ceyLin
27 November 2008, 15:57
Edebiyat akımları
Belli bir tarihsel süreçte edebiyatı (http://tr.wikipedia.org/wiki/Edebiyat), tür ve yazarın milliyeti bakımından herhangi bir ayrım olmadan şekilsel ve içeriksel olarak etkileyen belli üslup, duygu ve düşünce dizisine edebiyat akımı veya edebi akım denir.
Edebi akımlarının gelişimine bakıldığında, bu akımların salt yazına özgü olmadığı genel, bir sanat akımı olarak başlayıp geliştikleri görülür. Üstelik hemen hepsi, genelde doğdukları çağın toplumsal yapısının, bu yapıya bağlı düşünüş biçiminin, ideolojinin ürünüdürler. Çağın felsefesinin sanat üzerindeki etkisi akım olarak ortaya çıkar ve bütün sanat türlerinde ortak özellikler çevresinde gelişir.
Rauf Mutluay’ın tanımı bu açıdan önemlidir: "... Toplumsal düzenin ve onun değişiminin bir gereği olarak, dünya görüşü ve sanat anlayışı bakımından birleşen kişilerin, eserleriyle ortaya koydukları ve sürdürdükleri ilkelerin toplamından doğan tutarlılığa bir edebiyat akımı denir."
Klasizm(kuralcılık)
Klasizm edebiyatta eski Yunan ve Roma sanatını temel alan tarihselci yaklaşım ve estetik tutumdur.1660 ekolü olarak da bilinir
Yeniden doğuş diye adlandırılan Rönesans (http://tr.wikipedia.org/wiki/R%C3%B6nesans) döneminde gelişmiştir. Bu akımın izleri bir önceki dönemde Rebelais ve Montaigne’de, hatta Aristoteles’tedir.
Klasizmin temel öğeleri kendi içinde soyluluk, akılcılık, uyum, açıklık, sınırlılık, evrensellik, idealizm, denge, ölçülülük, güzellik, görkemliliktir. Yani bir eserin klasik sayılabilmesi için bu özellikleri barındırması gerekmektedir. Kısaca klasik bir eser, bir üslubun en yetkin ve en uyumlu ifadesini bulduğu eserdir. Klasizm temellerini Rönesans aristokrasisinden alır. Klasizm bir bakıma aristokrasinin (http://tr.wikipedia.org/wiki/Aristokrasi) ürünüdür.
Klasizm Akımının Özellikleri
17YY (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=17YY&action=edit&redlink=1) 2. döneminde Fransa (http://tr.wikipedia.org/wiki/Fransa)'da ortaya çıkar.
Konuları Eski Yunan (http://tr.wikipedia.org/wiki/Eski_Yunan) ve Latin Mitolojisi (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Latin_Mitolojisi&action=edit&redlink=1)'nden alınmıştır.
Mükemmelliyetçidir ve ana dil esas alınmıştır.
"Sanat, sanat içindir" anlayışı benimsenmiştir.
Sanatçılar eserlerinde kişiliklerini gizlemişlerdir.
Eserlerde klasik, değişmeyen tipler oluşturulmuştur.
Fiziksel ve sosyal çevre önemli değildir çünkü değişkendir.
Kullanılan dil, seçkinlerin dilidir. Anlatım süssüz ve yalındır. Özellikle şiir (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eiir), tiyatro (http://tr.wikipedia.org/wiki/Tiyatro) ve deneme (http://tr.wikipedia.org/wiki/Deneme) türlerinde gelişmiştir.
En önemli temsilcileri; Descartes (http://tr.wikipedia.org/wiki/Descartes), Moliere (http://tr.wikipedia.org/wiki/Moliere), İbrahim Şinasi (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0brahim_%C5%9Einasi), Ahmet Vefik Paşa (http://tr.wikipedia.org/wiki/Ahmet_Vefik_Pa%C5%9Fa), Ali Bey (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Ali_Bey&action=edit&redlink=1)'dir. Romantizm(coşumculuk)
1790 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1790)'dan yaklaşık 1850 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1850)'ye kadar Avrupa (http://tr.wikipedia.org/wiki/Avrupa)'da gelişim göstermiş büyük bir akım olan, edebiyatın (http://tr.wikipedia.org/wiki/Edebiyat), müziğin felsefenin görünümünü köklü bir şekilde değiştiren ve resimde bir yenilenmeye yol açan romantizm (fr.Romantisme), belli bir tanıma girmeyen niteliğni korumakla beraber, var olmanın özgür bir ruh halini işaret etmektedir.
Edebiyatta Romantizm
Romantizm bir edebiyat (http://tr.wikipedia.org/wiki/Edebiyat) akımı olmanın ötesinde, 18.yy.sonu ile 19.yy.başlarında Avrupa (http://tr.wikipedia.org/wiki/Avrupa)'da yer etmiş belli bir duyarlılığı belirtir. İngiltere (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0ngiltere) ve Almanya (http://tr.wikipedia.org/wiki/Almanya)'da doğan bu hareket Fransa (http://tr.wikipedia.org/wiki/Fransa) ve Güney Avrupa ülkelerine (İtalya ve İspanya) biraz daha geç girmiştir. Klasik edebiyat akımına tepki olarak 18. yüzyılın sonlarında doğan ve Victor Hugo'yla birlikte büyük ün kazanan Romantizm, insanın yaratma özgürlüğü önündeki her şeye karşı durur. "En iyi kural, kuralsızlıktır" diyen romantikler, insanın duygularını, düş gücünü hayata geçirmesini ve insanı düzeltmenin toplumu düzeltmekle olabileceğini savunurlar.
http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/0/07/Portrait_of_Percy_Bysshe_Shelley_by_Curran%2C_1819 .jpg/150px-Portrait_of_Percy_Bysshe_Shelley_by_Curran%2C_1819 .jpg (http://tr.wikipedia.org/wiki/Resim:Portrait_of_Percy_Bysshe_Shelley_by_Curran%2 C_1819.jpg)http://tr.wikipedia.org/skins-1.5/common/images/magnify-clip.png (http://tr.wikipedia.org/wiki/Resim:Portrait_of_Percy_Bysshe_Shelley_by_Curran%2 C_1819.jpg)
İngiliz romantiklerinden Percy Bysshe Shelley (http://tr.wikipedia.org/wiki/Percy_Bysshe_Shelley).
İngiltere
İngiliz romantikleri yalnızca uygarlığın yapmacılığına, tarihin acımasızlığına değil, aynı zamanda köleliğin yeni biçimlerine, yabancılaşmaya, modern kapitalizm yolcuları acımasızca sömürmesine de karşı çıktılar. İlk kuşak İngiliz romantikleri William Blake (http://tr.wikipedia.org/wiki/William_Blake) (Masumluk Şarkıları, 1789), William Wordswoth (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=William_Wordswoth&action=edit&redlink=1) (Olgunluk Şarkıları, 1794) ve Samuel Taylor Coleridge (http://tr.wikipedia.org/wiki/Samuel_Taylor_Coleridge) (Lirik Badlar, 1798) coşkuyla Fransız devrimcilerinin (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Frans%C4%B1z_devrimcilerinin&action=edit&redlink=1) yanında yer almışlardır. İlk İngiliz romantizmi doğuya, kadınlık, çocukluk dünyasına yöneliktir.
İkinci romantik kuşak Lord Byron (http://tr.wikipedia.org/wiki/Lord_Byron) yaşamda duyulan acıyı dile getirmekte ya da asi kahramanların şarkısını söylemektedir.[2] (http://tr.wikipedia.org/wiki/Romantizm#cite_note-1) 1824'te başkaldıran Yunanlılar'ın arasında ölümüyle romantik umutsuzluğun simgesi olmuştur. Percy Bysshe Shelley (http://tr.wikipedia.org/wiki/Percy_Bysshe_Shelley) doğada insan için bir avunma getirmiştir (Ode to a Nightingale). İrlanda melodilerin yazarı Moore ve onu izleyen ve yapıtıyla uluslararası başarı yakalayan Byron önemli romantiklerdir. Walter Scott (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Walter_Scott&action=edit&redlink=1) "Göldeki Kadın-The Lady of the Lake, 1810" adlı tarihi romanıyla kendini kabul ettirmiştir.
