Konu: AnTalya (:

Tekil Mesaj gösterimi
  #7  
Alt 2 April 2009, 09:24
Yorgun Yürek - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Yorgun Yürek Yorgun Yürek isimli Üye şimdilik offline konumundadır
♥ GüLerken AğLadığını,MutLu OLanLar BiLmez
 
Kayıt Tarihi: 3 March 2009
Mesajlar: 35,077
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Standart Cvp: AnTalya (:

Finike

Tarihi:
Finike ilçesi konum itibariyle günümüzde "Teke
Yarımadası" eski çağda ise Likya olarak adlandırılan bölgede bulunmaktadır.
Likya; doğuda Pamfilya, batıda Karya, kuzeyde ise Psidya ile çevrilidir.

Teke Yarımadası'nın M.Ö. 3. bin yıldan beri iskan edildiği
bilinmektedir. Fakat "bu bölgede yapılan arkeolojik araştırmalar 2. Bin yıldan
eskiye giden bir iskanı henüz tespit etmemiştir." Dilbilim yönünden yapılan
araştırmalarla yörede kullanılan yer adlarının, Anadolu'nun çeşitli bölgelerinde
görülen ve M.Ö. 3 bin yılla tarihlenen yer adlarıyla benzeşmesi Likya'da da M.Ö.
3 bin yıllarında yerleşmeler olduğu sonucunu vermektedir. Görüldüğü gibi,
arkeolojik belgeler ve dilbilim verileri, Likya'da M.Ö. 3 bin yıllarında bir
yerleşim olduğunu kanıtlayacak niteliktedir. Fakat elde edilen bulgular bu
yerleşimlerin kimler tarafından meydana getirildiği sorusunun tam olarak
açıklanmasına yetmemektedir.

Likya ismi ve Likyalıların kökeni hakkında
tarihçiler tarafından birçok görüş ileri sürülmüştür. Heredotos'a göre
Likyalılar Girit'ten göç etmiş bir topluluktur. Oktay Akşit'e göre ise "Eski
Şark ve Mısır kaynaklarının da gösterdiği gibi, Lukka'lar yani Likya'lılar en az
M.Ö. 2. bin yıl ortasından beri Likya'da oturan bir kavimdir."

Elmalı'ya
11 km olan Semahöyük köyünde yapılan kazılar erken bronz çağı yerleşimini ortaya
çıkarmıştır. Finike ilçe sınırlarında ve yakın çevrede bir çok tarihi kalıntı
bulunmasına rağmen bunların tarihi Semahöyük kadar eskiye gitmemektedir. Bu
kalıntılarda yapılan arkeolojik araştırmalarda elde edilen bulguların en
eskileri Likya uygarlığından kalanlardır.

Likyalıların komşu devletlerle
ittifak kurmaları deniz aşırı savaşlara katılmaları, onların bir devlet yapısına
ve güçlü bir deniz filosuna sahip olduklarını kanıtlayacak delillerdir.
Kolonizasyon devrinde ise Likya'nın doğusunda sadece bir şehirde yerleşme
görülmesi Likyalıların kuvvetli durumlarını M.Ö. 1. yüzyılda da sürdürdüğünü
göstermektedir. " Kolonizasyon devri ile Likya'nın Persler tarafından M.Ö. 6.
asrın yarısındaki istilası arasında Likyalıların hürriyetlerine sahip, bağımsız
oldukları anlaşılmaktadır. Bu sırada kuvvetli bir devlet olan Lidya'nın,
Likyalıları da itaatleri altına alamayışları bunu göstermektedir."

Doğu
Akdeniz ticaretinin gelişmesi önce Persleri, daha sonra Büyük İskender'i
Likya'ya çekmiş ve İskender M.Ö. 330 yılında bütün Likya'yı denetimi altına
almıştır. Likyalılar bu istilaya karşı koymamışlar ve teslim olmuşlardır. Bunun
nedeni, Pers baskısının İskender ile tamamen ortadan kalkacağını umut
etmeleridir. Fakat aksine İskender'in Likya'ya gelmesinden sonra Likya'lılar tam
bağımsızlıklarını bir daha kazanamamışlardır.

