"Her şafakta
Her yudumda
Hasret sancıdır
Yol olsa da
Ses duysa da
Dağ aşsa da
Her adım son
Her an son adımdır
Tek başına yalnızlık bir yankıdır."
Dinleyin dilersiniz o çıldırtan sessizliği yalnızlığınızda, ya da boşverin gitsin. Gönlünüzce güzellikler, size hep eşlik etsin. Bakmayın siz bana. Bir yangının külüyüm ben! Bir aşıkın sarhoşuyum!
Geçici karanlıkların, müebbet hapsindeyim.
Yüreğimin yandığı yerde,
küllerimle şiirler yazdım sana.
Toz olup dağıldı adına yanan her harf/hece/kelime/ben! Oysa ilk kez yola çıkmıştık sana varabilmek, anlatmaya çalışmak için.
Çok, çok zormuş bir hayat çıkarmak yokluğunun hükümranlığında. Gözlerim dargın yaşanan her ana.Şimdi sürgün sen misin ayazlara mahkum odalarda? Yoksa ben miyim bu koca şehir, bu sesi susmaz insanlar, bu senden yoksun soluğumla.
Geçmez sandığım günler bir bir geçerken, yaşanmaz sandığım ömür tükeniyor bir hayalin izinde. Sabaha varmayan gece, geceye varmayan sabah olmadı, evet. Lakin; bundan öte birşey benim aydınlığım. Benim aydınlığım sen, gecem sürgünlüğüm sensizliğe.
İçimde bu boylu boyunca büyüttüğüm senli düşlerken, canımın yüreğime çaresi yok!
Bana eşlik eden tek şey, düş korkuluğu siluetim.Bir de yankılanan Sensizliğim. Yalnızlığım...
Sana yangınım için pişman değilim...
Bu yankı dinecek, yalnızlık da küsecek bir gün... İşte bunun düş'ündeyim.
Peki düş'ünde miyim?