Cvp: Tanzimat Dönemi Hukukçuları
Mustafa Reşit Paşa (1800-1858)
Tanzimat'ın ilanında ve uygulanmasında önemli rol oynamış bir devlet adamıdır .Usta bir diplomat olarak da tanınan Mustafa Reşid Paşa dört kez 'hariciye nazırl1ğı, altı kez de sadrazaml1k yapmıştır .
İstanbul'da doğan Mustafa Reşid Paşa kısa bir süre medreseye devam ettikten sonra dayısı Seyyid Ali Paşa'nın yanında yetişti. Beylerbeylik, sadrazamlık, seraskerlik gibi önemli görevlere getirilen Seyyid Ali Paşa 'nın mühürdarl1ğım yaptık~an sonra 1824'te sada- ret mektebi kalemine girdi. 1829'da Rusya ile yapı1an Edirne Antlaşması ile 1833'te Kavala- 11 Mehmed Ali Paşa ile yapı1an Kütahya Antlaşması görüşmelerine katip olarak katı1- dı. Çalışmalarıyla dikkati çektiğinden 1834'te Paris elçiliğine atandı. 1836'da da Londra elçisi oldu. Aynı yı1 İstanbul'a çağrılarak II. Mahmud'un reformları çerçevesinde yeni kurulan Hariciye Nezareti müsteşarlığına getiril- di. 1837'de hariciye nazın olunca II. Mahmud'la daha yakın ilişki kurdu. Padişaha sunduğu raporlarla ülkede köklü reformlar yapı1ması gereğini belirtti. 1838'de gittikçe ağırlaşan Mısır sorununda destek sağlaması amacıyla Londra büyükelçiliğine atandı.
1839'da II. Mahmud ölüp Abdülmecid padişah olduğunda veni padisahı kapsamlı bir reform programının gereğine inandırmayı başardı. Bunun ilk adımı ve hukuksal temeli olarak da 3 Kasım 1839'da Tanzimat Fermanı (Gülhane Hatt-ı Hümayu- nu) ilan edildi. İkinci kez hariciye nazın olan Mustafa Reşid Paşa, Tanzimat Fermanı'nın öngördüğü yeniliklerin uygulanması için çaba harcarken, 1840'ta imzalanan Londra Antlaş- ması ile Mısır sorununu da bir çözüme kavuş- turdu. Ama hem İstanbul'daki karşıtlarının, hem de Kavalalı Mehmed Ali Paşa'nın antlaş- maya karşı direnmeleri üzerine Abdülmecid ortalığı yatıştırmak amacıyla 1841 'de Mustafa Reşid Paşa'yı nazırlıktan alarak Paris büyükelçisi yaptı.
Mustafa Reşid Paşa 1845'te üçüncü kez hariciye nazın olduktan sonra 1846'da sadrazamlığa getirilince 1839'dan beri Tanzimat Fermanı'nın getirdiği yenilikler konusunda fazla bir şey yapılmadığını görerek hızla atılımlara girişti. Özellikle yönetim, eğitim ve hukuk alanında başlayan atılımlar , tutucu kesimin tepkisiyle karşılaşınca Mustafa Reşid Paşa 1846-52 arasında üç kez istifa etmek zorunda kaldıysa da kısa aralıklardan sonra yeniden sadrazam oldu. 1853'te dördüncü kez hariciye nazırlığına getirildiği sırada Kınm Savaşı patlak Rus- ya'ya karşı İngiltere ve Fransa'yı Osmanlı Devleti'nin yanına çekmeyi başaran Mustafa Reşid Paşa savaş bütün hızıyla sürerken 1854'te dördüncü kez sadrazam oldu. Bir yıl kadar süren bu görevden sonra 1856'da onun yetiştirdiği yeni sadrazam Ali Paşa'nın hazırladığı Islahat Fermanı'nı devletin çıkarlarına aykın bulduğunu belirten bir raporu Abdülmecid'e sundu.
