Bu sözcük, orta yaşlarını aşmış ya da aşmak üzere olan erkeklerin, cinsel gücünün azalması, cinsel performanslarının düşüklüklerinde kullanılır. Nedense, kadınlar tarafından daha çok benimsenen bir kavramdır. Orta yaşlardan sonra, insanlarda damar sertliğinin başlaması ile büyük değişimler olur. Bunu genel bir kural gibi söyleyebiliriz. İki insandan biri genellikle bu değişimi yaşar. Bu değişimi yaşayan insanların kimi huysuz olur, kimi biraz cimrileşir. Evhamlı, kıskanç olanlar ya da tam tersi daha hoşgörülü ya da vurdumduymaz olabilenler gibi, büyüklük psikolojisine kapılanlar da vardır. Bunlara benzer pek çok huy değişimi bu yaşlarda görülebilir.

Bu değişimden en çok etkilenen yapımız ise, cinselliğimizdir. Çünkü hormonal ve fizyolojik sistemler, bir geçiş dönemi sürecine girmişlerdir. İsteksizlik ya da güçsüzlük yanında, yaşamdan zevk almama, depresyon, bunalım ya da bu yaştan sonra gözü dışarıda olma gibi durumlar, genellikle eşleri tarafından andropoz teşhisi ile yorumlanır.

Bu saydıklarımızı hormonlarla ya da tek cinsellikle çözmek yerine, dolaşım sistemi ile yorumlamak daha bilimsel olur.

Örneğin 20-30vedahauzunyıllarsürenevliliklerde,evliliğin monotonlaşmasından ya da evlilik ilişkilerinde yaşanan pürüz ve erezyonların bu konuda rolü göz ardı edilemez. Orta yaşlarda erkeklerin daha seçici olmalarını ya da bu konuda eski enerji ve güçlerini koruyamamalarını, tek bir boyutta değerlendirmek doğru mudur? Soruları gibi bu tür şikayeti olanların ve değişimlerin tümünü, erkeklik hormonlarına bağlamakyanlış olur. Bu yaşlarda, erkeklik hormonlarına baktığımızda, sonuçlar genellikle normal çıkmaktadır.

Erkekler için böyle bir genelleme, sorunların büyümesine ve sorun çözümlenebilecek aşamada iken, zamanla çözümsüzlüğe gitmesi gibi, tehlikeler de içerir. Kadınlarda ki menopoz gibi, erkeklerde keskin bir çizgi ile belirlenmiş bir andropoz olayı yoktur.