Konu: Diatomlar

Tekil Mesaj gösterimi
  #4  
Alt 31 July 2009, 10:36
Nixie Nixie isimli Üye şimdilik offline konumundadır
sevqi emektir.. emekSe vazqeçmiCek kDr ama.. özqür ßırakaCak kDr sevmektir..
 
Kayıt Tarihi: 7 May 2009
Mesajlar: 13,636
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Standart Cvp: Diatomlar

İnsanların Kullanması İçin Yaratılmış İdeal Hammadde
Diatomlar hızlı üremelerinin bir sonucu da okyanusların rengini yüzlerce kilometrelik alanlarda değiştirebilirler. Böyle bir durumda zamanla mevcut silikonu ve besin maddelerini tüketirler. Ve sonunda da büyük bir kısmı ölerek dibe batar. Nitekim Kuzey Pasifik ve Antartik Denizinin 30 milyon kilometre kare kadarlık bir alanının dibi ölü diatom tabakalarıyla kaplıdır. Bu tabakalar zamanla fosilleşerek diatomitleri oluşturur. Diatomitler ise endüstriyel amaçla kullanılırlar. Diatomid hafif ağırlığı ve gözenekleri ile ideal bir filtre yapısına sahiptirler. Bu nedenle uzay endüstrisinde kullanılabildikleri gibi, böcek öldürücü üretiminden, boya dolgusuna kadar farklı amaçlarla kullanılabilmektedir.
Diatomların kendi besinleri bile insanlık için çok önem taşımaktadır. Fotosentez sayesinde ürettikleri minik yağ parçacığı şeklindeki besinlerini, kendi hücreleri içerisinde saklarlar. Antik zamanlardaki diatomlar öldükçe denizdeki trilyonlarcasının altına gömüldüler. Jeolojik ve biyolojik kuvvetler ise içlerindeki minik yağ parçacıklarının bir araya gelerek petrol yataklarını oluşturmalarına neden oldular. Bugün kullandığımız petrolün çoğu tarihöncesi denizlerde ölen diatomlar tarafından oluşmuştur.
Diatomlar mükemmel mimarlardır. Kendilerine denizin içinde opalden evler inşa ederler. Hem de parıldayan kozalaklar, spiraller, yıldızlar ve avizeler şeklinde. 25 binden fazla diatom türü olmasına rağmen hiç birisinin kabuğu bir diğerine benzemez. Her biri adeta yaşayan bir mücevherdir.
Diatomlar o kadar enfestirlerdir ki aynı zamanda muhteşem önemli olduklarına inanmak çok güçtür. Hatta yeryüzündeki en yaşamsal bitkiler oldukları dahi iddia edilebilir. Dünyadaki pek çok diatom su içerisinde inanılmayacak sayılarda dolanır, salınır ve yuvarlanırlar. Bir 1 cm3 deniz suyunda, bu minik canlılardan on bin tanesi yaşar.
Karada yaşayan canlılar, insanlar da dahil olmak üzere, hayatlarını bir anlamda diatomlara borçludurlar. Çünkü onlara yaptıkları fotosentez sayesinde bizim soluduğumuz oksijenin büyük bir kısmını üretirler.
Bu altınsarısı, kahverengi algler ışık, su ve karbondioksit ve gerekli besinlerin olduğu her yerden fırlarlar. Tüm diatomlar suda bulunmaz. Bazları toprak üstünde, yosunlara tutunarak ağaçlarda ve hatta tuğla duvarlarda bile nem varsa yaşarlar.
Diatomlar büyüklükleri açısından değişkenlik göstermekle beraber en büyüğü 1 milimetre çapındadır. Çıplak gözle bakıldıklarında görünüşleri pek etkileyici değildir. Diatomlar soğuk okyanus sularında da çok sayıda bulunurlar. Hatta bazıları denizin kıyısında dolaşırken içlerinden bazıları çamura dahi yerleşerek burlarda yaşayabilirler. Ancak büyük çoğunluğu ışığı emebilmek için yüzeyde dolaşırlar.