Ebul’ula Mardin(1880 – 1957)
Tanınmış hukukçulardandır. İşkodra’ da doğmuştur. 1903’ de Hukuk Mektebinden mezun olmuş, Zabit Katipliği, muhtelif mahkemelerde ve Evkaf Şurasında azalık yapmış, Meşihat Mektupçuluğu ile Müsteşarlığında bulunmuş, İstanbul Meclisine 1916’ da Niğde ve sonra da Mardin Mebusu olarak girmiş, Hukuk Fakültesi, Mülkiye Mektebi ve muhtelif yerlerde hocalık yapmış, komisyon azalık ve reisliklerinde bulunmuş, İstanbul Üniversitesinde Medeni Hukuk Ordinaryus Profesörü olmuştur.
“Srat-ı Müstakim” Mecmuasını kurmuş ve “Kelime-i Tayyibe” ismindeki mecmuayı neşretmiştir. Hukuka ait muhtelif eserleri vardır. Ölünceye kadar Üniversitedeki kürsüsünü muhafaza etmiştir. Bu memleketin yetiştirdiği büyük adamlardan biridir.
Ahmet Cevdet Paşa(1822 – 1895)
Osmanlı devlet adamı, tarihçi ve hukukçu. 12 ciltlik bir Osmanlı tarihi yazmış, Mecelle'nin hazırlanmasında önemli rol oynamıştır.
1822 – 1895 yılları arasında yaşamıştır. İlköğrenimini Lofça'da yaptı. 1839'da İstanbul'a gelerek Fatih'teki Papasoğlu Medresesi'ne girdi. Burada öğrenimim sürdürürken bir yandan da tarih, coğrafya, astronomi, matematik gibi alanlarda özel ders aldı ve Fransızca öğrendi. Medreseyi 1844'te bitirdikten sonra Premedi (bugün Arnavutluk'ta) kazası kadılığına atandı. 1845'te İstanbul ruüsu alarak müderris oldu. 1846'da Sadrazam Mustafa Reşid Paşa'nın yanında görevlendirildi. Bu tarihten paşanın öldüğü 1858'e değin hukuksal konularda danışmanlık yaptı. 1849'da, olağanüstü görevle Bükreş'te bulunan Fuad Efendi'nin (Paşa) yanma gönderildi. 1850'de Meclis-iMaarif üyeliğiyle birlikte Darülmuallimin müdürlüğüne atandı. 1851'de yeni kurulan Encümen-i Daniş üyeliğine getirildi. Bu kurul tarafından Osmanlı Deveti'nin 1774'ten sonraki tarihini yazmakla görevlendirildi. 1855'te vakanüvisliğe atandı. 1856'da Galata kadısı oldu. 1857'de "Mekke" payesi aldı.
Fransızca, Farsça öğrenmiş, bunun yanısıra matematik, felsefe, kozmoğrafya ve tabii ilimler üzerinde de çalışmış dönemin ünlü bir hukukçusudur. Kadılık, Divan-ı Ahkam-ı Adliye Reisliği yapmıştır.
“Mecelle-i Ahkam-ı Adliye” isimli hukuk metnini oluşturanların başında gelmiştir. Divan-ı Ahkam-ı Adliye Reisliği nazırlığı (bakanlığa) çevrilince ilk adalet bakanı olmuştur. Beş kez adalet bakanlığı, üç kez eğitim, iki kez evkaf, bir kez dahiliye, ticaret ve ziraat bakanlıklarında bulunmuştur. “Cevdet Tarihi” en önemli eseridir.
