Tekil Mesaj gösterimi
  #2  
Alt 1 June 2009, 13:37
Yorgun Yürek - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Yorgun Yürek Yorgun Yürek isimli Üye şimdilik offline konumundadır
♥ GüLerken AğLadığını,MutLu OLanLar BiLmez
 
Kayıt Tarihi: 3 March 2009
Mesajlar: 35,077
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Standart Cvp: DNA Zincirinin Şeklini Değiştiren Enzim: Topoizomeraz

Topoizomeraz Bu İşlemleri Niye Yapar?

1- Topoizomerazlar DNA'nın Çoğaltılmasının İlk Adımını Oluşturur

DNA'da çift zincirin birbiri üzerinde dönerek sarılması güçlü bir yapı kazandırır. Bu dönen yapıya, helezon da denir. Ancak bu aynı zamanda önemli bir probleme de sebep olur. DNA çoğaltılırken zincirler arasındaki bağların kırılması gerektiği gibi helezonun da açılması gerekir. Önceleri biyologlar bu enzimin varlığından haberdar olmadıkları için, DNA'nın helezon açılmadan nasıl çoğaltıldığını çözemiyorlardı. Öyle ki 1979 yılında bazı araştırmacılar, DNA'nın birbiri üzerinden dönmediğini, yanyana duran çift iplikten oluştuğunu savunmaya başladılar. (Moleküler Biyoloji, Editörler: Ahmet Yıldırım, Fevzi Bardakçı, Mehmet Karataş, Bahattin Tanyolaç, Protein Sentezi ve Yıkımı, Nobel Basımevi, Sayfa 108 ) Ancak topoizomeraz enziminin keşfi ile bu yanlışlık düzeltilmiş oldu. Buna göre topoizomeraz enziminin yardımıyla ilk önce zincirin biri kesiliyor diğer zincirin üzerinden atlatılıp tekrar birleştiriliyordu. Bu sayede dönme sayısı bir azaltılıyordu. Bu da DNA'nın içinde enzimlerin girebileceği boşluğa olanak veriyordu.

DNA zinciri birbirinin üzerinde dönmeseydi, tıpkı fermuarın açılması gibi zincirlerin birbirinden ayrılması yeterli olurdu. Ancak zincirlerin birbiri üzerinden dönmesi bunu yeterli kılmamaktadır. Ayrıca bu dönme harketinin de ortadan kaldırılması gerekir. Topoizomeraz enzimi işte bu problemi çözmek üzere yaratılmıştır.

Bu şekil, DNA'nın kendini çoğaltması sırasındaki aşamaları gösterir. Ancak, ilk aşamada zincirlerin açılabilmesi için, boşluklu bir alan gereklidir. Bu boşluklu alan bağlanma sayısının bir azaltılması ile mümkün olur. Bunu topoizomeraz enzimi yapar. Aksi halde diğer enzimler faaliyetlerini sürdüremez ve DNA da çoğaltılamazdı. Bu da yaşamın sonu anlamına gelirdi. Topoizomeraz enzimleri, canlılığın tesadüfler eseri, kademe kademe geliştiğini iddia eden evrim teorisine öldürücü darbeler vurmaktadır. Çünkü bu enzimlerin yokluğunda DNA’ın çoğaltılması mümkün değildir. Bu da canlılığın sonu anlamına gelir. Dolayısıyla tesadüfler, kademe kademe gelişime değil; kademe kademe gerilemeye sebep olur.


2. Topoizomeraz Enzimi DNA'nın Paketlenmesine Yardımcı Olur

Topoizomeraz enzimleri, DNA zincirlerini kırıp, birbiri üzerinden atlatıp, tekrar yapıştırarak DNA'nın dönme sayısını azaltırlar. Dönüş sayısının azalması, yapısal gerilmeye yol açar; bu gerilme de süperkıvrım adlı bir şeklin oluşmasıyla dengelenir. (. Lehninger Biyokimyanın Temelleri, David L. Nelson, Michael M. Cox,Palme Yayıncılık (2005), Sayfa 918 ) Süperkıvrımları telefon kablolarının birbiri üzerinde kıvrılması ile oluşan şekillere benzetebiliriz. Süperkıvrımların oluşturulması ile DNA daha az yer kaplar. Bu enzimlerin dahiyane teknikler kullanarak DNA'ya şekil vermesi, çok açık bir yaratılış delilidir.

Kendi Kendine Şekil Veren Bir Heykel Olur Mu?

Topoizomeraz enzimi ile ilgili çok önemli bir nokta vardır: DNA'nın üzerinde işlem yapan bu enzimin bilgisi de, DNA içine yazılmıştır. Yani DNA'nın hangi işlemlerle şekilleneceği, şekillenirken hangi yöntemlerin uygulanacağına dair bilgi, DNA'nın kendi içinde mevcuttur. Buna göre, DNA adeta kendi kendini şekillendirmektedir. Hiç kuşku yoktur ki, aklı ve şuuru olmayan, gözle görülemeyecek boyuttaki bir DNA'nın bunu başarması mümkün değildir. Bu, bütün bu sistemi Rabbimiz'in yarattığının, gücün ve ilmin yegane sahibinin Yüce Allah olduğunun bir delilidir.

Yaratılış gerçeğini kabul etmeyen evrimcilerin çelişkili durumu ise, yukarıdaki heykele benzer. Bir heykelin tesadüfen ortaya çıkıp adım adım kendi kendine şekil veremeyeceği açıktır. Aynı şekilde bir hücrenin tesadüfen ortaya çıkıp kendi kendine şekil vermesi de mümkün değildir.

Akıl ve vicdan sahibi her insan, vücudundaki mükemmel sistemlerin şuursuz atomlar tarafından kendi kendine oluşamayacağını takdir edecektir. Allah'ın izni ve bilgisi olmaksızın, değil bir insanın yürümesi veya konuşması, o insanın tek bir hücresindeki bir molekül parçasının hareketi bile söz konusu değildir. İnsan vücudunda trilyonlarca hücrenin her birinde kesintisiz işleyen sistemler, insana Allah'ın sonsuz aklını, ilmini, gücünü, yaratışındaki sonsuz mükemmelliği göstermektedir. Kaldı ki sonsuz merhamet sahibi Rabbimiz'in varlığının delilleri yalnızca bu küçücük molekülde -DNA'da- değil, evrenin her noktasında sergilenmektedir. Bir Kuran ayetinde şöyle bildirilmektedir:

De ki: "Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?" De ki: "Allah'tır." De ki: "Öyleyse, O'nu bırakıp kendilerine bile yarar da, zarar da sağlamaya güç yetiremeyen birtakım veliler mi (tanrılar) edindiniz?" De ki: "Hiç görmeyen (a'ma) ile gören (basiret sahibi) eşit olabilir mi? Veya karanlıklarla nur eşit olabilir mi?" Yoksa Allah'a, O'nun yaratması gibi yaratan ortaklar buldular da, bu yaratma, kendilerince birbirine mi benzeşti? De ki: "Allah, herşeyin Yaratıcısı'dır ve O, tektir, kahredici olandır."” (Rad Suresi, 16)
Alıntı ile Cevapla