Diatomların en etkileyici özelliği inşa ettikleri kabuklarıdır. Simyacılar gibi çözünmüş silikonu kıymetli bir taş olan opale benzeyen silikaya çevirirler. Bu cam benzeri kabuklar inanılmaz çeşitliliğe ve mükemmel bir mimariye sahiptirler. Bazılarını üzerinde hem yapıyı incelten hem de besinlerin içeriye girip gaz değişimine olanak sağlayan gözenekler mevcuttur. Trilyonlarca sayıdaki diatomlar kendi ihtiyaçlarının çok çok üzeinde oksijen üreterek atmosferimize önemli katkıda bulunurlar.
Besin zinciri içerisinde de yaşamsal bir rol oynarlar. Diatomlarda dünya üzerinde yaşayan başka herhangi bir canlıdan daha fazla organik madde başka bir deyişle yiyecek mevcuttur. Bazen denizin çimenleri diye adladırılan diatomlar zooplanktonları oluşturan küçük vejeteryan canlıların temel besin kaynaklarıdır. Zooplanktonlar da daha büyük türler için besin kaynağı olan ringa balıkları tarafından tüketilirler.
Kambur bir balinın birkaç saat tok kalabilmesi içinse birkaç yüz milyar diatom gereklidir.
Diatomların kendi besinleri bile insanlık için çok önem taşımaktadır. Fotosentez sayesinde ürettikleri minik yağ parçacıkları şeklindeki besinlerini hücreleri içerisinde saklarlar. Antik zamanlardaki diatomlar öldükçe denizdeki trilyonlarcasının altına gömüldüler. Jeolojik ve biyolojik kuvvetler ise içlerindeki minik yağ parçacıklarının bir araya gelerek petrol yataklarını oluşturmalarına neden oldular. Bugün kullandığımız petrolün çoğu tarihöncesi denizlerde üzerlerine güneş ışıdığı için ölen diatomlar tarafından oluşmuştur.
Ditaomlar ilk kez 1702 yılında oları küçük hayvancıklar olarak düşünen mikroskopinin ilk liderlerinden olan Anton van Leeuwenhoek tarafından keşfedilmişlerdir. 19 yüzyılda ise biologlar fotosenez yaptıkları için onların bitki olduklarına karar vermişlerdir.
Bir diatomcunun izleyebileceği en büyüleyici anlar üremedir. Öncelikle ilaç kapsülüne benzeyen kabuk ikiye ayrılır. Daha sonra diatomun çekirdeği ikiye ayrılarak her biri yarım kabuğun içine girer. Yeni diatomlar daha sonra eksik kalan yarılarnı tamamlarlar.
Ancak bir sorun vardır. Kabuğun bir yarısından oluşan diatomlar biraz daha küçüktürler. Onlar bölündükçe daha da küçüleceklerdir. Bu şekilde kabuklar gerekli hücre parçalarını barındıramayacak kadar küçüleceklerdir. Bu nedenle pek çok tür nadiren seksül üremeyi de gerçekleştirirler.
Diatomlar inanılmaz hızlarda, bazıları sekiz hatta dört saatte bir bölünerek ürereler. Bu nedenler 10 gün içerisinde 1 milyar sayıya ulaşabilirlar. Sayılarından dolayı okyanusların rengini yüzlerce kilometrelik alanlarda değiştirebilirler. Zamanla mevcut silikonu ve besin maddelerini tüketirler. Büyük bir kısmı ölerek dibe batar. 300 metre derinliğinde bir tabakayı deniz yüzeyinde oluşturabilirler. Kuzey pasifik ve antartik denizinin 30 milyon kilometre kare kadarlık bir alanının dibi ölü diatom tabakalarıyla kaplıdır. Milyonlarca yıl içerisinde . okyanuslar yükselir ve kıtalar kayar. Bu tabakalar ise zamanla fosilleşerek diatomitleri oluşturur.
Alıntı ile Cevapla