Almanya
http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/9/90/Friedrich_schiller.jpg/150px-Friedrich_schiller.jpg (http://tr.wikipedia.org/wiki/Resim:Friedrich_schiller.jpg)http://tr.wikipedia.org/skins-1.5/common/images/magnify-clip.png (http://tr.wikipedia.org/wiki/Resim:Friedrich_schiller.jpg)
Friedrich Schiller (http://tr.wikipedia.org/wiki/Friedrich_Schiller), Alman romantiklerindendir.
Alman romantizmin kaynakları XVIII.yy.'a kadar uzanır. Klapstock (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Klapstock&action=edit&redlink=1) ve Lessing (http://tr.wikipedia.org/wiki/Gotthold_Ephraim_Lessing) yenilenmenin öncüleridirler. "Sturm und Drang" hareketinin kökennde de onların etkisi hissedirlir. Herder (http://tr.wikipedia.org/wiki/Herder)'in yanı sıra Goethe (http://tr.wikipedia.org/wiki/Goethe) ve Schiller (http://tr.wikipedia.org/wiki/Schiller) de bu hareketin içindedirler. Romantizm, Hödlerlin (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=H%C3%B6dlerlin&action=edit&redlink=1) ve Jean-Paul (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Jean-Paul&action=edit&redlink=1) gibi sonraki kuşağın temsilcilerinde daha belirgindir. Son romantikler arasında Eichendorff (http://tr.wikipedia.org/wiki/Joseph_Freiherr_von_Eichendorff), Ludwig Uhland (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Ludwig_Uhland&action=edit&redlink=1), Mörike (http://tr.wikipedia.org/wiki/Eduard_M%C3%B6rike) ile romantizmden etkilenmekle kalmayıp bu hareketin tüm özlemlerini paylaşmayan Heine (http://tr.wikipedia.org/wiki/Heinrich_Heine) sayılabilir.
Fransa
Geçmişten devralınan her şeyin söz konusu edilmesine dayanan ve anlaşılması güç bir modernlik verilerine göre biçimlenen bu yeni duyarlılığın ortaya çıkış biçimleri Fransız Devrimi (http://tr.wikipedia.org/wiki/Frans%C4%B1z_Devrimi)'nin hemen öncesinden başlayarak Fransa'da her dönemde varlığını sürdürdü. Fransa (http://tr.wikipedia.org/wiki/Fransa)'da romantizm Rousseau (http://tr.wikipedia.org/wiki/Rousseau) ve Mme de Stael (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Mme_de_Stael&action=edit&redlink=1)'i okuyan ve Chateaubriand (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Chateaubriand&action=edit&redlink=1)'ı ustaları sayan kuşağı temsil eder. Romantizm Lamartin (http://tr.wikipedia.org/wiki/Lamartin), sanatta özgürlüğü savunan Hugo (http://tr.wikipedia.org/wiki/Hugo), Vigny (http://tr.wikipedia.org/wiki/Alfred_de_Vigny), Musset (http://tr.wikipedia.org/wiki/Alfred_de_Musset) kendini kabul ettirdi ve Nerval, Gauter, P.Borel gibi sanatçıları etkiledi. Stendhal (http://tr.wikipedia.org/wiki/Stendhal), Dumas (http://tr.wikipedia.org/wiki/Dumas) gibi geçmişe yönelmek yerine içinde yaşadığı toplumu betimlemeyi yeğledi.
İtalya ve İspanya
İtalya (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0talya) ve İspanya (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0spanya)'dan çıkan romantikler beklendiği kadar geniş bir çevreye yayılamadılar. Tarihsel koşulların etkisiyle, edebi hareket bu iki ülkede sıkı sıkıya siyasete bağlı kaldı. İtalya'da liberaller ve yurtseverler öncelikle, romantiklerdi. G.Brechet ve S.Pellico (Conciliatore'nin kurucuları) ile Manzani (Nişanlılar) önemli temsilciler arasındadır. Büyük bir şair olan Leopardi (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Giacomo_Leopardi&action=edit&redlink=1) döneme damgasını vururken Carducci de Risorgimento'nun bağımlı edebiyatına karşı çıkar. İspanyol romantizmi Rivas (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Rivas&action=edit&redlink=1) dükü ve José Zorrilla (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Jos%C3%A9_Zorrilla&action=edit&redlink=1)'nın oyunlarıyla tiyatroda etkili oldu. Ayrıca Espronceda'nın daha sonralarıyla Becaver (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Becaver&action=edit&redlink=1)'in şirleri önemli ürünlerdir.
Türkiye
Tanzimat Fermanı (http://tr.wikipedia.org/wiki/Tanzimat_Ferman%C4%B1)'nın ilanından sonra başlayan ve Batı edebiyatı örnek tutularak meydana getirilen Tanzimat edebiyatının (1859 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1859)-1895 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1895)) ilk yıllarında romantizm akımının başlıca kişilerinin başlıca yapıtları verildi. Hugo (http://tr.wikipedia.org/wiki/Hugo), Chateaubriand (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Chateaubriand&action=edit&redlink=1), Dumas (http://tr.wikipedia.org/wiki/Dumas); tiyatro alanında özellike Gothe (http://tr.wikipedia.org/wiki/Gothe) ve Schiller (http://tr.wikipedia.org/wiki/Schiller) anılabilir. Tanzimat edebiyatının pek çok yazar ve şairi (Ahmet Mithat (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Ahmet_Mithat&action=edit&redlink=1), Namık Kemal (http://tr.wikipedia.org/wiki/Nam%C4%B1k_Kemal), Şemsettin Sami (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eemsettin_Sami), Abdulhak Hamit (http://tr.wikipedia.org/wiki/Abdulhak_Hamit_Tarhan), Recaizade Mahmut Ekrem (http://tr.wikipedia.org/wiki/Recaizade_Mahmut_Ekrem)) romantizm akımının etkisindedirler. Namık Kemal (http://tr.wikipedia.org/wiki/Nam%C4%B1k_Kemal)'in İntibah (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0ntibah) romanı Kamelyalı Kadın'ın; Vatan yahut Silistre (http://tr.wikipedia.org/wiki/Vatan_yahut_Silistre) oyunu da Romeo ve Jülyet (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Romeo_ve_J%C3%BClyet&action=edit&redlink=1)'in etkisindedir. Edebiyat-ı Cedide (http://tr.wikipedia.org/wiki/Edebiyat-%C4%B1_Cedide) döneminde Halit Ziya Uşaklıgil (http://tr.wikipedia.org/wiki/Halit_Ziya_U%C5%9Fakl%C4%B1gil)'nın Mai ve Siyah (http://tr.wikipedia.org/wiki/Mai_ve_Siyah) adlı romanındaki Ahmet Celal karakteri romantik yazarları okumak için özlem duyar. [3] (http://tr.wikipedia.org/wiki/Romantizm#cite_note-2)II.Meşruyet (http://tr.wikipedia.org/wiki/Me%C5%9Frutiyet) döneminden sonra Milli Edebiyat döneminde Yusuf Ziya Ortaç (http://tr.wikipedia.org/wiki/Yusuf_Ziya_Orta%C3%A7)'ın Binnaz adlı oyununda Hugo'nun etkisi vardır.
Rusya
Ulusal edebiyatın hızla gelişmesi karşısında romantizm,Rusya (http://tr.wikipedia.org/wiki/Rusya)'da gölgede kaldı. Puşkin (http://tr.wikipedia.org/wiki/Pu%C5%9Fkin), Gogol (http://tr.wikipedia.org/wiki/Gogol), Lermontov (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Lermontov&action=edit&redlink=1) ulusal edebiyatın ilk örneklerini verdiler.