"Büyük İskender'in
ölümünden sonra denetimin zayıflaması, zaman zaman Suriye, Mısır ve Rodos'un
Likya'da hegomonya kurmalarına yol açmış , bu kargaşalık, Likya Birliği'nin
Limyra Beyi Perikles tarafından M.Ö. 2. asrın başlarına doğru kurulmasıyla
yerini tekrar istikrara bırakmıştır. Daha sonraki yıllarda sahillerin tekrar
korsan yatağı haline gelmesi üzerine "M.Ö. 67'de Pompeyüs büyük emir selahiyeti
ile buralara gelip korsanlığı sona erdirmiş, M.S. 43'de de İmparator Cladius
tarafından Likya ile Pamfilya birleştirilerek yeni eyaletin ismi Likya-Pamfilya
" yapılmıştır.

Erken Hristiyanlığın başlamasıyla Myra (Demre) bölgede
yayılan Hristiyanlığın merkezi haline gelmiştir. Helenler ve Romalılar döneminde
her türlü değerlerini kaybeden Likyalılar Bizans hakimiyeti ile eriyip
gitmişlerdir.

Bizans döneminde kısa dönemli Arap saldırı ve işgallerini
yaşayan bölge, Bizans hakimiyetinden sonra 1207-1308 yılları arasında Anadolu
Selçuklu hakimiyetinde kalmıştır. Anadolu Selçuklu Devleti döneminde yöreye Teke
Boyu yerleştirilmiştir. Daha sonra Anadolu Selçuklu Devleti'nin yıkılması
üzerine 1308-1361 yıllarında Teke Oğulları Beyliği'nin hakimiyetinde kalan
yörede, Teke Oğulları Beyliği'nin Osmanlılar tarafından ortadan kaldırılmasıyla
1426 yılında Osmanlı idaresi başlamıştır. Osmanlı idaresinde Elmalı kazasına
bağlı bir nahiye merkezi iken 1914 yılında kaza olan Finike I.Dünya Savaşı
sonrasında 1919-1921 yılları arasında İtalyanların kısa süren işgaline
uğramıştır.


İklim:

Finike’de yazları sıcak ve kurak, kışları
ılık ve yağışlı, tipik Akdeniz iklimi hüküm sürmektedir. Dağlık coğrafi yapı, iç
kesimlerle kıyı arasında, doğal bir set oluşturmuştur. Bu set yüzünden, sahilde
yer alan Finike ile iç kesimlerde (yaylada) yer alan komşu ilçeler Elmalı ve
Korkuteli arasında, iklim, bitki örtüsü, yaşam şekilleri yönünden belirgin
farklılıklar bulunmaktadır.


Coğrafi
Özellikler:

Anadolu'nun güney-batısında yer alan 370 ile 350 derece
enlem, 28 derece 46 ile 30 derece 48 boylam çizgileri arasında doğuda Antalya
körfezi, batıda Fethiye körfezi arasında kalan ve güney yönünde Akdeniz'e doğru
uzanmış bulunan yarımadaya antik çağda Likya, günümüzde ise Teke Yarımadası adı
verilmiştir.

Teke yöresi yüksek dağ kütlelerinin yoğun olduğu bir
yöredir. "Yörede bulunan dağların çoğunun zirveleri denizden yalnızca 3-4 km
kadar içeridedir ve bu durum kaydedilen yüksekliklerin kıyıya çok dik yamaçlarla
indiğinin belirtileridir. Böylece kıyı ovaları dışında kalan alanlarda
yüksekliklerin denize dik bir şekilde inmesi sonucu kıyı çok girintili ve
çıkıntılı olmuş, tepelerin denizle birleştiği yerler yüksek kıyıları
oluştururken akarsu vadilerinin denize ulaştığı yerlerde, boğulmalar sonucu,
küçük, dar ve derin koylar oluşmuştur. Alçak kıyılara ve kumsallara ise geniş
vadi ağızlarında ya da kıyı ovalarının kenarlarında rastlanır."

