PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Ayağımın tozuyla bir Paris manzarası


ceyLin
24 November 2008, 21:02
Epica jürisi[Only Registered Users Can See Links] pazarlama ve pazarlama iletişimi dergilerinde görev yapan gazetecilerden oluşuyor. Bu nedenle de Epica buluşması sadece 'dünya reklamcılığında neler oluyor' sorularını cevaplamıyor. Gazeteciler bir araya geldiğinde dünyada neler olduğunu da tartışıyor. Elbette bu yılki konumuz küresel kriz ve etkileriydi. Dünyayı kurtaramadık ama diğer ülkelerdeki durumla ilgili bilgi almış olduk. Durum iç açıcı değil[Only Registered Users Can See Links] ama kimse ne umutlarını ne de ipin ucunu bırakmak niyetinde.
Bir ülkenin ekonomik durumuna ilişkin en içgörülü yorumu o ülkenin taksi şoförleri yapar. Paris'te bindiğim taksinin şoförüne hal ve gidişi sorduğumda yüzde 25 işlerinin düştüğünü söyledi.
Yurtdışında alışveriş yapma geleneğim yok ama söz verdim[Only Registered Users Can See Links] kızıma bir şey alacağım. Bir öğlen arası Galeri Lafayet'e seğirtiyorum. Bu ünlü moda merkezine kriz uğramamış. Kasaya para ödemek için sıraya girmiş şık hanımlar görüyorum. Ucuzluk falan da yok! Hep söylerim[Only Registered Users Can See Links] biz hanımlar şartlar ne olursa olsun kendimiz için yastık altındakileri bile çıkarıveririz. 'Bayanlara yönelik iş yapmak her zaman iyidir' aaaim bir kez daha doğrulandı.
Yine aynı şoföre[Only Registered Users Can See Links] gördüğüm bu kuyruktan söz ediyorum[Only Registered Users Can See Links] "Onlar Fransız değil[Only Registered Users Can See Links] turist" diyor. Böyle turistler dostlar başına.
Peki[Only Registered Users Can See Links] Paris'ten ülaaae bakınca ne gözüküyor? Ne zaman internetten gazetelere baksam 'Türkiye yanıyor' izlenimi ediniyorum. Yurtdışında yaşayan Türklerin bu manzaraya bakarak nasıl karamsar bir tablo gördüklerini söylememe gerek var mı? Eh böyle olunca da birikimlerini yurtdışında tutan vatandaşın parasını ülaaae getirmesi mümkün mü?
'Peki[Only Registered Users Can See Links] kriz ne zaman bitecek?' sorusunun cevabı ortalıkta çeşitli rivayetlerle dolaşıyorken[Only Registered Users Can See Links] yabancı gazeteciler daha önce böylesine bir durum yaşamamış olmalarına rağmen ortak tarih olarak 2012 diyorlar.
ACE'nin beyazı ile Akbank'ın cazı kazandı


Türkiye'den 17 ajans 98 işle bu yıl Europe's Premier Creative Awards/Epica'da 22. kez yarıştı. Bu yılki reklam yarışması 18-22 Kasım tarihleri arasında Paris'te yapıldı ve farklı kategorilerde yüzlerce iş yarıştı. Jüri toplamda 4 bin 945 işi izledi. Epica'ya 51 ülkeden 887 film[Only Registered Users Can See Links] 1.652 basın[Only Registered Users Can See Links] 947 poster ve açıkhava[Only Registered Users Can See Links] 183 radyo[Only Registered Users Can See Links] 167 doğrudan pazarlama[Only Registered Users Can See Links] 328 promosyon[Only Registered Users Can See Links] 249 ambalaj dizaynı ve fotoğraf[Only Registered Users Can See Links] interaktif kategoride 423 ve bütünleşik kampanyada 109 iş katıldı. Yarışmaya katılan ajans sayısı ise 664.
Çoğunlukla Avrupa'dan olmak üzere 21 ülkede yayınlanan pazarlama ve pazarlama iletişimi dergilerinden 30'un üzerinde gazetecinin jüri üyesi olarak görev yaptığı Epica'da en göze çarpan başarılı işler İngiltere[Only Registered Users Can See Links] Hollanda ve Almanya'dan geldi. Güney Afrika ve Mısır'dan da içinde espri barındıran başarılı işlerin katıldığı Epica 2008'de Türkiye'den de 17 ajans 98 işle yarıştı. Publicis Yorum eğlence kategorisinde The Jazz of the City-Akbank Caz Festivali filmi ile kendi kategorisinde hem beğeni hem de Epica ödülünü alırken[Only Registered Users Can See Links] Grey İstanbul ise White Wins/Beyaz Kazanır adını verdiği ACE reklamıyla kendi kategorisinin birincisi oldu. Her yıl basın[Only Registered Users Can See Links] poster ve film dallarında verilen Epica d'Or Grand Prix'leri ise İngiliz ajansları topladı. Filmde: DDB London'ın Volkswagen Polo-Dog. Basında: Marmite Snacks-Trash Cupboard- Bomouth Guzzlepuke-DDB London ve Poster'de de John Lewis-Shadows- LOWE London iyilerin iyisi seçildi.
Türk Hava Yolları iyi işler yapıyor ama CIP'te vatandaş polisle tartışıyor