Sanatta Romantizm
http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/3/3e/Goya_Reading.jpg/299px-Goya_Reading.jpg (http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/3/3e/Goya_Reading.jpg)
http://tr.wikipedia.org/skins-1.5/common/images/magnify-clip.png (http://tr.wikipedia.org/wiki/Resim:Goya_Reading.jpg)
Goya (http://tr.wikipedia.org/wiki/Francisco_Goya)'nın Reading adlı tablosu. 1820 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1820)-1821 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1821). Museo del Prado, Madrid (http://tr.wikipedia.org/wiki/Madrid)
Romantizm, resimde de kendini gösterdi ancak ifadesini biçimden çok düşüncede bulduğundan belirli bir üslup benimsemedi. Goya (http://tr.wikipedia.org/wiki/Francisco_Goya), Turner (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Turner&action=edit&redlink=1), Delacroix (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Delacroix&action=edit&redlink=1)'in coşkunluğu kadar Blake (http://tr.wikipedia.org/wiki/William_Blake)'in yeniklasikçiliğiya da Delaruche (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Delaruche&action=edit&redlink=1)'nin kurallara bağlı tarzı, Füssli'nin düşselliği, Biedermeier'in burjuva dünyası romantizm hareketinden kaynaklanır. Romantizm, klasikçilik kuramının önderi Ingrer (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Ingrer&action=edit&redlink=1)'i de etkilemiştir. Doğa duygusuna metafizik bir anlam kattı, kimilerine bir renk zevki aşıladı, özneliği, melankoliyi, kaygıyı doruk noktasına çıkardı; akıldışı olanı savundu, gotik hayranlığını kamçıladı; doğuculuğu yüceltti; şövalye romanları, İskandinav sagaları ve Ossian'ın düzmece şarkılarında kendine konular aradı. Plutarkhos (http://tr.wikipedia.org/wiki/Plutarkhos)'un kişilerinin yerini, Shakspeare'in, W.Scott, Bryon, Goethe, Hugo'nunkiler aldı. Fırtınalar, gün batımları, uçurumlar, baykuşlar, kurukafalar, ürkmüş atlar, ikonografide önemli bir yer tutmaya başladı. İngiltere (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0ngiltere)'de Edmun Burke (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Edmun_Burke&action=edit&redlink=1)'ün "A Philosophical Enquiry into the origine of our ideas of the sublime and Beautiful" adlı kitabıyla başlayan romantizm, Gainsbrarough'u son yapıtlarında ve bir ölçüde Reynolds, Reaburn, Lawrence 'in büyük portrelerinde kendini gösterdi. Füssli (Kabus, 1782, Goethe museum, Frankfurt), Blake, J.Martin, S.Palmer'in yapıtlarında da hayal gücü önemli bir yer tuttu. Cozens, Cotman, Constabla gibi manzaracıların şiirsel (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eiir) anlatımı, Turner'da biçimlenip parçalanmasıyla kendini gösteren bir yoğunluk kazandı. İspanya (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0spanya)'da romantizm Goya tarafından yüceltildi. Fransa (http://tr.wikipedia.org/wiki/Fransa)'da Oors (Nasıra Savaşı, 1801, Nantes Müzesi) ile başlayan romantizm Gericalt (Madusa'nın şalı, 1819, Louvre) ve İngiliz Bonington ile devam etti. Amerika (http://tr.wikipedia.org/wiki/Amerika)'da da A.B.Durand ve şair Caleridge'in dostu W.Allston'un adları sayılabilir.
Romantik Müzik
Müziğin (http://tr.wikipedia.org/wiki/M%C3%BCzik) öncelikle insanın duyum ve duygularına seslenmesi ölçüsünde, aklın önceliğini tartışma konusu yapan romantizmle müzik arasında doğal bir yakınılık ortaya çıkar. Romantizmle birlikte iç dünyayı yansıtan yapıtlar, yoğun bir duygusal içerik kazandı (lied); büyük çaplı yapıtlar, yeni bir gerilim ve dokunaklılığa ulaştı (programlı müzik). Orkestra zenginleşti, çeşitlendi ve çalgıların (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%87alg%C4%B1) tınısı ve rengi üzernde titizlikle duruldu. Bu hareket kaynağını Almanya (http://tr.wikipedia.org/wiki/Almanya)!daki "Sturm und Drang" ve Fransız Devrimi (http://tr.wikipedia.org/wiki/Frans%C4%B1z_Devrimi)'nin ideolojisinde buldu. Özellikle Almanya (http://tr.wikipedia.org/wiki/Almanya) ve Avusturya (http://tr.wikipedia.org/wiki/Avusturya)'da benimsenen romantizmin başlıca örneklerini Beethoven (http://tr.wikipedia.org/wiki/Ludwig_van_Beethoven)'ın büyük partisyonlarıdır.
http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/c/c0/Beethovensmall.jpg/280px-Beethovensmall.jpg (http://tr.wikipedia.org/wiki/Resim:Beethovensmall.jpg)http://tr.wikipedia.org/skins-1.5/common/images/magnify-clip.png (http://tr.wikipedia.org/wiki/Resim:Beethovensmall.jpg)
Beethoven (http://tr.wikipedia.org/wiki/Ludwig_van_Beethoven), bir çok romantik müzisyenleri etkiledi.
Edebiyat ve Müzik
Romantikler, klasik sanatçıların müziğini öteki anlatım araçlarından ayrı bir sanat dalı olarak görmelerinin tam tersine müzik (http://tr.wikipedia.org/wiki/M%C3%BCzik) ve edebiyatı (http://tr.wikipedia.org/wiki/Edebiyat) birleştirdiler. Shakspeare, Goethe, Hoffman gibi kişilerin metinlerinden esinlendiler. Goethe (http://tr.wikipedia.org/wiki/Goethe)'nin Faust (http://tr.wikipedia.org/wiki/Faust)'u insanın yazgısı karşısındaki trajedisini dile getirmesinden dolayı bestecilerin gözdesi oldu. Berlioz (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Berlioz&action=edit&redlink=1)'un Faust'un Lanetlenişi ve Liszt (http://tr.wikipedia.org/wiki/Liszt)'in Faust Senfonisi, Faust eserinden ortaya çıkan bestelerdir (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Beste&action=edit&redlink=1).
Felsefe ve Romantizm
XVIII.yy.da Alman düşünürler felsefeyi (http://tr.wikipedia.org/wiki/Felsefe) bir doğa felsefesi ve sanat felsefesi olarak tanımlar. Romantizm, akılcı eleştiriden çok, canlı hatta bilinçdışı yaratma adı verilen öncelikle dikkat çeken felsefi bir uyralılığı dile getirir. Önemli ya da önemsiz bir çok düşünür romantik olarak kabul edilebilir; ama felsefede romantik olguyu en yetkin biçimde Novalis (http://tr.wikipedia.org/wiki/Novalis) ve Schelling (http://tr.wikipedia.org/wiki/Schelling) dile getirmiştir; şair (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eair) yanı daha ağır basan Novalis (http://tr.wikipedia.org/wiki/Novalis), eserlerini tamamlayamadan genç yaşta ölmüştür; Schelling (http://tr.wikipedia.org/wiki/Schelling) ise metafizikçi ve sistematiktir.
Parnasizm(betimselcilik - yalnızca şiirde)
Parnasizm Fransa (http://tr.wikipedia.org/wiki/Fransa)'da 1860 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1860) yılında Çağdaş parnas şiir dergisi etrafında toplanan sanatçılarca ortaya çıkarılmış bir akımdır. Gerçekçiliğin (http://tr.wikipedia.org/wiki/Ger%C3%A7ek%C3%A7ilik_%28Realizm%29) şiire yansımasıdır. Sanat için sanat görüşü benimsenmiştir. Şair kuyumcu titizliğiyle çalışır. Şekil çok önemlidir. Romantizm akımına (http://tr.wikipedia.org/wiki/Romantizm_ak%C4%B1m%C4%B1) tepkidir. Dış dünyayı nesnel (http://tr.wikipedia.org/wiki/Nesnel) bir bakışla anlatır. Şiirde ölçü, kafiye (http://tr.wikipedia.org/wiki/Kafiye) ve ses uyumu çok önemlidir. Bu özelliği Parnasizmi Sembolizm (http://tr.wikipedia.org/wiki/Sembolizm)'den farklı kılar.Şiiri,ışık,gölge,renk ve çizgilerle sağlamayı düşünürler. Uzak ve yabancı ülkelerin efsanelerinden yararlanırlar. Şairler şiirlerinde kişiliklerini gizlemişlerdir.Bu akımın başlıca temsilcileri arasında Theophille Gautier (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Theophille_Gautier&action=edit&redlink=1), Theodore Banville (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Theodore_Banville&action=edit&redlink=1), Leconte de Liste (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Leconte_de_Liste&action=edit&redlink=1), Jese Maria de Heredia (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Jese_Maria_de_Heredia&action=edit&redlink=1) ve Francois Coppee (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Francois_Coppee&action=edit&redlink=1) bulunmaktadır. Türk edebiyatında (http://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrk_edebiyat%C4%B1) ise Tevfik Fikret (http://tr.wikipedia.org/wiki/Tevfik_Fikret) ve Yahya Kemal (http://tr.wikipedia.org/wiki/Yahya_Kemal) sayılabilir.aynı zamanda Fransada ortaya çıkmıştır.Türk edebiyatında özellikle Servet-i Funun döneminde ilgi görmüştür.
