Bir Gün ;
Hz Musa İbadetini Bitirdikten Sonra Bir Ağacın Altına Oturur.
Hemen Yakınındaki Çeşmeyi Seyrederken , Atlı Bir Savaşçının Çeşmeye Geldiğini Görür.
Savaşçı Su İçmek İçin Eğildiğinde Boynundaki Altın Kesesini Islanmasın Diye Çıkarır Çeşme Başına Bırakır.
Suyunu İçtikten Sonra Altın Kesesini Unutur Ve Yoluna Devam Eder.
Hemen Arkasından Hoplaya Zıplaya Bir Çocuk Gelir.
Tam Su İçecekken Altın Kesesin Farkeder Ve Hiç Düşünmeden Alır ve Uzaklaşır.
Çocuğun Arkasından Çok Yaşlı Bir İhtiyar inleyerek Su İçmeye Gelir.
Bu Arada Altın Kesesini Su Başında Unutan Savaşçı Keseyi Almak İçin Çeşmeye Doğru Yaklaşır.
Fakat Çeşme Başında Hiç Bir Şey Bulamaz...
Hemen Yanındaki Yaşlı Adamın Boğazına Sarılır Ve Altın Kesesini Vermesini İster.
İhtiyar Ne Kadar "Ben Almadım" Dese de Savaşçıyı İkna Edemez.
İyice Sinirlenen Savaşçı Kılıcını Çeker Ve Yaşlı Adamı Oracıkta Öldürür.
Olan Biteni Gören Musa ''Ey Rabbim Bu Nasıl Bir Adalettir'' der..
"Ben Hiç Bir Şey Bilmiyorum.. Senin İşine sual olmaz ama ben anlamadım" Der.
Bu isyana benzer açıklıktaki sözlere karşılık Rab şöyle seslenir :
''Ey Musa ;
Ben Sana Benim İşlerimi Anlayacak Kadar Akıl Vermedim ki , sen Benim hakkımda yorum Yapıyorsun?
Ama Kalbinin Yatışması İçin gerçek Şudur :
Savaşçı O Küçük Çocuğun Babasının Malını Yağmalamıştı.
Ölen İhtiyar İse Gençliğinde Çok Güçlü Bir Adamdı
Ama Bir Hiç Uğruna Bir Köylüyü Öldürmüştü.
O İhtiyarı Öldüren Savaşçı İşte O Köylünün Oğludur..
Ey Benim Gafil Kulum Şimdi Tövbe Et
Çünkü Benim Adaletim İşte Bu Kadar Açıktır."