Teke yarımadası yukarıda da belirtildiği yapısı itibariyle Batı
Anadolu'nun en dağlık yöresidir. Eşen çayının doğusundan başlayarak sahil
boyunca birdenbire yükselen dağlar çoğu zaman geçit vermezler. Finike ovası da
üç taraftan, bu dağların uzantısı olan Beydağları tarafından çevrilmiştir.
Yöreyi kuşatan dağlar, eski çağlardan beri çevreyle olan ulaşımda en büyük
engeli oluşturmuştur.

Ovaya dökülen en büyük iki akarsu olan Akçay ve
Alakırçayı'nın meydana getirdiği vadiler kara ulaşımında en büyük kolaylığı
sağlamışlardır. Akçay vadisi aracılığıyla Elmalı ilçesine ulaşılabilmekte,
Alakırçayı vadisi aracılığıyla da Antalya'ya ulaşılabilmekteydi. Alakırçayı
vadisi ulaşım açısından Akçay vadisine oranla daha az kullanışlıdır. Bu yüzden
eski çağlardan beri yörenin iç bölgelerle olan kara ulaşımında tek çıkış noktası
Akçay vadisi olmuştur. Bu doğal geçit Finike'nin iç bölgelerle olan bağlantısını
sağladığı gibi Akdeniz'in ılık ve yağışlı ikliminin biraz daha içerilere
sokulmasına imkan vermiştir.

Bu doğal geçitlerin dışında Finike ovasının doğusunda ve
batısında denize uzanan dağlar büyük güçlüklerle aşılarak Antalya ve
Demre-Kaş-Muğla istikametlerine yollar açılmıştır.

Coğrafi yapının dağlık oluşu ve bu dağların iç bölgelerle
sahil kesimi arasında doğal bir set oluşturması Akdeniz'in ılık ve yağışlı
etkisinin iç kesimlere sokulmasını engellemiştir. Bunun sonucunda kuzeyindeki
komşu ilçeler Elmalı ve Korkuteli ile Finike arasında iklim, bitki örtüsü, yaşam
şeklinde belirgin farklılıklar ortaya çıkmıştır.

Yörenin en önemli dağı
Beydağlarıdır. Geniş bir coğrafi alanı kaplayan Beydağları batıda Kaş-Demre
sınırından başlayarak doğuda Antalya'nın kuzey batısına kadar ulaşır. Beydağları
grubuna dahil dağlar dört bölüme ayrılır. 1.Tahtalıdağlar, 2.Bakırdağları,
3.Merkezi Beydağları, 4.Güneybatı Bölümü Beydağları.
Yörenin en uzun ve
debisi en yüksek akarsuyu Alakırçayı'dır. "Debisi 4.5m³ /sn olan bu çay,
Beydağlarından susuz İmecik'in güneyindeki Erentepe ve Umurtepe'den çıkar.
Soldan Gönen, sağdan Akpınar ve Karaağaç suyunu alarak ilerler. Uzunluğu
62km'dir."

İkinci büyük akarsu ise Akçay'dır. Elmalı ovasında irili ufaklı
sular Akçay ismini alarak Avlan gölüne dökülür. Avlan gölünün çevresindeki
düdenler aracılığıyla yeraltına batar ve Avlan belinin aşağılarında değişik
kaynaklardan çıkarak Akçay ismini alarak Finike ilçe merkezinden denize dökülür.
Diğer akarsular ise Gavurçayı, Karaçay ve Göksu'dur.

Tamamı dağlık olan ilçe topraklarının tek düzlüğü, ilçe
merkezinin de batı kıyısında bulunduğu Finike ovasıdır. Ovanın yüzölçümü 80 km²,
Finike ilçe sınırları içinde kalan kısmı ise 56 km²'dir. Ovanın tamamında
narenciye ve seracılık yapılmaktadır.
Alıntı ile Cevapla