Naturalizm(Doğalcılık)
Doğalcılık, edebiyat, resim ve felsefede yaşamı olduğu gibi yansıtmayı öngören akımların genel adıdır. Natüralizm olarak da bilinir. Doğalcılığa göre doğanın, nesnel yasalar uyarınca işleyen bir düzeni vardır. Gözlem ve deneye dayalı bilimler, işte bu yasalar sayesinde doğa ile ilgili her alanda sağlam, kesin bilgilere ulaşabilir. Doğalcılık, doğa bilimlerinin sanata ve edebiyata uygulanmasıyla ortaya çıkmıştır. Doğalcı anlayışa göre gerçek olduğu gibi yansıtılmalı, yaşamın kaba ve bayağı sayılarak ele alınmayan yönleri de işlenmelidir. Doğalcı anlayışa göre birey, içinde yetiştiği toplumsal ve doğal çevrede biçimlenir. Ekonomik ve toplumsal baskılar altında ezilen bireyler, içlerinden gelen güçlü dürtülerle hareket ederler. Alınyazılarını belirleyebilme gücünden uzak olduklarından davranışlarından da sorumlu tutulamazlar.
Sanatta doğalcılık
Görsel sanatlarda Doğalcılık, doğanın olduğu gibi betimlenmesi biçiminde ortaya çıktı. Gerçekte ilk Doğalcı yapıtları, Eski Yunanistan'da, klasik dönem sanatçılarının verdiği söylenebilir. Rönesans sanatçıları, bir bakıma bu anlayışı yeniden canlandırdılar. 17. yüzyılda yaşayan Doğalcı ressamlar doğayı, güzelliği ve çirkinliğiyle olduğu gibi yansıtmakta birleşiyorlardı. Doğalcı terimi de ilk kez bu yüzyılda kullanıldı. İngiliz manzara ressamı John Constable (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=John_Constable&action=edit&redlink=1), 1830'larda doğanın tüm yönleriyle, olduğu gibi betimlenmesi gerektiğini savundu. Constable’ın etkisinde kalan Fransız Barbizon ressamları, yeni Avrupa Doğalcılık'ının manzara resmindeki temsilcileriydi. Bu yıllarda Jean-Baptiste Camille Corot (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Jean-Baptiste_Camille_Corot&action=edit&redlink=1), Alfred Sisley (http://tr.wikipedia.org/wiki/Alfred_Sisley), Camille Pissarro (http://tr.wikipedia.org/wiki/Camille_Pissarro) ve Claude Monet de Doğalcı yapıtlar verdiler. 19. yüzyılın sonuna doğru Doğalcılık Alman ressamları üzerinde de etkisini gösterdi. ABD'de ise Doğalcılık 19. yüzyılda, Gerçekçilik’le iç içe gelişti.
Edebiyatta doğalcılık
Edebiyatta Doğalcılık, 19. yüzyılın ikinci yarısında Fransa'da doğdu. Bu akımın kuramsal temellerini Fransız Hippolyte Taine (http://tr.wikipedia.org/wiki/Hippolyte_Taine)'in oluşturdu. Taine'in düşüncelerinden etkilenen Goncourt Kardeşler (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Goncourt_Karde%C5%9Fler&action=edit&redlink=1), ilk Doğalcı roman olan Germinie Lacerteux‘u (1864) yazdılar. Ama edebiyatta Doğalcılık asıl anlatımını, Emile Zola (http://tr.wikipedia.org/wiki/Emile_Zola)'nın Le Roman expérimental (1880; "Deneysel Roman") adlı deneme yazılarında buldu. Goncourt Kardeşler’den etkilenen Zola'ya göre romancı, olguları yalnızca saptayarak yazmakla yetinen bir gözlemci değil, roman kişilerinin iç dünyalarını, duygusal ve toplumsal olguları bir dizi deneyden geçiren bir deneycidir. Doğalcılık'ın öngördüğü yöntemlere Zola kadar sıkı sıkıya bağlı kalmış çok az yazar vardır. Ama bir süre sonra, ünlü öykücü Guy de Maupassant (http://tr.wikipedia.org/wiki/Guy_de_Maupassant), romancı Joris-Karl Huysmans (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Joris-Karl_Huysmans&action=edit&redlink=1), Alman oyun yazarı Gerhart Hauptmann, Portekizli romancı José Maria Eça de Queirós bu akımdan etkilenerek yazmışlardır. Doğalcı yazarlar, nesnel gerçekleri yazdılar ve idealleştirmeye karşı çıktılar. Yaşamın acımasız ve kaba yanlarını da yansıttılar. Kalıtıma ilişkin görüşlerinin etkisiyle, güçlü tutkuların pençesinde kıvranan basit tipleri ele alarak işlediler. Doğalcı yazarlar, çevrenin birey üzerindeki ezici bir etkisi olduğuna inanıyorlardı. Bundan dolayı yapıtlarında, iç karartıcı mekânları, gecekondu semtlerini ve yeraltı dünyasını bir belgesel diliyle işlediler. Avrupa edebiyatında Doğalcılık'ın etkileri zayıflamaya başladığı bir dönemde ABD'de, Stephen Crane (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Stephen_Crane&action=edit&redlink=1), Frank Norris (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Frank_Norris&action=edit&redlink=1) ve Jack London (http://tr.wikipedia.org/wiki/Jack_London) bu anlayışla yazdılar. Theodore Dreiser (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Theodore_Dreiser&action=edit&redlink=1), ABD'de Doğalcılık'ı doruğa ulaştırdı. James T. Farrell'ın Studs Lonigan (1932-35) başlıklı üçlemesi son Doğalcı yapıtlar oldu. Türk edebiyatına Doğalcılık, deneye dayalı bilimlerin ateşli savunucusu Beşir Fuad (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Be%C5%9Fir_Fuad&action=edit&redlink=1)’ın etkisiyle girdi. Beşir Fuad roman ya da öykü yazarı değildi, ama bazı yapıtlarında Doğalcılığın temel ilke ve yöntemlerini savunarak dönemin romancı ve öykücülerini etkiledi. Türk edebiyatının ilk Doğalcı romanı, 1891'de Ahmed Midhat Efendi (http://tr.wikipedia.org/wiki/Ahmed_Midhat_Efendi)’nin yazdığı Müşahedat‘tır ("Gözlemler"). Bu akımın Türk edebiyatındaki ilk önemli temsilcisi ise Hüseyin Rahmi Gürpınar (http://tr.wikipedia.org/wiki/H%C3%BCseyin_Rahmi_G%C3%BCrp%C4%B1nar)’dır. Gürpınar Doğalcılık'a, Mürebbiye (1899) adlı romanında kahramanlardan birinin ağzından bu akımın ne olduğunu anlatacak kadar önem vermiştir. Ben Deli miyim? (1925) adlı romanı müstehcen bulunarak dava açılınca yazar, "gerçek öykücülük, tüm bilimleri, fenleri kapsayan, her kötülüğü, her hastalığı, her gizli fesadı, yarayı aydınlığa çıkaran yüce bir güçtür" diyerek duruşmada kendisini ve Doğalcılık anlayışını savunmuştur. Doğalcılık, kısa ömürlü bir akım olmakla birlikte Gerçekçiliğin zenginleşmesini, yeni konuların bulunmasını, biçime öncelik tanımayan ve yaşama yakın olan bir anlatımın gelişmesini sağladı.