Mustafa Necati (1894-1929)
Milli mücadelede çalışmış ve muhtelif Vekillikler yapmış bir inkılap adamıdır. İzmir’de doğmuştur. İzmir idadisinden sonra İstanbul Hukuk Mektebinde okumuş, İzmir Muallim Mektebinde hocalık yapmıştır. 1915 ile 1918 arasında arkadaşı Vasıf Çınar’la birlikte İzmir’de hususî Şark Mektebini idare etmiş, İzmir Hukuk Müşavirliği’nde çalışmış, ve bir müddet de avukatlık yapmıştır. İzmir’in Yunanlar tarafından işgali üzerine milli kuvvetlere katılmış, çete teşkilatına girmiş Anzavur’un takibinde bulunmuş, Yunanlar’a karşı çarpışmış, Balıkesir’de çıkan “İzmir’e Doğru” gazetesinde Vasıf Çınar’la çok heyecanlı ve ateşli yazılar yazmıştır. 1920’de Saruhan mebusu olmuş, Pontus Teşkilatını tahkike memur Samsun İstiklal Mahkemesinde ve mecliste teşekkülk eden Müdafaa-i Hukuk Grubu Katipliği’nde çalışmış, Kastamonu ve havalisi İstiklal Mahkemesi reisi olmuş, 1923 te de İzmir Mebusu seçilerek Mübadele, İmar ve İskan vekili, 1924 te de Adliye vekilliği yapmıştır. Hûkûmetin istifası üzerine, doğudaki Şeyh Sait isyanı münasebetiyle kurulan İstiklal Mahkemesine Müddeiumumi seçilmişse de bir hafta sonra istifa etmiştir. Ne kadar muallimler birliği reisliği yapmış, 1925’te Maarif Vekili olmuş, ve hayatının sonuna kadarbu vazifede kalmıştır.
Necmettin Molla KOCATAŞ(Mehmet Muhtar) (1875-1949)
Yıldız suikasti davasının meşhur müddeiumumisi ve kıymetli bir adsliyecidir. İstanbul’da doğmuştur. 1896’da Hukuk Mektebi’nden mezun olmuş, İstanbul’da Müddeiumumi Muavini olarak adliye mesleğine girmiş, ve kısa zasmanda zekâ ve dirayeti ile dikkati çekmiştir. 1900’de Selanik İstinaf Müddeiumumisi iken, İhtilalcilerin muhakemeleri yüzünden adamakıllı tanınmış, İstanbul Ticaret Mahkemesi azası, Bidayet Mahkemesi Müddeiumumisi ve 1905’te de İstinaf Müddeiumumisi olmuş, Yıldızdaki bomba hadisesinin muhakemesinde müddeiumumilik yapmış ve bu davadaki başarılarıyla iyice meşhur olmuştur. 1908’den sonra dört ay kadar Bağdat Valiliği yapmış, ve orada bir Hukuk Mektebi açmıştır. 1909’da Adliye Nazırı ve aynı zamanda Şurayı Devlet Reisliği yapmış, Sadrazam vekilliğinde bulunmuş, İstanbul Meclisine ve Büyük Millet meclisine Kastamonu vekili olarak girmiştir.
Necmettin Molla, Adliye nazırı iken, adliyede bir kütüphane tesis etmiş, Müddevenat-ı Kanuniye Dairesini kurarak, kanun ve nizamlarla, Temyiz kararlarının Muntazaman toplanmasını temin etmiş, Sulh Mahkemelerini, Noterlik teşkilatını, ve temyizde aleni murafa usulünü ihdas etmiş,muhtelif kanunların ,ıslahı işin tetkikler yaptırmıştır. Sarıyer’deki Kocataş suyu onundur.
Mustafa Nazım Paşa l862-1909 yılları arasında yaşamıştır.Adliye nazırı iken 31 Mart Vak'ası sırasında vurulmasıyla tanınır.Hukuk öğrenimini tamamladıktan sonra Hariciyeci olmuştur. Devlet Müddeiumumi Muavini olmuş, Hukuk ve Mülkiye hocalıklarına yükselmiştir. 1897 yılında Şurayı Devlet Temyiz Müddeiumumisi olmuştur.l908 inkılabından sonra Adliye Nazırlığı'na getirilmiştir.
31 Mart Vak'asında Ayasofya'daki Mebusan Meclisi önünde, isyan eden askerler tarafından Meclis Reisi Ahmet Rıza Bey' e benzetilerek öldürülmüştür.
Kaynak: H.Argun Bozkurt
|