar büyük olur. Yuva her türlü ihtiyaca cevap verebilecek şekilde hazırlanmıştır. Özel çocuk odalarından
gözetleme kulelerine kadar birçok bölüm vardır.