Belli bir tarihsel süreçte edebiyatı (http://tr.wikipedia.org/wiki/Edebiyat), tür ve yazarın milliyeti bakımından herhangi bir ayrım olmadan şekilsel ve içeriksel olarak etkileyen belli üslup, duygu ve düşünce dizisine edebiyat akımı veya edebi akım denir.
Edebi akımlarının gelişimine bakıldığında, bu akımların salt yazına özgü olmadığı genel, bir sanat akımı olarak başlayıp geliştikleri görülür. Üstelik hemen hepsi, genelde doğdukları çağın toplumsal yapısının, bu yapıya bağlı düşünüş biçiminin, ideolojinin ürünüdürler. Çağın felsefesinin sanat üzerindeki etkisi akım olarak ortaya çıkar ve bütün sanat türlerinde ortak özellikler çevresinde gelişir.
Rauf Mutluay’ın tanımı bu açıdan önemlidir: "... Toplumsal düzenin ve onun değişiminin bir gereği olarak, dünya görüşü ve sanat anlayışı bakımından birleşen kişilerin, eserleriyle ortaya koydukları ve sürdürdükleri ilkelerin toplamından doğan tutarlılığa bir edebiyat akımı denir."
Klasizm(kuralcılık)
Klasizm edebiyatta eski Yunan ve Roma sanatını temel alan tarihselci yaklaşım ve estetik tutumdur.1660 ekolü olarak da bilinir
Yeniden doğuş diye adlandırılan Rönesans (http://tr.wikipedia.org/wiki/R%C3%B6nesans) döneminde gelişmiştir. Bu akımın izleri bir önceki dönemde Rebelais ve Montaigne’de, hatta Aristoteles’tedir.
Klasizmin temel öğeleri kendi içinde soyluluk, akılcılık, uyum, açıklık, sınırlılık, evrensellik, idealizm, denge, ölçülülük, güzellik, görkemliliktir. Yani bir eserin klasik sayılabilmesi için bu özellikleri barındırması gerekmektedir. Kısaca klasik bir eser, bir üslubun en yetkin ve en uyumlu ifadesini bulduğu eserdir. Klasizm temellerini Rönesans aristokrasisinden alır. Klasizm bir bakıma aristokrasinin (http://tr.wikipedia.org/wiki/Aristokrasi) ürünüdür.
Klasizm Akımının Özellikleri
17YY (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=17YY&action=edit&redlink=1) 2. döneminde Fransa (http://tr.wikipedia.org/wiki/Fransa)'da ortaya çıkar.
Konuları Eski Yunan (http://tr.wikipedia.org/wiki/Eski_Yunan) ve Latin Mitolojisi (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Latin_Mitolojisi&action=edit&redlink=1)'nden alınmıştır.
Mükemmelliyetçidir ve ana dil esas alınmıştır.
"Sanat, sanat içindir" anlayışı benimsenmiştir.
Sanatçılar eserlerinde kişiliklerini gizlemişlerdir.
Eserlerde klasik, değişmeyen tipler oluşturulmuştur.
Fiziksel ve sosyal çevre önemli değildir çünkü değişkendir.
Kullanılan dil, seçkinlerin dilidir. Anlatım süssüz ve yalındır. Özellikle şiir (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eiir), tiyatro (http://tr.wikipedia.org/wiki/Tiyatro) ve deneme (http://tr.wikipedia.org/wiki/Deneme) türlerinde gelişmiştir.
En önemli temsilcileri; Descartes (http://tr.wikipedia.org/wiki/Descartes), Moliere (http://tr.wikipedia.org/wiki/Moliere), İbrahim Şinasi (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0brahim_%C5%9Einasi), Ahmet Vefik Paşa (http://tr.wikipedia.org/wiki/Ahmet_Vefik_Pa%C5%9Fa), Ali Bey (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Ali_Bey&action=edit&redlink=1)'dir. Romantizm(coşumculuk)
1790 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1790)'dan yaklaşık 1850 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1850)'ye kadar Avrupa (http://tr.wikipedia.org/wiki/Avrupa)'da gelişim göstermiş büyük bir akım olan, edebiyatın (http://tr.wikipedia.org/wiki/Edebiyat), müziğin felsefenin görünümünü köklü bir şekilde değiştiren ve resimde bir yenilenmeye yol açan romantizm (fr.Romantisme), belli bir tanıma girmeyen niteliğni korumakla beraber, var olmanın özgür bir ruh halini işaret etmektedir.
Edebiyatta Romantizm
Romantizm bir edebiyat (http://tr.wikipedia.org/wiki/Edebiyat) akımı olmanın ötesinde, 18.yy.sonu ile 19.yy.başlarında Avrupa (http://tr.wikipedia.org/wiki/Avrupa)'da yer etmiş belli bir duyarlılığı belirtir. İngiltere (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0ngiltere) ve Almanya (http://tr.wikipedia.org/wiki/Almanya)'da doğan bu hareket Fransa (http://tr.wikipedia.org/wiki/Fransa) ve Güney Avrupa ülkelerine (İtalya ve İspanya) biraz daha geç girmiştir. Klasik edebiyat akımına tepki olarak 18. yüzyılın sonlarında doğan ve Victor Hugo'yla birlikte büyük ün kazanan Romantizm, insanın yaratma özgürlüğü önündeki her şeye karşı durur. "En iyi kural, kuralsızlıktır" diyen romantikler, insanın duygularını, düş gücünü hayata geçirmesini ve insanı düzeltmenin toplumu düzeltmekle olabileceğini savunurlar.
http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/0/07/Portrait_of_Percy_Bysshe_Shelley_by_Curran%2C_1819 .jpg/150px-Portrait_of_Percy_Bysshe_Shelley_by_Curran%2C_1819 .jpg (http://tr.wikipedia.org/wiki/Resim:Portrait_of_Percy_Bysshe_Shelley_by_Curran%2 C_1819.jpg)http://tr.wikipedia.org/skins-1.5/common/images/magnify-clip.png (http://tr.wikipedia.org/wiki/Resim:Portrait_of_Percy_Bysshe_Shelley_by_Curran%2 C_1819.jpg)
İngiliz romantiklerinden Percy Bysshe Shelley (http://tr.wikipedia.org/wiki/Percy_Bysshe_Shelley).
İngiltere
İngiliz romantikleri yalnızca uygarlığın yapmacılığına, tarihin acımasızlığına değil, aynı zamanda köleliğin yeni biçimlerine, yabancılaşmaya, modern kapitalizm yolcuları acımasızca sömürmesine de karşı çıktılar. İlk kuşak İngiliz romantikleri William Blake (http://tr.wikipedia.org/wiki/William_Blake) (Masumluk Şarkıları, 1789), William Wordswoth (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=William_Wordswoth&action=edit&redlink=1) (Olgunluk Şarkıları, 1794) ve Samuel Taylor Coleridge (http://tr.wikipedia.org/wiki/Samuel_Taylor_Coleridge) (Lirik Badlar, 1798) coşkuyla Fransız devrimcilerinin (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Frans%C4%B1z_devrimcilerinin&action=edit&redlink=1) yanında yer almışlardır. İlk İngiliz romantizmi doğuya, kadınlık, çocukluk dünyasına yöneliktir.
İkinci romantik kuşak Lord Byron (http://tr.wikipedia.org/wiki/Lord_Byron) yaşamda duyulan acıyı dile getirmekte ya da asi kahramanların şarkısını söylemektedir.[2] (http://tr.wikipedia.org/wiki/Romantizm#cite_note-1) 1824'te başkaldıran Yunanlılar'ın arasında ölümüyle romantik umutsuzluğun simgesi olmuştur. Percy Bysshe Shelley (http://tr.wikipedia.org/wiki/Percy_Bysshe_Shelley) doğada insan için bir avunma getirmiştir (Ode to a Nightingale). İrlanda melodilerin yazarı Moore ve onu izleyen ve yapıtıyla uluslararası başarı yakalayan Byron önemli romantiklerdir. Walter Scott (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Walter_Scott&action=edit&redlink=1) "Göldeki Kadın-The Lady of the Lake, 1810" adlı tarihi romanıyla kendini kabul ettirmiştir.