Son dönemde THY gerçekten iyi işler çıkarıyor. Aldığım hizmetten[Only Registered Users Can See Links] hatta daha online bilet satışından başlayarak tüm süreçten çok memnunum. Çok sık seyahat eden birisi olarak da THY'deki tüm gelişimleri yakından takip edebiliyorum. Bilindiği üzere THY'nin VIP hizmetinin yanı sıra son dönemde gerekli olduğuna inandığım bir de sık seyahat eden işadamları için Commercial Important Person/CIP hizmeti var. İstanbul Atatürk Havalimanı'nda özellikle THY yolcusu CIP'ler için verilen hizmetlerde İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nden de destek alınmakta. Görünen manzara şu ki[Only Registered Users Can See Links] THY CIP kartı olanlar farklı kontuardan geçerek zaman kazanmakta. CIP kartı olmayan ve normal kuyruklarda bekleyenler ise bu geçişlere 'parası olan zenginler' geçebiliyor diye bakıyor. Paris'e giderken hacı adayları dolayısıyla sıra dışı bir kalabalık yaşayan Atatürk Havalimanı'nda muhatabının Türk polisi olduğunu bilmeyen[Only Registered Users Can See Links] "Parasını verelim[Only Registered Users Can See Links] bizim için de bir gişe açın" diyerek aşırı tepki gösteren insanlar vardı. Ayrıca CIP'lerle diğer vatandaşlar arasında uçağa yetişme kaygısı kaynaklı tartışmalar da oluyordu. Bu durumda kontuarda oturan polisin düştüğü çelişkiyi görmek mümkün. Hakkını kullanamayan CIP'in yanında yer alarak 'zenginin polisi' damgasını mı yesin[Only Registered Users Can See Links] yoksa suçsuz vatandaşı mı cezalandırsın? Emniyet teşkilatını vatandaş karşısında zor duruma sokan bu uygulamanın tekrar gözden geçirilmesi gerek. CIP ile vatandaş tartışırken aklımda kalan tek şey[Only Registered Users Can See Links] genç polis memurunun şaşkın[Only Registered Users Can See Links] kızgın ve çaresiz yüz ifadesi oldu! Ne dersiniz[Only Registered Users Can See Links] bu süreçte bir tuhaflık yok mu?
Ülke tanıtımını yapacak ajans seçimi ne oldu?

Paris için pek çok tanımlama arasında bir de 'aşk şehri' betimlemesi var. Filmlerin de pompaladığı bu mesajdan dolayı tüm dünya Paris'e akıyor. Sokaklardaki küçük kafeler[Only Registered Users Can See Links] Eiffel Kulesi ve caddeler tıklım tıklım dolu. Paris sokakları ağzı açık dolaşan çekik gözlü insanlarla dolup taşıyorken aklıma Türkiye tanıtımını yapacak ajans seçiminin geçtiğimiz ay yapıldığı geliyor. Yapıldı da neden sonuçları açıklanmadı diye merak ediyorum. Önceki yıllarda Kültür ve Turizm Bakanlığı[Only Registered Users Can See Links] spekülasyona yol açmamak için kazananla ilgili bir açıklama yapıyordu. Süreç bitti ama henüz açıklama yok. İlk işim Bakanlığın Türkiye Tanıtma Genel Müdürlüğü'ne kimlerin kazandığını sormak olacak. İçimde ülkem adına geciktiğimize dair bin bir telaş var!
Bu sene işler fikren kesattı
Fazla söze gerek bırakmadan ürüne ya da hizmete ilişkin doğrudan gönderme yapan esprili işlere ödül verdik bu yıl da. Jüri üyeleriyle yaptığımız[Only Registered Users Can See Links] "Reklam yaratıcılığı sizin ülkede nereye gidiyor?" sohbetlerinde ise ortaya çıkan sonuç[Only Registered Users Can See Links] bu yılki işlerin fikir açısından epey kesat olduğu. Bunu Epica'daki işlerde de gördük. Özgün fikrin çok az olduğu ve başarılı olmuş bir önceki kampanya fikrinin tekrarlandığı işleri izledik. En özgünleri de ödül aldı zaten. Türkiye'den ödül alan Akbank Caz Festivali reklamı için jüri üyelerinin yorumu[Only Registered Users Can See Links] İstanbul'u hissettiriyor olmasıydı. Diğer ülkelerden katılan işler ne kadar tekdüze ise İstanbul Caz Festivali reklamı İstanbul kadar çekiciydi. Grey İstanbul'un işinde de[Only Registered Users Can See Links] tek karede iki kelimeyle ACE'nin gücü 'beyaz kazanır' ile anlatılmaktaydı. Sonuç da öyle oldu 'beyaz kazandı'. Bunca yıl sonra bile Türkiye'den bir iş finalde oylanırken yüreğimin deli gibi çarptığını söylemeliyim. Teşekkürler Yorum Publicis ve Grey İstanbul...