Almanya
http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/9/90/Friedrich_schiller.jpg/150px-Friedrich_schiller.jpg (http://tr.wikipedia.org/wiki/Resim:Friedrich_schiller.jpg)http://tr.wikipedia.org/skins-1.5/common/images/magnify-clip.png (http://tr.wikipedia.org/wiki/Resim:Friedrich_schiller.jpg)
Friedrich Schiller (http://tr.wikipedia.org/wiki/Friedrich_Schiller), Alman romantiklerindendir.
Alman romantizmin kaynakları XVIII.yy.'a kadar uzanır. Klapstock (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Klapstock&action=edit&redlink=1) ve Lessing (http://tr.wikipedia.org/wiki/Gotthold_Ephraim_Lessing) yenilenmenin öncüleridirler. "Sturm und Drang" hareketinin kökennde de onların etkisi hissedirlir. Herder (http://tr.wikipedia.org/wiki/Herder)'in yanı sıra Goethe (http://tr.wikipedia.org/wiki/Goethe) ve Schiller (http://tr.wikipedia.org/wiki/Schiller) de bu hareketin içindedirler. Romantizm, Hödlerlin (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=H%C3%B6dlerlin&action=edit&redlink=1) ve Jean-Paul (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Jean-Paul&action=edit&redlink=1) gibi sonraki kuşağın temsilcilerinde daha belirgindir. Son romantikler arasında Eichendorff (http://tr.wikipedia.org/wiki/Joseph_Freiherr_von_Eichendorff), Ludwig Uhland (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Ludwig_Uhland&action=edit&redlink=1), Mörike (http://tr.wikipedia.org/wiki/Eduard_M%C3%B6rike) ile romantizmden etkilenmekle kalmayıp bu hareketin tüm özlemlerini paylaşmayan Heine (http://tr.wikipedia.org/wiki/Heinrich_Heine) sayılabilir.
Fransa
Geçmişten devralınan her şeyin söz konusu edilmesine dayanan ve anlaşılması güç bir modernlik verilerine göre biçimlenen bu yeni duyarlılığın ortaya çıkış biçimleri Fransız Devrimi (http://tr.wikipedia.org/wiki/Frans%C4%B1z_Devrimi)'nin hemen öncesinden başlayarak Fransa'da her dönemde varlığını sürdürdü. Fransa (http://tr.wikipedia.org/wiki/Fransa)'da romantizm Rousseau (http://tr.wikipedia.org/wiki/Rousseau) ve Mme de Stael (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Mme_de_Stael&action=edit&redlink=1)'i okuyan ve Chateaubriand (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Chateaubriand&action=edit&redlink=1)'ı ustaları sayan kuşağı temsil eder. Romantizm Lamartin (http://tr.wikipedia.org/wiki/Lamartin), sanatta özgürlüğü savunan Hugo (http://tr.wikipedia.org/wiki/Hugo), Vigny (http://tr.wikipedia.org/wiki/Alfred_de_Vigny), Musset (http://tr.wikipedia.org/wiki/Alfred_de_Musset) kendini kabul ettirdi ve Nerval, Gauter, P.Borel gibi sanatçıları etkiledi. Stendhal (http://tr.wikipedia.org/wiki/Stendhal), Dumas (http://tr.wikipedia.org/wiki/Dumas) gibi geçmişe yönelmek yerine içinde yaşadığı toplumu betimlemeyi yeğledi.
İtalya ve İspanya
İtalya (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0talya) ve İspanya (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0spanya)'dan çıkan romantikler beklendiği kadar geniş bir çevreye yayılamadılar. Tarihsel koşulların etkisiyle, edebi hareket bu iki ülkede sıkı sıkıya siyasete bağlı kaldı. İtalya'da liberaller ve yurtseverler öncelikle, romantiklerdi. G.Brechet ve S.Pellico (Conciliatore'nin kurucuları) ile Manzani (Nişanlılar) önemli temsilciler arasındadır. Büyük bir şair olan Leopardi (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Giacomo_Leopardi&action=edit&redlink=1) döneme damgasını vururken Carducci de Risorgimento'nun bağımlı edebiyatına karşı çıkar. İspanyol romantizmi Rivas (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Rivas&action=edit&redlink=1) dükü ve José Zorrilla (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Jos%C3%A9_Zorrilla&action=edit&redlink=1)'nın oyunlarıyla tiyatroda etkili oldu. Ayrıca Espronceda'nın daha sonralarıyla Becaver (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Becaver&action=edit&redlink=1)'in şirleri önemli ürünlerdir.
Türkiye
Tanzimat Fermanı (http://tr.wikipedia.org/wiki/Tanzimat_Ferman%C4%B1)'nın ilanından sonra başlayan ve Batı edebiyatı örnek tutularak meydana getirilen Tanzimat edebiyatının (1859 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1859)-1895 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1895)) ilk yıllarında romantizm akımının başlıca kişilerinin başlıca yapıtları verildi. Hugo (http://tr.wikipedia.org/wiki/Hugo), Chateaubriand (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Chateaubriand&action=edit&redlink=1), Dumas (http://tr.wikipedia.org/wiki/Dumas); tiyatro alanında özellike Gothe (http://tr.wikipedia.org/wiki/Gothe) ve Schiller (http://tr.wikipedia.org/wiki/Schiller) anılabilir. Tanzimat edebiyatının pek çok yazar ve şairi (Ahmet Mithat (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Ahmet_Mithat&action=edit&redlink=1), Namık Kemal (http://tr.wikipedia.org/wiki/Nam%C4%B1k_Kemal), Şemsettin Sami (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eemsettin_Sami), Abdulhak Hamit (http://tr.wikipedia.org/wiki/Abdulhak_Hamit_Tarhan), Recaizade Mahmut Ekrem (http://tr.wikipedia.org/wiki/Recaizade_Mahmut_Ekrem)) romantizm akımının etkisindedirler. Namık Kemal (http://tr.wikipedia.org/wiki/Nam%C4%B1k_Kemal)'in İntibah (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0ntibah) romanı Kamelyalı Kadın'ın; Vatan yahut Silistre (http://tr.wikipedia.org/wiki/Vatan_yahut_Silistre) oyunu da Romeo ve Jülyet (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Romeo_ve_J%C3%BClyet&action=edit&redlink=1)'in etkisindedir. Edebiyat-ı Cedide (http://tr.wikipedia.org/wiki/Edebiyat-%C4%B1_Cedide) döneminde Halit Ziya Uşaklıgil (http://tr.wikipedia.org/wiki/Halit_Ziya_U%C5%9Fakl%C4%B1gil)'nın Mai ve Siyah (http://tr.wikipedia.org/wiki/Mai_ve_Siyah) adlı romanındaki Ahmet Celal karakteri romantik yazarları okumak için özlem duyar. [3] (http://tr.wikipedia.org/wiki/Romantizm#cite_note-2)II.Meşruyet (http://tr.wikipedia.org/wiki/Me%C5%9Frutiyet) döneminden sonra Milli Edebiyat döneminde Yusuf Ziya Ortaç (http://tr.wikipedia.org/wiki/Yusuf_Ziya_Orta%C3%A7)'ın Binnaz adlı oyununda Hugo'nun etkisi vardır.
Rusya
Ulusal edebiyatın hızla gelişmesi karşısında romantizm,Rusya (http://tr.wikipedia.org/wiki/Rusya)'da gölgede kaldı. Puşkin (http://tr.wikipedia.org/wiki/Pu%C5%9Fkin), Gogol (http://tr.wikipedia.org/wiki/Gogol), Lermontov (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Lermontov&action=edit&redlink=1) ulusal edebiyatın ilk örneklerini verdiler.
Sanatta Romantizm
http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/3/3e/Goya_Reading.jpg/299px-Goya_Reading.jpg (http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/3/3e/Goya_Reading.jpg)
http://tr.wikipedia.org/skins-1.5/common/images/magnify-clip.png (http://tr.wikipedia.org/wiki/Resim:Goya_Reading.jpg)
Goya (http://tr.wikipedia.org/wiki/Francisco_Goya)'nın Reading adlı tablosu. 1820 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1820)-1821 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1821). Museo del Prado, Madrid (http://tr.wikipedia.org/wiki/Madrid)
Romantizm, resimde de kendini gösterdi ancak ifadesini biçimden çok düşüncede bulduğundan belirli bir üslup benimsemedi. Goya (http://tr.wikipedia.org/wiki/Francisco_Goya), Turner (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Turner&action=edit&redlink=1), Delacroix (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Delacroix&action=edit&redlink=1)'in coşkunluğu kadar Blake (http://tr.wikipedia.org/wiki/William_Blake)'in yeniklasikçiliğiya da Delaruche (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Delaruche&action=edit&redlink=1)'nin kurallara bağlı tarzı, Füssli'nin düşselliği, Biedermeier'in burjuva dünyası romantizm hareketinden kaynaklanır. Romantizm, klasikçilik kuramının önderi Ingrer (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Ingrer&action=edit&redlink=1)'i de etkilemiştir. Doğa duygusuna metafizik bir anlam kattı, kimilerine bir renk zevki aşıladı, özneliği, melankoliyi, kaygıyı doruk noktasına çıkardı; akıldışı olanı savundu, gotik hayranlığını kamçıladı; doğuculuğu yüceltti; şövalye romanları, İskandinav sagaları ve Ossian'ın düzmece şarkılarında kendine konular aradı. Plutarkhos (http://tr.wikipedia.org/wiki/Plutarkhos)'un kişilerinin yerini, Shakspeare'in, W.Scott, Bryon, Goethe, Hugo'nunkiler aldı. Fırtınalar, gün batımları, uçurumlar, baykuşlar, kurukafalar, ürkmüş atlar, ikonografide önemli bir yer tutmaya başladı. İngiltere (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0ngiltere)'de Edmun Burke (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Edmun_Burke&action=edit&redlink=1)'ün "A Philosophical Enquiry into the origine of our ideas of the sublime and Beautiful" adlı kitabıyla başlayan romantizm, Gainsbrarough'u son yapıtlarında ve bir ölçüde Reynolds, Reaburn, Lawrence 'in büyük portrelerinde kendini gösterdi. Füssli (Kabus, 1782, Goethe museum, Frankfurt), Blake, J.Martin, S.Palmer'in yapıtlarında da hayal gücü önemli bir yer tuttu. Cozens, Cotman, Constabla gibi manzaracıların şiirsel (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eiir) anlatımı, Turner'da biçimlenip parçalanmasıyla kendini gösteren bir yoğunluk kazandı. İspanya (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0spanya)'da romantizm Goya tarafından yüceltildi. Fransa (http://tr.wikipedia.org/wiki/Fransa)'da Oors (Nasıra Savaşı, 1801, Nantes Müzesi) ile başlayan romantizm Gericalt (Madusa'nın şalı, 1819, Louvre) ve İngiliz Bonington ile devam etti. Amerika (http://tr.wikipedia.org/wiki/Amerika)'da da A.B.Durand ve şair Caleridge'in dostu W.Allston'un adları sayılabilir.
Romantik Müzik
Müziğin (http://tr.wikipedia.org/wiki/M%C3%BCzik) öncelikle insanın duyum ve duygularına seslenmesi ölçüsünde, aklın önceliğini tartışma konusu yapan romantizmle müzik arasında doğal bir yakınılık ortaya çıkar. Romantizmle birlikte iç dünyayı yansıtan yapıtlar, yoğun bir duygusal içerik kazandı (lied); büyük çaplı yapıtlar, yeni bir gerilim ve dokunaklılığa ulaştı (programlı müzik). Orkestra zenginleşti, çeşitlendi ve çalgıların (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%87alg%C4%B1) tınısı ve rengi üzernde titizlikle duruldu. Bu hareket kaynağını Almanya (http://tr.wikipedia.org/wiki/Almanya)!daki "Sturm und Drang" ve Fransız Devrimi (http://tr.wikipedia.org/wiki/Frans%C4%B1z_Devrimi)'nin ideolojisinde buldu. Özellikle Almanya (http://tr.wikipedia.org/wiki/Almanya) ve Avusturya (http://tr.wikipedia.org/wiki/Avusturya)'da benimsenen romantizmin başlıca örneklerini Beethoven (http://tr.wikipedia.org/wiki/Ludwig_van_Beethoven)'ın büyük partisyonlarıdır.
http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/c/c0/Beethovensmall.jpg/280px-Beethovensmall.jpg (http://tr.wikipedia.org/wiki/Resim:Beethovensmall.jpg)http://tr.wikipedia.org/skins-1.5/common/images/magnify-clip.png (http://tr.wikipedia.org/wiki/Resim:Beethovensmall.jpg)
Beethoven (http://tr.wikipedia.org/wiki/Ludwig_van_Beethoven), bir çok romantik müzisyenleri etkiledi.
Edebiyat ve Müzik
Romantikler, klasik sanatçıların müziğini öteki anlatım araçlarından ayrı bir sanat dalı olarak görmelerinin tam tersine müzik (http://tr.wikipedia.org/wiki/M%C3%BCzik) ve edebiyatı (http://tr.wikipedia.org/wiki/Edebiyat) birleştirdiler. Shakspeare, Goethe, Hoffman gibi kişilerin metinlerinden esinlendiler. Goethe (http://tr.wikipedia.org/wiki/Goethe)'nin Faust (http://tr.wikipedia.org/wiki/Faust)'u insanın yazgısı karşısındaki trajedisini dile getirmesinden dolayı bestecilerin gözdesi oldu. Berlioz (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Berlioz&action=edit&redlink=1)'un Faust'un Lanetlenişi ve Liszt (http://tr.wikipedia.org/wiki/Liszt)'in Faust Senfonisi, Faust eserinden ortaya çıkan bestelerdir (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Beste&action=edit&redlink=1).
Felsefe ve Romantizm
XVIII.yy.da Alman düşünürler felsefeyi (http://tr.wikipedia.org/wiki/Felsefe) bir doğa felsefesi ve sanat felsefesi olarak tanımlar. Romantizm, akılcı eleştiriden çok, canlı hatta bilinçdışı yaratma adı verilen öncelikle dikkat çeken felsefi bir uyralılığı dile getirir. Önemli ya da önemsiz bir çok düşünür romantik olarak kabul edilebilir; ama felsefede romantik olguyu en yetkin biçimde Novalis (http://tr.wikipedia.org/wiki/Novalis) ve Schelling (http://tr.wikipedia.org/wiki/Schelling) dile getirmiştir; şair (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eair) yanı daha ağır basan Novalis (http://tr.wikipedia.org/wiki/Novalis), eserlerini tamamlayamadan genç yaşta ölmüştür; Schelling (http://tr.wikipedia.org/wiki/Schelling) ise metafizikçi ve sistematiktir.
Parnasizm(betimselcilik - yalnızca şiirde)
Parnasizm Fransa (http://tr.wikipedia.org/wiki/Fransa)'da 1860 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1860) yılında Çağdaş parnas şiir dergisi etrafında toplanan sanatçılarca ortaya çıkarılmış bir akımdır. Gerçekçiliğin (http://tr.wikipedia.org/wiki/Ger%C3%A7ek%C3%A7ilik_%28Realizm%29) şiire yansımasıdır. Sanat için sanat görüşü benimsenmiştir. Şair kuyumcu titizliğiyle çalışır. Şekil çok önemlidir. Romantizm akımına (http://tr.wikipedia.org/wiki/Romantizm_ak%C4%B1m%C4%B1) tepkidir. Dış dünyayı nesnel (http://tr.wikipedia.org/wiki/Nesnel) bir bakışla anlatır. Şiirde ölçü, kafiye (http://tr.wikipedia.org/wiki/Kafiye) ve ses uyumu çok önemlidir. Bu özelliği Parnasizmi Sembolizm (http://tr.wikipedia.org/wiki/Sembolizm)'den farklı kılar.Şiiri,ışık,gölge,renk ve çizgilerle sağlamayı düşünürler. Uzak ve yabancı ülkelerin efsanelerinden yararlanırlar. Şairler şiirlerinde kişiliklerini gizlemişlerdir.Bu akımın başlıca temsilcileri arasında Theophille Gautier (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Theophille_Gautier&action=edit&redlink=1), Theodore Banville (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Theodore_Banville&action=edit&redlink=1), Leconte de Liste (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Leconte_de_Liste&action=edit&redlink=1), Jese Maria de Heredia (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Jese_Maria_de_Heredia&action=edit&redlink=1) ve Francois Coppee (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Francois_Coppee&action=edit&redlink=1) bulunmaktadır. Türk edebiyatında (http://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrk_edebiyat%C4%B1) ise Tevfik Fikret (http://tr.wikipedia.org/wiki/Tevfik_Fikret) ve Yahya Kemal (http://tr.wikipedia.org/wiki/Yahya_Kemal) sayılabilir.aynı zamanda Fransada ortaya çıkmıştır.Türk edebiyatında özellikle Servet-i Funun döneminde ilgi görmüştür.
Naturalizm(Doğalcılık)
Doğalcılık, edebiyat, resim ve felsefede yaşamı olduğu gibi yansıtmayı öngören akımların genel adıdır. Natüralizm olarak da bilinir. Doğalcılığa göre doğanın, nesnel yasalar uyarınca işleyen bir düzeni vardır. Gözlem ve deneye dayalı bilimler, işte bu yasalar sayesinde doğa ile ilgili her alanda sağlam, kesin bilgilere ulaşabilir. Doğalcılık, doğa bilimlerinin sanata ve edebiyata uygulanmasıyla ortaya çıkmıştır. Doğalcı anlayışa göre gerçek olduğu gibi yansıtılmalı, yaşamın kaba ve bayağı sayılarak ele alınmayan yönleri de işlenmelidir. Doğalcı anlayışa göre birey, içinde yetiştiği toplumsal ve doğal çevrede biçimlenir. Ekonomik ve toplumsal baskılar altında ezilen bireyler, içlerinden gelen güçlü dürtülerle hareket ederler. Alınyazılarını belirleyebilme gücünden uzak olduklarından davranışlarından da sorumlu tutulamazlar.
Sanatta doğalcılık
Görsel sanatlarda Doğalcılık, doğanın olduğu gibi betimlenmesi biçiminde ortaya çıktı. Gerçekte ilk Doğalcı yapıtları, Eski Yunanistan'da, klasik dönem sanatçılarının verdiği söylenebilir. Rönesans sanatçıları, bir bakıma bu anlayışı yeniden canlandırdılar. 17. yüzyılda yaşayan Doğalcı ressamlar doğayı, güzelliği ve çirkinliğiyle olduğu gibi yansıtmakta birleşiyorlardı. Doğalcı terimi de ilk kez bu yüzyılda kullanıldı. İngiliz manzara ressamı John Constable (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=John_Constable&action=edit&redlink=1), 1830'larda doğanın tüm yönleriyle, olduğu gibi betimlenmesi gerektiğini savundu. Constable’ın etkisinde kalan Fransız Barbizon ressamları, yeni Avrupa Doğalcılık'ının manzara resmindeki temsilcileriydi. Bu yıllarda Jean-Baptiste Camille Corot (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Jean-Baptiste_Camille_Corot&action=edit&redlink=1), Alfred Sisley (http://tr.wikipedia.org/wiki/Alfred_Sisley), Camille Pissarro (http://tr.wikipedia.org/wiki/Camille_Pissarro) ve Claude Monet de Doğalcı yapıtlar verdiler. 19. yüzyılın sonuna doğru Doğalcılık Alman ressamları üzerinde de etkisini gösterdi. ABD'de ise Doğalcılık 19. yüzyılda, Gerçekçilik’le iç içe gelişti.
Edebiyatta doğalcılık
Edebiyatta Doğalcılık, 19. yüzyılın ikinci yarısında Fransa'da doğdu. Bu akımın kuramsal temellerini Fransız Hippolyte Taine (http://tr.wikipedia.org/wiki/Hippolyte_Taine)'in oluşturdu. Taine'in düşüncelerinden etkilenen Goncourt Kardeşler (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Goncourt_Karde%C5%9Fler&action=edit&redlink=1), ilk Doğalcı roman olan Germinie Lacerteux‘u (1864) yazdılar. Ama edebiyatta Doğalcılık asıl anlatımını, Emile Zola (http://tr.wikipedia.org/wiki/Emile_Zola)'nın Le Roman expérimental (1880; "Deneysel Roman") adlı deneme yazılarında buldu. Goncourt Kardeşler’den etkilenen Zola'ya göre romancı, olguları yalnızca saptayarak yazmakla yetinen bir gözlemci değil, roman kişilerinin iç dünyalarını, duygusal ve toplumsal olguları bir dizi deneyden geçiren bir deneycidir. Doğalcılık'ın öngördüğü yöntemlere Zola kadar sıkı sıkıya bağlı kalmış çok az yazar vardır. Ama bir süre sonra, ünlü öykücü Guy de Maupassant (http://tr.wikipedia.org/wiki/Guy_de_Maupassant), romancı Joris-Karl Huysmans (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Joris-Karl_Huysmans&action=edit&redlink=1), Alman oyun yazarı Gerhart Hauptmann, Portekizli romancı José Maria Eça de Queirós bu akımdan etkilenerek yazmışlardır. Doğalcı yazarlar, nesnel gerçekleri yazdılar ve idealleştirmeye karşı çıktılar. Yaşamın acımasız ve kaba yanlarını da yansıttılar. Kalıtıma ilişkin görüşlerinin etkisiyle, güçlü tutkuların pençesinde kıvranan basit tipleri ele alarak işlediler. Doğalcı yazarlar, çevrenin birey üzerindeki ezici bir etkisi olduğuna inanıyorlardı. Bundan dolayı yapıtlarında, iç karartıcı mekânları, gecekondu semtlerini ve yeraltı dünyasını bir belgesel diliyle işlediler. Avrupa edebiyatında Doğalcılık'ın etkileri zayıflamaya başladığı bir dönemde ABD'de, Stephen Crane (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Stephen_Crane&action=edit&redlink=1), Frank Norris (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Frank_Norris&action=edit&redlink=1) ve Jack London (http://tr.wikipedia.org/wiki/Jack_London) bu anlayışla yazdılar. Theodore Dreiser (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Theodore_Dreiser&action=edit&redlink=1), ABD'de Doğalcılık'ı doruğa ulaştırdı. James T. Farrell'ın Studs Lonigan (1932-35) başlıklı üçlemesi son Doğalcı yapıtlar oldu. Türk edebiyatına Doğalcılık, deneye dayalı bilimlerin ateşli savunucusu Beşir Fuad (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Be%C5%9Fir_Fuad&action=edit&redlink=1)’ın etkisiyle girdi. Beşir Fuad roman ya da öykü yazarı değildi, ama bazı yapıtlarında Doğalcılığın temel ilke ve yöntemlerini savunarak dönemin romancı ve öykücülerini etkiledi. Türk edebiyatının ilk Doğalcı romanı, 1891'de Ahmed Midhat Efendi (http://tr.wikipedia.org/wiki/Ahmed_Midhat_Efendi)’nin yazdığı Müşahedat‘tır ("Gözlemler"). Bu akımın Türk edebiyatındaki ilk önemli temsilcisi ise Hüseyin Rahmi Gürpınar (http://tr.wikipedia.org/wiki/H%C3%BCseyin_Rahmi_G%C3%BCrp%C4%B1nar)’dır. Gürpınar Doğalcılık'a, Mürebbiye (1899) adlı romanında kahramanlardan birinin ağzından bu akımın ne olduğunu anlatacak kadar önem vermiştir. Ben Deli miyim? (1925) adlı romanı müstehcen bulunarak dava açılınca yazar, "gerçek öykücülük, tüm bilimleri, fenleri kapsayan, her kötülüğü, her hastalığı, her gizli fesadı, yarayı aydınlığa çıkaran yüce bir güçtür" diyerek duruşmada kendisini ve Doğalcılık anlayışını savunmuştur. Doğalcılık, kısa ömürlü bir akım olmakla birlikte Gerçekçiliğin zenginleşmesini, yeni konuların bulunmasını, biçime öncelik tanımayan ve yaşama yakın olan bir anlatımın gelişmesini sağladı.